Rıfat Serdaroğlu: BEYAZ DA KİRLENDİ
Özdemir Asaf; "Bütün renkler kirlendi, birinciliği Beyaz'a verdiler" demişti…
Filozof Bergamus ise bu deyişi uluslararası hale getirip, tüm dünyanın,
özellikle de Akdeniz'e White Sea (Beyaz Deniz) diyen ulemadan Tayyip Beyin ve Türk Hazinesinden sorumlu İngiliz Mr. Shimshek'in daha iyi anlamaları için;
"All colors have become dirty, and the first place was given to White" dedi…
Badem İktidarı sayesinde bazı gerçekleri daha iyi anlama, özellikle de insanları daha iyi tanıma olanağı bulduk. Kim yürekli kim ödlek, kim namuslu kim hırsız, kim demokrat kim çakma demokrat, kim önden deli yürek arkadan Fatih Ürek, hepsini tanımış olduk…
Konumuz şu;
Beyaz namlı delikanlının programına Güneydoğu'dan katılan bir kadın, düşüncelerini anlatıyor! "Burada çocuklar ölüyor, siz orada eğleniyorsunuz, biraz daha duyarlı olamaz mısınız" diyor!
Beyaz da, sözlerini tamamlayan kadını konuklarına alkışlatıyor.
Buraya kadar her şey normal görünüyor, değil mi?
Türkiye Demokratik bir Cumhuriyet olsa, Anayasa Cumhur'un Başı tarafından askıya alınmasa bu olay normal karşılanır ve unutulur giderdi!
Ama kazın ayağı öyle değil! Burada Cumhur'un Başı'nın çizdiği sınırlar kadar demokrasi var. Bir adım ötesi yasak hemşerim! Sınırı aşarsan sistem şöyle işlemeye başlar;
Saray'dan bir danışman efendi, derhal Kanal D yöneticisi arar ve bir temiz fırça atar. Haberi alan Aydın Doğan'ın damadı emir verir; "Bu işi düzeltin, Beyaz özür dilesin!"
Dışardan bakınca kelle-kulak yerinde olan ve "adam" zannedeceğiniz Beyaz, hemen Kanal D ana habere çıkartılır ve Beyaz, kendisini tepeden tırnağa kirleten o özrü diler…
Bu kadarla kalsa iyi, daha sırada Cem Küçük denen Saray gazetecisi var.
Adam sanki gazeteci değil, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının da Başı!
Bir talimat verir, Savcılar hemen tak diye soruşturma açarlar…
Bu kez de aynısı oldu!
Anayasa çiğnenirken, Cumhuriyetin temel ilkeleri teker-teker koparılırken, devlet soyulurken, ülke bomba-ağır silah deposu haline getirilirken, görmezden gelen, "bana ne yahu" diyen Savcılarımızdan bir adet Saray Savcısı, "Aha bakın hele, burada terör örgütü propagandası yapılıyor, tutun getirin merkeze, rezil edelim herkese" diye derhal bir soruşturma başlatıp, yerini şimdilik garantiye aldı…
Böylece, Saray Demokrasisinin de sınırları net olarak belli olmuş oldu!
İnsanın değeri, zor zamanlarda belli olur!
Senelerdir canlı program yapan Beyaz; "Yahu ne var bunda, canlı yayın bu! Kadın kendi fikrini söyledi. Katılırız veya katılmayız. Herkes konuşmadan önce, ne diyeceğini Cem Küçük'e mi soracak?
Burası demokrat bir ülke değil mi? Bunun neresi terör propagandası? Bu Savcı bir yanında Barzani, diğer yanında Şivan Perver olan Erdoğan'ın, Öcalan'ın mektubunu huşu içinde dinlediği günleri nasıl unutmuş? AKP'li Bakanların Öcalan'ı öven yüzlerce konuşmaları terör propagandası olmuyor da, bu kadının dediği mi terör propagandası oluyor? Hadi len, burada artık program yapılmaz, alın atınızı…
Diyebilseydi, kendi adına doğrusunu yapmış olurdu!
Ama diyemedi. Yüreği yetmedi. Üç kuruş uğruna Beyaz olan adını çamura buladı. Yazık…
Ha Aydın Doğan ve damadı mı? Onlar şimdi Saray'da askerliklerini yapıyorlar, ellemeyin onları…
a45UyF587661-160112134811 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2016/01/12 14:20 2 65 undefined undefined egemen-turkiye@googlegroups.com
Gercek dost, $ikinti zamaninda imdada yetisendir.
Hz.Ali
Anadolu daki Milliyetci hareket bosa gitmeye mahkumdur...
Ingiliz Muhipler Dernegi Baskani,
Adliye Nezareti Mustesari ve yazar Sait Molla - 01.05.1920
EINSTEIN ve ATEIZM
Bir Cizvit rahibin bakis acisina gore, ben elbette her zaman bir ateisttim.
(...) Tekrar tekrar soyledim, bence kisisel Tanri anlayisi cocukcadir.
Bana bilinemezci diyebilirsiniz, ama en cok, gencliginde dinsel prangalarla beyni yikanmis olan ve bundan kurtulmanin icerdigi aci dolu eylemden kaynaklanan hevesle hareket eden profesyonel ateistin savasci ruhunu paylasmiyorum.
Ben doganin ve kendi varligimiza iliskin olarak zihinsel kavrayisimizin zayifligina karsilik gelen alcakgonullu bir tutum izlemeyi tercih ediyorum.
From the viewpoint of a Jesuit priest I am, of course, and have always been an atheist.
(....) I have repeatedly said that in my opinion the idea of a personal God is a childlike one.
You may call me an agnostic, but I do not share the crusading spirit of the professional atheist whose fervor is mostly due to a painful act of liberation from the fetters of religious indoctrination received in youth.
I prefer an attitude of humility corresponding to the weakness of our intellectual understanding of nature and of our own being
Albert Einstein, to Guy H.Raner Jr., September 28, 1949; from Michael R.Gilmore, Einstein s God: Just What Did Einstein Believe About God?, Skeptic, 1997, 5(2):64.
(Cizvit bir rahibin bakisiyla ateist, kendi gorusu degil.
Ve kendisine agnostik denilebilecegini belirtiyor)
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder