21 Şubat 2013 Perşembe

15-RİFAT SERDAROĞLU - KÂBUS SONA ERİYOR


Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927



Atatürk'ün Bursa Nutku

“Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, ‘Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.’ diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!”

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur




RİFAT SERDAROĞLU - KÂBUS SONA ERİYOR

Senelerce Türk Milletinin içinde yuvalandılar. Yalan söyleyip, takiye yaparak her gelen iktidarı kullandılar. "Altın Nesil" dedikleri gençleri yetiştirmek için Türk Milletinin inançlı insanlarını kandırıp paralarını ve mülklerini alıp, evler-dershaneler-okullar açtılar.
Sağcı-solcu tüm siyasi parti liderlerini "size oy vereceğiz" diye gizli emellerine alet ettiler.
Türk Vatanının üzerinde hesapları hiç bitmeyen devletlerin ve yabancı istihbarat örgütlerinin destekleriyle iktidar oldular.
Said-i Kürdisiyle- Şeyh Saidiyle- Derviş Memediyle-Yunan ajanı Hüsnüyadisin torunlarıyla-  İngiliz Ajanı İskilipli Atıf Hoca ile-Gülbettin Hikmetyarı ile- Barzani ile- Kürtçü Bölücü alçaklarla- Deniz Feneri soyguncularıyla- Belediye hırsızlıklarıyla- İmar cambazlarıyla, Hizbullah ve El-Kaidecileriyle birlikte
Türk Milletinin üstüne çöktüler.

Kendi silah arkadaşlarını satanları mı ararsınız, kendi camiasını peşkeş çeken İşveren-İşçi Kuruluşları mı istersiniz, omurgasız Üniversite mensupları mı istersiniz, kendisine emanet edilen adalet terazisi ile sahte delil üretilmesine göz yumanlar mı istersiniz, iktidarın önünde eğilmekten utanmayan medya
patronlar mı istersiniz hepsi, "Türk Milleti" düşmanlarının önünde diz çöktüler ve ihanete ortak oldular.

Muhalefet partileri, bu kâbusu iyi okuyamadıkları gibi "demokrasi düşmanı" bu ekibe, demokrasiyi gerekçe göstererek destek oldular!

İçten-dıştan bu kadar ihanete, yıllarca süren çatışmaya, can kaybına, ekonomik kayba dünyanın en büyük devleti dahi dayanamaz, paramparça olurdu.

Büyük Türk Milleti, Allah vergisi olarak bünyesinde bulunan "Önsezisi" ile olayların arkasındaki gerçek niyetleri gördü ve birbirine sarıldı. Bu sürede 54 bin insanını kaybetmesine ve tüm kışkırtmalara rağmen bölücülerin oyununa düşmedi. "Türk Milleti" adı altında tüm etnik kökendeki vatandaşlarımız birleştiler ve Kürtçü-Bölücü çetenin oyununa gelmediler. Türk Milleti üstün bir sağduyu içinde PKK Narko-Terör örgütü ve onun siyasi elemanları ile
Kürt kökenli vatandaşlarımızı ayırmasını bildi.

Türk Milletinin bu asil ve kaya gibi duruşu, Türkiye üzerindeki hesaplarını bir an önce gerçekleştirmek isteyen emperyalist devletleri telaşlandırdı. Eşbaşkanlarını sıkıştırıp, harekete geçmesini istediler. ^^^^^ - vvvvv

Türkiyeli Eşbaşkan siyasi hayatının en büyük hatasını yaptı.
Türk Milletinin en hassas olduğu, Türklüğü- Türk Milliyetçiliğini ayakları altına alıp ezdiğini defalarca söyledi. Narko-Terör Örgütü liderinin avucuna düşüp ondan şefaat dilemeye başladı. Yerdeki taşı alıp, kafasına vurdu ve kendi yatağına pisleyen Temel'in durumuna düştü.

İşte Türk Milleti bu noktada Türkiyeli Eşbaşkan'ın defterini dürmeye karar verdi.
Bundan sonra, "Kâbus günlerinin" sayılı zamanı kalmıştır. Türk Milleti, Türkiyeli Eşbaşkan'ın gerçek yüzünü bundan sonra daha net görecektir. Türkiyeli yakında gerçek niyetini söylemek zorunda kalacaktır. Onun gerçek niyeti, Türkiye'yi "Federe İslam Devletine" , Türk milletini de "Ümmet'e" dönüştürmektir.
"Türk'e" ve "Türk Milletine" düşmanlığı bu yüzdendir.

Bundan sonrası, asker deyimiyle "Şafak" saymak, cezaevi ağzıyla "Gün" saymaktır. Doktorlar bile Türkiyeli için, ·"Bundan sonra ne yerse yesin" demediler mi?…

"Temel bir gece eve zil-zurna sarhoş gelir ve elbiseleriyle yatar ve sızar.
Rüyasında, öbür dünyada sorgu meleği; "Temel, uykunda öldün sen" der.
Temel;  "Öldüm mü, nasıl yani, olamaz, daha yapacak çok işim vardı, n'olur beni geri gönderin" der.
Sorgu Meleği; "Geri dönmenin tek yolu var. O da tavuk olarak gitmek."
Yapacağı bir şey kalmayan Temel, razı olup evine yakın bir çiftliğe gönderilmeyi ister.
Bundan sonra tek bildiği, her tarafının tüylerle kaplı olduğu ve yerden yem gagalamaya çalıştığıydı.
Horoz; "Hey, yeni gelen tavuk sen misin? Nasıl geçiyor burada ki ilk günün?
Temel; "Valla fena değil de, içimde garip bir his var, sanki patlayacağım."
Horoz; "Olacak o kadar, yumurtlayacaksın. Sal kendini, gevşe, bırak gelsin. Merak etme, canın yanmaz."
Gerçekten biraz ıkınıp-sıkındıktan ve zorlandıktan sonra "plop" diye yumurtlayıverdi.
Temel rahatlamıştı. Hemen sonra ikinci yumurta geldi.
Duygusal olarak çok rahatlayan Temel tam üçüncü kez yumurtlayacakken, Fadime'nin sillesi ile kendine gelir; "Temel kalk, salak adam yatağa sıç….rs.n"


Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Şubat 2013


RİFAT SERDAROĞLU
a45UyF587661-201302211556-15
^^^^^ - vvvvv


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Cirkin kadin yoktur; guzel gorunmesini bilmeyen kadin vardir.
. . . . . .
Kalem, acemi avcilarin elinde hedefine sasiran bir ok da olabilir.

Baraccico

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder