"Kandırıldım" diyen liberalleri utandıracak rakamlar
"AKP'yi ilk 3 gün ben de destekledim" diyorsanız okuyun...
06.10.2016 13:55
Daha önce Türkiye'de son yıllarda gerçekleşen seçimlerde uygulanmış olabilecek hilelerin matematiksel analizini yapan Erik Meyersson kişisel Blog'unda, V-Dem Enstitüsü'nün hazırladığı Liberal Demokrasi Ölçümleri raporuna dayanarak AKP döneminde Türkiye'de liberal demokrasinin nasıl düşüşe geçtiği ve bu düşüşün hangi dönemler ile karşılaştırılabileceğine dair bir analiz yazısı yayınladı.
Meyersson, çok sayıda kişinin düşündüğünün aksine, Türkiye'de demokrasinin 2013 yılında düşüş göstermeye başlamadığını, bilakis, AKP'nin iktidara geldiği günden itibaren belirgin bir düşüş yaşandığını bilimsel veriler ile ortaya koyuyor.
İşte Erik Meyersson'un demokrasinin adını ağzından düşürmeyen AKP'nin Türkiye'de liberal demokrasiyi ayaklar altına alışını anlattığı o yazısı...
TÜRKİYE'DE LİBERAL DEMOKRASİNİN TERSİNE DÖNÜŞÜ
Bu senenin başlarında, Gothenburg'un V-Dem enstitüsü demokrasi konusunda yeni bir veri tabanı yayınlamıştı. Yayın tarihi ise Türkiye'nin demokratik erozyonu ile aynı döneme denk geldi.
V-Dem Enstitüsü yöneticisi Staffan Lindberg, veri tabanı hakkında Washington Post'a şöyle yazmıştı;
"Demokrasi Varyeteleri (V-Dem) demokrasi ölçümüne yeni bir yaklaşım sunuyor. Bu yaklaşımın temelinde dünya genelinde önde gelen bilim insanları arasında olan kişilerle yapılan işbirliği ve iki enstitü bulunuyor: İsveç Gothenburg Üniversitesi'nde bulunan V-Dem Enstitüsü, projenin pek çok bölümünün yürütülmesinde operasyon karargahı olarak kullanıldı, ve Birleşik Devletler'de bulunan Notre Dam Üniversitesi de aynı şekilde. V-Dem, geçmişte hazırlanan veri kümelerinden farklı demokrasi ilkelerini referans alan yaklaşımdan farklı bir yol tercih etti, ve 350 benzersiz demokrasi göstergesini referans aldı, mesela örgütle özgürlüğü gibi 34 ayrı çeşitli boyutlarda demokrasi göstergesi kullanıldı, ve Seçimler, Liberal görüşler, Katılımcı, Bilinçli ve Eşitlikçi demokrasi gibi beş temel demokrasi göstergesi referans alındı. 1900'den 2012'ye kadar yıllık ölçümler ile 173 ülkeyi kapsayan bir çalışma yürütüldü."
Politik ekonomistlere yakışacağı şekilde açıkça söylemek gerekirse, bunun söylenmesindeki heyecan beni rahatsız etti.
Liberal demokrasinin ölçümüne dair bilhassa dikkat çekici olan husus, çalışmanın hem küresel boyutu hem de bilhassa Türkiye'ye odaklanmasıdır.
Kişisel blog'um ve öteki işlerimi takip eden okurlarım Türkiye'nin demokrasisi erozyonunun karakteri ve zamanlamasının yaygın hikayesine istinaden varolan şüpheciliğimi iyi bilirler. Daha önce bu konuda yazmıştım.
"Türkiye'de son dönemlerde yaşanan özgürlükler üzerindeki sıkı önlemler, bazı açılardan faydalı olabilir. 2013'te ortaya çıkan bir yolsuzluk skandalının ardından başlayan Türkiye'nin "hakiki baskı ortamı" hakkında bazı medya kuruluşları halen konuşmaya devam ediyorlar, bu süreç AKP'nin bir zamanlar "ışık saçtığı" süreçle çelişik bir dönem olarak adlandırılabilir, o zamanlar Türkiye "enerji dolu bir demokrasi" örneğiydi, ve Erdoğan'ın Türkiyesi doğru istikamette ilerliyordu. Bu hikayenin kabulü geçtiğimiz on yıllar boyunca Türkiye'nin gelişen demokrasisine fazlasıyla önem veren analizciler için kullanışlı bir çıkış görevi görüyor."
Tüm bunların tersine dönmesi gibi, V-Dem tarafından sağlanan veri bu konuda birşeyler söylüyor.
Verinin kendisi gibi, V-Dem'in liberal demokrasi ölçümü açıkça vurgulanıyor.
'Potansiyel çoğunluk zulmüne karşı bireysel ve azınlık haklarının korunmasının gerçek değeri, sivil özgürlüklerin anayasal hak ile korunması ile mümkündür, hukukun üstünlüğünün gücü, ve güçler ayrılığı yürütme yetkisinin gücünü kısıtlamakta etkilidir."
V-Dem'in verisi 1900 yılına kadar genişletilmiş durumda, fakat doğruluk aşkına (ve uygunluk bakımından) ben Menderes'in ve Demokrat Partisi'nin iktidara geldiği 1950 yılından başlamayı daha uygun buluyorum.
60'TAN SONRA ARTTI
Altta verdiğim tablo V-Dem'in Liberal Demokrasi İndeksi'ne dayanan verileri içeriyor, çizelgede TürKiye kırmızı renk ile gösterilirken dünyanın geri kalanı mavi renk ile ifade edilmiştir. Gri renkli dikey çizgiler ve beraberindeki metin dört ayrı darbe dönemini gösteriyor (1960, 1971, 1980, 1997), bunlara ek olarak 2002 senesinin sonlarında AKP'nin iktidara geldiği dönem de çizelgede gösterilmiş durumda. 1983'te gerçekleşen seçime kadar olan 1980-1982 seneleri arasındaki dönem koyu gri ile gösterildi. 1983-2002 ve 2003-2014 arasındaki dönemi ise 'trend' çizgileri olarak adlandırarak belirttim.
Eldeki veriler Menderes döneminde Türkiye'nin liberal demokrasi seviyesindeki düşüşü gösteriyor, 1960 darbesi ile bu süreç sona eriyor, bu süreç 1966'ya kadar artarak devam ediyor, (ilginç şekilde bu sebeple 1960 darbesini "demokratik darbe" olarak tanımlayabiliriz.) 1971 darbesinde ise tam aksine demokratik değerler konusunda belirgin bir düşüş yaşanıyor, ancak 1980 darbesinde olduğu ölçüde değil, 80 darbesi Türkiye'nin demokratik değerlerinde yaşanan azalmada en düşük seviyenin gözlendiği dönem olarak karşımıza çıkıyor. 1983'te seçimle iş başına gelen bir hükümet ile birlikte, 2003 yılına kadar Türkiye açıkça pozitif bir liberal demokrasi deneyimi yaşıyor. 2003'ten itibaren ise bu süreç tersine dönüyor, AKP'nin iktidarda geçirdiği tüm süre boyunca da bu tersine dönüş hali sürmeye devam ederek Türkiye'nin liberal demokrasisi belirgin şekilde düşüş yaşıyor, 2013 ve sonrasında ise Türkiye dünya ortalamasının altında bir liberal demokrasi uygulamasıyla karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak, Türkiye'nin düşüşe geçen liberal demokrasisi ile on yıldan uzun süredir devam eden AKP iktidarı oldukça benzerler, AKP kendisinden önceki on yıldan fazla süren artışı neredeyse tam olarak eski düşük seviyesine geri çekmeyi başardı. AKP iktidarı süresince kendisinden önceki hükümetlerin demokratik reformları konusunda aldıkları yolu ikiye katlamayı başardı, ancak tam ters istikamette.
V-Dem'in demokrasi konusundaki alternatif ölçümlerine baktığımızda bu olgu yine desteklenir nitelikte.
2002 SONRASINDA DEMOKRASİDE AÇIK DÜŞÜŞ
Seçim demokrasisi, ya da, poliarşi*, "aşağıdaki politik kurumların modern demokrasiyi temsil etmeleri ile tanımlanmış: 1. seçimle işbaşına gelen yetkililer, 2. özgür, uygun, ve sık aralıklarla yapılan seçimler, 3. ifade özgürlüğü, 4. alternatif kaynaklardan ulaşılabilen bilgi, 5. kurumsal otonomi, ve 6. vatandaşları kapsayan."
Vatandaşın doğrudan politik süreçlere ve yönetime dahil olmaları, demokratik yönetim şeklinin uzantıları olan sivil toplum organizasyonlarının ve mekanizmalarının seçimler dışında politik süreçlere etkide bulunabilmeleri bu konuda etkili unsurlar.
Kamunun yararına olan politik kararların tüm aşamalarında dar görüşlü duygusal çıkışlar yerine, toplumun her kesiminin katılım göstereceği akılcı ve saygılı tartışmalar yürütülerek sonuçlara ulaşılması.
Toplumsal unsurlar arası eşitliğe dayanan yaklaşımlar, farklı gruplar arasında eğitim, sağlık gibi konularda, kaynakların eşit paylaştırılmaları, kanuni haklar ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması yönünde çalışmalar.
Ayrıca ben dördüncü bir gösterge daha ekleyerek V-Dem'in tanımladığı gibi, kadınların politik süreçlere olan katılımlarını göstergeye dahil ettim.
"...devlet dairelerinde, ve sosyal kararların alınmalarında daha fazla daha etkili olacakları şekilde kadınlar için ayrılan kotanın arttırılması. Bu katılım ağırlıklı olarak üç boyutlu bir yapıyla anlaşılabilir: sivil haklar temelinde, kadınların politik meselelere katılımlarının mümkün kılınması ve sivil toplum organizasyonlarına olan katılımları, ve resmi politik pozisyonlarda tanımlayıcı temsilciliklere sahip olmaları."
Aşağıdaki göstergeler tüm bu konularda elde edilen sonuçları yıllara göre göstermektedir. Yeniden, kırmızı Türkiye, mavi renk dünya genelini ifade etmektedir.
Çeşitli derecelerde, tüm demokrasi göstergeleri 2002 civarında benzer bir tümsek yaratıyor, bu süreçte demokratik değerlerde bir artış gözleniyor ve sonrasında aynı değerlerde gözle görünür bir düşüş yaşanıyor. Cinsiyet indeksinde, 2002 sonrasında bir uçtan diğer uca bir yükseliş bulunuyor, fakat buna rağmen önceki süreçten de büyük bir fark gözlenmiyor. Karşılaştırma yapacak olursak, cinsiyet hakları konusunda Türkiye dünya genelinin yanında ziyadesi ile düşük görünüyor.
Türkiye'nin demokratik geri gidişini coğrafi bağlamda değerlendirirsek, liberal demokrasi ölçümünde grafik yine altlarda kalıyor, Türkiye zaman aralıklı frekans dağılımı seçilmiş coğrafi bölgelerle karşılaştırdığımızda ortada bir yerde kalıyor. (Kuzey Amerika ve Okyanusya bu coğrafi bölgelerin seçimine alınmamışlardır. Bölgeleri temsil edebilecek ortalama ülkeleri referans aldım.)
ERDOĞAN'A İNANAN LİBERALLER
Bu çizelgede, Türkiye'nin demokrasisinin 2002 sonrasında düşüşe geçtiği açıkça görünmektedir. Oysa 2002 öncesinde, Türkiye Latin Amerika ve Avrupa'ya yaklaşıyordu. Ancak sonrasında, kurumsal anlamda yaşanan kayış Türkiye'yi Orta Afrika ülkeleri ile benzer seviyelere düşürüyor ve Asya ile Ortadoğu ile benzer konumlara getiriyor. 2002'de Türkiye liberal demokrasi konusunda orta Avrupa ülkelerine yakın olmasına karşın, 2002'nin ardından gelen on yılda tam tersi istikamette hareket ederek Ortadoğu ülkelerine yaklaşıyor.
Bu oldukça dikkate değer bir durum, çok sayıda yapısal iyileştirmeye ve AKP döneminde geçen pek çok pakete rağmen, demokrasi açısından çok küçük oranda bir gelişim gözlenmekte. Eğer başta Erdoğan'a inanarak demokrasi uğruna çalışan aydınlar olmasalar (NYTimes editörlerinin başlangıçta Erdoğan'ı dikkate almaları gibi) bu gerçekleşir miydi? Alternatif bir açıklama gerekirse, geçtiğimiz on yıl içerisinde demokrasi adına pek fazla adım atılmadı, ancak güç bir kesim elit zümrenin elinden çıkarak bir başka kesim elit zümrenin eline geçti.
Liberal demokrasi, demokrasinin pekçok türü dışında yalın bir şeklidir ve AKP döneminde hoşgörü yoksunu dar görüşlü bir yaklaşım toplumun katıldığı özgür ve uygun normlarda seçimler ile ortaya çıktı. Bu nedenle okuru V-Dem'in Temiz Seçim İndeksi grafiği ile başbaşa bırakıyorum, bu grafiğin vurgulamak istediği, "kayıt hileleri, sistematik bozukluklar, muhaliflerin hükümet tarafından korkutulduğu, oyların satın alındığı ve şiddetin karıştığı seçimlerdir."
AKP ÖNCESİNDE SEÇİMLER HİLESİZDİ
1983'te demokrasinin yeniden tesis edilme sürecine odaklandığımızda, darbe sonrası, AKP öncesi devir, V-Dem'in bildirdiğine göre Türkiye tarihindeki en hilesiz seçimlerin gerçekleştiği dönemdir, ve AKP'nin iktidara gelip gücü eline geçirmesi ile birlikte bu çizelgede belirgin bir düşüş yaşandığını görmek mümkün. 2014 senesine geldiğimizde, bu konuda Türkiye dünya ortalamasının altına düşmekle kalmamış, 1950'deki seviyeye kadar gerilemiştir.
Kısacası, buradan ne sonuç çıkaracağınız size kalmış: ya demokratik atılımlar konusunda yükseliş sağlayan seleflerinin aksine AKP liberal demokrasinin çöküşünde fazlasıyla etkili olmuş, seleflerinin yükselttiği değerleri iki kat düşürmeyi başarmıştır, ya da Türkiye – en azından politik kurumlar açısından – günümüzde belirgin şekilde Avrupa'dan uzaklaşarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya yaklaşmıştır. Fakat her şeye rağmen, görev süresi boyunca AKP sürekli konuşmalarında demokrasiden bahsetmiştir, V-Dem ölçümlerinin herhangi sert gidişatı demokrasinin teknoloji ve bilimsel gelişme durumu tarafından desteklenmemiştir. Başka bir deyişle, Türkiye'de konuşulan bazı meselelerin cenazesini kaldırmanın vakti artık gelmiş olabilir.
* Poliarşi, R. Dahl'ın New Haven'da yaptığı alan araştırmalarına dayanarak formüle ettiği ve modern sanayileşmiş toplumlarda tam bir elit yönetiminin değil, birden fazla elit grubunun aynı anda toplumsal ve siyasal süreçleri etkilemesiyle ortaya çıkan bir elit çoğulculuğunu ifade eden yönetim tarzı. Buna göre, modern toplumlardaki iktidar yapısı ve güç dağılımı birden fazla seçkinler grubunun varolabilmesine imkân tanımakta, demokratik süreçler sonunda seçilen yönetici elitler, toplumdaki bütün önemli karar merkezlerine ve anahtar niteliğindeki işlere nüfuz edememekte, bu alanlar alternatif elitler tarafından doldurulmakta, bu yüzden de her şeyi denetiminde tutan bir elitin yönetimi mümkün olmamaktadır. (Kaynak: Sesli Sözlük)
Kaynak: https://erikmeyersson.com
Çeviri: Şıvan Okçuoğlu
Odatv.com
a45UyF587661-161007172944 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/10/07 18:10 2 65 islamvebilim@googlegroups.com
DENIZI OZLEYENLER ICIN
. . . . . .
Gemiler gecer ruyalarimda,
Alli pullu gemiler, damlarin uzerinden;
Ben zavalli,
Ben yillardir denize hasret,
Bakar aglarim.Hatirlarim ilk gorusumu dunyayi,
Bir midye kabugunun araligindan:
Sularin yesili, goklerin mavisi,
Lapinalarin en harelisi...
Hala tuzlu akar kanim
Istiridyenin kestigi yerden.
. . . . . .
Neydi o deli gibi gidisimiz,
Bembeyaz kopuklerle, aciklara!
Kopukler ki fena kalpli degil,
Kopukler ki dudaklara benzer;
Kopukler ki insanlarla
Zinalari ayip degil.Gemiler gecer ruyalarimda,
Alli pullu gemiler, damlarin uzerinden;
Ben zavalli,
Ben yillardir denize hasret.
Orhan Veli KANIK
Duz dunya
GASIYE 20.
Yeryuzunun nasil yayildigina bir bakmazlar mi?
***(sufihat:duzlestirmek)
ISRA 78.gunduzun gunes donup gecenin karanligi bastirincaya kadar (belli vakitlerde) namaz kil; bir de sabah namazini.
Cunku sabah namazi sahitlidir.
ISRA 79.gecenin bir kisminda uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak uzere namaz kil.(boylece) rabbinin, seni, ovguye deger bir makama gonderecegini umabilirsin.
BAKARA 187.oruc gecesinde kadinlariniza yaklasmak size helal kilindi.
Onlar sizin icin birer elbise, siz de onlar icin birer elbisesiniz.
Allah sizin kendinize kotuluk ettiginizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bagisladi.
Artik (Ramazan gecelerinde) onlara yaklasin ve Allah in sizin icin takdir ettiklerini isteyin.
Sabahin beyaz ipligi (aydinligi), siyah ipliginden (karanligindan) ayirt edilinceye kadar yeyin, icin, sonra aksama kadar orucu tamamlayin.
Mescitlerde ibadete cekilmis oldugunuz zamanlarda kadinlarla birlesmeyin.
Bunlar Allah in koydugu sinirlardir.
Sakin bu sinirlara yaklasmayin.
Iste boylece Allah ayetlerini insanlara aciklar.
Umulur ki korunurlar.
BAKARA 149.nereden yola cikarsan cik (namazda) yuzunu mescid-i haram tarafina cevir.
Bu emir rabbinden sana gelen gercektir.(biliniz ki) Allah yaptiklarinizdan habersiz degildir.
SUARA 28.musa devamla sunu soyledi: sayet aklinizi kullansaniz (anlarsiniz ki), o, dogunun, batinin ve ikisinin arasinda bulunanlarin rabbidir.
KEFH 86.nihayet gunesin battigi yere varinca, onu kara bir balcikta batar buldu.
Onun yaninda (orada) bir kavme rastladi.
Bunun uzerine biz: ey zulkarneyn!
Onlara ya azap edecek veya haklarinda iyilik etme yolunu sececeksin, dedik.
KEFH 90.nihayet gunesin dogdugu yere ulasinca, onu oyle bir kavim uzerine dogar buldu ki, onlar icin gunese karsi bir ortu yapmamistik.
Benim goruslerim Spinoza ninkine yakindir: Duzenin, bizim sadece belli bir olcude ve yetersiz bir sekilde kavrayabileyecegimiz mantiksal yalinligina duyulan inanc ve bunun guzelligine duyulan hayranlik.
My views are near those of Spinoza: admiration for the beauty of and belief in the logical simplicity of the order which we can grasp humbly and only imperfectly.
Kaynak: Albert Einstein, 1947; from Banesh Hoffmann, Albert Einstein Creator and Rebel, New York: New American Library, 1972, p.95.
(Bu goruslerinden dolayi Einstein in Panteist oldugu sonucu cikarilabilirse de, bir sonraki gorusunde de agnostiklige yakin oldugunu belirttigini gorecegiz)
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo | LiteCoin URL: LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU |
NameCoin URL : N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL : 6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL : 1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD
PeerCoin URL : PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder