Emin Çölaşan - Güldürüler-ayıplar zinciri
Sevgili okuyucularım, insan şu yaşadığımız olaylara bakıyor da,gülmek mi gerekir yoksa ağlamak mı, bir türlü karar veremiyor.
Dünyaya rezil oluyoruz.
Türkiye'nin yönetimini ele geçirmiş olan bir "Kafa" var.
Bu kafa ilginç, acayip…
Her gün kürsülere çıkıp konuşuyor, nutuk atıyor, kırıp geçiriyor.
Bu kafa genelde beşinci sınıf kimselerden oluşuyor.
Hiçbirinin normal koşullarda o makamlara gelmesi mümkün değildi ama oldu!
Türkiye artık belli kavramlarla yönetiliyor:
Darbe, Hazreti Yusuf, Hazreti Musa, firavun, Rabia…
Ve Allah, peygamber…
Müslümanlık bu şahısların elinde tutsak edilmiş durumda.
Devletin bütün kurumlarını ele geçirdiler, yargı ve adalet bile artık bunların siyasi emellerine hizmet aracı.
Bunlar olurken kendilerine ve yandaşlara sağlanan rant ise korkunç boyutlarda.
Özellikle sahil kesimleri ve büyük kentler yağmalanıyor, yandaş işbirlikçilere en büyük kıyaklar sağlanıyor.
Ekonomide büyük kriz var, umurlarında bile değil.
* * *
Dış politikayı sorarsanız, hep birlikte izleyip acı sonuçlarını görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti bütün dünyaya ancak böyle rezil edilirdi.
Ortadoğu bataklığına balıklama daldılar, nasihat aldılar.
Mısır'da darbe yapılmış.
Yapılır kardeşim, orası Afrika.
Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde her gün her şey olur…
Ama dünyanın hiçbir ülkesinde bir
başbakan, darbe karşıtı yobazların o el işaretini kendi ülkesinde kullanmaz:
El yukarıda, dört parmak açık!
Rabia işareti imiş, Rabia ne demekse!
Türkiye bunlarla yönetiliyor…
Suriye olayında rezil olduk.
400 bin sığınmacı geldi, devletin bütün parası bunlar için harcanıyor.
Sonra da uluslararası kuruluşlara gidip "Yükümüz çok arttı, aman bize para verin" diye yalvarıp yakarıyorlar.
Suriye ile 800 kilometre sınırımız var.
Sınıra hakim değiliz.
Sınırımız yolgeçen hanı.
Üstelik Esad'ı devirmek için vuruşan PKK'lı teröristlerle İslamcı teröristler arasında kavga var.
Yeni sınır komşumuz onlar.
Bunlar vuruşuyor, bombalar ve mermiler bizim sınır kasabalarına düşüyor, bizim insanlarımız ölüyor, yaralanıyor.
Sınırda böyle bir boşluk olunca devreye kaçakçılar da girdi.
En az bin kişilik kafilelerle sınıra kaçak mal getiriyorlar, çatışmalar çıkıyor.
Oysa Suriye'de birkaç yıl öncesine kadar bir devlet otoritesi vardı.
Esad'ı beğeniriz veya beğenmeyiz ama bir otorite idi.
Şimdi meydana gelen o korkunç boşluğun ceremesini Türkiye olarak bir çekiyoruz.
* * *
Dikkat ediniz, Başbakan olan malum şahıs bir süredir Esad'ın adını ağzına bile alamıyor…
Çünkü Suriye olayında yenilgiye uğradı, Suriye konusunda umutlarını yitirdi ve bu kez ilgi alanına Mısır'ı koydu.
İki gün önce yine nutuk atıyordu:
"Mısır'daki darbenin arkasında İsrail var."
İsrail bir açıklama yaptı ki, yenilir yutulur gibi değil.
Sadece bir tek cümle:
"Üzerinde yorum yapmaya değmeyecek açıklamalardan biri."
ABD açıklama yaptı, malum şahsın bu sözlerini kınadı.
Bizimkinde tık yok.
Türkiye'de bol kepçe konuşuyor, dışarısı tepki verince susmak zorunda kalıyor.
* * *
Bundan bir süre önce Ankara'daki Suudi Arabistan büyükelçiliği önünde iki kez gösteri yaptılar.
İlkinde önce AKP-Tayyip amblemli minibüsler kalabalığı taşıdı.
Yaklaşık 200 kişi büyükelçilik önünde tekbir getirdiler.
İkincisi birkaç gün önce gerçekleşti.
Bu kez de topluca tekbir getirdiler, üstelik ezan okuyup sokakta namaza durdular!
Dinci Suudi Arabistan'a Müslümanlık sergiliyor, tereciye tere satıyorlardı!
Çünkü Suudi Arabistan, Mısır'daki darbeye destek vermişti.
Bir konuya daha dikkat ediniz!..
Mısır'daki darbe konusunda bağırıp çağıran, kınayan, protesto eden ve ettiren tek hükümet bizimkiler!
Niçin?..
Türkiye'de aynı olayın bir kez daha olmasından korkuyorlar.
Merak etmesinler, boşuna korkmasınlar…
Olmaz.
* * *
Şimdi büyükelçiliğinin önüne bindirilmiş kıtalar gönderip protesto ettirdikleri Suudi Arabistan kralı bir süre önce Ankara'ya gelmişti.
Abdullah-Tayyip ikilisi bütün protokol kurallarını çiğneyip adamın ayağına gittiler, kaldığı Swissotel'de ziyaret ettiler.
Kral ikisine de çok değerli hediyeler verdi.
Bu hediyelerin ne olduğunu bugüne kadar defalarca sorulmasına rağmen açıklamadılar.
Şimdi Suudi'leri protesto ediyorlar!
Adamlar inşallah hediyeleri geri istemez!
* * *
Tayyip önceki gün partisinin bir toplantısında nutuk attı.
Gündeminde yine Mısır vardı:
"Mısır ordusu yönetim tarafından verilen emirlere itaat etmesin!"
Komik oluyor, gerçekten komik olup bütün dünyayı kendisine güldürüyor.
Sonra devam etti:
"Bana diktatör diyenlere hodri meydan diyorum.
Diktatörün olduğu yerde gazeteler ve
televizyonlar diktatör ifadesini kullanamaz.
Adamı sallandırırlar…"
Oysa diktatör.
Çok büyük adam (!) ya, her kararı tek başına veriyor.
Meclis, partisi, hükümet falan hikaye.
Sanırım iki yıl önceydi, 23 Nisan bayramında bir çocuğu onun makamına oturtmuşlardı.
Çenebaz çocuk konuşuyordu.
Tayyip lafa girdi:
"Bak şimdi sen başbakan oldun.
İster asarsın ister kesersin."
Adamın bilinç altı işte bu.
Asmak ve kesmek.
Özlemini bu sözleriyle dile getirdiğini unutmadık.
Ancak kendisi asamıyor, kesemiyor…
Çok şükür ki bu kadar yetkisi yok.
Ama hıncını başka yollarla alıyor.
* * *
Bülent Arınç diye biri var…
Hani o "Şeyini şey ettiğimin şeyi"
Bülent…
Lübnan'da kaçırılan ve haber alınamayan iki pilotumuz için açıklama yaptı:
"Rahat ve huzur içindeler!"
Vallaha böyle dedi.
Bekir Bozdağ diye biri var, Hacıbektaş'ta bir vatandaş kendisini itekleyip yere düşürdü.
Dikkat ediniz, yumruk falan atmadı.
Vatandaş mahkemeye çıkarıldı, ifadesi alındı ve serbest bırakıldı.
Hakimin kararı yasaldı…
AKP'nin HSYK'sı bile kararın doğru olduğunu açıklamak zorunda kaldı.
Ama beyefendi konuşuyordu:
"Bu nasıl yargıdır, nasıl adalettir, o hakimi izleyeceğiz…"
O yargı Balyoz'da, Ergenekon'da iktidarın istediği kararları verirken iyiydi!
Ülkemizi yöneten şu kafaları, kadrolara, isimlere bakınız!
Suikast mağduru (!) Bülent, Bekir Bozdağ, Tayyip vesaire.
Devletin sonsuz olanaklarıyla tam kadro krallar gibi yaşayanlar, vatandaşı susturmak için makarna-nohut dağıtıyor.
Gün gelip Türkiye'yi yöneteceklerini rüyada görseler hayra yormazlardı.
* * *
İşte Tayyip için ABD'ye özel sipariş edilip satın alınan yeni helikopter…
Özel imalat.
İçinde mutfak, banyo, tuvalet var.
Tam yedi adet özel-süperlüks uçakları varken şimdi helikopter geliyor.
Kaç milyon dolar ödendiği gizli.
Sorsak da yanıt vermezler.
Devlet beyefendilere çalışıyor, bizim vergiler onlara gidiyor.
Beyefendilerin keyfi gıcır.
Suriye, Mısır, Rabıta, din-iman, örtü, Hazreti Yusuf, Hazreti Musa, her şey bunların sömürü ve siyasi rant konusu.
Bunlar gibi uyanıkları Türkiye Cumhuriyeti hiç görmemişti.
Geldikleri gibi gidecekler.
a45UyF587661-201307301451-10
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Modern ilmin ondort asir geriden takip ettigi Kuran-a yemin ederim ki O Allah kelamidir.Kaptan Cousteau
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder