UĞUR DÜNDAR: İŞTE MONTRÖ SÖZLEŞMESİ KONUSUNDA BİLİNMESİ GEREKEN HER ŞEY!..
26 Şubat 2022
Değerli okurlarım,
Dünkü yazımda Rusya'nın Ukrayna'ya neden saldırdığını ve bu süreçte Türkiye'nin ne yapması gerektiğini, öngörüleri hep doğru çıkan emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ ile yaptığım söyleşiye dayanarak açıklamıştım.
Bugün de Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye'ye güvenlik açısından neler sağladığını ve feshedilmesi (sona erdirilmesi) halinde neler kaybettireceğini, yine Sayın Elekdağ ile 21 Aralık 2019 tarihindeki söyleşimize dayanarak bir kez daha hatırlatacağım.
★★★
ŞÜKRÜ ELEKDAĞ (Ş.E.): Sözleşme, Boğazlar'dan geçişte Karadeniz'e sahildar olmayan devletlere birçok kısıtlamalar getirmek suretiyle, Türkiye'nin güvenliği için gerekli koşulları yaratacak ve Rusya'nın güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde dizayn edilmiştir. Karadeniz'de kıyısı olmayan devletler barış zamanında en az 8 gün önceden Karadeniz'e gidecek savaş gemilerinin sayısını, tipini ve geçiş tarihini Türk yetkili makamlarına bildirmeye mecburdurlar. Bu devletlerin Boğazlardan aynı anda transit geçecek gemilerinin sayısı 9'u ve tonajı da 15 bin tonu geçemez. Keza, kıyıdaş olmayan devletlerin Karadeniz'de bulunduracakları gemilerinin toplam tonajı 30 bin tonla sınırlıdır. Tek bir devlet için bu tonaj 20 bin tonu geçemez. Ancak, Karadeniz'deki en güçlü donanmanın tonajı, sözleşmenin imzalandığı tarihteki en güçlü donamanın tonajını 10 bin ton aşarsa 30 bin tonluk limit 45 bin tona çıkarılabilir. Bu durumda bugünün koşullarında söz konusu limit 45 bin tondur. Boğazlardan uçak gemileri ve denizaltılar geçemez. Karadeniz'e kıyıdaş devletlerin barış zamanındaki hakları çok daha geniştir. Sözleşmeye göre savaş halinde, Türkiye tarafsız ise, muharip devletlerin gemileri Boğazlardan geçemez. Türkiye muharip ise savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini istediği gibi düzenler.
TÜRKİYE'NİN BOĞAZLARDAKİ DENETİMİ ORTADAN KALKAR
UĞUR DÜNDAR (U.D.): Peki, şimdi sözleşmenin yokluğunda Türkiye'nin nasıl bir durumla karşılaşacağını inceleyelim…
(Ş.E.): Montrö Sözleşmesi 20 Temmuz 1936'da, Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Japonya, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya tarafından imzalanmıştır. İtalya da 1938'de sözleşmeye katılmıştır. Sözleşmenin 28. maddesine göre, bu devletlerden biri tarafından fesih başvurusu yapılırsa, bu başvuru tarihinden itibaren sözleşme iki yıl daha yürürlükte kalacak ve taraf devletler yeni bir sözleşmenin hükümlerini saptamak üzere bir konferansta bir araya geleceklerdir. Bu konferansta yeni sözleşmenin 1982 Birleşmiş Miletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) hükümleri temelinde oluşturulmasının önerilmesi kesindir. Türkiye'nin, Boğazlar üzerindeki kontrol ve denetimini ortadan kaldıracak bu yoldaki önerilere kuvvetle karşı çıkması beklenmelidir. Rusya'nın tutumu da aynı doğrultuda olacaktır. Bu konferanstan bir sonuç çıkmayınca IMO'nun yardımıyla bir müzakere süreci başlayabilir. Ancak, böyle bir süreçten, Türkiye'nin karşısındaki denizci devletlerin hem adetçe çok, hem de daha etkili olmaları nedeniyle ülkemizin güvenliğini ve çıkarlarını koruyabilen bir sözleşme çıkabilmesi mümkün değildir. Zira, karşımızdaki çoğunluk, Türkiye'ye BMDHS'nin 38. maddesinin 2. fıkrasındaki "transit geçiş rejimi" hükümlerini dayatacaklardır.
TÜRKİYE'NİN GÜVENLİĞİ ARKA PLANA İTİLİR
(U.D.): Transit geçiş rejimi çok mu aleyhimize?
(Ş.E.): Evet!.. Bu rejimin uygulanması halinde geçişlerde Türkiye'nin güvenliğinin korunması arka plana itilecektir… Şöyle ki: Askeri gemilerin geçişlerine yönelik önceden bildirim usulü, transit geçiş sırasında ve Karadeniz'de bulundurulabilecek tonaj sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemeler ile Karadeniz'de kalış süresi üzerindeki sınırlama ortadan kalkacaktır. Yani, her tip ve tonilatoda savaş gemisi -uçak gemileri ve denizaltılar da dahil- hiçbir bildirime ve sınırlamaya tabi olmadan Boğazlardan geçecek ve süresiz Karadeniz'de kalacaktır. Yabancı savaş uçakları da Boğazlar üzerinden transit geçişte bulunacaklardır.
(U.D.): Bu felaket bir senaryo!.. Boğazlar yol geçen hanına dönüyor!..
(Ş.E.): Evet!.. Bu koşullarda, ABD, istediği büyüklükte ve nükleer başlıklı balistik füzelerde donatılmış bir askeri deniz gücünü Boğazlardan geçirebilecek ve Romanya'da deniz üsleri kurabilecek. Karadeniz'i NATO/ABD gölüne dönüştürecek böyle bir gelişme, Rusya-ABD gerginliğini had safhaya taşıyacak ve global istikrarı tehlikeli şekilde bozarak bir kriz ortam oluşturacaktır. Rusya da en az Türkiye kadar böyle bir ortamın oluşmasını istemez. Bu münasebetle burada, Türk kamuoyuna pek iyi anlatılmayan bir hususu belirtmek isterim: Montrö Sözleşmesi'nin aynen devamı Türkiye'nin güvenliği ve savunması için yaşamsal önemdedir. Sözleşme, dünya barış ve istikrarı için de paha biçilmez değerdedir.
(U.D.): Böyle bir ortamda ABD, sözleşmenin feshini ister mi?
(Ş.E.): Montrö Sözleşmesi'ne taraf olmayan ABD, müttefiki Romanya vasıtasıyla fesih başvurusunu yaptırabilir. Ancak, ABD'nin bu yoldaki kararı, kendisiyle Rusya arasında her an sıcak gelişmelere yol açabilecek aşırı riskli bir kriz sürecine "angaje" olmayı göze almasını gerektirecektir. Ben bugünün koşullarında, özellikle Boğazların bekçiliğini NATO'ya üyeliği süren bir Türkiye yaptığı müddetçe ABD'nin sözleşmenin feshi yolunda bir girişimde bulunarak aşırı riskli bir kriz süreci yaratacağı kanısında değilim.
KANAL İSTANBUL ZORLAMASI MONTRÖ'YÜ İHLAL SAYILIR
(U.D.): Peki, Kanal İstanbul'un gerçekleştirilmesinin Montrö Sözleşmesi üzerinde ne gibi etkileri olur?
(Ş.E.): İktidar tarafından ve yandaş medyadan gelen seslere bakılırsa Boğazlardan geçen ticaret gemilerinin tamamının veya bir kısmının Kanal İstanbul'a yönlendirileceği planlanıyor ve alınacak geçiş ücretlerinin 8 milyar doları bulacağı hesaplanıyor. Oysa, Montrö Sözleşmesi'ne göre, barış zamanında her devletin ticaret gemileri bayrak ve yükü ne olursa olsun Boğazlardan serbestçe geçebilecektir. Bu itibarla Boğazları kullanan gemileri Kanal İstanbul'dan geçmeye zorlamaya hakkımız yoktur. Türkiye tarafından vuku bulacak herhangi bir zorlama, Montrö Sözleşmesi'nin ihlali sayılacak ve durumu fırsat bilen Yunanistan sözleşmenin feshini gündeme getirecektir. Gemi geçişlerinden 8 milyar dolar ücret tahsil edileceği iddiasına gelince… Bu rakamı 2017'de Boğazlardan geçen gemi sayısı olan 43 bine bölünce, her gemiden 180 bin dolar tahsil edilmesi gerekeceği gibi bir saçmalık ortaya çıkıyor.
(U.D.): Peki Montrö Sözleşmesi'ne göre geçişten ücret alınıyor mu?
(Ş.E.): Sözleşme Türkiye'ye "fener, tahlisiye ve sağlık resmi" alma yetkisi veriyor. Türkiye bu tahsilattan yılda 150 milyon dolar gelir elde ediyor. Geçiş ücretleri sözleşmede 1936'da 1.20 olan altın/frank kuru üzerinden belirlenmiş ve bu kur Türkiye tarafından 1982'ye kadar değiştirilmeden uygulanmıştır. 1982'de belirlenen gerçek kur üzerinden hesaplanan ücretlerin reel olarak 10 kat arttığı görülmüştür. Ücretler buna göre saptanınca Yunanistan, İngiltere ve Rusya'nın itirazları başka devletler tarafından da benimsenmiş ihtilaf IMO'ya intikal etmiş. Burada tartışmanın büyüyüp Boğazların denetiminin Türkiye'den alınıp uluslararası bir komisyona devri önerisi gündeme gelince, Türkiye geri adım atarak reel ücretin % 25'ini almayı kabul etmiştir. 1994 yılında tekrarlanan ücretlerin güncelleştirilmesi girişimi aynı akıbete uğramıştır. Uzmanlarca yapılan hesaba göre, geçiş ücreti güncel altın kuru üzerinden belirlendiği takdirde Türkiye yılda 2.4 milyar dolar elde edebilecektir. Boğazlar trafiğini Kanal İstanbul'a yönlendirerek ücretleri güncelleştirmeyi amaçlayan bir girişimin daha öncekilerin akıbetine uğraması mukadder olduğu gibi, sözleşmenin feshinin tartışılmaya açılması riskini taşıdığı da vurgulanmalıdır.
(U.D.): Bir eksiğimiz kaldı. Bu da sözleşmenin tadiline ilişkin prosedür…
(Ş.E.): Montrö Sözleşmesi'nin 29. maddesindeki tadil prosedürü, Türkiye ile Rusya'ya Karadeniz güvenliği konusunda çıkarlarının örtüşmesi nedeniyle birlikte hareket ettikleri takdirde aleyhlerine olacak her kararı engelleme imkanını vermektedir.
- - - - - - - - - - - - - - - -
SIMGELERDE YUZLER
. . . . . .
Bir isik ustunde gelir
Gelir o
Isirsin
Seversin yeri gogu
Uyanmis tutsaklar cagrisina dek.
Dolar da
Dolar da yuregine tohumlarin davranisi
Uzarsin
Bir anidan bir gelecege govermiscene.
Gelir de bir uykusuza su
Gelir bir orman uyanik yellerden.
Gider hele
Yildizlarin
Gider hele gollerin yalnizligi
Kalirsiniz
Yaptiklarinizla yuz yuze, cirilciplak.
Almistiniz
Vurmustunuz
Ovalar basak cogalimiyla doluydu,
Derelerde vardi bilinmez anilarin gucu
Agaclarin yemisleri sizin agirliginizdaydi,
Calmistiniz
Oldurmustunuz cunku.
Bir sorgu gunu degil anlamak gunu
Gozleriniz acilsa
Maviden
Acik kalsa agziniz kandan simdi
Sizi bagislamaz yeralti otlari bile
Almaz yilan uykulari bile duslerinizi sizin
Siz dikeysiniz, siz hamsiniz.
~Fazil Husnu DAGLARCA~
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Sen görevini yap, gerisini Tanrıya bırak."
~Latin Sözü~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Nereye
baksam mutluluk, umut, sevgi
Nereye gitsem bir uçarılık yüreğimde
Alışmadığım iyimser duygular
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu nasıl şehirdir böyle
Bütün sokaklar Utrillo'nun ellerinden çıkmış
Bütün evlerde Dufy'nin renkleri
Beyaz beyaz güvercinler damların üzerinde
Hava ılık mı serin mi belli değil
Kadife gibi
Gözleri namuslu namuslu parlar insanların
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu şehirde sen varsın...
Bu Şehir ve Sen
Ömrümün en güzel senelerini
Alıpta gittiniz bu şehir ve sen
Gönlümün en masum ümitlerini
Çalıpta gittiniz bu şehir ve sen
Döktüğüm yaşlara aldırmadınız
Giden gençliğime acımadınız
Düştüğüm yerlerden kaldırmadınız
Basıpta gittiniz bu şehir ve sen
Beni iyi tanır bu kaldırımlar
Bu kuytu köşeler bu taş sokaklar
Sizlerden bir ömür alacağım var
Çalıpta gittiniz bu şehir ve sen
Bağlayıp durdunuz hep ellerimi
Delik deşik ettiniz seven kalbimi
İçimde dağ gibi hayallerimi
Yıkıpta gittiniz bu şehir ve sen
Biriniz sağırdı duvardan bile
Biriniz kalpsizdi taşlardan bile
Bütün acıları dizip önüme
Yakıpta gittiniz bu şehir ve sen
Kimsesiz yalnızdım kollarınızda
Herşeyi kaybettim yollarınızda
Şimdi bir hesap var aramızda
Vermeden gittiniz bu şehir ve sen
Ben yine yaşarım içimde yasla
Ya siz neylersiniz bu ihtirasla
Bir daha dönmek mi buraya asla
İçimde bittiniz bu şehir ve sen
~Ahmet Selçuk İlkan~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ya da
Ne mutlu Turk'um diyene mi demisti Ataturk\?..
Sunlari soyleyip donup giderdik:
...Milliyetcilik oyle olmus ki Turkculuk seklinde olmus…
Mesela 'Ne mutlu Turk'um diyene' lafini tutup her yere yaza yaza, ozellikle hic olmayacak yerlere yaza yaza, Turkiye aslinda ilkel bir hale donmustur…
- - - - - - - - - - - - - - - -
Eger bilmediklerim, birer tas olarak ayagimin altina konulsaydi, Bas im Ars-i Alaya degerdi.
~Imam-i Azam~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Komik olan şudur ki;
bir kişi çıkıp, öldükten sonra cennette gideceksiniz dediğinde bunu duyanlar hayatları pahasına bu hayali kovalar, fakat benim gibi birisi gelip neden kendi dünyamızı cennete çevirmiyoruz dediğinde ona deli muamelesi yaparlar.
~DaddyCooL~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bir basari bin mazeretten ustundur.
- - - - - - - - - - - - - - - -
YUNUS SURESİ - 99: RABBİN dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı.
oyle iken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın\?"
***
TEVBE SUREsi - 29: "kendilerine kitap verilenlerden Allaha ve ahiret gününe iman etmeyen, Allahın ve resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din islamı din edinmeyen kimselerle elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın"
- - - - - - - - - - - - - - - -
İnsanı Kendisi Kadar Kimse Kandıramaz.
~GREVİLLE~
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder