22 Mayıs 2012 Salı

Naci BEŞTEPE - DİRİLİŞ, DİRENİŞ, SAMSUN

 DİRİLİŞ, DİRENİŞ, SAMSUN

19 MAYIS ATATÜRKÜ ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI'nda SAMSUN'da idik, ailece.

TGB'nin İstanbul çağrısı ile ADD'nin Samsun çağrısı arasında seçimi Samsun'dan yana kullandık.

Bu seçimin gerekçeleri arasında Samsun'da görev yapmam ve çok sevdiğimiz dostlarımızın oluşu yanında bu bayramın Samsun kaynaklı oluşu da etkili oldu.

AKP iktidarının, kuruluş ve kurtuluşa olan alerjisi ile 23 Nisan ve 19 Mayıs ulusal bayramlarını resmi bayrama dönüştürmesi ve her yanından törpülemesi yurt çapında tepki yarattı.

Halk, bayramına sahip çıkma gereği duydu.

Halk önderi Sivil Toplum Örgütleri'nin de devreye girmesi ile resmi törenlerin dışında ve daha da anlamlı olan toplumsal kutlama programları düzenlendi.

Medyadan takip ettiğim kadarıyla başta İstanbul olmak üzere çok güzel etkinlikler gerçekleştirildi.

Şişli, Kadıköy, Taksim'de yüz binlerin oluşturduğu gelincik tarlası (Türk bayraklarıyla) görüntüleri çok anlamlıydı.

TGB'nin yaşananları " DİRİLİŞ" olarak adlandırması da cuk oturdu.

İzmir geri kalır mı?

Antalya ve diğer il ve ilçeler de öyle.

Atatürk gençliği ve Cumhuriyet çocukları sadece bedenleri ile değil yürekleri ile meydanlardaydı.

Ne mutlu.

Samsun'a gelince.

18 Mayıs'ta DİRİLİŞ'in yanında DİRENİŞ de başlatıldı.

Resmi yasaklara ve sınırlamalara karşıydı direnişin bir bölümü.

13 STÖ saat 10 00'da Samsun'un ve Kurtuluş Savaşı'nın sembolü ATATÜRK anıtına çelenk koydu.

"Siz izin verseniz de vermeseniz de biz ulusal bayramımızı kutlarız.
Atamıza saygımızı sunarız"
direnişi idi.

Çok da yerindeydi.

Ancak üç STÖ'nün bu gruba katılmayıp saat 14 00'te çelenk koyması ise yukarıda açıkladığım direnişe ilaveten ikinci bir direniş sergilemesi idi.
" BENİM DEDİĞİM OLMAZSA BİR ARAYA  GELEMEYİZ" direnişi.

Hiç iyi olmadı.

Her iki direniş modeli 19 Mayıs günü de sürdü.

Stadyum'daki törenlerden sonra,  ADD stattan Bandıram Vapuru'na yürüyerek GENÇLİĞE HİTABE ve GENÇLİĞİN CEVABI'nı okudu.
Gençlik konuşması yapıldı.
 Böylece resmi törendeki bir eksikliği tamamlamış oldu.

Diğer STÖ'leri ise Samsunluların da katılımı ile 500 metrelik Türk bayrağı ile KURTULUŞ PARKI'na kadar, yaklaşık beş kilometrelik HALK YÜRÜYÜŞÜ yaptı.

Oysa bütün STÖ'leri Samsun Halkı ile birlikte omuz omuza olmalıydı.

Samsunlularla, halkla birlikte olmadıktan sonra kutlamalar genel merkezlerin bahçesinde de yapılabilir.

Halk;
resmi törenlerle, toplumsal hareket arasında kalmış ve bölünmüşken yeni bir bölünmüşlüğe gerek yoktu.

Çok bölündük.

Amaç bölünmek değil birleşmekti.

Keşke tüm halkımızla tek törende, tek harekette birleşebilseydik.
Toplumun tamamını kavrayabilseydik.

Öbür tarafa gidenler de ulusunu, bağımsızlığını, Atatürkünü seven insanlardı çünkü.
Öyle olmayanları ayıklasak kaç kişi çıkardı ki?

Kaldı ki bu bölünmede taraf olan STÖ liderleri yurdun her yerinde toplumu birleşmeye, örgütlenmeye, birlikte hareket etmeye çağırmakta, kurtuluşun bir olmaktan geçtiğini haykırmaktalar.

O halde önemli bir hata, çok büyük bir eksiklik var.

Örgüt liderleri hatayı başka yerde aramak yerine şapkayı önlerine koyup düşünmeli.
Yaşanan bu olumsuzluğu irdelemeli.

Hata örgüt merkezinde mi, temsilciliklerde mi araştırmalı.
"Benim adamım daha iyidir" yargısı yanlışa sürükleyebilir.

Örgütün büyüklüğü ve adından çok birleştiriciliği ve işlevselliği önemlidir.

Ülkenin getirilmiş olduğu bu noktada avuç içi kadar insandan oluşan örgütlü güce dahi gereksinim vardır.
Dışlanmamalı, kucaklanmalıdır.

Kimse "ARKA BAHÇE" psikozuna girmemelidir.
Herkes ön bahçenin has ağacı ve meyvesidir.

Geleceğe umut olan her örgütle, her kuruluşla birlikte hareket etme olanakları aranmalı, karşılıklı destek koşulları yaratılmalıdır.

Tüm örgütlerimizden beklentimiz ve talebimiz budur.

Hepsi bize çok gerekli, hepsi gönlümüzün gözü, gözümüzün bebeğidir.

Konuyla ilgili olarak;
Samsun aşığı, Atatürk genci ve yurtsever dostum, SAM-SEV eski Başkanı Sadi SUBAŞI'nın şu haklı serzenişine kulak verilmeli;
" Aralarındaki, muhtemelen iletişim hatalarından oluşan yanlış anlamaların hesaplaşmasını bayramın sonuna erteleyemeyenler haklılıklarını kimseye anlatamayacaklardır.
Anlatamazlar.
Yazık.
Yazıklar olsun."

Bu olumsuzlukların yanında, ATAKUM ( CHP) Belediye Başkanı Sayın Metin BURMA'nın katkı ve çabalarını göz ardı etmek haksızlık olur.

Bayramın merkezi ATAKUM olmuştu.

CHP Genel Başkanı'nın gelişi, Edip AKBAYRAM konseri ve iki gün arka arkaya dolu salonlarda yapılan paneller güzel gelişmelerdi.

Resmi törenlere de kısaca değineyim.

Sabah tek bir il müdürünün çelenk koyuşu ve bir gün önce konmuş olan çelenklerin toplatılması garabetti.

"Temsili karaya çıkış", geçmiş yıllara göre sönüktü.
İyi tarafı SAMSUN SANAT TİYATROSU idi.

Stattaki törenin başlangıcı tam bir curcuna idi.
Kim ne yapıyor anlaşılmadı.
30 -35 grup sahadaydı.
 Medya  bir kızla erkeğin güreşini yakalayıp gündeme taşıdı.
Demek ki dikkat çekici bir şey bulamadılar.

Sonraki okul gösterileri ATATÜRK ve BAYRAM coşkusunu yitirmeyen ve içten direnen öğretmenlerin varlığını gösterdi.
Güzel görüntü ve vurgulamalar vardı.

Kıyafetlerde kapalılık esastı.
Kimsenin ayak bileğini dahi göremedik.
Kutlarım.

Gençlere mikrofon verilemeyişi de kabul edilemezdi.
İki törende de sadece vali konuştu.

Özetle;

AKP bayramımızı sönükleştirmeye çalıştı, başaramadı.

Halk ve Sivil Toplum Örgütleri bayramına ve ATA'sına sahip çıktı.
Ancak iki tören grubu arasında bölündü.

Samsun'da STÖ'lerinin bölünmesi de hiç hoş olmadı.
Oysa her biri SAMSUN'a renk kattı.
Bir de toplu olsalardı, tadından yenmezdi.

Gelecek bayramların daha büyük birlikteliklerle, daha büyük halk toplulukları ile, her yıl artan coşkuyla kutlanması dileğiyle.

 

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Herkesi hosnut etmek her babayigidin harci degildir.  Anonim Nasihat - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinlerin kitaplar1n1;  Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinler atesbocekleri gibidir:  Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.  Tum dinlerin kosulu yaygin olan be  lirli bir derecede cehalettir.  Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.  Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ey mutsuzlar!  Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.   Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasm1s Kural birakmiyorum. Benim Manevi Miras1m Bilim ve Akildir...  K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik; Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.  Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder