2 Şubat 2015 Pazartesi

Necati Doğru: Açık uçlu!

Açık uçlu sorularla imtihan.

Bu konu bence de sıkıntılı. Açıkçası adam kayırmanın altyapısını yapıyorlar. Netekim, mürtecilerin bu güne kadar yaptığı namussuzluklar bundan sonrası için bir ölçü olmalıdır. Cevap anahtarları şifrelenmiş imtihanlar oldu. Bazı dersanelerde cevap anahtarları dağıtıldığını biliyoruz. Bazen de belirli öğrencilerin, belirli gözetmenlere ve sınav salonlarına toplandığını duyduk. O kadar çok namussuzluk var ki, hangi birisini sayalım.

Ben 52 yaşında bir uzman hekimim.  Artık kariyer beklentim yok. Doçent, profesör falan olmayacağım. Hevesim yok. Geçti o dönemlerim, geride kaldı. Belki beş altı yıl daha çalışır, köşeme çekilirim.

Fakat, bir hasta olduğum kesin. Her geçen gün daha çok hasta oluyorum. Koroner yetmezlik, kalp krizi, by-pass, damar sertliği, kollesterol yüksekliği, hipertansiyon falan.
Son günlerde de şekerim yüksek çıkmaya başladı. Bundan sonra daha iyi olmayacağım kesin.

Sizler açısından da durum aynı. Her fani bir gün yaşlanacak. Ölümlü olduğumuza göre sonunda öleceğiz elbette. Elbette bir de ölüm sebebimiz olacak. Ya böbreğimiz, ya kalbimiz, ya ciğerimiz bir şeylerimiz yetmeyecek. Bir yetmezlik sonucu öleceğiz. Bakın kahin gibi ne kadar kesin söylüyorum, ama kahin değilim. Bizi yetmezliklere hastalıklarımız götürecek. En sonunda musalla taşına imamın önüne geleceksiniz. Ama ondan önce yıllarca hastanelere gideceksiniz. İmamla en çok bir cenaze namazı kadar işiniz olur. Belki ona da gerek yok. Benim açımdan öyle yani. Ama hangi dinden olursanız olun, ne kadar dindar olursanız olun, hasta olacaksınız kardeşim. Doktorlara, hemşirelere muhtaç olacaksın, hiç çareniz yok.

İşte bu yüzden çok önemli. Hekimler yeri gelecek en çok görüştüğünüz insanlar olacak. Hele yaşamsal bir ameliyat falan olmanız gerekse sizin canınızı alacak, ya da canınızı bağışlayacak kişidir hekim. İlah gibi yani. Evet, meslek yaşamımda kendini kaptırıp ilahçılık oynayan hekimler de gördüm. Bu da mesleğin bir yan etkisi işte.

Gençliğimde kendimi süpermen gibi hissederdim. Hiç bayılmamışım, bir yerim kırılmamış, ameliyat olmamışım, ciddi bir hastalık yaşamamışım, devamlı kullandığım bir ilaç yok.
Sanki dokunulmazlığım varmış gibi. 39 yaşımdan itibaren işler ters gitmeye başladı. By-pass ameliyatı kolay değildir. İnsan takla atmış araba gibi oluyor. Bir daha asla ayar tuturamıyorsunuz. Bir insanın hayatta yaşayabileceği en büyük birkaç ameliyattan biri. Batın ameliyatları gibi de değil. Kemik yapı var. Göğüs kafesi onu kesiyorlar, ekartörlerle esneterek göğsünüzün tam ortadan açıldığını düşünün. Kendinizi o haldeyken bir gözlerinizin önüne getirin. Anestesi süresi de çok uzun. En az 4-5 saat. Kalp durduruluyor. Kan dolaşımı pompaya bağlanıyor. Vücut soğutuluyor. Kan kimyası allakbullak oluyor tabii.

İşte bütün bunları bana bir insan, bir hekim, bir kalp damar cerrahı yaptı. Suç ortaları da var. Bütün bir ameliyathane ekibi. Başka biri bunu yapsa planlı cinayet girişimi. Her türden ağırlaştırıcı sebep var. Hunharca hislerle insanları kesip biçenlerden çok farklı değil.

By-passla kalmadı tabii.. Ameliyatlar devam etti. Organlarım bir bir su koyuvermeye başladı. Hemoroid, mide kanaması, kırıklar. Orhan Veli yaş otuzbeş yolun yarısı demiş ya.
Doğru demiş. Gerçekten de öyle. Bundan sonrası hep yokuş aşağı.

Doğrusu ben korkuyorum. Ölmekten değil, sürünmekten, acı çekmekten korkuyorum. Meslekte ehil olmayan, acemi olan, ihmalkar, dikkatsiz, özensiz hekimler var. Onlardan zarar görürüm diye korkuyorum. Son yıllarda sayıları çok daha fazla arttı. Biz kendi camiamız içinde bunları bilir ve tanırız.

Namussuz hekimler de çoğaldı. Misal olsun diye söyleyeyim, sokaktan geçen kedilere, köpeklere bile protez çaktığı söylenen bir ortopedist meslektaşımız vardır. Çok da dindardır haaa. İki lafından birinde kul hakkından bahseder. Sorgu meleklerinden çok korkarmış falan. Hastanın ağızdan girip, burnundan çıkan ikna kabiliyeti çok güçlü hekimler. Biz bunları bilir ve tanırız az çok. Ama hastalar bilmez. Bilemez.

Ben kendi hesabıma bilincim açık olduğu sürece kendimi ve sevdiklerimi namussuz, acemi, ehil olmayan hekimlerden koruyabilirim diye düşünüyorum. Korkum ben baygınken beni rastgele bir acil servise, rast gele bir hekime getirmeleri.

Doğrusu her ile birkaç tıp fakültesi kampanyası, senede on binlere varan hekim mezuniyetleri, yetersiz öğretim üyelerinin hızlandırılmış akademik kariyer imkanlarıyla artırılması, paraya dayalı sağlık sistemi. Bütün bunlar korkutucu.

Bir de cemaat işleri var. Bakın bu da çok önemli. Cemaat bağlantılarını meslekte yükselmek için kullanan kifayetsiz muhterisler var. Hastanemizde tek bir ameliyat yapmadan beş sene çalışmış cemaatçi bir beyin cerrahımız vardı mesela. Sonradan önce hemşirelik yüksek okuluna müdür, daha sonra da ilimizdeki üniversitenin beyin cerrahi kliniğine şef oldu. Siz şimdi üniversitenin bilimsel seviyesini bir düşünün. Ameliyat yapamayan bir beyin cerrahisi hocası ve onun yetiştirdiği asistanlar.

Doğrusu hiç abartmıyorum. Ömrüm boyunca gördüğüm cemaat bağlantılı insanlar arasında mesleğinde ehil, bilgi ve beceri sahibi tek bir kişi görmedim. Ne hekim olarak, ne de başka şekilde. Ve dindar cemaat müritleri de onlara gidiyor. Kendilerini onlara teslim ediyor. Doğrusu Allaha inanmam ama, bir tür ilahi adalet var sanki. Din, din eliyle can alıyor. Osmanlıca parçalamak gerekirse, bu nasıl bir tevaffuktur yahu?!.. Sanki hak yerini buluyor...

Bence siz de korkmalısınız.

Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA



Necati Doğru: Açık uçlu!

Her genç, doktorun gönlünde "hayat kurtarmak" yatar. Bunun için doktor olmak isterler ve yıllarını "çalış… çalış… çalış…" üzerine kurarlar. TUS'a yani Tıpta Uzmanlık Sınavı'na girecekler. Sözgelimi sorular sorulacak: Hasta, "karın ağrısı şikayeti" ile geldi önce ne yaparsın?

Ne biliyorsan yaz:

-Karın muayenesi yaparım.

-Kan tahlili yaparım.

-Hemen MR'a yollarım.

-Hemen biopsi alırım.

-En pahalı ilacı yazarım.

-Sorgulama (anamnez) yaparım.

Bu cevapların hangisi doğru? Sınav kağıtlarını okuyacak olanın hükmüne kalmış. Cevap olarak; "en pahalı ilacı yazarım" diyen doktor adayını "uzmanlık bilgisi tam" ilan edebilir.

Çünkü o torpillidir.

Çünkü o kayrılandır.

Çünkü o yandaştır.

Açık uçlu pistondur.

* * 

Genç doktorlar.

Bütün TIP öğrencileri.

Şüphe içindeler.

Kuşku duymaktalar.

İstanbul Tıp Fakültesi Halkçı Sağlık Kulübü üyesi genç doktorların bana anlattığına göre, TUS sınavları, bugüne kadar "kapalı uçlu" sorularla yapılırdı: Soru; yine "Karın ağrısı şikayetiyle gelen hastaya önce ne yaparsın?" diye sorulur ve altında "a-b-c-d-e şıkları" sıralanırdı. Şıklardan biri doğru cevaptı.

Bilgiyi objektif ölçmekti.

Kim doktor gibi doktor?

Kim doktorluğu hak etmiş?

Kim kadroya alınmalı?

Sınavlarda mümkün olduğunca "tarafsız ve objektif" olarak belirlenebiliyordu. Çünkü sorular kapalı uçluydu ve sınav kağıdını okuyanın keyfine bırakılmıyordu.

Açık uçluya geçildi.

Doktorlar şüpheye düştü.

Kalplerine kuşku girdi.

Tıpta Uzmanlık Sınavı'na (TUS) girerek; Üniversite Hastaneleri, Eğitim Araştırma Hastaneleri, Sağlık Bakanlığı TIP Fakülteleri ve diğerlerinde doktor olma şansı arayanların seçimine "açık uçlu torpil" girecek.

Şüphelenmek sağlıktır!

Yeter ki kanıtın olsun.

Genç doktorların kanıtı var.

KPSS sınavlarında toplu kopya kayırmacılığı ve soru şifreleme skandalları yaşandı.

Zerre sıkılma olmadı.

* *

Başta Tayyip Erdoğan,

Bütün kadrosu çürüdü.

Sayfalarca "VIP Torpilli Listeleri" yayınlandı. Dürüst, çalışkan, namuslu, beyin emeğine güvenerek sınavdan geçmiş milyonlarca genç insanın hakkının yenildiğini Meclis kürsülerinden milletvekilleri dile getirdiler.

Zerre utanma olmadı.

Genç doktorlar uyarıyor: Türkiye'de "açık uçlu torpilin hedefine bu kez devlet hastaneleri ve sağlık kurumları" konuldu. Türkiye sağlığından da çürütülüyor.

Uyanın!

Grev erteleme! Vatan hainliği!

Bu çağda, bu koşullarda "Vatanımızın milli güvenliği tehlikeye girer diye işçilerin grevini" ertelemek aslında vatan hainliği sayılması gerekir. Çünkü işçilerin grevini erteleyerek aslında "sosyal barışı" bozmuş ve vatanın güvenliğini tehlikeye atmış oldular. Devletin ve iktidarın, işçilerle işveren arasında anlaşmazlık çıktığında tarafsız davranması "onları uzlaşabilecek bir çizgiye" doğru yönlendirmesi beklenir. Tersi oldu. DİSK'e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası üyesi 15 bin işçi 22 işyerinde greve gidince Bakanlar Kurulu (yani Tayyip Erdoğan) patronların yanında yer aldı. Grevi 60 gün ertelediler. Devlet gücü sermaye gücüyle birlik oldu, ucuz emek sömürüsü devam etsin diye işçinin gücünü ezdi. İktidar grevi ertelemeseydi; patronlarla işçiler bir noktada anlaşacaklardı. Üretim barış içinde ve işçi de memnun, işveren de mutlu devam edecekti. Ülkenin milli güvenliği sağlamlaşacaktı. Vatan hainliği yapıldı.


a45UyF587661-150202150748-06

 

Dusmanlarinizi sevin cunku kusurlarinizi yalniz onlar acikca soyleyebilir.

Benjamin Franklin

Said-i Nursi:
Ben Risale-i Nur u, ovmekle, ondan overek soz etmekle aslinda Kuran i ovmus oluyorum.
Cunku Risale-i Nur, Kuran in en guclu bir tefsiridir.
Hatta ondaki olanlar, Kuran daki olanlardan sizmis, suzulmus seylerdir.
Onun icin Risale-i Nur u hakli olarak ovuyorum
Iste Said-i Nursi ye gore, Said-i Nursi budur.
Boyle bir ulu kisi (!) dir.
Kendisini boyle tanitiyor Said-i Nursi.
Bir insanin, kendisinden boyle soz etmesi, kendisini boyle tanitmasi icin akil ve ruh hastasi veya maksatli olmasi gerekir.
Acaba bu ihtimallerden hangisi dogrudur?
Yoksa ikisi de dogru mudur?

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.

PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder