Sonuç olarak Sevr Antlaşması Osmanlı hükumetinin yetki verdiği bir heyet tarafından imza altına alınmıştır.Anlaşmaya taraf ülkelerin görev verdiği bütün heyetler de bu anlaşmaya imza koymuştur.
Bu anlaşma Osmanlı Meclisi kapatılmış olduğundan meclise onaylatılamamıştır.
Fakat aşağıda anlatıldığı gibi hileli bir şekilde Saltanat Şurasına ve devrin padişahına onaylatılmıştır.
Anlatılanlardan anlaşmanın onaylanmasında kurgulanan mizansene padişahın da sessizce katkı verdiği anlaşılmaktadır.
Doğal olarak Ankara'daki milli hükumet bu anlaşmayı onaylamamış, imza koyanları ve onaylayan Saltanat Şurası üyelerini ve elbette son Osmanlı padişahını da vatana ihanetle suçlamıştır.
Anlaşmanın imzalanmasından sonra yaşanan işgaller anlaşmanın yürürlüğe konduğunu da göstermektedir.
Yapılan milli mücadelenin zaferle sonuçlanmasından sonra bir daha kimse bu antlaşmayı öne sürmeye cüret etmemiştir.
Dolayısıyla, Sevr Antlaşmasını önemsiz, kimselerin onaylamadığı, teferruat kabilinden bir antlaşma değildir. Osmanlıcı mürteciler, liboşlar, işbirlikçiler tarafından sanki bu antlaşmanın küçümsenmesi, hafife alınması kabul edilebilir bir şey değildir.
Osmanlı hanedanı başta olmak üzere, bu antlaşmayı imzalayanlara, yetki verenlere, onaylayanlara yönelik yapılan suçlamalar çok önemlidir. Ve aslında milli mücadele sonrasında Osmanlı Hanedanının neden sürgün edildiğinin, neden meşruti rejimin sonlandırılıp yerine bir cumhuriyet rejimi tesis edildiği anlatan çok önemli bir cevaptır.
Aslında Osmanlı Hanedanının yalnızca sürgün edilmiş olması büyük bir lütuf olarak görülmeli, çünkü yapılan ihanetin büyüklüğü karşısında bu hanedanın sonlarının Romanof ya da Fransız hanedanları gibi olması da mümkündü.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA
Sevr Antlaşması
| |
Çeşit | Barış Antlaşması |
---|---|
İmzalanma | 10 Ağustos 1920 |
Yer | |
Bitiş | 24 Temmuz 1923 |
İmzacı | İttifak Devletleri İtilaf Devletleri |
Korunma yeri | Fransa |
Dilleri |
Sevr Antlaşması (Fransızca: Le Traité de Sèvres), I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükümeti arasında 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi'nde (Musée National de Céramique) imzalanmış antlaşmadır. Antlaşma imzalandığı dönemde devam eden Türk Kurtuluş Savaşı'nın sonucunda Türklerin galibiyetiyle, bu antlaşma yerine 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanıp, uygulamaya konduğundan Sevr Antlaşması geçerliliğini kaybetmiştir. Sevr Antlaşması 433 maddeden oluşmaktaydı.[1]
Konu başlıkları
Hazırlık Süreci
I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Avusturya arasında Saint-Germain Antlaşması, Macaristan arasında Trianon Antlaşması ve Bulgaristan arasında Neuilly Antlaşması imzalanmasına rağmen Osmanlı Devleti ile 1919 Mayıs'ında hâlâ bir barış antlaşması imzalanamamış ve görüşmeler belirsiz bir
geleceğe ertelenmişti. Bunun nedenleri İtilaf Devletleri'nin Osmanlı Devleti'ni paylaşmadaki anlaşmazlığıdır.
Sevr Antlaşmasını imzalayan Osmanlı heyeti (soldan sağa, Rıza Tevfik, Damat Ferid Paşa, Bağdatlı Mehmed Hadi Paşa ve Reşad Halis). |
İtilâf Devletleri 18 Nisan 1920'de San Remo Konferansı'nda Osmanlı İmparatorluğu'na uygulanacak barış antlaşmasının şartlarını hazırladılar. 22 Nisan'da Osmanlı hükümetini Paris'te toplanacak barış konferansına davet ettiler. Padişah, eski sadrazam Ahmet Tevfik Paşa'nın başkanlığında bir heyeti Paris'e gönderdi. Ertesi günü Ankara'da toplanan Büyük Millet Meclisi, 30 Nisan günü taraf devletlerin dışişleri bakanlıklarına gönderdiği bir yazıyla İstanbul'dan ayrı bir hükümetin kurulduğunu bildirdi.
Paris'te barış şartlarını öğrenen Ahmet Tevfik Paşa, İstanbul'a gönderdiği telgrafta barış şartlarının "devlet mefhumu ile kabil-i telif olmadığını" (devlet kavramı ile bağdaşmadığını) bildirerek görüşmelerden çekildi. Bunun üzerine 21 Haziran'da İtilaf Devletleri Türk milletinin direnişini kırmak için, İzmir'de bulunan Yunan kuvvetlerini Anadolu içlerine sürmeye karar verdi. Balıkesir, Bursa, Uşak ve Trakya kısa sürede Yunan ordusu tarafından işgal edildi.
Ege'deki işgaller üzerine 22 Haziran'da İstanbul'da toplanan Saltanat Şurası, Paris'e Sadrazam Damat Ferit Paşa başkanlığında ikinci bir heyet göndermeye karar verdi. Eski Maarif Nazırı (milli eğitim bakanı) Bağdatlı Mehmed HadiPaşa, eski Şura-yı Devlet (Danıştay) reisi Rıza Tevfik Bey ve Bern Sefiri Reşat Halis Bey'den oluşan bu heyet, 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması'nı imzaladı. Ankara'daki Büyük Millet Meclisi antlaşmayı sert bir bildiri ile kınadı. Antlaşmayı imzalayanları vatan haini ilan etti.
Antlaşmanın yürürlüğe girmesi için önce Meclis-i Mebusan'ın antlaşmayı görüşüp kabul etmesi, sonra da imzalamak üzere Vahdettin'e göndermesi gerekiyordu. Fakat antlaşma imzalandığı tarihte Meclis-i Mebusan kapalı (Mart 1920'de faaliyeti sonlandı ve Nisan 1920'de kapatıldı[2]) olduğundan antlaşma mecliste görüşülemedi ve padişahın önüne gelmedi. Taraflardan Yunanistan antlaşmayı tasdik edip yürürlüğe koymak istedi.
Sevres Antlaşmasına göre "Büyük Yunanistan". (Üstte solda Venizelos) |
Antlaşma İtilaf Devletleri Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Belçika, Yunanistan, Hicaz Krallığı, Portekiz, Romanya, Ermenistan, Polonya, Sırp-Hırvat Cumhuriyeti ve Çekoslovakya ile mağlup Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalandı. ABD ve SSCB imza atmadılar.
Saltanat Şurası'nda Yaşananlar
Saltanat Şurası'nda yaşananlar ise günümüzde hâlâ tartışılmaktadır. Nutuk'ta bu toplantıda Vahdettin'le ilgili "Sevr Muahedesi'ni bizzat ayağa kalkmak suretiyle kabul etmiştir." denmektedir. Saray Başmabeyincisi Lütfi Simavi'ye göre ise Vahdettin açılış nutkunu okuduktan sonra başkanlığı Damat Ferit Paşa'ya bırakarak salonda durmamış, çıkıp gitmiştir. Son Sadrazam Tevfik Paşa'nın oğlu İsmail Hakkı Okday'ın anlatımı ise şöyledir:
Yunanistan'ın 1832 ile 1947 arasındaki genişlemesi. (Sevr Antlaşması ile vaadedilip 1923'te Lozan Antlaşması ile geri alınan bölgeler dahil edilmiştir.) |
Kimi tarihçiler bu olayı, şûrâda oy hakkı olmayan padişahın oylama yapılması çağrısı yapılınca dışarı çıkması, fakat Damat Ferit'in olayı oldubittiye getirmesi olarakyorumlamaktadır. Kimileri toplantının Sevr'i onaylatmak üzere taraflı bir tarzda yürütülmesini protesto mahiyetinde, belki de biraz öfkeli bir şekilde ayağa kalktığını ve çıkıp yan odaya geçmiş olduğunu iddia etmektedir. Kimi tarihçiler ise bunun, padişah ile Damat Ferit Paşa'nın antlaşmayı kabul ettirebilmek için birlikte hazırladıkları bir plan olduğunu iddia etmektedirler.
Önemli Maddeleri
-
Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere Trakya'nın büyük bölümü Yunanistan'a, Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye'ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak;
-
Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlar'da deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletler'in donanmalarını yardıma çağırabilecek;
-
Kürt Bölgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecek
-
Sevr Antlaşması ile kurulması öngörülmüş Ermeni devleti. -
Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı, Ermenistan Cumhuriyeti'ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan'a verdi.)
-
Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek;
-
Azınlık Hakları (madde 140-151): Osmanlı din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrimüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı'nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecek;
-
Askeri Konular (madde 152-207): Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri kuvveti, jandarma dahil 50.700 kişiyle sınırlı olacak ve ağır silahları bulunmayacaktı.[1][4] Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesi'nde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek;
-
Savaş Suçları (madde 226-230): Savaş döneminde katliam ve tehcir suçları işlemekle suçlananlar yargılanacak;
-
Borçlar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): Osmanlı İmparatorluğu'nun mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye'nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefiklerarası mali komisyonun denetimine alınacak;
-
Kapitülasyonlar (madde 260-268): Osmanlı'nın 1914'te tek taraflı olarak fesh ettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak;
-
Ticaret ve Özel Hukuk (madde 269-414): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletler arasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecek hükümlerini içeren bir antlaşmadır.
Kaynakça
-
^ a b Tarihten Kesitler »Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) TSK Genelkurmay Başkanlığı
-
^ KRONOLOJİ - 1920 Yılı ataturk.net
-
^ a b Cahit Kayra, Sevr Dosyası Nasıl yapıldı, Nasıl Yırtıldı. Büke Yayıncılık, 2004, ISBN 9789758454525, sayfa 21
-
^ Treaty of Sèvres/Part V - Military, naval and air clauses (Article 155) Wikisource, (İngilizce)
Dış bağlantılar
Gecimini mertce kazanmaya calis.
Hz.Ali
Siddet Savas
ENFAL 39.fitne ortadan kalkincaya ve din tamamen Allah in oluncaya kadar onlarla savasin!(inkara) son verirlerse suphesiz ki Allah onlarin yaptiklarini cok iyi gorur.
TEVBE 29.kendilerine kitap verilenlerden Allah a ve ahiret gunune inanmayan, Allah ve resulunun haram kildigini haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, kuculerek elleriyle cizye verinceye kadar savasin.
TEVBE 39.eger (gerektiginde savasa) cikmazsaniz, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandirir ve yerinize sizden baska bir kavim getirir; siz (savasa cikmamakla) o na hicbir zarar veremezsiniz.
Allah her seye kadirdir.
BAKARA 190.size karsi savas acanlara, siz de Allah yolunda savas acin.
Sakin asiri gitmeyin, cunku Allah asirilari sevmez.
BAKARA 191.onlari (size karsi savasanlari) yakaladiginiz yerde oldurun.
Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin.
Fitne, adam oldurmekten daha kotudur.
Mescid-i haram da onlar sizinle savasmadikca, siz de onlarla savasmayin.
Eger onlar size karsi savas acarlarsa siz de onlari oldurun.
Iste kafirlerin cezasi boyledir.
NISA 74.o halde, dunya hayatini ahiret karsiliginda satanlar, Allah yolunda savassinlar.
Kim Allah yolunda savasir da oldurulur veya galip gelirse biz ona yakinda buyuk bir mukafat verecegiz.
Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti ne karsi dostca olmayan hicbir niyetimiz yoktur....
Bu yeni devletteki Ermeniler, Ermeni mufreze kumandaninin emirleriyle, Musluman unsuru imha etmek uzere faaliyette bulunuyorlar.
Bu emirlerin suretlerini gozlerimizle gorduk.
Erivan daki Ermenilerin, Muslumanlarin imha siyaseti guttukleri ve bu kanli vahset dalgasinin sinirlarimiza kadar genisledigi, sinirlarimizin, obur taraftan, olumden kacan sayisiz Muslumanla dolu olmasiyla da teyit edilmis oluyor.
Ingilizler, bu hareketlerin cereyani esnasinda, bir yandan Ermenilerin Muslumanlara karsi tutumlarini tesvik ettiler, hatta onlari bu konuda kiskirttilar, diger taraftan Ermenilerin tecavuzlerini bize sayip doktuler ve bunlari tahammul edilemez hareketler olarak nitelediler ve bu komsu devlete saldirarak misillemede bulunmaya bizi zorladilar.
Fakat biz hakikatin kendini gostereceginden emin olarak Ermeni tahriklerine tahammul ettik ve Ingilizlerin ofkelerini fark etmemis gorunduk.
Hakikaten, bizi Ermenilere saldirmaya tesvik eden ve bu sekilde kendi boluklerini o topraklara gonderebilmelerini saglayacak bir ortam yaratmayi planlayan Ingilizlerin tutumlarini meydana cikarabilecegimizi dusunduk.
Ingilizlerin butun bu manevralari, Kafkasya yi bosaltmalari mecburiyetini hissettikten sonra, onlarin subay ve temsilcileri tarafindan baslatildi.
Erzurum ve Van daki Muslumanlarin ve bilhassa sinir bolgelerinde yasayanlarin; Ermenistan da cereyan eden katliama dair her gun aldiklari haberler ve olumden kacan ve aglanacak vaziyette olan multecilerin manzarasi karsisinda, buyuk heyecana kapilmalari cok normaldir.
(24 Eylul 1919)
K.ATATURK
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder