24 Mayıs 2012 Perşembe

Bedri Gültekin - Kanserli doku yayılıyor

Aslında analizi derinleştirirsek.
Dünyanın kabaca iki kutbu olduğunu görürüz.
BRICKS ülkeleri ve ABD bağlaşıkları.
BRICKS'i biliyoruz Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, G.Afrika ve kimse listeye almıyor ama bir de İSRAİL, ABD Bağlaşıklarını sayarsak Kanada, Meksika, Fransa, Almanya, Japonya, Turuncu Devrim ve Bahar yaşanmış bütün ülkeler, ve ABD muhalifi olan bütün ordu mensuplarını, gazeteci ve politikacıları içeri tıkan TÜRKİYE sayılabilir.

İsrail'in ve İngilterenin durumu çetrefilli.

İsrail'in baş sponsorları yatırımlarını BRICKS ülkelerinde kaydırmış durumda, fakat Yahudi diasporası ise ağırlıklı olarak kıta Avrupası ve ABD'de yaşamakta.
ABD politikasında etkin bir güç odağı olduklarından ABD hükümetinin elini bağlamakta, aynı zamanda parasıyla da ABD'li zenginlerle de rekabet etmekte.
Yani Yahudiler ABD'de hem taşları bağlamış, hem de köpekleri salmış durumdalar. İsrail'in baş sponsoru deyince onu da söyleyelim, Rothchilds başta olmak üzere Yahudi zenginlerdir.

İngiltere'ye gelince orada da İngiliz ulus devleti ABD'yle bir hareket etmek zorunluluğunu yaşamakta.
Ancak, İngiliz Kraliyet Hanedanı ve diğer Avrupalı hanedanlar Rothchilds'ların hem ortakları hem de akrabaları olarak BRICKS ülkeleri üzerinden ABD'li zenginlere karşı rekabet etmekdir.

Bu her iki ülkede böyle bir ikili oynama durumu söz konusudur.

Fransa ve Almanya bu küresel oyunda ABD'nin peşine beraberce takılarak kader ortağı olmuştur.
ABD'li zenginler deyince Rochefeller başta olmak üzere diğer Hristiyan ABD'li zengin aileleri düşünmek gerekir.

Kısacası safların bir tarafında ağırlıklı olarak Püriten Hristiyan Hanedanlar, diğer tarafındaysa ağırlıklı olarak Doğu Avupa Kökenli Aşkenaz Yahudisi hanedanlar vardır.

Bu güç dengesinin uyumu Round Table, Üçlü Komisyon, Aspen, Roma toplantıları yoluyla sağlandığında dünya göreceli olarak barış içinde yaşamıştır.
Ayar bozulduğundaysa I. Ve II. Dünya Savaşları yaşanmıştır.

Türk halkı bütün bu cilve cümbüş içinde piyon bile değildir.
II. Dünya Savaşına ülkemizi sokmayan büyüklerimiz bizlere en büyük iyiliği yapmıştır.
Başkalarının menfaatleri için yapılan savaşlarda ölmek Türk halkı için acı bir hata olur.
Türk halkı dünya politikasına önce milli sonra da halkçı bir bakışla yorum getirmelidir.
Bu cümleden din kardeşliği bağlamında gelişen ümmetçi bakışı, ya da Türk halkının hak ve menfaatlerini dışlayan Arapçı, İsrailci, batıcı bakışları olumsuz gördüğümüzü belirtiyoruz.
Türk halkı Arap-İsrail-Fars münakaşalarında taraf olmamalıdır.
Türk halkı Sünni-Şii tartışmalarında da taraf olmamalıdır.
Türk halkı batının menfaat savaşlarında harcanmamalıdır.
Türk halkı savaşmadığı sürece büyüyecektir, savaştıkça küçülecektir.
Kimse dünyada yedi denizde gemi gezdiren, yedi diyarda asker bulunduran ülkeler olduğu sürece fütühat yapma hayalleri kurmasın.
Bu aynen ulu önder Atatürk'ün dediği gibi "Alelıtlak tûl emeller (ihtiraslı, hırslı) peşinde milleti işgal ve izrar etmemek" kapsamındadır.
Yani, olmayacak amaçlar peşinde milleti uğraştırıp, millete zarar vermemek gerekir.


Saygılar.

Türev piyasası

Türev piyasaları; standartlaştırılmış türev işlem sözleşmelerinin vadeli alınıp satıldığı, gerçekleştirilen takasların bir kurum tarafından garanti edildiği, borsa bünyesinde işleyen piyasalardır.[1] Adını, finansal yatırımcıların ihtiyaçlarından türedikleri için almışlardır. Türev piyasaları; Forward, Swap, Futures ve Opsiyon işlemlerini içermektedir.[1]

Türev piyasalarının en temel görevi yatırımcıyı doğabilecek riske karşı korumak ve spekülasyonu (kar elde etme amacı) sağlamaktır. Riske karşı korunma yöntemleri riski tamamen ortadan kaldırmaz ancak riske karşı belirli bir korunma sağlar ve riski yönetilebilir bir hale getirir.

Bedri Gültekin - Kanserli doku yayılıyor

Gelişmiş kapitalist ülkeler bir bütün olarak ele alındıklarında hâlâ 2008 seviyesine gelmiş değiller. Bu anlamda bugünkü kriz 1929 Büyük Buhran'ından çok daha derin.

Amerika beklenenin altında büyüdü. Avrupa ise duraklamaya devam ediyor. Yakın geleceğe ilişkin beklentiler olumlu değil.

Dünyayı BRICS üyeleri ve diğer gelişmekte olan ülkeler taşıyor.

Tarihin cilvesidir. Amerika ve Avrupa'nın uçurumdan yuvarlanmasını şimdilik BRICS ülkeleri önlüyor.

Öte yandan çeşitli veriler, ABD ve AB ülkelerini vuran krizi ortaya çıkaran etkenlerin, daha da güçlenerek varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.

GERÇEK İLE SANAL ARASINDAKİ UÇURUM

Dünya GSMH'si 2008 yılına gelindiğinde 60 trilyon dolar civarındaydı. Bunun yarısı ABD ve AB ülkelerine aitti.

Oysa aynı dönemde "finansal mühendislik"le yaratılan türev piyasaların toplam hacmi 600 trilyon, kimi hesaplamalara göre ise 1 katrilyon dolar kadardı.

Yani dünya borsalarında, bankalar ve devletler arasında kredi işlemlerinde kâğıt üzerinde, bilgisayar ortamında tüm dünyada yaratılan gerçek değerin 10 katı 20 katı işlemler yapılıyordu.

Türev piyasaları yaratanların gelişmiş kapitalist ülkeler (esas olarak da ABD) olduğunu düşünürsek, gerçek ekonomi ile sanal ekonomi arasındaki uçurum daha da belirginleşir.

2008 krizinin nedeni ekonomide sanal ile gerçek arasındaki bu büyük uçurumdur.

Sanal ekonominin patronları, kapitalist sistemin efendisi olan bir avuç mali sermayedardır.

OLUMSUZ GİDİŞ

Cevabı bulunması gereken kritik soru şudur:

·        2008 krizinin başlamasından bu yana geçen 4 yıl içinde mali sermayenin egemenliği konusunda nasıl bir gelişme yaşanmıştır?

·        Gerçek ekonomi lehine bir ilerleme sağlanmış mıdır?

·        "Finansal mühendislik" numaraları ile paradan para kazanarak üretilen zenginliği yağmalayanlar birazcık olsun dizginlenmiş midir?

Dört yılın verileri hiçbir olumlu gelişmenin yaşanmadığını, tam tersine krize yol açan etkenlerin giderek güçlendiğini ortaya koyuyor.


ASALAKLARIN BÜYÜMESİ

Örneğin ABD'de beş büyük banka-JP Morgan, Bank Of America, Citigroup, Wells Fargo ve Goldman Sachs kriz öncesinde toplam ekonominin yüzde 43'ünü oluşturuyorlardı.

Bugün ise yüzde 56'sını…

Yine ABD'de gerçek piyasalar ile türev piyasalar arasındaki oran (kaldıraç oranı) Haziran 2010 itibariyle 1'e 23, Haziran 2011 itibariyle ise 1'e 36 oldu.

Kriz sonrasında gelir dağılımı daha da bozuldu. Kriz öncesinde Amerikan nüfusunun yüzde biri, gelir artışının en fazla yüzde 58'ini alırken, kriz sonunda yüzde 93'ünü almaktadır.

Son beş yıl içinde başta ABD, gelişmiş kapitalist ekonomiler, krizle mücadele adı altında 15 trilyon dolar piyasalara sürdüler.

Bu paranın çok büyük kısmı banka kurtarma operasyonlarıyla mali sermaye çevrelerine gitti.

SİSTEM İÇİNDE ÇÖZÜM YOK

Görüldüğü üzere kapitalist sistemin önde gelen ülkelerinin krizle mücadele adı altında almış olduğu sözümona tedbirler, krize yol açan nedenleri daha da ağrılaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır.

Yani kapitalizm, 1930'lı yıllarda Keynes'in krize karşı geliştirdiği politikaları bile uygulayabilme yeteneğini kaybetmiştir.

1930'larda bugünkü gibi bir "sanal ekonomi" yoktu.

Mafyalaşmış asalak burjuvazinin egemenliği bugünkü boyutlarda değildi.

Her toplumsal sınıf veya tabaka, kendi karakterine uygun politika üretir ve uygular.

Üretimin esas olarak dışında olan bugünkü tekelci hakim sınıfların üretebildikleri biricik politika, asalak karakterlerine uygun olan "el koyma"dır.

Eldeki kaynakları işçisi, çiftçisi, esnafı ve sanayicisi ile ekonominin gerçek aktörlerine aktaramayan bir sistem ölümcül bir hastalığa yakalanmıştır.

Günümüzün kapitalist sistemi tam da bu durumdadır.

Son beş yılın pratiği sistemin bu hastalığı tedavi etme yeteneğine artık sahip olmadığını gösteriyor.

Kanserli doku bünyenin her tarafını sarmıştır.

mbgultekin@ip.org.tr



--    . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .       Ego primum tollo,nominor quoniam leo  En buyuk parcayi ben aliyorum,cunku benim adim arslan  (Phaedrus)    Latince Atasozleri  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Kurmus oldugum gruba uye olun  Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.    Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Dinlerin kitaplar1n1;    Okuyup anlayana 'ateist',  Okuyup anlamayana 'dindar',  Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.    Nikola Tesla  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Dinler atesbocekleri gibidir:   Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.   Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.   Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.    Arthur Schopenhauer  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Ey mutsuzlar!    Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.  Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.  Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,  sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.  Bok yiyorsunuz!  Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!  Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.  Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine.  Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.     Bertolt BRECHT  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma,  hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.  Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...    K.Ataturk  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Putlarin, Kabenin istedigi: Kolelik;  Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik;  Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti  Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.    Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder