26 Mart 2017 Pazar

İLKER BAŞBUĞ: "MUSUL'UN KAYBEDİLMESİNDE ŞEYH SAİD İSYANINA BAKMALI"

 


İLKER BAŞBUĞ: "MUSUL'UN KAYBEDİLMESİNDE ŞEYH SAİD İSYANINA BAKMALI"


Zaten Bir tek o Musul ile Şeyh Said isyanı arasında bağ kurdu, sonra unuruldu ta ki bugün AKP-HDP-ŞEYH SİAD pankartları asılıncaya kadar...

İLKER PAŞA DOĞRU SÖYLEDİ, İŞTE OLAYLAR:

Erdal Sarızeybek yazdı: Tarikat Cephesinde Büyük İsyan

"Cumhurbaşkanı Erdoğan "MUSUL" diyor ama 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonucu Musul'u İngilizlere bırakan Ali İhsan Paşa'ya Padişahın emir verdiğini söylemiyor.

Ve Erdoğan, Musul'u kaybetmemize yolaçan Şeyh Said isyanından hiç bahsetmiyor... Niye ki!..

O SÖYLEMEZ İSE BİZ SÖYLERİZ:

"Osmanlı'ya ilk isyan eden Şeyh Ubeydullah, Halidi Nakşibendi şeyhidir.

1908 ve 1914'te yine Osmanlı'ya isyan eden Şeyh Barzani ve Şyeh Molla Selim de Halidi Nakşi şeyhhidir.

1925 Diyarbakır isyanını çıkartan Şeyh Said'in de tarikat silsilesi Halidi Nakşi tarikatına ulaşır.

Sormazlar mı hiç, neden bu tarikat şeyhleri hem Osmanlı'ya düşman hem de cumhuriyete diye!

İlker Başbuğ Paşa'nın ilk kez kamuoyuna duyurduğu Şeyh Said isyanı ile Musul arasında ne gibi bir bağ var, biz anlatalım...

Mayıs 1923'te, Erzurum'da, Azadi(İstiklal) Cemiyeti adıyla gizli bir örgüt kurulmuştu... Hamidiye alay komutanlarından Mutki Aşireti Reisi Muşlu Hacı Musa örgütün ilk başkanıydı. Örgüt beş kişilik hücrelerden oluşuyordu.

Seyit Abdulkadir, Kemal Fevzi, Kadri Cemil

Paşa(Baban), Kasım Cemil Paşa(Baban), Dr. Fuat, Hacı Ahti diye bilinen Avukat Mehmet, bucak müdürlerinden Tayyip, Bitlis Milletvekili ve Kastamonu İstiklal Mahkemesi üyesi Yusuf Ziya, Hasenan aşiret reisi Halit Hüsnü Bey de bu örgütün üyeleriydi.

1924 yılında, Erzurum'da, ilk kongre yapıldı. Şu kararlar alındı;

'En geç Mayıs 1925 tarihine kadar bir ayaklanma başlatılacak; Gerekli dış destek İngiliz, Fransız ve Ruslardan sağlanacak.'

Bitlis milletvekili Yusuf Ziya Bey, Hınıs'a gönderildi. Şeyh Said ile görüşmesi için talimat almıştı. Şeyh Said çevrede tanınan ve çok sevilen bir Halidi Nakşibendi şeyhi idi. Tarikat silsilesi Şeyh Halid'e dayanıyordu.

Yusuf Ziya ile Şeyh Said görüştüler, anlaştılar.[1]

İsyan tarihini belirlediler: 21 Mart 1925, Nevruz günü...

Ama… Bu isyan hazırlığı haber alındı, Cibranlı Halit Bey, 20 Aralık'ta, Erzurum'daki konağında yakalandı. Erciş-Van üzerinden Bitlis'e gönderildi. İki gün sonra da Şeyh Sait, Erzurum Valiliği'nin emri üzerine Hınıs Adliyesi'ne getirilerek ifadesi alındı.

Şeyh Sait; 'Cibranlı Halit ve Yusuf Ziya ile işbirliği yapmadım. Yusuf Ziya'ya ödünç para vermedim, bana kırgındır, iftira atıyor.' Dedi. Hınıs Kaymakamı Maksun Bey onu serbest bıraktı.

Hapisteki Cibranlı Halit Bey, Şeyh Said'e şu mesajı çekti: 'Ayaklanmanın başına geçiniz'[2].

Seyit Abdulkadir başından beri işin içindeydi. Şeyh Sait'in oğlu Ali Rıza ile görüşmüş, ayaklanmaya dinsel bir görüntü verilmesini istemişti. İsyanı bütün gücüyle destekleyecekti. Mustafa Kemal Paşa aleyhine yazılmış bildirileri de o göndermişti.

Bildiri şuydu:

'...Sağda-solda kanlı çarpışmalar devam ediyor, hükümet sizden saklıyor. Hiç beklemeyin, birbirinizle haberleşerek civarınızdaki askerleri teslim alın. Arslan gibi harbeden Kürt kardeşlerinizin imdadına yetişin.

Lazistan, aylardan beri kan ve ateş içindedir. Dindar Türk neferleri din kardeşlerine kurşun atmıyor, teslim oluyorlar. Dinine bağlı Türk ahalisi, fikren ve kalben sizinle beraberdir... Zaptedeceğiniz Türk topları, Türk tüfenkleri, Türk mühimmatı, size kafidir. Rehberiniz Muhammed, yardımcınız Allah'tır'.[3]

1925 yılı Ocak ayında, isyana hazırlık için dağıtılan bir başka bildiri de şöyle kaleme alınacaktır:

"Kurulduğu günden beri İslam dininin temellerini yıkmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti Reisi Mustafa Kemal ile arkadaşlarının, Kuran'ın ahkamına aykırı hareket ederek Allah ve Peygamber'i inkar ettikleri ve İslam halifesini sürdükleri için, gayrimeşru olan bu idarenin yıkılmasının bütün İslamların üzerine farz olduğu[4]…"

Ağustos 1925…

Şeyh Sait, Cibranlı Halit ve Mutki Aşiret Reisi Musa Bey Erzurum'da görüştüler. Kürt İstiklal Cemiyeti(Azadi)'nin başkanlığına Şeyh Sait'i seçtiler.

Umum Bozan aşireti Reisi Şahin Bey tarafından isyana destek veren şu bildiriyi yazdılar:

'Ey Selahattin'in cesur evlatları!

Çerkezleri, Rumları, Ermenileri, Arnavutları ve Arapları birer birer yok eden, hor gören ve yoksul bölgelere süren muhteris Türk siyasetinin son kurbanı olmadan zengin yurtlarınızdan, yeşil dağlarınızdan ve verimli yaylalarınızdan ayrılarak değersiz ve uyuşuk mahvoldan uyanınız ve ulusunuzu kurtarınız, ey, Kürdistan'ın kahramanları'!

Ve isyan başladı…

Altı asker kaçağını yakalamak için görevlendirilen Teğmen Mustafa ve Teğmen Hasan Hüsnü, 13 Şubat 1925 günü, Şeyh Abdurrahim'in köyünü sarmıştı. Şeyh Sait ve Şeyh Abdurrrahim, subay ve askerlerin üzerine ateş açmış, subaylar esir alınmış, ok yaydan çıkmıştı…

13 Şubat günü öğleden sonra… Şeyh Sait, yanındaki 350 atlı ile Genç ili merkezi Darahini'ye doğru yola koyuldu.

16 Şubat'ta, Darahini ele geçirildi, peşinden Genç ili. Lice'den sonra, Diyarbakır'a geldiler.

14 Şubat'ta, ilk yazılı emrini veren Şeyh Sait, Modan aşireti reisi Faki Hasan'ı Kaymakam olarak atadı ve emrin altına şu imzayı attı:

'Emir El Mücahidin Muhammed Said Nakşibendî'.

Uğur Mumcu anlatıyor:

'Şeyh Said isyanı bir Kürt Nakşibendi(Halid-i Nakşi) ayaklanmasıdır. Ayaklanma başladığında 'Emir el Mücahidin el Seyit Muhammed Said-i Nakşibendî' ünvanını kullanan Şeyh Sait, Sünni, Şafii mezhebine bağlıdır. Şafi mezhebi kurucusu Ebu Abdullah Muhammed Bin İdrisi, Hz. Muhammed'in soyundan, Kureyş ailesinden gelmektedir. Mezhep Kürtler arasında çok yaygındır. Yani Kürt ayaklanması, Şafii mezhebinin Nakşibendilerince hazırlanmıştır. Cumhuriyeti kuran ve halifeliği kaldıran Mustafa Kemal'e karşı Kürt-Nakşi ayaklanması başlıyordu."[5]

Nihayetinde isyan bastırıldı. Cibranlı Halit Bey, Bitlis eski Milletvekili Yusuf Ziya Bey, kardeşi teğmen Ali Rıza, Yusuf Ziya'nın damadı Faik bey ile Molla Abdurrahman Bitlis'te kurşuna dizildi. Kürdistan Teali Cemiyeti Başkanı Seyit Abdulkadir yakalandı.

Şeyh Sait'in bacanağı Cibranlı Kasım Bey, Şeyh Sait'i hükümet kuvvetlerine teslim etti.

14 Mayıs 1925: İsyancıların yargılamaları Şark İstiklal Mahkemesi'nde başladı. Suçlular idama mahkûm edildi: Seyit Abdukadir ve Şeyh Said dahil, tüm kararların infazı yapıldı.

Aynı süreçte…

Fransa'nın Bağdat'taki Yüksek Komiserliği'nden Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen bir raporda, Musul ile Şeyh Said isyanı arasında şu bağ kuruluyordu;

'Haritaya baktığımızda Harput, Diyarbakır, Muş ve Bitlis'in oluşturduğu dörtgenin Musul'un kuzeybatısında ve Şubat ayında kesin çözüme bağlanması gereken Musul da, Irak'ın kuzey sınırı Zaho ve Ahmediye'nin batısındadır. Kürt ayaklanması bundan daha iyi koşullarda patlak veremezdi.

Ayaklanma, Türklerin Musul üzerindeki iddialarını araştıran komisyona, Türklerin kendi topraklarındaki Kürtler arasında bile huzuru sağlayamayacağını gösterecektir.'[6]

Uğur Mumcu, Saray'daki Gizli Tarikat'a bu isyan üzerinden ulaşmıştı:

'Kürt miralayı Cibranlı Halit bey, Varto, Bulanık, Malazgirt, Hınıs, Karlıova, Solhan ve Çapakçur yörelerindeki muhtarlardan aldığı mühürlü başvuru dilekçesini Kürt Teali Cemiyeti'ne gönderdi. Bu dilekçeler, Cemiyet aracılığıyla Kürt Nemrut Paşa ve Paris'teki Kürt Şerif Paşa'ya ulaştırıldı. Cumhuriyet'in ilanı, arkasından halifeliğin kaldırılması, Kürt aşiretleri arasında tepkiyle karşılanmıştı.

1924 yılı yazında Erzurum'da bir araya gelen Şeyh Said, Cibranlı Halid ve Muşlu Musa bey kararlarını vermişlerdi. Bu dinsiz düzene boyun eğmeyecekler, karşı koyacaklar, direnecekler ve yakalanmayacaklardı. Ayaklanmanın odak noktası Nakşibendi tarikatıydı. Hem şeyh Said hem Seyit Abdulkadir aynı Nakşibendi kolundan geliyorlardı. Her ikisinin dedesi de Mevlana Halid'in öğrencileriydi[7].

Musul'a gelince…

16 Ocak 1925'te, üçlü komisyon toplanmış ve '1928 yılında bitecek olan İngiliz manda yönetiminin 25 yıl daha uzatılması ve Kürtlere özerklik verilmesi' şeklindeki tavsiye kararını açıklamıştı. Bu bir komisyon raporuydu ve nihai karar daha sonra verilecekti.

İşte böylesi bir süreçte, Şubat 1925'te, Şeyh Sait isyanı başlatılmıştı.

Aynı dönemde Sason ayaklanması da patlak vermişti. İsyan bastırılmıştı ama bu iş burada bitmeyecekti…

Şimdi hal ve gerçek bu iken, neden Musul'un kaybında Şeyh Said isyanı dikkate alınmıyor!

Bu noktada ülkeye yön veren siyasetçilerin hangi tarikattan olduğuna bir bakmalı; o bize bu konuda güçlü bir ışık tutacaktır!

Erdal Sarızeybek

[1] Mumcu, 'Kürt İslam Ayaklanması', s. 42.

[2] Age, s. 48.

[3] Murat Bardakçı, 'Din birleştirici unsursa Osmanlı İmparatorluğu neden battı' başlıklı köşe yazısı, Hürriyet Gazetesi,11 Aralık 2005.

[4] Mumcu, 'Kürt-İslam ayaklanması', s.48.

[5] Age, s. 46.

[6] Mumcu, 'Kürt-İslam ayaklanması', s.79.

[7] Age, s. 42.

https://sarizeybekhaber.com.tr/ilker-basbug-seyh-said-isyani-dedi-bakin-hangi-gercek-ortaya-cikti?utm_source=browser&utm_medium=push_notification&utm_campaign=PushCrew_notification_1490460308&pushcrew_powered


a45UyF587661-170326191332 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/03/26  20:18 2  65  alelma@yahoogroups.com


 


Kitaplardan once kendimizi okumaya calisalim.

Mevlana

ZARIYAT - 56 Ben cinleri de insanlari da ancak bana kulluk etsinler diye yarattim.
A RAF - 179 Andolsun ki, biz cinlerin ve insanlarin cogunu cehennem icin yarattik.
Onlarin kalpleri vardir ama, anlamazlar.
Gozleri vardir ama o gozlerle gormezler...

Sufeyla Sahin : Muavenet e yapilan ABD saldirisi.2 Ekim 1992.Bunu sakin unutma!

Katil Amerika!!!
NASIL OLDU?
OLAY SONRASI
GAZILER NE DIYOR?
DAVA SONUCU IBRET VERICI
IRAN NE YAPMISTI?
ACIKLI VE DUSUNDURUCU
SORUSTURMA BILE ACILIRDI
KOMUTAN NE DEDI?


Katil Amerika!!!

Gemi komutani Kurmay Yarbay Kudret Gungor, Vardiya Subay Tegmen Alper Tunga Akan, Telsiz Astsubayi Serkan Aktepe,

Cavus Mustafa Kilinc ve Topcu Er Recep Akan

Rahmetle aniyoruz...

Yine Muavenet Faciasi nin yil donumu; 5 sehit 22 gazinin trajik hikayesi...13 yil once meydana gelen olayin sonrasinda bizim icin bir cok ibret var. Ege de tatbikat sirasinda durup dururken Amerika tarafindan vurulan Muavenet Firkateyni ni hic unutmamak unutturmamak gerekir. Yaziyi okuyunca daha iyi anlayacaksiniz.
NASIL OLDU?

2 Ekim 1992 gunu, planlamasinda gercek atisin bulunmadigi Display Determination Tatbikatindayiz. Dinlenme aninda, yani herkes uykudayken, tam gece yarisi Amerikan Ucak Gemisi Saratoga attigi 2 Sea Sparrow Fuzesiyle Firkateynimizi vurdu.

Birer saniye arayla atilan 2 fuzenin biri komutanin bulundugu kaptan koskunu,digeri kurmay ekibin bulundugu savas harekat merkezini vurdu.
OLAY SONRASI

Faciadan sonra olanlari kisa basliklariyla hatirlatayim:

Yarali personelimiz helikopterle Saratoga ya ameliyata alindi...

Saratoga dan bir ekip geliyor fuze parcalarini almak istiyor.

Bir assubayimiz Recep Kayaci delilleri yokedecekleri kaygisiyla parcalari vermedi.

5 sehit 22 yaraliya, koca gemimizin hurdaya donmesine ragmen tatbikat kesilmedi.

Hic birsey olmamis gibi devam etti.Iste ilk sorgulanmasi gereken skandal bu...
GAZILER NE DIYOR?

Konustugum hicbir gazi, ornegin olayda bir kolunu ve bir bacagini yitiren Ustegmen Ilter Ozdil, cigerlerinde hala fuze parcasi tasiyan Tegmen Uluc Kilic ve diger personel olayin asla kaza olmadigini soylediler. Sea Sparrow Fuzeleri oyle omuzdan atilan bir tanksavar roketi degil. Bu basli basina bir sistem. Bir kac personelin, geminin radar ve bilgisayar sistemlerinin kombine olarak atisa karar verecegi bir silah sistemi. O sirada gemiler dost sularda, ortada tehdit yok. Supheli bir gemi yaklassa dost-dusman tanima araclari (IFF) var. Dahasi cagri yapar kimlik sorarsin. Bunlarin hic biri yapilmiyor. Gemimiz dusman olarak seciliyor dogrudan ates ediliyor. Dolayisiyle olayin kaza olmasina imkan ve ihtimal yok. Olay kaza olarak gecistirilmeye ve unutturulmaya calisiliyor.
DAVA SONUCU IBRET VERICI

Olaydan sonra sehit ve gazi yakinlari Amerika ya tazminat davasi aciyor.

Hukumetten en ufak bir yardim gelmedigi gibi bir de yazi gonderiyorlar.Geminin 19 yasindaki telsiz subayi sehit Serkan Aktepe nin babasi Ahmet Aktepe: Bize Amerika yi dava etmeyin diye yazi gonderdiler. Esim oglmuzun uzuntusunden kanser olup oldu ona ilac parasi bile bulamadim. yaziya ragmen Amerika ya karsi dava aciliyor 4 sene suruyor...

Gerisini davayi sehit ve gaziler adina acan ve takibeden Avukat Erkan Pekce den alalim:

Davanin iki senesi bu dava magdurlarla Amerikan deniz Kuvvetleri arasindamidir, yoksa iki hukumet arasindamidir? Sorusuna yanit aramakla gecti. Sonucta mahkeme olayin bir political question yani politik bir sorun olduguna karar verdi!

Avukata gore; Iste tam bu nokta yapilan saldirinin kaza olmadigi siyaseten yapilmis bir saldiri oldugunun hukuki belgesi oluyor.Bundan sonra Coninin biri tatbikatta silahini temizlerken bir mehmetcigi vursa... Olay political question yani siyasi mesele denip kapatilacak.Ortada hukuki dayanak (ictihad) var cunku....
IRAN NE YAPMISTI?

Hemen hemen ayni siralarda yine bir Amerikan Gemisi ayni tip bir fuzeyle bir Iran yolcu ucagini vurmustu.Iran hukumeti yolcularin tazminatini Amerika dan soke soke aldi.

O zaman Amerika Iran la iki dusman.Biz ise dost ve muttefikiz! Iran hukumeti vatandasinin hakkini soke soke aliyor, bizimkiler ise Amerika yi rahatsiz etmeyin diyor. Zavalli sehit ve gazi yakinlarini koca Amerika yla karsi karsiya birakiyor.

Bir yanda hic bir mudanaasi olmayan Iran.Diger yanda Amerika ya gobekten bagli, ezik, sahsiyetsiz ve kompleksli bazi yoneticileriyle Turkiye...
ACIKLI VE DUSUNDURUCU

Ege de yasanan bu olaydan sonra Amerika nin Muavenet e karsilik olarak Turk Deniz Kuvvetleri ne Knox sinifi 8 firkateyni hibe ettigi aciklandi. Oysa durum hic de oyle degil.

Avukat Erkan Pekce konusuyor: Bu aciklama dogru degil gemilerden biri sembolik bir ucretle verildi. Ancak diger yedisi her biri 171 milyon dolardan bize satildi. Ilgili internet sitelerinde herkes bunun kayitlarini bulabilir! ...Gercekten de FMS yani Foreign Military Sales (askeri satislar) ile ilgili sayfalarda bunlar yaziyor.Isin en acikli yani bu gemilerin bir kismi kisa sure sonra hizmet disi olup hurdaya ayrildi.
SORUSTURMA BILE ACILIRDI

Bu olaydan son sora olay meclise intikal etmeli siyasi sorusturma acilmaliydi.Hatta Amerika da ateselik yapmis bir dostum bizimkiler israr etseydi Amerikan Kongresi bile kendi personeli icin sorusturma acardi.Orada prosedur boyledir ama bizimkiler ne icerde ne Amerika da sorusturma acilmasini isetemediler dedi.Maalesef 5 sehit 22 gazinin hesabi ne icerde ne disarda sorulamadi.
KOMUTAN NE DEDI?

Emekli Oramiral Vural Beyazit yani donemin Deniz Kuvvetleri Komutani yapmayi dusundugum Muavenet Belgeselinde konusmayi reddetti. Tuncer cigim olay kazadir.

O firkateyni ( yani Muavenet asil adi Uss Gwyn) bize cok sembolik bir parayla hibe etmislerdi. Bir kazadir oldu bos ver karistirma. Bunu yaparsan seni alaya alirlar sen bu isin uzmanisin yapma... dedi.

Ben 2003 de TV8 de iken bu facianin belgeselini yaptim.Bir kez bu kanalda yayimlandi.Daha sonra hic tekrar edilmedi.Program diye takla atan her magazin programini bile defalarca yayimlayan TV8 nedense bu belgeseli bir daha tekrar etmedi.

Bu olaydan alinacak ders: Baskasindan borc para ve silah alirsan olacaklara razi olursun. seklinde ozetlenebilir. Ama kazin ayagi oyle degil. Once durustluk, vatan sevgisi, sahsiyet ve cesaret lazim. Iste koca Turkiye bunlarin ek$ikligini yasiyor..


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder