24 Ocak 2015 Cumartesi

Necati Doğru: Öldü!

Ben utanıyorum doğrusu.

Ahlaksızlığın felsefesini yapan liderler, seçmenler, vatandaşlarla aynı kategoride olmaktan utanıyorum. Çalmanın hayrını, şerrini, makbul olanını, doğrusunu, yöntemini tartışanlarla aynı safta olmak utanç verici.

Dini liderlerinin kibarca takkiye, açıkçası yalancılık salık verdiği, buna inanan ve buna uygun müritlerin olduğu bir ülkede olmak...

Bir düşünün Dar-ül Harp ne demek? Türkiye Dar-ül Harp ortamıymış, bu ülkede devlete vergi vermek, ordusunda asker olmak, hukukuna uymak harammış. Vergi kaçırmak, zimmet yapmak, çalmak, rüşvet almak, yakınlarını kayırmak falan. Kafirin malını, canını, ırzına göz koymak da helalmiş.

Işte bunların din olduğu topraklar bizim topraklarımız. Sonra vay dinimize hakaret ettin, vay küfrettin, hoplamalar, zıplamalar. Afur tafur etmeden önce, bir dönün kendinize bir bakın. Ne göreceksiniz? Gördüklerinizi sevecek misiniz? Gördüklerinizi nasıl savunacaksınız?

Ben baktım ve gördüm. Rezalet, tek kelimeyle rezalettir.

Ve bu ülkenin liderlerini öldü diye uğruna bir gün yas ilan ettiği bir kral var. Suudi kralı. Onun kendi ülkesinde yas tutmak yasak, ama bizde yasa gücüyle zorunlu. Kraldan çok kralcı olmak budur işte. Utancımdan yerin dibine girdim.

Bunlar Türk ise ben Türk olamam.  Bunlar Müslüman ise ben Müslüman da olamam. Siz olabilir misiniz? Olursanız nasıl olacak bu iş?

Ben işin kolayını buldum. Bunlar Türk değil, ben Türküm, bunların dini din değil, benim ki din. Bu kadar basit oldu.

Oraj POYRAZ L2fSIJNoA0xfSNxA


Necati Doğru: Öldü!

Türkiye'ye, bir tutam faydası yoktu. İçimizde güç sahibi olmuş birilerine pek cömert, çok verici, yağdırıcı bir Kral'dı.

Hayata gözlerini yumdu.

Minnettarları ağlayacaktır.

Türkiye'ye çok zararı oldu.

Ortaçağ karanlığında kalmıştı. Kafa kesiyor. Göz çıkartıyor. Kadına gülmeyi, otomobil kullanmayı yasaklıyor. Kadın haklarının erkekle eşit olduğu emperyalist ABD'ye ise secde ediyordu. Gücü, el koyduğu milyar dolarlık petrol paralarından geliyordu. Saltanatının gücüyle kendini "çürümeden-rüşvetten- zandan-vehimden" dışarıda tutarak Türkiye'ye geldiğinde bir otelin odasında bizim Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve onların eşlerini hediyelere boğmuştu. Cumhurbaşkanı ile Başbakan, Kral'ın ayağına otel odasına gitmişlerdi.

* * * *

Türkiye yüzünü Avrupa'ya dönmüş olmanın 150'nci yıldönümünü yaşayan, yüksek uygarlık seviyesi peşindeydi.

Dün ölen Kral!

Seviyeyi indirdi.

Açıklık peşindeydik.

Gizleme istemiyorduk.

İzmir Barosu eski başkanı Noyan Özkan ile Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz, " Kral'ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile Başbakanı'na otel odasında verdiği hediyeler neydi?" sorusunun peşine düşmüşlerdi.

7 yıl doldu, uğraştılar.

Cumhurbaşkanına sordular.

Başbakanlığa rica ettiler.

Bilgi Edinme Kurulu'na gittiler.

Soruşturdular.

Milletvekilleri soru önergesi verdi.

Bütün kapılar duvar oldu.

Hediyeleri öğrenemedik.

* * * *

Suudi Kralı Abdullah Bin Abdülaziz Al Suud'un hediyeleri; pırlanta, yakut, som altından saat her neyse yerin dibine batsın.

Öğrensek:

Ufkumuz mu açılacaktı?

Hayır.

Bize 12 yıldır "dini söylemli Yeni Türkiye vadedenlerin elinde siyaset ahlakının ne kadar pespayeleşip" çürüdüğü ortaya çıkacaktı.

Hediyeler örtüldü.

Örtme Kral'ın imtiyazıydı.

Türkiye'ye de örtme bulaştı!

Türkiye Meclisi "rüşvet ve yolsuzluk örtücü" oldu. Bu örtücülüğün yarattığı uygun çürüme ortamında Kral'ın TÜRGEV adlı vakfa da "100 milyon dolar bağış yaptığı" ortaya çıktı.

Baba'ya otelde hediye.

Oğluna vakıfta bağış.

Niçin Baba'ya hediye?

Niçin oğlana bağış?

Rahmetli Kral, TÜRGEV'e 100 milyon dolarlık bağışı, 30 yıl önce satın aldığı İstanbul Boğaziçi'nde Sevda Tepesi denilen araziye küçük bir saray kondurabilmek için gerekli olan imar izni karşılığı olarak yatırdığını dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı açıklamıştı.

* * * *

Çürümeye bak!

Türkiye Kral'a arsa sattı.

İmar iznini ise vermedi.

İmar izni için Kral'ı Başbakan'ın oğlunun vakfına 100 milyon dolar bağış yapmaya zorladı. Şehircilik Bakanı da hem vakfa yapılan bağışı ve hem de Kral'a imar iznini savundu.

Bu Bakan, o 4 bakandan biriydi.

Kral öldü!

Bağış uykuda

İmar pusuda.

Dokuzlar!

Ankara'da kulislerden haber alabilen gazetecilerden Deniz Zeyrek, dün şunu yazdı: "Ahmet Davutoğlu 4 Bakan'a "kendiniz Yüce Divan'a gitmek istediğinizi açıklayın" dedi. Bakanlardan biri, "AK Parti'yle ilgili çok sayıda bilginin ortaya saçılacağını" söyledi. Davutoğlu ise "saçılacaksa saçılsın" tepkisi verdi. Bunun üzerine bakanlardan biri Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşünce dokuz komisyon üyesinin tavrı değişti. Bir AK Parti yetkilisi, "Dokuz üye kararlarını nasıl değiştirdiler?" sorumuza, "komisyon üyeleri genç çocuklar, siyaset yapmaya devam etmek, yeniden aday olmak istiyorlar. Bunun etkisi olmuştur" karşılığını verdi. Bu haberin anlamı şu: "Dokuzlar! Seçilmek için haysiyetlerini satmışlar!"




a45UyF587661-150124113527-06
^^^^^ - vvvvv

 

Ogretmen, yillar sonra odulunu alir.

K.Ataturk

Rabbinizden olan magfiret ve eni goklerle yer kadar olan cennete (kavusmak icin) yarisin; o, muttakiler icin hazirlanmistir.

Ali Imran-133

Tanri adina islenen cinayetlerin sayisi, seytan adina islenenlerden cok fazladir.

Erica Jong


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder