Ülkemizde son on yıllarda yaşanmış olan şeyleri tamamıyla Türkiye'nin kontrolümüz dışındaki, iç dinamiklerden, çevresel şartlardan, zamanın ruhundan kaynaklanıyor göstermek küresel oligarkların diliyle konuşmak anlamı taşıyor.
Oysa son on yıllarda yaşanmış dönüşümlerin liderleri, kadroları ve ana aktörleri yerli işbirlikçi kadrolardır.
Bu kadroları, bunların programlarını aklamak, bunların sorumluluklarını yok saymak mümkün değil.
Şöyle anlatalım.
Büyük bir trafik kazası yaşanmış olsun.
Bu kazanın sebeplerini sayarken, şoförün ve kaza karışan diğer araç şoförünün kusurlarından bahsetmeden, bütün sebepleri hava ve yol şartlarına bağlamak yanıltıcı olur.
Art niyetlidir.
Evet, çok partili rejime geçildiği yıllardan bu yana ülkemizin dümenini merkez sağ partiler ya da bunların koalisyonları yönetmiştir. Genel olarak bütün bu partiler ve kadroları batılı küresel oligarşik düzenle barışık, onunla işbirliği içinde olamaya, balans ayarını korumaya çalışan kadrolardır.
Özelleştirmeler, özerkleştirmeler, kamu varlıklarının küresel oligarklar devrine sebep olacak programlar, kuvvetli borçlanma programları, devletin küçültülmesi, devletin regülatör rolünün dahi sınırlanması, uluslar arası hukuk kurumlarının ulusal kurumlar üzerinde hak ve yetki sahibi olması, batı ittifakının bütün kurumlarının vesayetinin kabul edilmesi. Bütün bunlar ülkemizde iktidar olmuş bütün merkez sağ partilerin programlarının ortak payandasıdır.
Bu gün bulunduğumuz noktada bütün bunların göz ardı edilmesi, bu kadroların, bu kadroların liderlerinin, vizyonlarının, işbirlikçi yönlerinin göz ardı edilmesi kandırmaya yöneliktir.
Evet, ülkemiz giderek ağırlaşan şartlara katlanmak zorunda kalmaktadır. Ulusal bir trafik kazasını yaşamaktayız. Ülkemiz sürdürülemez bir gidişle duvara doğru ilerlemektedir.
Elbette şoför, şoförün akıl hocaları hatalıdır. Halkımız bunlarla yüzleşmek zorundadır. Kazanın sebebi hava ve yol şartları gibi bizim tamamıyla kontrolümüz dışında olan sebepler değildir. Kaldı ki, hava ve yol şartları ne kadar kötü olursa olsun, kazaya sebep olmadan sürüşü devam ettirmek şoförün sorumluluğundadır.
Türk halkı bu kadroları, bunların ideallerini, liderlerini birçok kez oylamış ve onaylamıştır. O halde yaşanan gelişmeler karşısında yalandan şaşırıyormuş, şoka girmiş gibi yapmanın da bir anlamı yok.
Zarın neresinden dönülürse kardır. Hiç değilse bu andan itibaren bir öz eleştiri, bir yenilenme arayışı başlatılmalı. Yoksa düşmanlarımızı, rakiplerimizi, küresel oligarşiyi, siyonistleri, komplocuları suçlayarak bir yere varamayacağız.
Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / mehmet_yazici@runbox.com / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
Arslan Bulut: "Bordo bereli"ye hiç yakışmadı!
— 14 Eyl, 2015
Televizyonlarda terörle ilgili programlarda sık sık görüşüne başvurulan emekli askerlerden biri olan Mete Yarar, Hürriyet'ten İzzet Çapa'ya şu açıklamaları yaptı:
"2008'de dönemin MİT Başkanı Emre Taner, tarihi bir konuşma yapmıştı: 'Eğer toplumsal sorunları çözmez; güçlü bir ordu, ekonomi, siyaset ve dış politika oluşturamazsak, ulus devlet olarak kalmamız mümkün değil. Yoksa bu coğrafyadaki bütün ulus devletler gibi biz de dağılacağız.' Aynı zamanda dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de 'Büyük bir çukura yuvarlanıyoruz, eğer kendi sorunlarımızı bugün çözemezsek, ileriki yıllarda bizim adımıza başkaları çözecek' demişti. Aslında devlet çok uzun zamandan beri Arap Baharı ve üzerimize gelen bu trenin farkındaydı. Bir müddet bu sorunların üzerine gidildi ama sonra bırakıldı. Yaşadığımız şiddetin sebebi tek başına PKK veya Türkiye'nin iç sorunları değil aslında."
***
Emre Taner, MİT'in 80'inci kuruluş yıldönümünde, "Bulunduğumuz dönem, gelecekte birçok ulus devlet ve milletin hızlı bir şekilde tarih maratonunu kaybetmeye başladığı süreci anlatacaktır. Bu devletler günümüz teknolojik devriminin ve küresel ekonominin rekabetine dayanamayıp ulusal egemenliklerini de büyük ölçüde yitireceklerdir" demişti.
Oysa dağılmaya zorlanan ülkeler, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya gibi federasyonlardı. Irak, Suriye ve Libya ise ulus devlet değildi. Evet Sovyetler rekabete dayanamamış ve çözülmüştü, Yugoslavya'yı ise özel bir projeyle çökerttiler. Irak, Libya ve Suriye'yi parçalayan da hedefi 22 İslam ülkesinin haritasını değiştirmek olan ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi'dir.
Bu itibarla, dağılmalar kendiliğinden oluyormuş gibi söylemler kullanmak, gerçekleri örtmeye çalışmaktır.
***
Emre Taner, "Ulus-devlet yapısına yönelen tehdit ve kaynakları iyi algılayabilmek, ulusun karşı karşıya olduğu fırsatları ve tehditleri öngörmek, doğru analiz edebilmek ve uygun vasıtalar ile karşı koymak zorunluluğu/ihtiyacı her zamankinden daha fazla hissedilir hale gelmiştir" demişti ama gerçekte Türkiye'nin ulus devlet yapısına en büyük tehdit, öncelikle devleti yöneten kişilerden geliyordu…
"Federasyonu tartışalım" ve "Türk dediğin nedir ki?" lafları ile ulus devlet yapısını sarsmaya başlayan Turgut Özal, bu ülkenin Cumhurbaşkanı idi. Ulus devletin temeli olan Türk kimliğini Anayasa'dan çıkarmaya çalışan Tayyip Erdoğan, halen Cumhurbaşkanı'dır
***
Abdullah Gül de kuruluş felsefesine temelinden karşı olduğu bir devletin başına geçmişti. Gül, "Milliyetçilik öyle olmuş ki Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela bunları açık söylemek zorundayım, 'Ne mutlu Türk'üm diyene' lafını tutup her yere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür. Türkiye'nin bütünlüğünü tehdit eden, en büyük tahribatı vermiş olan sistemin ilkelerinden biri de laiklik ilkesidir. İkinci Cumhuriyet, yeni Osmanlıcılık kavramlarının ve bu tartışmaların ortaya gelmesini ben çok sağlıklı görüyorum ve geleceğe çok ümitle bakıyorum" diyen kişi Abdullah Gül değil miydi? 2006 yılında Abdullah Gül, "Büyük Ortadoğu Projesi, Türkiye'nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile birlikte hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek" dememiş miydi?
Arap Baharı, Türkiye'de tezgâhlanmamış mıydı?
Amerikan politikaları doğrultusunda Libya ve Suriye'yi çökerten de Türkiye'yi yönetenler olmadı mı?
Bütün bunları yok sayıp, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye'ye yönelik ABD saldırılarından hiç bahsetmeden, üstelik bu projelerin destekçisi olan kişilerin söylemleriyle meseleyi izah etmek, bir "bordo bereli"ye hiç yakışmadı!
yeniçağ
a45UyF587661-150914111825 Oraj Poyraz oraj_poyraz@alpinaasia.com
2015/09/14 12:10 1 39 undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com
DORT YAPRAKLI YONCA
. . . . . .
Cikamaz cocuklugundan disari
Kimse.
Oynamamiz bundandir.
Kara toprakla binlerce yil.
Cikamaz cocuklugundan disari
Kimse.
Bundandir sevmemiz
kiraz agaclarini.
Cikamaz cocuklugundan disari
Kimse.
Kardesligimiz bundandir
Mavi sularla binlerce yil.
Cikamaz cocuklugundan disari
Kimse
Bundandir inanmamamiz
Kocaman bombalara.
Fazil Husnu DAGLARCA
Mustafa Kemal ve arkadaslari, Yunanlilara karsi buyuk bir saldiriya hazirlaniyorlar.
Bu cilginca tesebbusun amaci, yine izmihlal, izmihlal, izmihlal...
Cunku Yunanistan in ordulari var, techizati var..
(ALi KEMAL, Peyami Sabah, 7.8.1920)
Nurullah AYDIN : ARAPCILARIN TURK DUSMANLIGI
31 Agustos 2015-ANKARA
Arap hayranligi neden? Dinci TV lerde Turk tarihinin kahramanlari yok. Arap kahramanlarini yuceltecek yalan yanlis menkibeler, beyinlere dini degerler adiyla yutturuluyor.
Anadolu insani gittikce Arap kulturu, tarihi ile asimile ediliyor.
Turk, Arap iliskilerine tarihi gercekler acisindan bakalim da anlamlandiralim.
Arab menaibinde ve bilhassa Tefsir ilimlerinde; Turkler insanlik dusmani bir canavar seklinde tasvir edilmislerdir. Akil ve izana sigmayacak iftiralara ugramislar ve ezcumle yamyamlikla itham edilmislerdir.
Buhar-i, Tabar-i, Al-Bagdad-i, Al-Balhi, Beyzavi, Makdisi, Nesefi, Nuveyri, Ibn il Esir ve digerleri; yecuc ve mecuc un aslinda Turkler oldugunu ve hem Araplara hem de insanliga felaket getirici yaratiklar oldugunu savunmuslardir.
Al-Bagdad-i;Lubab ut-Tevilfi maani-it Tenzil adli kitabinda: yecuc ve mecuc un Turkleri tanimladigini belirterek yecuc sozcugunun asli atesin seraresi ve isigi anlamina gelen Ecic unnar maddesindendir, onlarin bu adla cagrilmalarinin nedeni ise kesret ve siddetleri itibariyle Ecic e benzetilmelerindendir. Neslen Yafes ibn Nuh evladindandirlar ve Turkler onlardandir. Bu Turklerin ileri kollarinin Suriye ve Horasanda bulundugunu anlatir.
Ahmed-i Iskendernamesinde; Turk her seyi yakip yikan yaratik olarak tanimlanmistir.
Ibn Haldun un Mukaddime kitabinda; Turkler, hirsiz ve talan ruhlu, kaba ve hasin, ayagini bastigi heryeri harabeye ceviren,kanun ve hukuk duygusundan yoksun diye tanimlar.
Turklerle Araplarin ilk savasi; M.S.642 yilinda Horasan, Maveraunnehir (Ceyhun, Seyhun) ve Tohoristan bolgelerinde olmustur. Arap ordulari, Turk Yurtlarina saldirmislardir. Arap tarihcilere gore guya Turkler 732 yilina kadar dayanabilmisler ve kafirler dagilmislardir. Araplarin; Turk Yurtlarinda akittiklari oluk oluk kan M.S.1000 li yillara kadar devam etmistir. Turk Kentlerinin Araplar tarafindan yakilip yikilmasi, cocuklarinin kadinlarinin kitleler halinde kilictan gecirilmesi, esir alinip kole olarak Arabistan a getirilmesi cihat geregi gosterilmistir. Arap hutbelerinde Ey Allahim; Turklere ait ne varsa her seyi yok et, onlarin guclerini cokert, uzerlerine felaket yagdir diye dualar edilmis. Cemaatlerden de hayir temenni etki, Allah onlarin ayaklarinin altina buzlar yerlestir de kayip dussunler diye dualar istenmistir.
Araplar; 1900 yillarda Anglo-saksonlarla isbirligi yaparak Turk u arkadan harcerlemis ve topraklarina onlari yerlestirerek, Guney bolgelerimizin isgaline yardim etmislerdir. Turklerin iclerine sizarak genellikle seyhulislamlik makamlarina gelmisler. Cikardiklari fetvalarla, Anadolu Turklerini asagilamislar, yonetimin guvenine dayanarak Kavm-i Necip (ustun kavim) unvaniyla her turlu hileye basvurmuslardir. Ingiliz Lawrence le isbirligi ederek onlari korumak amaciyla orada bulunan Turk askerini arkadan harcerleyerek Arap collerinde binlerce Vatan evladini sehit etmislerdir.
1965 yilinda BM de Kibris oylamasinda Turkiye aleyhine oy kullandilar.1976 yilinda BM de Turkiye nin Kibris i terk etme oylamasinda da cekimser kalarak Turkiye aleyhine karar cikmasina neden oldular. 1975 yilinda Misir Baskani Enver Sedat; Kibris a donen Makarios a kardeslik telgrafi cekmistir. O donemde Filistin Kurtulus Orgutu lideri Yaser Arafat; Kibris Rumlarina Biz sizleri kardes mucadeleciler sayiyor, sizin zaferiniz bizimde zaferimiz olacaktir cunku Dusmanimiz ortak dusmandir. demistir. Makarios un olumunde tum Arab Ulkeleri Bayraklarini yariya indirerek 3 gunluk yas ilan ettiler.
Bir Arap ulkesinin Turk Liderin olumu uzerine yas ilan ettigini, bayraklari yariya indirdigini gordunuz mu, duydunuz mu?
Turk un 7000 yillik Islamiyet oncesi sanli Tarihi gormezden gelinerek, 1071 baslangic alinarak MS 642 den bugune Arab in Turk e olan kini yok sayilmistir, sayilmaktadir.
Her turlu melanet; Turk e karsi duyulan genetik kinlerden gelmektedir.
Kendi irktaslarina yapilan katliamlara karsi, niye hic bir Arab in sesi cikmaz da Turkiye den birileri sokaga dokulur? Celiski degil mi?
Turkiye de Emeviler, Selcuklular ve Osmanlilar donemi gelip yerlesen 7 milyon Arap sinsice tarikat ve cemaatlerde yuvalanarak, millet, ummet kavramlari altinda Arap inancini, dusuncesini yasayisini, liderlerini, tarihini, kulturunu telkin etmektedirler.
Turk Milleti; gercekleri gormek, anlamak, uyanmak zorundadir.
GuNuN SoZu: Mensubu oldugun milletin degerlerini tarihi kimligi ile bil ve hisset.
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder