25 Mayıs 2012 Cuma

ZAHİDE UÇAR Yazdı: YETMEZ AMA EVET(!)

Yahu bu yazıda çok güzel benzetmeler var.
Kolay değil, insan her gün böylesine şahit olmuyor.

Misal:
Er-Boğan Dük-Ümeti ; biraz yoğunlaşın bir sürü güzel fikir saklanmış. Sağdan soldan biraz bakın lütfen.

Ya da;

Kafasında kipa, koynunda haç, elinde tesbih, seccadesinde dolar ve yuro olan; kıblesi Kabe ile Beyaz Saray arasında gelip giden yeni tip badem Müslümanlar.

Bu tek cümlede ne kadar çok anlam saklı, kendimi biran ortaokul yıllarında divan edebiyatı dersinde gibi hissetim.
Tek kişilik ordu gibi, bir cümlelik roman sanki...
Bu kadar anlam zenginliği takdire şayan.


ZAHİDE UÇAR Yazdı: YETMEZ AMA EVET(!)

5 Ay memur zammının üzerine yatan hükümet, kesenin ağzını açtı(!).. Flaş… Flaş.. Flaş… Memura zam(!)… "ER-BOĞAN" DÜK-ümeti memura 3.5+4 verdi(!)… Yetmez ama EVET… Yetmesi için 1.5+2 olması lazımdı ama hiç yoktan iyidir. Bu da yeter(!)…

"ER-BOĞAN" DÜK-ümetine neden destek verdiğimize gelince:
Çiller hükümeti dönemiydi. Çiller hükümeti memura kıdım kıdım zam veriyordu. Hangi meslek örgütü yürüdü ise ona zam yaptı. Memurlar baktı olmayacak. Örgütlü olmaya, Türk Devleti'nin İLO sözleşmesine attığı imzaya dayanarak sendikalaşmaya karar verdi. KAMUSEN ve KESK kısa sürede örgütlenerek önemli bir güç oluşturdu. O yıllarda badem bıyık takımı ortalarda yoktu. Badem bıyık gücü arkasında hissetmeden, "seni babama, dayıma şikayet ederim haaa.." güvencesini kazanmadan öyle ortalara çıkmaz. Çıkamaz… Hani, 10'u bir araya gelip bir adama dayılanan kofti dayılar vardır ya? Badem de böyledir.

Badem takımı yıllarca kendilerinden başka herkesi Yahudi ve Amerikan uşağı olmakla suçladı ama ER-BOĞAN Yahudi kuruluşlarının desteği, ABD'nin icazeti ile iktidar olunca Nasrettin hocanın hesabı; "gavurun oğluna da yakışıyor ama(1)*" yavşaklığına yatıp şeytanın uşaklığına soyundu.

Böylece "kafasında kipa, koynunda haç, elinde tesbih, seccadesinde dolar ve yuro"olan; kıblesi Kabe ile Beyaz Saray arasında gelip giden yeni tip badem Müslümanlar türedi.

ER-BOĞAN Hükümet ettirildiğinde devlet kurumlarında hiçbir hükümet ve sendikanın yapmadığı uygulamalar yapıldı. Baskı ile diğer sendikalardan istifa ettirilen memur; sarı sendika MEMUR-SEN'e üye yapılıyordu. Beyaz yakalı takımı baktıki; şeflik-tayin- terfiye giden yol sarı sendikadan geçiyor, birer birer kendi sendikalarından istifa edip sarı sendikaya geçerek bademe ADEM oluverdi(!)… Bademli; memur sendikalarının yasal olmadığı günlerde ortaya çıkıp hiç risk almamıştı. KESK ve TÜRK KAMU-SEN mücadele edip memura sendika kurma hakkını elde ederken badem siperdeydi. ER-BOĞAN hükümeti sayesinde hazıra kondu. Birden keşfedilmiş gibi, şantaj ve rüşvetle(tayin-terfi gibi…) en fazla üyesi olan sendika oluverdi.

Tayin-terfi ve badem bıyık müdürünün gözüne girmek için sarı sendikalı olan memur, ilkesizliğinin ödülünü aldı(!)… 3.5+4… Yetmez ama evet(!)..

ER-BOĞAN Hükümeti bir proje ile gelmişti. Geldiği andan itibaren devlet içinde paralel devlet kurmaya başladılar. 80 yılda hiçbir hükümetin aklına gelip yapmadığını bu hükümet yapıyor, şeytana külahını ters giydiriyordu. Öyle ki, Türkiye şeytanın bile rahatça tatil yaptığı bir ülke haline gelmişti. Çünkü şeytana iş kalmamıştı. Öyle uygulamalar vardı ki; şeytanın ancak mastır yapmış olanı bunları düşünebilirdi.

Kendi adamlarına özel ve güzel kadrolar icat ettiler. Bu özel ve güzel kadrolu bademe çoook özel maaşlar bağladılar. Bugün; "Ali Babacan'ın kayınçosu, Başbakanlık Tanıtım Ajansı Dubai temsilcisi oldu. Kayınço Nusret Yurter'e 28 bin dolar maaş bağlandı." Haberini okuduğumda ER-BOĞAN Hükümetinin kendi adamları ile kurduğu paralel devlet ve o paralel devletin bademleri için yaratılan özel imkanlar aklıma geldi de, sarı sendikalı memurların haline gülmeden edemedim.

Devlette olanları en iyi memur bilir. Memur; olanları görmemezliğe geldi. Kurulan paralel devlet ve bademlerin saltanatına uyum gösterdi. Göstermekle kalmayıp bademin sendikasına omuz verdi. Terfi, tayin gibi çıkarlarını gözeterek ilkesizleşti. 12 Eylül Referandum oylamasında grevsiz sendikacılığı "yetmez ama evet" diyerek oyları ile destekledi.

Önemli sayılan bademler için özel maaşlar ihdas eden hükümet, geride kalan memuru zaten yük olarak görüyor. Sendikalar daha bu gerçeği görmekten ve dillendirmekten acizler.

Ben de şimdi diyorum ki: "YETMEZ AMA EVEEET!"
1,5+2 BEKLİYORDUK…

Dolar milyonerlerine para lazım. Bankalara yolacak kaz lazım. Özelleşen şirketlere etinden, sütünden, kemiğinden faydalanacak koyun lazım.
ER-BOĞAN Hükümeti koyun ve kazlar üzerinde son derece sistemli ve bilimsel bir yöntemle çalışıyor. Esasen hükümetin bilimden faydalandığı tek alanın koyunlaşma ve ördekleşme süreci olduğunu söyleyebiliriz. Gerisini ulemaya sorarak, rüya yorumlarını resmi kayda sokarak, daha da daralırlarsa Pentagon reçetelerini uygulamaya sokarak idare 
ediyorlar(!)..

Eee… Başvekilime kaz lazım. Kaz yetmezse koyun lazım. Sonra da deveden kuyu kebabı… Deveden kuyu kebabı bir Arap yemeğidir.
Tavukları hindiye, hindileri kuzuya, kuzuları deveye doldurup kuyuda pişirirsin.
AFİYET ŞEKER OLSUN!!…
YETMEZ AMA EVET…
.

NOT(1)*:
Nasrettin Hoca vaaz vermektedir. Söze hanımların kıyafetinden başlar.
-"Ey cemaat, hanımlarınız takıp takıştırıyor. Süslenip püslenip sokakta geziyor. Bu durum doğru değildir."
Cemaatten itiraz gelir.
-"İyi de hoca, senin hanımın da süslenip geziyor."
Hoca cevabı yapıştırır:
-" Gavurun kızına da yakışıyor ama…"

İLK KURŞUN

------------
Karanlık aydınlıktan yalan doğrudan kaçar.
Güneş yalnız da olsa etrafa ışık saçar.
Üzülme doğruların kaderidir yalnızlık.
Kargalar sürüsüyle, kartallar yalnız uçar.


--    . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .       Iyi yada kotu bir sey yoktur.  Biz dusuncemiz ile iyi ve kotuyu yaratiriz.    William Shakespeare  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Kurmus oldugum gruba uye olun  Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.    Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Dinlerin kitaplar1n1;    Okuyup anlayana 'ateist',  Okuyup anlamayana 'dindar',  Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.    Nikola Tesla  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Dinler atesbocekleri gibidir:   Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.   Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.   Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.    Arthur Schopenhauer  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Ey mutsuzlar!    Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.  Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.  Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,  sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.  Bok yiyorsunuz!  Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!  Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.  Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine.  Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.     Bertolt BRECHT  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma,  hicbir Donmus ve kaliplasm1s Kural birakmiyorum.  Benim Manevi Miras1m Bilim ve Akildir...    K.Ataturk  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik;  Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik;  Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti  Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.    Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder