Dört Ermeni aydının söylediklerinden Kürtler hesabına alınması gereken büyük dersler vardır.
Eğer bir gün bu topraklarda son kez bir bölünme yaşanacaksa, bu bölünme aynen Ermenilerin Türklerden ayrılmasına benzer şekilde olacaktır.
Eğer her iki halk şiddete dayalı bir paylaşım yaşamaya razı gelirse, olacaklar bunlardır. Kürtler ve Türkler ülke topraklarında azınlıkta kaldıkları yerlerden sürülecekler, katliamlar yaşanacak, tehcirler, etnik arındırmalarla, çoğunlukta oldukları yerlere toplanacaklar. Kürtler günümüzde bilinen Türkiye topraklarından az ya da çok bir miktarı kopararak Anadolunun güneyinde tıpkı Ermenistan gibi sıkışmış, küçük bir ülkede varlıklarını sürdürecekler. Yaşanacak iç savaşın şartlarına katlanamayanlar daha başka ülkelere mülteci olacaklar. Herşeye rağmen Türk Türk topraklarında kalmak isteyen Kürtler Türk olduklarını söyleyerek ya gerçekten ya da yalandan Türk kimliğini kabul edecekler. Ve tam tersine Kürt bölgelerinde kalmak isteyen Türkler de Kürt olmayı kabullenmeye zorlanacaktır. Elbette şiddetin her iki tarafa da çok olumsuz etki edeceğini bilmek ve kabul etmek gerekir.
Her iki halk şiddete başvurmadan ayrılmaya razı gelebilirler. Tıpkı o hep söylenen Çekoslavakya örneğinde olduğu gibii. Bu durumda her iki toplumun çoğunlukta olduğu yerler referandumlarla belirlenecek. Buna göre mübadele antlaşmaları yapılacak. Paylaşım ve bölünmeden sonra geride kalan her iki ülkede artık başka milletten olma iddiasını sürdüren kimse kalmayacaktır. Bu şekilde bir ayrılma olduğunda kimse diğerinin topraklarında yaşamayı sürdüremez.
Bölünme seçenekleri bunlardır. Şimdilik bölünme senaryosu yolunda ilerlemekteyiz. Kürtler kendilerince haklarını silah gücüyle almayı tercih etmiştir. O halde bölünmenin barış şartlarında olma ihtimali yoktur. Çünkü barış asla tek taraflı iradeyle sağlanamaz. Bu durumda çok büyük ihtimalle, Ermenilerin anavatandan ayrılmaları nasıl olduysa Kürtlerin de ayrılmaları aynı şekilde olacaktır.
Ya da her iki halk ve bunların akıl hocaları yaşanacak kan banyosunu görecekler ve beraberce yaşamak için bir uzlaşı zemini arayacaklardır. Burada uzlaşı zeminin ne olacağı konusu önemlidir. Bu tarafların verebileceği ve asla veremeyeceği tavizlerin belirlenmesiyle mümkündür.
Kürtlerin ülkenin güney ve güney doğusunda otonomi, ya da federasyon formülüyle ayrılmak ve ülkenin kalanını da beraberce yönetmek şeklinde ifade edilen talepleri vardır. İşte bu nokta pazarlıkların asla sonuçlanmayacağı bir noktadır. Dananın kuyruğu koptuğu anda Türkler asla dananı Kürtlerin elinde, kuyruğun ise Türklerin elinde kalmasına tahammülü olamaz.
Bir ülke ya bölünür, ya da bölünmez. Bölünürmüş gibi yaparak bütünleşmek, ya da bütünleşirmiş gibi yapıp bölünmüş kalma ihtimali yoktur. -Mış gibi yapılan her iş gerçekte sahtekarlık, yalan ve riya içerir. Başkalarını bu derece saf, akılsız görmek açık bir hakarettir.
Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA
Mehmet Bedri Gültekin : Dört Ermeni aydının tanıklığı
mbedrigultekin@ulusalkanal.com.tr 13 Ocak 2015, 19:01
28 Ocak 2015 günü Doğu Perinçek'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi'nde mahkemesi var. Lozan'daki yargılama sırasında Perinçek; Atatürk Hava Limanında yaptığı basın açıklamasında, 'Rus ve Ermeni arşivlerinden çıkardığımız 90 kilo belge ile gidiyorum' demişti.
Lozan mahkemesi, o 90 kilo belgeye itibar etmedi, cezayı verdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise yapılan başvuru sonucunda Perinçek'in haklı olduğuna karar verdi. İsviçre Devleti AİHM'in kararına Büyük Daire nezdinde itiraz etti. 28 Ocak'ta itiraz görüşülecek.
90 kilo belge dava dosyasında bulunuyor. Büyük Daire'nin AİHM'in daha önce verdiği karara aykırı bir karar vermesi beklenmiyor.
Aydınlık gazetesi 7 Ocak 2015 günü, konu ile ilgili çok önemli bir haberi manşetten verdi. İstanbul Üniversitesi'nin ev sahipliğinde ve Büyükşehir Belediyesi ile Türk Ocaklarının ortaklaşa düzenlediği "19. - 20. Yüzyılda Türk – Ermeni İlişkileri" konulu sempozyumda bir konuşma yapan Türkiye Ermenileri Patrikvekili Başpiskopos Aram Ateşyan ile Türkiye Ermenileri Patrikliği Ruhani Meclisi Birinci Başrahibi Tatul Anuşyan sayın Perinçek'i doğrulayan önemli beyanlarda bulundular.
Ateşyan ve Anuşyan'ın beyanları hiç şüphe yok, Büyük Daire'nin hukuka uygun bir karar vermesine katkıda bulunacaktır.
Ohannes Kaçaznuni
Ateşyan ve Anuşyan,1915'te yaşanan acı olayların gerçek nedenleri konusunda doğrulara işaret eden ilk Ermeni aydınları değildir.
1918 yılında kurulan Ermenistan Devletinin ilk başbakanı olan Ohannes Kaçaznuni'nin yaşanan olaylar ve kendi partisinin rolü konusunda yaptığı değerlendirmelerin yer aldığı "Taşnak Partisi'nin Yapacağı Bir Şey Yok" kitabı Kaynak yayınları tarafından yayınlandı.
Kaçaznuni özetle, "Biz emperyalist devletlerin kışkırtmalarına uyduk. Denizden denize Büyük Ermenistan hayallerine kapıldık. Savaşta emperyalist devletlerle işbirliği yaptık. Savaş koşullarında tehcir, Türkler açısından bir zorunluluktu. Türklerin pişman olmalarını gerektiren hiçbir politikaları olmamıştır. Biz yanlış yaptık. Ve Şimdi de partimizin kendisini kapatmasından başka yapacak bir şeyi kalmamıştır" demektedir.
Kaçaznuni'nin tanıklığı önemlidir. Çünkü bugün istismar konusu yapılan olayların yaşandığı dönemde Ermenistan'da en yetkili görevlerde bulunmuştur.
Hrant Dink
Hrant Dink ise son dönemde Türkiye'de yaşayan en önemli Ermeni aydınlardan biridir. 2006 yılında Malatya'da "Geç İşadamları Derneği"nin düzenlediği panelde yaptığı konuşmada, 1915 olayları ile ilgili olarak Kaçaznuni'nin değerlendirmelerini paylaşmış ve Bugün ABD ile birlikte hareket eden Kürtleri uyarmıştır.
Özetle; "Amerika bu; gelir, işini görür, kardeşi kardeşe düşürür ve gider." O gün Amerika'ya dayanarak Kuzey Irak'ta bir devlet kurma peşinde olan Kürtlere ise 'Ermenilerin yaşadıkları tecrübeden ders çıkarın' der.
Aram Ateşyan ve Tatul Anuşyan
Ermeni Patrikvekili Aram Ateşyan, sözünü ettiğimiz sempozyumda yaptığı konuşmada, Emperyalist ülkelerin parlamentolarında son yıllarda Ermeni sorunu ile ilgili olarak alınan kararların yanlışlığına dikkat çektikten sonsa "Ermeni sorununun uluslar arası platformlarda iskambil kâğıdı destesindeki joker olarak kullanılmasına bir son verilmesinin zamanı gelmiştir. Türkiye ve Ermenistan halklarının acılarının dinmesi, yaraların sarılması için düşmanlığı körükleyen kin ve nefret söylemlerinin sarsılmaz bir azimle terk edilmesi gerekir." demektedir.
Türkiye Ermenileri Patrikliği Ruhani Meclisi Birinci Başrahibi Tatul Anuşyan ise aynı sempozyumda "Emperyalist devletlerin devre dışı bırakılması gerekir. Kendi topraklarımızdaki sorunu sadece biz çözebiliriz" şeklinde konuştu.
Ohannes Kaçaznuni, Hrant Dink, Aram Ateşyan ve Tatul Anuşyan. Ermeni sorunu konuşulduğu zaman, saydığımız bu isimlerin tanıklığı hiç şüphe yok ki çok önemlidir. Hiç kimse, Ermeni sorunu konusunda, saydığımız bu isimlerden daha fazla söz hakkı olduğunu iddia edemez.
Mehmet Bedri Gültekin
mbedri.gultekin@iscipartisi.org.tr
CEZAYIR TURKUSU
. . . . . .
Ya Allah
Ya Allah derim ki
Titrerim
Kara sesimden
Ya Allah.
Ya su
Akar da aydinligin uzak anilarimdan
Sirildar yuregimde unlu korsanlarin dalgalari.
Yuce sultanlarin kiliclari parlar yuzumde
Ya su, anliyor musun?
Burasi Cezayir, ya col,
Develerin binlerce yil tasidigi, atalardan,
Sevgi,
Us,
Kisiligim ya cingirak.
Yildizlar kotu olacaklarin ucgenlerinde
Yok etmis uc yonu.
Yedi yonu var etmis mutsuz kisiliginde yildizlar,
Ama uyukluyorum iste
Ya donence, aglamak dururken.
Ya hurma, tadin yok gayri,
Nice saklasan yalnizligi
Koyu yesilligini buyutsen nice,
Yitmis guzelligimiz
Ya hurma, elim ayagim aci.
Nasil haykiriyor cignenmis kumlar, duyuyor musun?
Ya ana kalk
Ya kadin yuru
Ya ogul kos
Bir anlamin gereken kurtulusuna.
Kurt iskeletlerince cirkindirler simdi,
Olulerim vurulmuslar alinlarindan,
Dusmusler Akdenize dogru.
Ozgurlukleri kalmamis artik
Al benim olulerimi, ya gece.
Ya toprak ko beni gideyim gideyim,
Varmislarin ardina ocul ocul.
Ve kucucuk ve eski ve yirtik bayraklar arasindan,
Ya gok
Al beni.
Fazil Husnu DAGLARCA
Meyveleri olgunlasmis bir agaci silkmekle nasil meyveleri dusuyor; sitmanin titremesinden gunahlar oyle dokuluyor
(Buhari, Merda: 3, 13, 16; Muslim, Birr: 45)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.
Din,insanligin asaletine edilmis bir kufurdur.
O olsun ya da olmasin,hayatinizda iyi seyler yapan iyi insanlar ve kotu seyler yapan kotu insanlar her zaman olacak.
Ama iyi insanlarin kotu seyler yapmasi icin din gerekiyor....
STEVEN WEINBERG
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder