1 Nisan 2014 Salı

Soner Yalçın : Safları sıklaştırın çocuklar

Çok güzel bir analiz.
Hem kibar, hem akıllı.
Hemen her satırına katılıyorum.
Ancak benim için en önemli olan cümle kaybedenlerin birincisine ait olandır.
Her zaman söylediğim gibi cumhuriyet tarihinin en önemli gailesidir.
Bir tür Vaka-i Hayriye'dir.
Fitnebaz Cemaat(The Sinister Fraternity)'in tasfiyesi.
RTE'nin bundan başka da bir görevi yoktur, millete hayrı dokunmaz.
Genel seçimlere kadar bu görevi yapsın, dördüncü dönem AKP iktidarına ihtiyaç kalmaz.

Ve abinin ve başkalarını da belirttiği gibi, RTE bir tür zombidir.
Henüz öldüğünü idrak edememiştir.
Hareket ettiğini, konuştuğunu görenler onu hala canlı zannediyorlar.
Onun bu halinden istifade etmek isteyenler olabilir.
Özellikle küresel oligarklar bunu yapacaktır.
Ülkeyi Suriye ya da başka cephelerde savaşa sokmak için, Kürt kalkışmasına güç verilmesi için kullanışlıdır.

Oraj POYRAZ

Soner Yalçın : Safları sıklaştırın çocuklar 

syalcin@sozcu.com.tr

1 Nisan 2014

Önce bizden bir haber:

SÖZCÜ gazetesi satış direktörü Bilal Ak'ın düzenlediği "Seçim Toto"ya tahmini şöyle yaptım: AKP yüzde 44, CHP yüzde 28, MHP yüzde 16.

Bu köşede hep yazıyorum görmeyi öğrenmek gerekiyor.
Öncelikle CHP'nin öğrenmesi gerekiyor.

CHP, Türkiye'yi tanımıyor.

CHP, ideoloji bilmiyor.

CHP, politika yapmayı beceremiyor.

12 Eylül 1980 askeri darbesinin sonucudur bu.
Deneyimli-bilgili kadrolar tasfiye edildi.
Bu nedenle Cumhuriyet'in büyük çınarı CHP, acemilerin, siyaset bilmezlerin eline düştü.

Lütfen CHP'li dostlarım kızmasın, eleştirmek zorundayım.
Hepimiz, yepyeni bir umut doğurmak için çalışmalıyız.
Doğu kültürünün içi boş övgülerinden ya da suçu hep birilerine yıkma anlayışından kurtulmalıyız.

Yani aslında eleştirmek de yetmiyor, açıklamak gerekiyor…

Evet…

CHP niye kaybetti?

Tek bir nedeni var: CHP'yi "inançsızlık" yıktı!

Kurtuluş Savaşı'nın kahramanı, Cumhuriyet kurucusu, yoksullukla mücadele eden halkçı parti, devrimciliğinden utanır hale getirildi.

İnsani tüm değerleri yıkan neoliberalizmin gerici rüzgarlarından etkilendi; siyaseti paraya indirgedi.

Kendi devrimci programına yabancılaşarak, masa başı "siyaset mühendisliğiyle" politikayı dizayn edeceğini sandı.

Devrimci parti CHP, "inançsızlığa" yenildi.

Böylece…

Siyaseti; bürokratik-hantal parti genel merkezine ve TBMM'nin dört duvarına hapsetti.

Sokaktan korktu.

Gençlerden korktu.

Dindarlardan korktu.

Laiklerden korktu.

Merkez oylar gidecek diye korktu.

Merkez medya kızacak diye korktu.

Bize Kürt diyecekler diye korktu.

Bize Alevi diyecekler diye korktu.

Bize devletçi diyecekler diye korktu.

Korkak bir parti oldu.

Ve en acısı, Altı Ok'undan utandı!

Mustafa Kemal'i ağzına almaktan utandı.

Yetmedi:

Takiyeci oldu!
Dünün rezilliğinin baş aktörü Cemaat'ten yarar bekledi.

Seçim propagandasını Cemat kasetlerine-tapelerine bıraktı.

Halktan uzaklaştı.
Mücadeleci kitlelerden koptu.

Cahilliğe, vasatlığa, popülerliğe, salt kişisel çıkarını düşünen "siyaset profesyonellerine" prim verdi.

Kurnaz sağcıları, Gladio piyonu Cemaatçileri el üstünde tutarak, yıllardır parti mücadelesi veren CHP'lilerin çalışma azmini-direncini yok etti.
Örgütünün, tabanının, seçmeninin kafasını karıştırdı.
Partiye kir bulaştırdı…

Sonuçta…

Şaşkın ne yapacağını, ne diyeceğini bilemeyen bir CHP ortaya çıktı.

Bir kez daha görüldü ki, salt AKP karşıtlığıyla zafer kazanılmıyor.

Daha da yazabilirim…
Ama yeter.

Türkiye'nin CHP'ye ihtiyacı var.

CHP yıkılırsa Türkiye yıkılır.

CHP, yoksulları yanına almak için devrimci programına dönmek zorundadır.

"Kim ne der- ne yapar" demeden tarihinden gurur duyarak devrimci programıyla halkın karşısına çıkmalıdır.

Kaybedenler kim?

Geçen hafta kaleme aldığı yazımda, "Seçimin tek kaybedeni; kazandığını düşünen yoksullar olacak" demiştim.
Haklı çıktım!

Gelelim "Kaybedenler Kulübü"nün diğer üyelerine:

Bir numarası; Cemaattir, Fethullah Gülen'dir.
Sanıyorum; devletten de, CHP'den de kovulacaktır.
Bu seçimin en hayırlı sonucudur.

Yalanlarla, komplolarla, tezgahlarla insanların hayatını karartan, Pensilvanya'daki villadan siyaseti düzenlemeye çalışan bu derin yapı'nın yok olup gitmesi Türkiye'nin yararınadır.

Bir başka kaybedeni; ekonomik kriz alametleri, 17-25 Aralık hırsızlığı, Suriye, Kürt Açılımı, TC ve Andımız karşıtlığı gibi süreçleri yaşatan 11 yılın iktidar yorgunu AKP'ye rağmen oylarını artıramayan, muhalefettir.

Gelelim diğer kaybedenine…

Demokrasi'de nicelik değil nitelik önemlidir.
Yoksa yüzde 92 ile iktidar olan Hüsnü Mübarek'in yıkılmasını dünya niye alkışlasın?

AKP ne kadar oy alırsa alsın, Erdoğan bitmiştir.

Bitireceklerdir.
Türkiye'yi yönetmesi imkansızdır.

Güçsüz Erdoğan'a "özerklik" gibi adımlar attırılacak ve sonra siyaseten yok edilecektir.
Siyasi geleceği; 2001'deki Ecevit'e benzemektedir.
Irak Savaşı'na karşı çıkan Ecevit, Kemal Derviş ve IMF dayatmasını kabul etmiş ve ardından iktidardan düşürülmüştür.

Türkiye'nin yakın geleceğinde Erdoğan yoktur.

Ve artık yazmaya gerek yoktur, herkes biliyor; yakın gelecekte Mustafa Sarıgül CHP genel başkanlığına aday olacaktır.
Sarıgül, İstanbul'u kazanamayacağını biliyordu ve yüzde 40 oy oranı hesap ediyordu.
Amacı, bu oy yüzdesiyle yüzde 27'lik CHP'ye "işte benim oyum" demekti.
Aldığı oy Sarıgül'ün CHP'nin başına geçme stratejisine uygundur, böylece Sarıgül'ü "kazananlar" listesine ekleyebiliriz.

"Laikler kaybetti, dindarlar kazandı" gibi değerlendirmeler absürttür/saçmadır.
Genel-büyük seçmenin oy verme kriteri bunlar değil, programınızın inandırıcılığıdır!

Kazananlar kim?

Gelelim asıl kazananlara…

Cumartesi akşamı yemeğe davetliydim.

Gece yarısına doğru kapı çaldı; içeriye Can girdi.

Londra'dan geliyordu.
Niye gelmişti biliyor musunuz; sandık müşahidi/görevlisi olmuştu!

30 Mart seçiminin kazananı Can'dır/canlardır!
Sandığın namusu için görev yapan binlerce gönüllü, seçimin kazananıdır.

Daha iyi bir Türkiye için seçim sürecinde gece-gündüz çalışanlar seçimin kazananıdır.

Hiç kimse enseyi karatmasın…

Sonuca endeksli düşünmesin; "O belediyeyi kazandık, bu belediyeyi kaybettik" hesapları içine girmesin.

Aslonan başarı değil, mücadeledir.

Başarı, ölümlüdür; gün gelir unutulur, biter, yok olur.

Sonsuz olan mücadeledir.

Kimse moralini bozmasın.

Ve zafer'in hemen kazanılacağı kolaycılığına teslim olmasın.

Koca Nazım'ın dediği gibi…

"Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.

Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.

Safları sıklaştırın çocuklar, bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır"

Unutulmasın:

Yenilgi öğretmendir.
Dersler çıkaracağız.

Ve inanın kazanan biz olacağız…

 


a45UyF587661-201307301451-undefined

  ^^^^^ - vvvvv

 
--
zaryop:jaro
Buyuk insanlar, dunyayi dusuncelerin yonettigini gorenlerdir.

EMERSON
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder