7 Mart 2013 Perşembe

15-Daniel Pipes - Türkiye Batıyı Terk mi Ediyor?

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 

Abi şüphelenmiş, acaba diyor.
Yalandan tabii.
Ülkede ne kadar Amerikan aleytarı varsa hepsi hapiste.
Göya ılımlı(!) islamcılar iktidarda.
İsrail-ABD-Türkiye el ele.
Suriye'nin tozunu attırıyor.
Ülkenin bütün komşularına vermesi gerekenleri vermesi sağlamış.
Ne Kıbrıs, ne kıta sahanlığı, ne FIR hattı, ne denizlerdeki doğal kaynaklar, ne de diğer bütün uyuşmazlıklar.
Şimdi de şüpheleniyormuş, abi.
Sebep Tayyip Erdoğanın bir iki demeci olmuş, ondan.
E canım daha evvel de "One Minute" şarlatanlığı, Mavi Marmara mizanseni olmuştu.
O zaman da böyle mi denildi?
Haticeye değil, neticeye bakmak lazım.
Bir sürü laf küf.

Oraj POYRAZ

Daniel Pipes - Türkiye Batıyı Terk mi Ediyor?

The Washington Times - 6 Şubat 2013

Özgün metin çevirisi: Is Turkey Leaving the West?

Çeviri:Elif S.Gürbey

Türk hükümeti tarafından atılan son adımlar, Türkiye'nin demokratik ülkelerin kulübü olan NATO'yu Rusya ve Çin'den oluşan otoriter devletler çetesi için terk etmeye hazır olabileceğini düşündürmektedir.

İşte kanıtları:

Türkiye 2007 yılından başlayarak Şangay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ, Şangay Beşlisi olarak da bilinir) Gözlemci Üyelik için üç başarısız girişimde bulundu.
Rus ve Çin hükümetleri tarafından üç eski Sovyet Orta Asya Devleti'nin de (2001'de bir dördüncünün) katılımıyla kurulan ŞİÖ, muazzam bir güvenlik ve olası bir
petrol karteli yaratmak gibi isteklerine rağmen Batı'da çok az dikkat çekti.
Dahası ŞİÖ, NATO'dan demokrasiye, rezerv para birimi olarak
ABD dolarını değiştirmeye kadar Batı modeline bir alternatif sunmaktadır.
Bu üç başarısız girişimden sonra, Ankara 2011'de "Diyalog Ortağı" statüsü için başvurdu ve başvurusu Haziran 2012'de onaylandı.

Bir ay sonra, Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Başkanı Vladimir Putin'e "Gelin, bizi [tam üye olarak] Şangay Beşlisi'ne kabul edin, biz de Avrupa Birliği hakkında yeniden düşünelim" dediği bildirildi.
Erdoğan 25 Ocak'ta Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na üye olma çabalarının engellendiğine dikkat çekerek bu görüşünü yineledi:
Erdoğan "75 milyon insanın başbakanı olarak" yaptığı açıklamada "İnsan alternatifler aramaya başlıyor.
Bu yüzden Sayın Putin'e 'Bizi Şangay Beşlisinin içine alın, bunu yapın, biz AB'ye elveda diyelim' dedim.
Bu geciktirmenin amacı nedir?"
dedi.
Erdoğan ŞİÖ "çok daha iyi, [AB'den] çok daha güçlü ve üyeleri ile aynı değerleri paylaşıyoruz" diye de ekledi.

31 Ocak'ta Türk Dışişleri Bakanlığı "Gözlemci Üye" statüsüne geçme planlarını açıkladı.
3 Şubat'ta "Alternatifler aramaya başlayacağız" diyen Erdoğan daha önceki düşüncesini bir kez daha yineledi ve Avrupa'nın İslam korkusunu küçümserken Şangay grubunun "demokratikleşme sürecine" övgüler yağdırdı.
4 Şubat'ta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu beyana ters düşen bir açıklama yaparak "ŞİÖ AB'ye bir alternatif değildir...
Türkiye AB kriterlerini benimsemek ve uygulamak istemektedir"
dedi.

Bütün bunlar ne anlama gelmekte?

ŞİÖ blöfü önemli engellerle karşı karşıya:
Eğer Ankara Başar Esad'ı devirme çabalarına öncülük ederse, ŞİÖ kuşatma altındaki Suriye liderini kararlılıkla desteklemektedir.
Ülkeyi Suriye'nin Rus yapımı roketlerinden koruyacak Patriot füzelerini kullanacak NATO kuvvetleri Türkiye'ye daha yeni ayak bastı.
Daha da önemlisi, 6 ŞİÖ ülkesi de Erdoğan'ın benimsediği İslamcılığa şiddetle karşı çıkmaktalar.
Belki de bu nedenle, Erdoğan ŞİÖ üyeliğini AB'ye baskı yapmak ya da yandaşlarına sembolik bir söylem sunmak için gündeme getirdi.

Her ikisi de mümkün.
Ancak, üç nedenden dolayı yarım yıl uzunluğundaki bu flörtü ciddiye almaktayım.
İlki, Erdoğan
dolambaçsız konuşma konusunda ciddi bir sicile sahip.
Tanınmış köşe yazarlarından
Sedat Ergin Erdoğan'ın 25 Ocak açıklamasını "bugüne kadarki en önemli dış politika beyanlarından" biri olarak nitelendiriyor.

İkincisi, Türk köşe yazarı Kadri Gürsel'in belirttiği gibi "AB kriterleri Türkiye için demokrasi, insan hakları, sendikal haklar, azınlık hakları, cinsiyet eşitliği, eşit gelir dağılımı, katılımcılık ve çoğulculuk talep ediyor.
Avrupa Birliği'nin aksine Şangay üyeleri Erdoğan'a liberalleşmesi için baskı yapmayacaklar, tam aksine Erdoğan'ın
çok sayıda Türk'ün korktuğu diktatörce eğilimlerini teşvik edeceklerdir.

Üçüncü olarak, ŞİÖ, Erdoğan'ın Batı'ya meydan okuyan ve ona karşı bir alternatifin hayalini kuran İslamcı dürtülerine uygundur.
Rusça ve Çincenin resmi dil olarak kabul edildiği ŞİÖ, son derece Batı karşıtı bir DNA'ya sahiptir ve toplantılardaki
Batı karşıtı hezeyanlar tüyleri diken diken etmektedir.
Örneğin, 2011 yılında İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad'ın gruptaki konuşması sırasında ileri sürdüğü ABD hükümetinin içerde planlanan 9/11'i "Afganistan ve Irak'ı işgal etmek ve milyonlarca insanın yaralamak ve öldürmek" için bahane olarak kullandığına dair komplo teorisine hiç kimse sesini çıkarmadı.
Grubun destekçileri, Mısırlı analist Galal Nassar'ın ŞİÖ'nün "uluslararası mücadeleyi kendi lehine çevirme şansını elde edeceği" umudunu tekrarlamaktadırlar.
Diğer taraftan, bir Japon yetkilisinin işaret ettiği gibi, "ŞİÖ ABD ittifakına rakip bir blok haline geliyor.
Bizim değerlerimizi paylaşmıyor."

Türkiye'nin Şangay Beşlisine katılmaya yönelik, 2010'da gerçekleştirilen daha önce örneğine rastlanmamış Türk-Çin hava tatbikatı ile sembolize olan adımları, dikkati Ankara'nın Kuzey Atlantik Paktı Örgütü'ne olan ikircikli üyeliğine çekmektedir.
Bu gerçek göz önüne alındığında, Erdoğan'ın Türkiye'si artık Batının güvenilir bir dostu, ortağı değil, daha çok bünyesindeki bir leke, bir yara gibidir.
NATO'dan atılmasa bile üyeliği askıya alınmalıdır.

Bağlantılı Konular: Türkiye ve Türkler

a45UyF587661-201303061553-15
^^^^^ - vvvvv
http://tr.danielpipes.org/12607/turkiye-batiyi-terk-mi-ediyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder