24 Mayıs 2012 Perşembe

Hasan DEMİR - Belgelerle iktidarın Suriye harakirisi!


Konuşup duruyoruz.
Türkiye'nin dış politikası iyidir, yok kötüdür diye.
İyidir diyenlere bir de ben sorayım.

Sana ne Suriye'de olup bitenlerden?
Sen alemin efendisi misin?
Mahallenin kabadayısı mısın?
Herkesi düzeltecek misin?
Misal K. Kore halkı, Sudan'da Hristiyanlar, Güney İrlandalılar, Teksaslılar, Kızılderililer, Aborjinler, Tamilliler, Uygurlar, Tibetliler, Hutular, Irak'lılar, Afganlar, Sihler, Keşmirliler say Allah say.
Hepsine de yetişecek misin?
Bir yerden başlamak lazımsa neden ilk olarak Suriye'den başlayacaksın?
Sana ne?
Sen başkalarının toprak bütünlüğünü, egemenlik haklarını tartışmaya açtığında demezler mi sana, ülkende Kürtler, Gürcüler, Aleviler, Assuriler, Süryaniler, Ermeniler, Yahudiler, Rumlar eziliyor?
Sen önce dön de kendi d.tündeki b.ka bak demezler mi?
Sen kalkıp başka ülkeleri bölüp parçalamaya, rejimini değiştirmeye kalktığında, alet olduğunda yarın sıra sana geldiğinde ne yapacaksın?
Ya derlerse ki, aklımızın ucunda hep bir endişe, Ermenileri sürdün, katlettin, varislerine tazminat ver topraklarını iade et ne yapacaksın?

Ya bunun temin için BM karar çıkartırlarsa, ya da hiç o kadar ayrıntıyla uğraşmadan Ortadoğuda diğer ülkelere misal Suriye'ye yaptıkları gibi sınırından içeri ordu sokarlarsa?
Ne b.k yiyeceksin o zaman?

Ülkeni savunacaksın.
Ölene kadar savaşacaksın.
Peki madem hem başkalarının evine taş atıyorsun, hem sırça sarayda oturuyorsun o zaman neden ordunu itin g.tüne sokup duruyorsun?
Sen savaşacaksın da, ülkeni Filistinli gibi taş atarak mı savunacaksın?

Senin aklın başında mı?
Ne yaptığını biliyor musun?

Hasan DEMİR - Belgelerle iktidarın Suriye harakirisi!

hasandemir54@hotmail.com.tr

Cumhuriyet gazetesi muhabiri Mustafa Kemal Erdemol'un dört gün süren Suriye-Şam izlenimlerini kaleme aldığı yazı dizisine atfen Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök "Uçağın motoru durunca" başlıklı yazısına şu girişle başladı:

"Dışişleri Bakanı'nın uçağında ve Ankara'da bize neler anlatılıyor?

- Suriye muhalefeti giderek güçleniyor.

- Esad rejimi halkı inletiyor;
halk BAAS diktatörlüğünden illallah diyor.

- Esad gidecek."

Özkök, yazısında, Cumhuriyet gazetesi muhabiri Mustafa Kemal Erdemol'un Şam izlenimlerinden çıkardığı sonucu ise şu satırlarla naklediyor:

- Bölgeyi iyi bilen kesimler diyor ki; Suriye, Libya ve Irak gibi değildir.

- Çünkü; Esad, ülkede ciddi bir toplumsal desteğe sahip.

- Çünkü; Rusya ve Çin gibi iki dev hâlâ desteğini sürdürmektedir.

- Çünkü; muhalefet sanıldığı gibi bir bütün değil, parçalıdır.

- Çünkü; bir savaş halinde Hizbullah elindeki 40 binden fazla roketle, Esad'ın yanında yer alır."

Bize burada ne deniyor:

"Suriye'de halkın çoğunluğu Sünni.
İktidar ise Alevilerin elinde.
Dolayısıyla bütün Sünniler, Esad'ın gitmesini istiyor"
.
Suriye'ye gidip insanlarla konuşan Erdemol ise gelişmeleri şöyle özetliyor:

- Terörün sivil hedefleri de vurmaya başlaması, Suriye halkının büyük çoğunluğunun Esad etrafında bütünleşmesine yol açtı.

- Muhalefet içindeki çatlak da büyüyor.
O kadar büyüyor ki, Arap Birliği bile, aralarındaki sorunları tartışmak için bir araya getiremiyor."

Şimdi biz Erdoğan-Gül ikilisine mi inanalım yoksa Ertuğrul Özkök'ün de katıldığı Cumhuriyet gazetesi muhabiri Mustafa Kemal Erdemol'un Suriye izlenimlerinden çıkardığı neticeye mi?

İsterseniz "şimdilik" ortada duralım ve sözü Suriyeli mültecilerin kaldığı Boynuyoğun kampında Tayfun Talipoğlu'nun yaptığı röportajlardan yansıyan karelere verelim...

İşte, 5 Nisan günü TV8'de yayımlanan haber programına katılan Tayfun Talipoğlu'nun anlattıklarından, ODATV kanalıyla, bazı satırbaşları: 

- Suriyelilere kurulan kamp, deprem kampları dâhil olmak üzere bugüne kadar gördüğüm en iyi kamp.
Çamaşırlıklardan okula, meslek kurslarından spor salonlarına kadar her şey var.
Tatil köyü gibi.

- Gelenlerden sadece yüzde 20'si Esad rejiminden kaçtığını söylüyor.
Diğerlerine bazı vaatlerde bulunulmuş ve öyle gelmişler.
Hiçbiri kaçmış gibi değil, yanında güvercinlerini getirenler bile var.

- Askerlerimiz kampta silahsız nöbet tutuyorlar.
Dışişleri görevlileri her ihtiyacı karşılamaya çalışıyor.
Ama buna rağmen en ufak bir talepleri karşılanmadığında oturma eylemi yaparak devlet görevlilerini şikâyet etmekle tehdit ediyorlar.
Biraz sinirlenince de, 'Bana Başbakan Erdoğan'ı bağlayın'diye bağırıyorlar.

- Konuştuğum bir Suriyeli bana, 'Ne söylememi istiyorsan onu söyleyeyim' dedi.
Yani bizim dünya medyasında duyduğumuz pek çok bilgi doğru değil.

- Suriye'de baskı ve ayrımcılık gördüğünü söyleyenlere 'nasıl' ya da 'size tam olarak ne yaptılar' diye sorduğumda cevap alamıyorum.
Kimse belirli bir olay anlatmadı.
Bir tanesi, 'Kendisinin Sünni olduğunu, askerdeki komutanın da Alevi olduğunu, bir gün kendisinden bir bardağı yıkamasını istediğini, reddedince Alevi komutandan bir tokat yediğini' anlattı.
Bu nedenle Türkiye'ye gelmiş...

- Devletin kendilerine verdiği battaniye ve soba gibi eşyaları para karşılığında satıyorlar.

- İçlerinde çatışmalara katılmış çok az sayıda insan var, diğerleri para ve vatandaşlık vaatleri ile gelmişler.

- Şu ana kadar 20 milyon TL. para harcanmış.
Yani 20 trilyon lira.
Şu anda Suriyelilere bir de kart dağıtılıyormuş.
Harcama yapmaları için, belli limitleri olan kredi kartı türü kartlar bunlar...

Soru şudur: Bu insanları kimler, ne vaatlerle, hangi projeler için buralara getirdi?"

Her gazeteci tarihin tanığıdır ve kaleme aldıkları halin resmi, geleceğin belgesidir.

Biz bu iki resme bakınca;
Türkiye'nin, yönetenlerinin eliyle bir harakiriye zorlandığını görüyor, tarihî ikazımız "Vazgeçin"i bir kez daha tekrarlıyoruz...

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=22828


--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yuregine giden bir bilet; “canâ€� kenari olsun.  Cemal SUREYYA - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinlerin kitaplar1n1;  Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinler atesbocekleri gibidir:  Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duya  rlar.  Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.  Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.  Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ey mutsuzlar!  Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.   Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum. Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...  K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Putlarin, Kabenin istedigi: Kolelik; Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsinin ozledigi?   Kolelik.  Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder