31 Ocak 2015 Cumartesi

Dicle: Manav etiketinde lokanta mönüsüne her şey Kürtçe olacak

Haberin başlığıyla haber arasında küçük bir fark var. Kürtçe de'deki de eki. Bu çok şeyi değiştirir gibi gözüküyor değil mi?
Aslında öyle değil.

Haberin devamını okuyunca belediye tarafından, çok dilli hizmet vermenin de ötesinde bir Kürtçeleştirme seferberliğinın yapılacağı anlaşılıyor.
Dolayısıyla de haberin başlıkda -de ekinin olmayıp, haberde ise olmasını tartışmanın da bir anlamı kalmıyor.

Belediyelerin çok dilli hizmet vermelerinde çok sıkıntı yok. Belediyelerin Alanya'da Almanca, Bodrum ya da Marmaris'de İngilizce fatura düzenlediğini biliyoruz.
Ülkenin çoğu yerinde işyerlerine, şirketlere isim seçilirken, bazen turistik kaygılarla, hedef müşteri kitlesine göre, ya da tamamen kişiliksizlikten kaynaklanan bir yabancı isim seçme furyası zaten vardır.

Sıkıntı Kürtçeleştirme seferberliği diyerek Türklere, Türkçe ismi olan işyerlerine dayatma, zorlama yapıldığında ortaya çıkar.
Haaa, bir de bunun tam tersi var. Bu durumda batıda özellikle de Kürtlere yönelik tepkisel bir Türkçeleştirme seferberliği ilan edilirse bunu da şaşkınlıkla karşılamamak gerekir.
Etki tepki ilkesidir bu.
Her etki, bir tepki, her tepki yine bir etki doğurur.
Bir sarkaç gibi giderek salınımı artan savrulmalarla zaman içinde, her iki halkın gönül bağının kopmasını beklemek gerekir.

Doğrusu ben çok uzun süredir, ülkenin güney doğusundan gelen haberleri şüpheyle karşılama eğilimindeyim.
Sonuç olarak Kürtlerin Türkiye'den bağımsızlık kazanma, başka devletlerden de kopardığı parçalarla bütünleşme, tek ve büyük bir Kürdistan kurma talepleri benim kuruntum, paranoid bir hazeyanım değil, somut, açıkça dillendirilmiş bir şey. Üstelik de şimdi bu habere kaynak olan Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanları tarafından söylenmiş laflardır bunlar.

Ne neye sebep olmuştur?
Türklerin Kürtlere kötü muamelesi mi daha öncedir?
Yoksa Kürt kalkışmaları mı daha öncedir?
Tarih karşımızda bir kitap gibi duruyor.
Bakmak gerek.
Hangisi önce diye.

Doğrusu tarihsel süreç Osmanlı dönemine, hatta en azından taaa Yavuz Sultan Selim dönemlerine  kadar uzanmaktadır.
Cumhuriyet döneminde yaşananlar uzun bir zincirin son halkalarıdır.
Benim gördüğüm, zamanı olabildiğince geriye götürdüğümüzde Kürt kalkışmalarının daha önce başladığı yönünde..
Akkoyunlu ve Osmanlı devletleri, arada  kalan bölgeler ve yaşanmış bir sürü çok eski olay.
Çeşitli sebeplerle derebeylerinin isyanları olmuş, birileri bunu bastırmış, ardında bir süre geçmiş, başka kalkışmalar olmuş.
Her isyan, kalkışma ve ardından devletin aldığı yeni tedbirleri, o da  yeni kinler, yeni nefretleri yaratmıştır.

Fakat, bir süre sonra bunu tartışmanın da bir önemi kalmayacaktır.
Sonuç olarak geçinmeye niyeti olmayanın bahane bulması zor olmayacaktır.

Ben sadece arayan mevlasını da, belasını da bulur diyorum.
Bütün bunlar zorlamadır. Çok fazla zorlanan şey kırılır. Bir şeylerin kırılması istenecek şey değildir.
Tek taraflıdır. Bizden yana sorun yok.
Ülke bağıra bağıra bir kan banyosuna koşturuyor.

Dedikodulara göre AKP'nin oy oranı hala daha %49'lardaymış.
Gerçek buysa, aylar içinde iç savaş ortamına girdiğimizde, ve bu şekilde yıllar yaşadığımızda kimsenin şikayet etmeye hakkı olmaz.
Ben kendi üstüme düşeni yaptım.
Aydın sorumluluğudur, uyardırdım.
Başkaları da yaptı.
Kimse ben duymadım, bilmiyordum diyemez.

Önümüzdeki genel seçim yine bir AKP zaferiyle sonuçlanırsa.
Bana düşen, kendimi, ailemi, dostlarımı yaşanacak felaketlerden, bireysel çözümler üreterek kurtarmaktır.
Doğrusu bu vakitten sonra toplumsal bir sorumluluğumun kaldığını da düşünmüyorum.

Hayırlı olsun, inşallah, hamdolsun!...
Bakalım Allah Türklerin, Kürtlerin ve Müslümanların yardımına koşacak mı?
Son üçyüz yılda yaşanmış olaylara bakarak bizlere, bu topraklarla yaşayanlara hiçbir ilahın merhamet etmediğini söylemek abartı olmaz.
Demek ki, deney ve gözlem bize, taptığımız ilahların hoşnutluğunu sağlayamadığımızı, ya da yanlış ilahlara iman ettiğimizi kanıtlamaktadır.

Artık paşa gönlünüz bilir.

Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


Dicle: Manav etiketinde lokanta mönüsüne her şey Kürtçe olacak

30/01/2015 14:04

DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, 21 Şubat'ta başlatacakları kampanya ile artık bölgede çok dilli bir yaşama geçileceğini açıkladı. Dicle, "Tabelalardan manav etiketine, yazışmalardan lokanta mönüsüne her şey Kürtçe de olacak" dedi.

RADİKAL - Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Hatip Dicle, 21 Şubat 2015 Anadil Günü'nden başlayarak bir yıl devam edecek kapsamlı bir Kürtçe kampanyasına başlanacağını duyurdu.

Özgür Gündem gazetesinde bugün yayınlanan köşesinde kampanyaya çağrı yapan Dicle, seçimlerle de birleşecek bu kampanya ile artık bölgedeki tüm faaliyetlerin, yazışmaların, basın açıklamalarının, çok dilli yapılacağını duyurdu.

TABELADAN MAKBUZLARA, MÖNÜDEN ETİKETE...

Hatip Dicle şöyle yazdı:

"Başta belediyelerimiz olmak üzere tüm Kürdistani siyasi parti ve hareketlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve demokratik kitle örgütlerinin, bu kampanyaya kendi çaplarında katılıp öncülük yapmaları başta Kürtçe olmak üzere Kuzey Kürdistan'ın tüm dillerine nasıl sahip çıktığımızın da yığınsal yanıtı olacaktır.

Her kurumumuz hatta her insanımız kendi çapında bu kampanyaya katılabilir, güç verebilir. Örnek olarak belediyelerimiz kurum içlerinde ve kent girişi tabelalarının düzenlenmesinde çift dilliliği yaygınlaştırma amacıyla birçok adım atmışlardır. Köy tabelalarının eski isimlerini de içerecek şekilde çift dilli hazırlanması vatandaşa verilen makbuzların Türkçe-Kürtçe basılması, belediye bültenleri ve anonslarının iki dilli yapılması, tüm hizmet araçlarında Kürt dilinin de kullanılması gibi birçok yaratıcı pratikle bu kampanyaya güç verebilir.

Başta yurtsever esnaflarımızın işyerleri olmak üzere tüm işyerlerinin isimlerini bu kampanya çerçevesinde Kürtçeleştirmek, Kürtçe adlarla değiştirmek; ya da manav etiketlerini, lokanta menülerini iki dille hazırlamak gibi girişimler, çözüm sürecinin ruhunu daha da güçlendirip besleyecektir.

Yine tüm parti ve sivil toplum örgütlerimiz, başta tabelaları olmak üzere basın açıklamalarını çift dilli hazırlayarak, bu kampanyaya anlamlı bir yanıt verebilir. Asuri, Arap ve Mıhelmilerin yaşadığı coğrafyalarda, bu halkların dilinin yeniden günlük yaşamda görünür hale gelmesi, halklar arası barış, diyalog, eşitlik ve kardeşliği daha da pekiştireceğinden kuşkumuz olmamalıdır."


a45UyF587661-150130151528-06

 

Lutfettigin adamin efendisisin,
Lutfunu gordugun adamin kolesisin.
Lutfunu beklemedigin adama musavisin.

Tatli suda mercan
RAHMAN22.ikisinden de inci ve mercan cikar.

Prestij ve karizma sahibi lider, propaganda isini cok kolaylastirir.

Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder