13 Mart 2013 Çarşamba

15-Rifat Serdaroğlu: KİM SIZDIRDI YAHU!

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 


Rifat Serdaroğlu: KİM SIZDIRDI YAHU!

Bebek Katili ve Cumhuriyet tarihimizde en çok Kürt öldüren cani, masanın başında "Kumarda kazanmış mafya çömezi" gibi kasılarak oturuyordu.

Yan tarafta, T.C Devletinin Memuru olduklarını söyleyen iki BİT elemanı uslu çocuklar gibi, başları önde ellerinde kalem-defter ve teyp, not almak üzere bekliyorlardı.

Sırayla içeri girdiler. Önce Artiz Sırrı, sonra Şeriatçı Altan, en sonunda ise uyuşturucu baronunu TBMM aracıyla kaçıran Pervin Yenge geldi.
Saygıyla önderlerinin iki elini de öpüp, geri-geri giderek yerlerine demokratça ve özgürce oturdular!

Türkiye Cumhuriyeti'nin muhatabı ve barış kargası haline gelen cani konuşmaya başladı;
"Ben PKK Önderi Öcalan ve yoldaşım ile bir karara vardık. Önce, yoldaşım bizi destekleyecek geçici olarak hafif yollu bir özerklik verecek, bu salak Türkleri uyutmaya devam edeceğiz, sonra da biz onu arkadan destekleyip Başkan yapacağız. Yoldaşım Başkan olduktan sonra her istediğimizi yapacak. Kimse karşı çıkmasın. Özal'ın ölümü ile yarım kalan işimizi şimdi bitireceğiz. Yoldaşım bizi bizden fazla düşünüyor, özgürlük çok yakın"
dediği anda, odaya çok pis bir koku yayıldı. Koku öylesine kötüydü ki, içerde durmak mümkün değildi!
On binlerce ölüm emri vermiş Öcalan, masanın üstünden atlayıp dışarı kaçtı.
Diğerleri de koşarak dışarı fırladılar. Gardiyanlar karga tulumba Öcalan'ı kaptıkları gibi hücresine kapattılar.
Görüşme suya düşmüştü. Hepsi kahroldu ama en çok üzülen ise ileride,
Bebek Katilinin hayatını anlatan ve kendisinin de başrolünü oynayacağı
"Suçlu Ölü Bebekler ve Melek Apo" filmini çekecek Artiz Sırrı idi.

Olay Ankara'da duyulur duyulmaz, Türkiyeli Başbakan, Türkiyeli Bakanlar Kurulunu Olağanüstü toplantıya çağırdı. Bu arada BİT Müsteşarı Filiz ve Sözel Paşa'da Bakanlar Kuruluna gözlemci olarak katıldılar.
Başbakan;
"Benim Bakanlarım, Benim Paşam ve Benim Has Adamım Filizim. ^^^^^ - vvvvv
Olay çok ciddidir. Kim kaçırmıştır, neresinden kaçırmıştır, kim sızdırmıştır da bu pis koku herkesi perişan edip, güzelim Barış ve Başkanlık sürecine darbe vurmuştur? Herkes konuşacak ve bu iş aydınlanacak. Yan çizmek, kıvırmak yok. Biz bu işe kellemizi koyduk, tamam mı? Vin-Vin dedik yahu, zart-pırt mı anladınız? Attırmayın lan tepemi!

Başbakan; Konuş bakalım Sözel Paşa dedi;
Sözel Paşa derhal ters L vaziyetini alarak; "Pek çok Sayın Başbakanım.
"Barış ve Sevgi Odasında" benim askerim yoktu, Türkiyeli Mehmetçikler dış güvenliği sağlıyorlardı. O günkü karavanada da kuru fasulyede çıkmamış.
Eee zaten bunu yapabileceklerin komutanların tamamını zindana attık.
Bu yüzden bizi şüpheliler listesinden çıkarın nur yüzlü Başbakanım, yoksa çok üzülürüm. Üzüntüden kilo verebilirim maazallah"
dedi, topuk selamı vererek yerine oturdu.

Sen konuş Başçavuşum, yani filizim, dedi Başbakan;
"En çok Sayın Başbakanım, birer defa Sayın Bakanlarım ve Paşa;
Odada bulunan iki elemanımı, taa sizinle askerde kantin sorumlusu olduğumuz zamandan beri tanırım. Ayrıca aynen Öcalan gibi namazında niyazında çocuklardır.İçki içmezler sigara kullanmazlar. Her biri üçer çocuk yaptı, şimdi dördüncü için çalışıyorlar. Bunlara Bülent abimiz ağlayarak şahitlik edebilir. Benimkiler ne kaçırmıştır, ne de sızdırmıştır. Ağızları da, altları da sıkıdır benimkilerin. Ayrıca olaydan hemen sonra yapılan don-pantolon kontrolünde, herhangi bir ize rastlanmamıştır,
Sayınların Sayını Başbakanım benim, bir tanem efendim, saygılar sunarım"
dedi. Fakat yerine oturmadı.
Başbakan; Başka bir şey mi var, diye sordu;
Filiz; "Efendim, kaçıran-sızdıran-ortalığı lağıma çeviren bence BDP'lilerdir. Olaydan hemen sonra, adamlarım onların diplerini koklayıp, altlarına bakmak istediler. Ama onlar itiraz ettiler.
Dediler ki, "Bizim dokunulmazlığımız var, hem de üç'er tane. Bizi elleyemezsiniz. Birinci dokunulmazlığımız TC Devletinden, diğeri Sayın Öcalan'dan, diğeri de Kandil-Avrupa Uyuşturucu AŞ'den."

Bu yüzden onlara dokunamadık Başbakanım. T.C'nin eski Genelkurmay Başkanını aldık, terör örgütü başkanı diye zindana tıktık kimse ne yapıyorsun demedi, ama bunlara dokunamadık. Çünkü bizi, size şikâyet etmekle tehdit ettiler efendim.
Onlara dokunursak Barzani basına konuşurmuş, sizin başınız belaya girermiş. ^^^^^ - vvvvv
Bu yüzden onlara dokunamadık Sayınların Sayını Başbakanım velinimetim benim" dedi ve masaların altından sürünerek yerine geçti.

İslam âleminin lideri, Balkanlar-Ortadoğu ve Kafkasların haşin delikanlısı,
vatandaşına "ne konuşuyorsun nankör, yiyecek ekmeğin yok senin" diyecek kadar kibar, Obama'nın Eşbaşkanı, Mars ve Jüpiter'in Fatihi, uydusu bol astronot Yoldaş, muhteşem kafasını ellerinin altına alarak kendi kendine konuşmaya başladı;
"Ulan bu Apo ne biçim adam be. Süreç, süreç dedi ortalığı b.k götürüyor.
Habur dedik olmadı, Oslo dedik olmadı, İmralı Süreci dedik yine çuvalladık. Selahattin de hastalanmış. Kalbi, sürece dayanamadı çocuğun.
Eee, bu işler öyle kolay değil. Dik duracaksın ama dikilmeyeceksin!"


Not: Eşbaşkan Selahattin ve Eşbaşkan Türkiyeli, hastalandıkları için Grup toplantıları iptal edildi. Ne huzurlu bir Salı günü idi be!..

Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Mart 2013

İLK KURŞUN

a45UyF587661-201303130955-15
^^^^^ - vvvvv

http://www.ilk-kursun.com/haber/139705
--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Bir civi yuzunden bir nal,bir nal yuzunden bir at,bir at yuzunden de bir atli gidiverir.

Franklin

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder