14 Nisan 2014 Pazartesi

Re: [turkstk] RE: KARA MiZAH: BENİ TANIDIN MI? / Erden ÜÇÜNCÜOĞLU

Sayın İlgililer,
İtirazım olmuştu.
Belki bu gurupa ulaşmadı.
Ben Erden ÜÇÜNCÜOĞLU'nun kaleme aldığ BENİ TANIDIN MI? başlıklı makalede söylenenleri CEHALET VE TEMBELLİĞE KASİDE olarak gördüm.
Ve bunu böyle belirttim.

Halkı akıl baliğ, cezai ehliyeti,sorumluluğu olmayan adeta bir akıl hastası, bir çocuk gibi görmek ve göstermek aydın sorumluluğuna ihanet olur düşüncesindeyim.
Hayır halk sorumludur, cezai ehliyeti vardır.
Halklar hatalı tercihler yapabilir, tarihte örnekleri vardır.
Çok merak edenler bizden bir örnek olması açısından Osmanlı'da yaşanan büyük hezimette aydınların ve halkın sorumluluğunu incelesin.
Halkların hatalı tercihleri sonucu ortaya çıkan ağır sonuçların bedelini yine halklar öder.
Tek taraflı bir iş değildir.

Nasıl Alman halkı bir faşist ideolojiye kendini kaptırarak on yıllarca dünyayı alt üst etti,
Nasıl bu tercihin getirdiği utanç ve aşağılanmayla karşı karşıya,
Nasıl böylesi bir bedelden kaçamıyor ve kaytaramıyor, işte öyle.

Alman halkına o yıllarda başka sözler söyleyen aydınlar vardı.
Malesef, onların sözü etkili olmadı, halk diğerlerine kulak verdi.

Halka yakın olmak, halktan olmak, halkı anlamak adına  söylenenler aslında çocuğunu şımartan bir annenin ruh halinden çok farklı değildir.
Bu tavırla tıpkı şımarık bir çocuk gibi düzelmeyecek, hatada ısrar ve inat edecektir.

Cahile cehaleti,
Bilmeyene bilmediği,
Ahlaksıza ahlaksızlığı,
Suçluya suçu.
Bunlar hep bildirilmeli, yüzüne çarpılmalı.

Cahili, bilmeyeni, ahlaksızı, suçluyu hoşgörüyle karşılamak, bunların varlığını ve etkilerini küçümsemek sadece daha çok cahil, daha çok ahlaksız, daha çok suçlu üretecektir.
Günümüzde olan aynen budur.

Devasa metropollerimiz var.
Herhangi bir noktasında durduğunuzda 360 derecede baktığınız her açıda bir sakillik, bir ahlaksızlık, bir yasadışılık görüyorsunuz.
Bunun sorumlusu sizlersiniz.
Halka yakın olmak yanlışta bir olmak haline geldi.
Hayır, itiraz ediyorum, biz halkın yanlışına ortak olmayacağız.
Halkı yanımıza, doğru çekeceğiz.

Aydınlar ilkeli olmak zorundadır.
Konjonktürel, duruma, zaman göre maslahatçı olmak bir aydın tavrı olamaz.

Evet, fukaralık, gelir dağılımında uçurum ve benzeri bir sürü insani sorun var.
Bunlar şirinlik muskası dağıtarak çözülmeyecek.
Bu insanları bu şekilde kazanamayacağız.
Çünkü aramızda ahlaksızı, cahili, suçluyu himaye edenler, bunlara merhamet edenler var.

Yüzleşmeden düzelme, arınma olmaz.(O.P.)

Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


On 13.04.2014 19:28, guzide filiz tuzcu wrote:
 

Sayın Erden Beyi ben de kutlamak istiyorum.  Son derece isabetli tespitleriyle, Türkiye'deki mevcut durumun net bir  fotoğrafını çekmiştir.
 
Ancak ben, daha önce de değinmiş olduğum  bazı hayati hususlara tekrar dikkat çekmek gereği duydum;
 
1. Türkiye'deki sorunlar bellidir; ancak genelde yazarı, çizeri, aydını, bilim insanı vs... yani ülkede sorunların farkına varması ve gerçekçi çözümler üretmesi gereken kişiler, sorunun kaynağına inmemekte ısrar etmektedirler!
 
2. Yine bu kişiler, "Neden - Niçin - Nasıl"  sorularını sormamak için ısrar etmektedirler!
 
3. Yine bu kişiler bir millet hafızası olan "Objektif Türk Tarihini" ve bu arada "Antik Türk Tarihini",   gerektiği ölçüde önemsememektedirler!
 
4.Yine bu kişiler sorunları, kaynağında halletmek, ve tamamen ortadan kaldırmak, yani sivrisinekleri ilâçlamak yerine , onları üreten bataklığı tamamen kurutmak yoluna gitmemektedirler...
 
5. Geçerli çözümler, ancak sorunların  kaynağına inilerek, yanlışlar ortadan kaldırılarak, doğru ilke ve kurallar tesis edilerek, milli eğitimle ve milli devlet politikalarıyla sağlanabilir... 
Bunun en mükemmel örneği 1923 - 1938 dönemidir; bu dönemin "siyasi, askeri, iktisadi, tarihi , diplomasi ve milli eğitim  politikalarını  ve son derece başarılı uygulamalarını"  doğru analiz edenler, çözümler nasıl üretilmiş, nasıl uygulanmış ve nasıl üstün başarılar kazanılmış göreceklerdir. 
 
6. 1938 sonrası söz konusu bu milli devlet politika ve uygulamaları adım adım terk edildiği için bugünlere gelinmiştir... Artık bu gerçeği görmenin, idrak etmenin ve kabul etmenin zamanı çoktan gelmiş ve geçmiştir bile...
 
G. Filiz Tuzcu


Date: Sun, 13 Apr 2014 17:13:16 +0300
Subject: Re: KARA MiZAH: BENİ TANIDIN MI? / Erden ÜÇÜNCÜOĞLU
From: nihalgulbahar@gmail.com
To:


Bu yazıyı kendisine de gönderdiğim sayın Bülent Esinoğlu, güzel bir tesbitte bulunmuş... Bülent beyin tamamen katıldığım görüşlerini sizlerle paylaşmak istedim:

Erden Beyi kutlarım. İnsan kazanmaya yönelik örnek bir yazı.
Eleştirel yazıların en önemli eksiklerinden biri "kazanma" ve "çözüm" içermez.
Bu yazı kazanmaya yönelik yazılara örnek olmalıdır.
Erden beye teşekkür ederiz.

Bülent Esinoğlu


13 Nisan 2014 05:30 tarihinde T. C. - Nihal Gülbahar <nihalgulbahar@gmail.com> yazdı:



BENİ TANIDIN MI ? 

Ben o en az % 35 - 40'ım...

Ben bu ülkede yaşayan 26 milyon yoksuldan, ilkokulu anca bitirmiş ya da hiç gidememiş 21 buçuk milyon cahilden ve de Tayip'e oy veren 21 milyondan biriyim… Yani senin anlayacağın nereden bakarsan bak ben en az % 35 - 40'ım.

Beni suçladığını ve hakir gördüğünü biliyorum… Ama bil ki ne yoksul olmak ne de cahil kalmak benim suçum ya da tercihim değildi…

Sahi, sen yoksulluk nedir bilir misin? Ama gerçek yoksulluk? Çocuğunun aç yatması gibi mesela… Gerçek yoksulluk içinden çıkılamaz bir çaresizliktir… Öyle elindeki telefonun bilmem nesinin kesilmesi ya da internetten bir yerlere girememek gibi bir çaresizlik değil… Yiyecek ekmek bulamamak, ot bitmez tarlaları sürmeye çalışmak, oradan oraya göçmek, iş bulamamak, giyecek, yakacak bulamamak, hastalanıp ilaç alamamak gibi… Sen bilmezsin ama yıllarca sana bakıp kaderime her gün isyan ederek yaşadım ben…

Sen hiç uğramadın ama bir gün onlar geldiler, nur yüzlü melekler gibiydiler… Bize bu dünyada yoksul olmanın öbür alemde sunulacak nimetlerin müjdecisi olduğunu anlattılar. Bize yardım kabul etmenin faziletlerini öğrettiler… Önceleri utanıyorduk ama alıştık, dinimizi öğrendikçe rahatladık… Çünkü cahil kafalarımızı dinimizin nuruyla aydınlattılar…

Bizim için ettikleri dualar öyle tuttu ki evlerimize bereket doldu… Belediyelerden, vakıflardan, derneklerden sürekli yardım yağıyor… Sırtımız pek, karnımız tok hale geldik… Mahallelerimiz, köylerimiz, evlerimiz imar oldu… Hepimizin mübarek kanalları seyredebilecek televizyonları, çeşit çeşit beyaz eşyaları oldu… Elektriği olmayanı da ayırmadılar ona bile çamaşır makinesi verdiler… Her mahallede ışıl ışıl camilerimiz oldu… Bize dinimizi öğrettiler, dualar öğrettiler… Biz dua ettikçe Rabbimiz yardımlarının bereketini arttırdı, sağlık hizmetlerini bedava yaptı… Hepsi önce Rabbimin sonra Tayip'in sayesinde… Allah razı olsun…

Dediler ki biz zenciymişiz, ne demek olduğunu çok bilmiyorum ama arap gibi bir şey her halde… Arap iyidir, Müslüman'dır… Biz de Müslüman'ız elhamdülillah… Hem Tayip de zenciymiş, zaten o her haliyle bizden birisi... Ama sen öyle değilmişsin, çünkü sen hem beyazmışsın hem de layıkmışsın… Layık olan Müslüman olmazmış, onların peygamberi Atatürk olurmuş (bizimkisi Hz Muhammed (SAV) efendimiz çok şükür)… Layık olanlar Allah'ın (cc) her türlü gazabına layık olanlarmış, Kur'an-ı Kerim'de de yeri varmış… Onun için biz layık değiliz, hamdı senalar olsun…

Zaten Atatürk dinsizmiş, onun için halifeliği kaldırmış… Allah (cc) Kur'an da diyormuş ki "insan benim yeryüzündeki halifemdir" ama Atatürk bunu kaldırmış. Hem zaten savaşı da o kazanmamış, esasen o vakit Padişahımız Efendimiz Vahideddin Hazretleri onu görevlendirmiş ama o sonradan şaşıranlardan olmuş ve Padişahımız da onun katlini vacip kılmış…

Ama Tayip öyle değil! O dünyanın her yerindeki şeytanlarla savaşıyor, Suriye'de, Mısır'da, İsrail'de, Filistin'de… Hepsi bizim din kardeşimiz… Zaten Müslüman'ın Müslüman'dan başka dostu yoktur!

Bir de bu mübarek insana hırsız diye iftira atıyorlar, şantaj, montaj yapıyorlar… Pensilvanya yapıyor, zaten bir şeytan da orada yaşıyormuş ama inine girecekmiş onun da… Aslında evinde çıkan o paraların hepsi yardım paraları, bize yardım etmek için zenginlerden topladı onları… Bedava mı iş yaptıracak zenginlere? Elbet bizim hakkımızı da koruyacak… Hem alıyorsa senden almıyor ki, zenginden kendi rızasıyla alıyor… Sana ne!

ŞİMDİ BENİ TANIDIN MI ?

Ben bu ülkede yaşayan 26 milyon yoksuldan,

ilkokulu anca bitirmiş ya da hiç gidememiş 21 buçuk milyon cahilden,

Tayip'e oy veren 21 milyondan biriyim…

Yani senin anlayacağın nereden bakarsan bak ben en az % 35 - 40'ım…

Cahillik ve açlık benim tercihim değildi ama şimdi,

Yardım alıp dua ediyorum,

Günah işleyip tövbe ediyorum,

Zorla evde duruyorum…

BEN SENİN DEMOKRASİNİM!

Ya Tayip yarım bırakana,

Ya da sen benim farkıma varana kadar…

ANLADIN MI ?

Erden ÜÇÜNCÜOĞLU

http://www.gungorucuncuoglu.com/Default.aspx?module=blogs&view=read&id=1546fe3e-a5c5-447a-9b37-26a9e05c0970





--
NE MUTLU "TÜRK'ÜM" DİYENE !
Mustafa Kemal ATATÜRK




"Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin  mesuliyetine ortak sayılır."    
Mustafa Kemal ATATÜRK



--
NE MUTLU "TÜRK'ÜM" DİYENE !
Mustafa Kemal ATATÜRK




"Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin  mesuliyetine ortak sayılır."    
Mustafa Kemal ATATÜRK
__._,_.___
Reply via web post Reply to sender Reply to group Start a New Topic Messages in this topic (1)
.

__,_._,___
zaryop:jaro
Her bildigini soyleme, fakat her soyledigini bil.

MARCEL LENOIR
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder