Saygı Öztürk: Güneydoğu'dan sıcak bilgiler
27 Ağustos 2013
Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) silahlı kanadı dağdan da inmedi, ülkemizden de ayrılmadı.
Bırakın ayrılmasını, dağdaki "düz ovaya" ailelerinin yanına gidip-gelir oldu.
Bazen de dağdaki teröristi akrabaları dağa çıkıp ziyaret ediyor, ihtiyaçlarını götürüyor.
Tüm bunlar olurken asker, olup bitenlere gözlerini kapamış bekliyor…
Askerin onurunu kırıcı sloganlar da hiç eksik olmuyor.
Türkiye Cumhuriyeti topraklarından "T.C.askeri defol" sloganları yükseliyor.
Valinin, kaymakamın, jandarma komutanının, emniyet müdürünün yerlerini terör örgütünün atadığı "sözde" valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri almış durumda.
Teröristler istediğini alıp götürüyor, sorguluyor, cezalandırıyor.
Yani teröristler kendilerine göre Güneydoğu'da adeta özerklik ilan etmiş.
Nasılsın, iyi misin?
Güneydoğu'dan şehit haberleri gelmiyor ama devletin omurgası da kırılıyor.
Devlet otoritesi tamamen kaybolmuş durumda.
Kaçakçılıkla mücadele diye bir şey kalmamış.
Irak-Türkiye sınırından giriş-çıkışlar neredeyse serbest hale geldi.
Kaçakçılardan "gümrük vergisi"ni teröristler tahsil ediyor.
Yöre halkı mallarına devlet tarafından el konulmayacağının da rahatlığı içinde hareket ediyor.
PKK kendisine göre bir "Devlet yapısı" oluşturmuş.
Vali, kaymakam, belediye başkanı, jandarma komutanı, emniyet müdürü hatta müftü bile atamış.
Bunların verdiği talimatlara göre hareket ediliyor.
Devletin atadıkları kamu görevlilerinin ise halka "onlar da kim oluyor" demenin ötesinde bir yaptırımı yok.
Tüm bunlar olup biterken, askeriniz, polisiniz ne yapıyor?
Sanki onlara "Kesinlikle karışmayacaksınız" diye emir verilmiş gibi, onlar da seyirci…
Sadece kendilerine dönük tepkilere cevapsız kalmamak için zaman zaman müdahale edildiği oluyor.
Kimilerinin yürekleri olup bitenlere yansa da yapacak bir şeyleri yok.
Devletin bazı görevlileri de hükümete, yöre halkına şirin gözükebilmek için Türkçe konuşulan yörelerde kamu görevlilerine Kürtçe öğretip vatandaşa "Nasılsın, iyi misin?" dedirtmenin yarış
Buna da "açılım" diyorlar.
Düğünler zafer kutlaması gibi
Güneydoğu'da düğünler, sünnetler tam anlamıyla terör örgütü ve yandaşlarının gösterisine dönüşüyor.
Sanki zafer kazanılmış ve şimdi "zafer kutlaması" yapılıyormuş gibi hava var.
PKK'yı simgeleyen işaretler, renkler, örgütün liderinin fotoğrafları, örgütsel sloganlar artık olağan sayılıyor.
Düğün alayları karakolların, askeri birliklerin önünden geçerken "T.C.askeri defol" diye bağırıyorlar.
Bu protestoları yaygınlaştırıp, askerin kendilerine karşılık vermesi için her türlü çabayı da gösteriyorlar.
Başbakan da "güvenlik güçlerinin tahammül sınırlarının zorlandığını" belirtiyor ve buna rağmen operasyon yapılmadığını, karşılık verilmediğini övünerek anlatıyor.
Ülkemizde Atatürk resimlerini, bayrağımızı asmak adeta suç haline geldi.
Ancak Güneydoğu'da PKK'nın sözde bayrağı, örgüt liderinin fotoğrafları yalnız işyerlerinde değil, evlerin camlarında da asılı.
Yani PKK'lılar için her hangi bir yasak yok.
Sanki, ülkemizin Güneydoğusu'nda bulunan il, ilçe ve köylerinde Türkiye Cumhuriyeti yasalarının yerine başka yasalar uygulanıyormuş gibi bir hava var.
Bu durum, devletine bağlı insanları ürkütüyor, terörist ve yandaşlarını ise cesaretlendiriyor.
Teröristler "evci izni"yle geliyor
Terör örgütü "milis örgütlenmesine" büyük önem veriyor.
Bu örgütlenmeler geçmişte örgütün "cephe" yapılanmasında görevli kişiler tarafından yapılıyordu.
Şimdi burada da durum değişti.
Bu örgütlenmeler bizzat örgütün dağdan inen silahlı militanları tarafından gerçekleştiriliyor.
Askerden yeni dönen gençleri dağa çıkmaya ikna ediyorlar.
Çünkü kendilerine ilerde PKK'nın askeri, polisi olacağı, kamu görevlerinde çalıştırılacağı söyleniyor.
İşsiz vatandaşlarımızdan bu duruma inanların sayısının da az olmadığı belirtiliyor.
Çünkü, terör örgütünün geldiği nokta, bundan sonra yapacaklarının garantisi gibi görülüyor.
Çocukları dağda olanlar, sanki "asker ziyaretine" gidiyormuşçasına onları ziyarete gidiyorlar.
Onların istediklerini götürüyorlar.
Teröristlerin hangi dağda, hangi mağarada olduğunu asker gibi, teröristlerin aileleri de biliyor.
Büyük bir rahatlıkla ziyaretlerini gerçekleştiriyorlar.
Teröristler de "evci iznine" çıkar gibi örgütten izinli olarak birkaç günlüğüne ailelerini ziyarete gönderiliyor.
Onlar da anne-babalarını, kardeşlerini görüyor, hasret gideriyor ve izin süresi dolacağı zaman dağa gidiyor.
Bunlar olurken onları askerimiz, polisimiz görmüyor, duymuyor.
Çünkü teröristlere dokunulmaması için sanki kendilerine emir verilmiş ve onlar da bu emri yerine getiriyorlar.
Böyle bir emir olmasa bile vatandaşın arasında böyle bir algı yerleşmiş.
Yani, Devletin polisi, askeri, teröriste karışmıyor.
"Çözüm süreci" adına nelere katlanılıyor bir bilebilseniz… Güneydoğulu olmayanların artık işyerlerinde çalıştırılmaması için neler yapıldığını da başka gün aktaracağım.
SÖZCÜ
Suriye sınırında 10 saatlik çatışma
TÜRKİYE-Suriye sınırında kaçakçılarla mücadele farklı bir boyuta çıktı.
Kimyasal saldırı nedeniyle tüm dünyanın gözü Suriye'ye çevriliyken, Türkiye-Suriye sınırında dün akşam saat 20.45 sıralarında kaçakçılarla başlayan çatışma bu sabah saat 06.20'ye kadar sürdü.
Kaçakçılar yine savaş sahnelerini andırır şekilde 3 bin yaya, 350 atlı ve 250 araçla Türkiye sınırına dayandı.
Genelkurmay Başkanlığı olayla ilgili şu açıklamayı yaptı:
"Türkiye-Suriye hududunda, Hatay/Narlıca Oğulpınar Hudut Karakolu sorumluluk bölgesinde, hudut hattında motorlu devriye timi tarafından yaklaşık 200-250 araç, 3000 kişilik kaçakçı yaya şahıs ile Oğulpınar Hudut Karakolunun diğer kalan tüm cephesi boyunca toplamda 300-350 atlı şahıs tespit edilmiştir.
Kaçakçı şahıslar, atlı gruplar ve araçlar saat 20.45'te Suriye tarafında toplanmış, müteakiben kaçakçılık girişimleri başlamıştır.
Kaçakçı gruplara hudut hattına yaklaşmamaları konusunda defalarca Arapça ve Türkçe ikaz yapılmıştır.
Ancak, kaçakçı gruplar ikaza uymayarak hududa doğru ilerlemişler, 11 farklı noktadan hududu geçmeye teşebbüs etmişler ve unsurlarımızı yoğun bir şekilde taşlamışlardır.
Bu durum üzerine, unsurlarımız tarafından havaya ve kontrollü bir şekilde kaçakçı şahıs ve araçların yakın bölgelerine ateş edilmiş ve söz konusu grubun bulunduğu bölgeye göz yaşartıcı bomba atılarak kaçakçılık girişimleri engellenmiştir.
Yapılan müdahaleler sonucunda kaçakçılık girişimleri 26 Ağustos 2013 tarihinde saat 06.20 itibari ile sona ermiş ve 63 adet bidon içerisinde, mazot olduğu değerlendirilen 3780 litre akaryakıt imha edilmiştir.
Hatay İl Jandarma ve Reyhanlı İlçe Jandarma Komutanlıklarına bilgi verilmiştir."
a45UyF587661-201307301451-10
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
GECEYE KARSI MUDAFAA. . . . . .
Bu adam olmustur ama,
Dusmedi topraga henuz vakit.
Hayatini devrettik agaclara
Kalbi kimlere ait.
Bu adam olmustur ama,
Basucundan ayrilamadik.
Sonsuz kederinde gecelerimizin
Nedendir hala bu beyazlik.
Bu adam olmustur ama,
Henuz durmadi nehir.
Ve nasibi muhtesem kuslar gibi
Onu goturebilir.
Fazil Husnu DAGLARCA
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder