15 Şubat 2015 Pazar

Laik eğitim isteyen öğretmene savcıdan soru: Kuran'a inanmıyor musun?

Sayın Blog Takipcileri grubu uyeleri,

AMENTÜ DUASI nedir?

Amentü billahi ve melâiketihi, ve kütübihî ve rusülihî ve'l yevmi'l-âhıri ve bi'l-kaderi, hayrihî ve şerrihi mina'llâhi teâlâ ve'l-ba'sü ba'de'l mevt.
Haggun, Eşhedü en lâ ilâhe illAllâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühü.

Anlamı nedir?
Ben Allâh-ü Te'âlâ'ya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allâh-ü Te'âlâ'nın yaratmasıyla olduğuna inandım.
Öldükten sonra dirilmek de haktır.
Ben şahadet ederim ki, Allâh-ü Te'âlâ'dan başka ilâh yoktur.
Ve yine şahadet ederim ki, Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) O'nun kulu ve peygamberidir.

Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları, Süleyman'ın huzurunda bir araya getirildi. Onlar, düzenli bir biçimde sevk ediliyorlardı. Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler" dedi. Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki: "Ey Rabbim! Beni; bana ve ana babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!"( NEML /17-19)
Kuranda cinler ile alakali tahmini 42 ayet geçiyor
6:100 - Onlar, Allah'a cinlerden de ortak koştular. Halbuki onları yaratan O'dur. Bilgileri olmadan O'na oğullar, kızlar uydurdular. O'nun şânı onların uydurdukları sıfatlardan münezzeh ve yücedir.
6:112 - Biz böylece, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar birbirini aldatmak için süslü sözlerle vesvese verirler.Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları iftiraları ile başbaşa bırak.
6:128 - (Allah), onların hepsini topladığı gün, cinlere: "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız" der. İnsanlardan cinlerin dostu olanlar da şöyle derler: "Rabbimiz! Biz birbirimizden faydalandık. Nihayet bize tayin ettiğin vademize ulaştık". Allah da:"Sizin durağınız cehennemdir. Orada, Allah'ın dilemesi müstesna, ebedi olarak kalacaksınız" der. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.
6:130 - (Allah) "Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bugününüze kavuşacağınız hususunda sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" deyince onlar: "Kendi aleyhimize şahidiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve kendilerinin kâfir olduklarına şahitlik ettiler.
7:38 - Allah onlara: "Sizden önce geçmiş cin ve insan topluluklarıyla beraber cehennem ateşine girin!" der. Cehenneme giren her ümmet kendi din kardeşine lanet eder. Nihayet hepsi oraya toplandığında, sonrakiler öncekiler hakkında derler ki: "Rabbimiz ! İşte şunlar bizi doğru yoldan saptırdı. Onlara cehennem ateşinden kat kat azab ver". Allah der ki: "Herkesin azabı kat kattır, fakat siz bilemezsiniz".
11:119 - Ancak Rabbinin rahmetle yarlığadığı kimseler başka. Onun içindir ki, onları yarattı. Ve Rabbinin "Andolsun ki cehennemi cinlerden ve insanlardan tamamen dolduracağım" sözü böylece tamam oldu.
15:27 - Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.
17:88 - Ey Muhammed! De ki: "Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur'ân'ın benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine yardımcı olsalar bile, yine onun bir benzerini meydana getiremeyeceklerdir."
18:50 - Yine o vakti hatırla ki biz, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik. İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İblis'i ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne kötü bir değişmedir.
27:17 - Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları Süleyman'ın hizmetinde toplandı, hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu.
27:39 - Cinlerden bir ifrit, "Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm ve güvenim var." dedi.
34:14 - Ne zaman ki Süleyman'a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir olsalar o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı.
34:41 - Onlar da: "Seni tenzih ederiz. Bizim onlara karşı sığınacak velimiz sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmışlardı." diyecekler.
37:158 - Onlar, Allah ile cinler arasında bir neseb (hısımlık bağı) uydurdular. Oysa andolsun cinler bilirler ki, o yalancılar mutlaka cehenneme götürüleceklerdir.
41:29 - İnkâr edenler: "Ey Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi doğru yoldan saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım, böylece cehennemin en altında kalanlardan olsunlar." diyeceklerdir.
46:18 - İşte onlar kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları içerisinde haklarında azab vaadi hak olmuş kimselerdir. Onlar gerçekten hüsrana uğramışlardır.
46:29 - Ey Muhammed! Hani biz cinlerden bir grubu Kur'ân'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onlar Kur'ân'ı dinlemek için hazır bulundukları zaman birbirlerine "susun" dediler. Kur'ân'ın okunması bitince de birer uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
46:30 - Onlar kavimlerine şöyle dediler: "Ey kavmimiz! Gerçekten biz Musa'dan sonra indirilen ve kendisinden öncekileri tasdik eden bir kitap dinledik. O kitap gerçeği ve doğru yolu gösteriyor.
51:56 - Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
55:15 - Cinleri de hâlis ateşten yarattı.
55:33 - Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Ama Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz.
55:35 - Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.
55:39 - İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz.
55:56 - Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
55:74 - Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
72:1 - Deki: Hakikat bir takım cinnin Kur'ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi. Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik.
72:2 - O Kur'ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.
72:3 - Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk.
72:4 - Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş.
72:5 - Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız.
72:6 - Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı.
72:7 - Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek.
72:8 - (Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk."
72:9 - "Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."
72:10 - "Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?"
72:11 - Doğrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz çeşitli yollara ayrılmışız.
72:12 - "Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağız."
72:13 - "Doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik. Kim Rabbine inanırsa, ne hakkının eksik verilmesinden korkar, ne de kendisine kötülük edilmesinden."
72:14 - "Ve biz, bizlerden müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yolu arayanlardır."
72:15 - Ama yoldan çıkanlar, işte onlar cehenneme odun olmuşlardır.
114:5 - O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.
114:6 - Gerek cinlerden, gerek insanlardan.
Din söz konusu olunca bin bir çeşit din anlayışı var. Politik islam var, cihatçılar var, tekfirciler var. Şu imamın müritleri var, bu hocanın öğrencileri var. Zorbalar, dayatmacılar var. Bir de alışageldiğimiz dini kendisiyle ilah arasında kişisel, mahrem bir iş sayan insanlar var. Bazen de kendi kişisel din anlayışını evrensel bir ideal sayanlar var. Herşeyi birbirine karıştıranlar da var.

Evet, bana göre din her şekilde sıkıntılı bir konu. Elbette, bir ehven-i şer seçmek, hiç değilse bütün bu din anlayışları içinde dayatmacı, zorba olmayanları tercih etmek zorunluluğumuz var. Şans eseri atalarımız, dedelerimiz, nenelerimizin islam anlayışı tam da böyledir. Dayatmacı, zorba, politik İslam ise daha yeni, halkı son on yıllarda etkileyen bir olgu. Bu elbette bizi huzursuz etmeli.

Bu haberle ilgili iki temel konu var.
Birincisi laiklik:
Mürteci, cemaatçi, ümmetçi, politik islamcı, tekfirci, mürit hakim, savcı, vali, kaymakam, emniyet mensubu, doktor ve her türden devlet memuru neden olmaz diye soruyorlar.
Kişisel haklardan, insan haklarından, din özgürlüğünden bahsediyorlar.
Anlamıyorlar.

İşte bu haber tam da bize neden türbanlı hakim, savcı, kaymakam, doktor, memur olmaz, onu anlatıyor.
Öncelikle olamaz, olmamalı. Olursa işte böyle olur.
 
Bu tipten insanların savcı olabildiği bir memlekette adalete güvenemezsiniz.
Cemaatçi doktorlara kendinizi teslim edemezsiniz.

Bunun iki sebebi vardır.
Bunlar hem bilim dışı, gerçek üstü bir dünyaya dayalı dünya görüşleri nedeniyle mesleklerinde ehil olamazlar.
Doğrusu ben mesleğinde ehil olmayan bir hakim, savcı, doktor, mühendise ne kendimi, ne işlerimi emanet edebilirim.

Doğrusu tecrübeyle sabittir, hekim olduğum için izleyebildim,, ben bu güne kadar işinde eğil ve cemaatçi tek bir doktor, bir cerrah görmedim. Salt bizdendir diye bu hekimlere giden mürit hastalar ölmeden önce daha bu dünyada gereken cezayı çekmektedir.

İkincisi bunlar taraftır. Bunlar işlerini tarafına göre yaparlar.
Bunların yandaşları, yoldaşları vardır. Bir de karşı oldukları, düşmanları vardır.
Doğrusu benim bu kişilerin tarafında olmadığım da çok açık.
Aslında kendini mürtecilerin tarafında zannedenlerin de fena halde yanıldığını söylemek zorundayım. Çünkü mürtecilerin güvenilir bir tarafı yoktur. Siz kendinizi aynı tarafta zannedersiniz, ama bir bakarsınız ki hedef tahtasına sizi koymuşlar. ISID, Bako Haram, El Kaide. Hizbullah ve diğer bütün örgütler bize bunu çok güzel ispat etmektedir.

Ve ikinci temel konu şudur.
Cinler gerçekten de hurafedir.
Evet, artık yüzleşmek zorundayız.
Gerek İslamiyet gerekse diğer arkaik dinlerin hepsinin de amentüsü hurafedir.
Yoktur bunun başka türlü şekli.
Cinlere inanacaksınız, büyü, sihir ve diğer şeylere de inanacaksınız.

Seçim sizin, ya Müslüman olacak, cinlerle birlikte daha başka bir sürü safsataya inanacak ve olduğu gibi kabul edeceksiniz.
Ya da "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir." diyecek kendinize aklı ve bilimsel yöntemi klavuz seçeceksiniz.
Ya taş devrine takılıp kalmayı, ya da gelecek yüzyıllara uzanmayı seçeceksiniz.
Seçmek zorundasınız, ikisi bir arada olamaz çünkü.

İlahın, meleklerin, ilahi metinlerde anlatılanların, peygamberlerin peygamberliklerinin ve din adına söylenmiş hiçbir cümlenin sınaması, deneyi, gözlemi yoktur.
Koca koca insanların, ak sakallı ihtiyarların ciddi ciddi çocuklara masallar kabilinden işleri konuşmaları, tartışmaları iç burkucu bir durumdur.
Bir düşünün, Yüzüklerin Efendisinde bahsi geçen Orta Dünya'ya iman etmiş insanların saçma sapan tartışmaları size nasıl gelirdi.
Ya da Harry Potter film serisinde bahsi geçen cadılık ve büyücülük dünyası.

Evet, artık yüzleşmek zorundayız.
Ey insanlar, ey inananlar, ey Müslümanlar.
Kur"an gerçekten de cinlere, meleklere, ve daha başka bir sürü gerçek üstü olay ve varlığa inanmaya sizi zorlamaktadır.
Bunlar gerçek saçmalıklardır.
Bunlara iman etmek zorunda kalmanız sizi rahatsız etmeli.

Evet, cin peri masallarına inanan ve sizi bu inanç sisteminde yargılamaya kalkışan savcılar gerçek tehlikelerdir.
Bunların en kısa sürede devletten ayıklanması gerekir.
Toplumda cin, peri masallarına inanan insanların ıslah edilmesi şarttır.
Belki de siz de bu gruptan bir kişisiniz.
Artık zamanı geldi.
Siz de yüzleşmelisiniz.
Dinin hoşunuza giden yerlerini kabul edip, hoşunuza gitmeyen özelliklerini inkar edemezsiniz.
Bir bütündür, ya kabul edeceksiniz, sünnettir diye 9 yaşındaki kızınızı evereceksiniz, kadın haklarında taş devri şartlarına razı olacaksınız, dünyanın oluşu, insanın yaradılışı ve bütün dini kozmolojiyi olduğu gibi kabul edeceksiniz ya da inkarcı olacaksınız.

Yazıktır, sizlere, toplumunuza, çocuklarınıza, geleceğinize yazıktır.
Kendinizi mahfediyorsunuz.
Artık yüzleşin lütfen, yanlış, saçma sapan işlerdir bunlar.

İlla ki, inanma ihtiyacı içindeyseniz, lütfen bari hiç değilse insanın, evrenin doğasına uyumlu, kendi içinde çelişkiler barındırmayan, yalanlardan, yanlışlardan arınmış bir din bulun.
Bulamıyorsanız yaratın.
Bu safsataların sonu kan ve göz yaşıdır.

Bakın bir dünyaya, bütün islam ülkelerine bir bakın.
Ne görüyorsunuz?
Burnu boktan çıkmayan bir buçuk milyar insan.
Gönlünüz razı mı bu duruma, bu gidişata.
Klavuzunuz yanlıştır.
İslam aleminin içinde bulunduğu durum boşuna olmamıştır.
Sebepleri vardır.
Ve en başat sebep bizzat İslamın kendisidir.

Lütfen....

Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


Laik eğitim isteyen öğretmene savcıdan soru: Kuran'a inanmıyor musun?

14/02/2015 10:04

Artvin'de Eğitim Sen üyesi öğretmenlerin "laik ve bilimsel eğitim" talep eden bildiriler nedeniyle "dini aşağılama" suçundan tutuklanmalarını isteyen Savcı Yusuf Bahadır Özay hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) suç duyurusunda bulunuldu.

RADİKAL -Suç duyurusunda Özay'ın bildiride geçen "hurafe" sözünden neyi kasettiklerini sorduğu öğretmenin örnek olarak "cinleri, perileri" vermesi üzerine, "Kuran'da cin suresi var. Kuran'a inanmıyor musunuz?" sorusunu yönelttiği belirtildi. Milliyet gazetesinden Kemal Göktaş'ın haberine göre, Avukat Bedrettin Kalın ile gözaltına alınan dört öğretmenin imzasını taşıyan tutanağa adliyede yaşananlar şöyle yansıdı:

'CİNLER BİR ÖRNEKTİR'

Savcı Özay, bir öğretmenin ifadesi sırasında sert bir üslupla dağıtılan bildiride yer alan, "hurafeler"in neler olduğunu, eğitim sistemindeki, "dinsel gericiliğin" neler olduğunu sormaya başladı. Sorgulanan öğretmen ise genel olarak eğitimde laiklikten uzaklaşılmasının kastedildiğini söyledi. Ancak savcının ısrarla, "hurafelerin neler olduğunu" sorması üzerine, "Küçük çocuklara cinler, perilerin anlatılması bir örnektir" yanıtını verdi.

Bunun üzerine Özay, "Kuran'da cin suresi var, bunu bilmiyor musun? Kuran'a inanmıyor musun?" diye ısrarla sordu. Kalın, bu soruya müdahale ederek "Müvekkilin dini inançlarını sorgulayamazsınız. İnanıp inanmadığı gibi bir soruya cevap vermeyi reddediyoruz, bunu soramazsınız" dedi.

'BEN NE SORACAĞIMI BİLİRİM'

Özay ise, "Ben neyi soracağımı bilirim. Yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede bu soruyu sorarım" karşılığını verdi. Kalın ise, "Dini inançlarımızla ilgili bir soru soramazsınız" dedi. Savcının ısrarlı soruları üzerine öğretmen, "Eğitim sisteminin laik bilimsel temellere dayanması gerektiğini, zorunlu dini eğitimin doğru olmadığını, AİHM kararlarının da bu yönde olduğunu, devletin bu kararları uygulamadığını" anlattı.

Bundan sonra yaşanan diyalog şöyle gelişti:

'TOPLUMDA IŞİD VAR'

Avukat: Sayın Savcı, eğitim sisteminin dinsel inançlara göre düzenlenmesi toplumda tartışma yaratıyor. Bu konu çok tartışmalı, toplumda Aleviler var, Boko Haram var, IŞİD gibi örgütlenmeler var.

Savcı: IŞİD İslam değildir.

Avukat: Gidin bir de onlara sorun İslam mı, değil mi diye. Kim karar verecek olup olmadığına?

Savcı: O zaman Mustafa Kemal de din değil, Mustafa Kemal de din değil.

Bu tartışmadan sonra Özay, dört öğretmeni tutuklanmaları talebiyle Sulh Ceza Hâkimliği'ne sevk etti. Sulh Ceza Hâkimi, "dini değerleri aşağılama" suçunun 6 aydan 1 yıla kadar hapis öngördüğünü, ceza sınırı bakımından tutuklama kararı verilemeyeceğini belirterek öğretmenleri serbest bıraktı.

Savcı için suç duyurusu

Avukat Kalın, tartışmalardan sonra Özay hakkında, "görev ve yetkilerini kötüye kullandığı" iddiasıyla HSYK'ya şikayet başvurusunda bulundu. Özay'ın ifade sırasında, "kin ve nefretle" hareket ettiğini ileri süren Kalın, "20 yıllık öğretmenleri ayakta tuttuğuna" da dikkati çekti. Savcının, "Bildiride yer alan bazı ifadelerden yola çıkarak kişilerin inançlarını sorgulamaya başladığını" anlatan Kalın, sorular dayanılmaz bir duruma geldiğinde müdahale etmek zorunda kaldığını söyledi.



http://www.radikal.com.tr/turkiye/laik_egitim_isteyene_ogretmene_savcidan_soru_kurana_inanmiyor_musun-1293192

a45UyF587661-150215121330 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2015/02/15  20:04 78  73  6 undefined

 

Bir gun babama isleri diger insanlar gibi yapamadigim icin uzuldugumu soyledim.babamin nasihati: Margo koyun olma.insanlar koyunlari sevmezler.
Insanlar koyunlari yerler..

MARGO KAUFMAN

Risale-i Nur u sadece kuslar degil, gokte ve havada bulunan tum varliklar alkislar

Said-i Nursi
Islam dinine gore basta insan olmak uzere, butun yaratiklar kendi dillerince Tanrinin adini anarlar.

Mustafa Kemal olmasaydi

sen hictin
ya da pictin!

Hac in
boynunda
yatacakti ananla bacin
kim bilir kimin koynunda.

Mustafa Kemal olmasaydi
Incil okuyacaktin lisede,
nikahin kiyilacakti kilisede.

Saygi duymazsan Mustafa Kemal e
nankor kefere,
daha agir sozler isitirsin benden
bir dahaki sefere

Ali Nejat Olcen


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder