11 Şubat 2017 Cumartesi

Türkiye Ekonomisi: Büyük Resmi görün artık

 


Türkiye Ekonomisi: Büyük Resmi görün artık

9 Şubat 2017

Hayır, beni yanağımdan öpseniz Varlık Fonu (TVF) hakkında yazdıramazsınız. Çünkü bir kaşık suda fırtına kopartıyorsunuz. Sanki Ziraat Bankası, BOTAŞ, vs'nin TFV'na devredilmeden önce nasıl yönetildiğini biliyordunuz da şimdi "içi boşaltılacak" diye şikayet ediyorsunuz.

Super Bowl'da THY reklamında oynayan Morgan Freeman'ın nasıl 32 dişini göstererek sırıttığını gördünüz mü? Zenci kardeşimin banka hesabı o kadar şişti ki torunları crack partisi yapıyor be. Hesap veren bir devlette kamu kuruluşunun uçaklarının yarısı hangarda yattığı zaman Meclis-i Mebusan hemen bir komisyon kurup "niye bu kadar para harcadın, Freeman reklamda oynadı diye kaç koltuk satmayı planlıyorsun?" diye hesap sorar. Bunu yapmadıktan sonra THY hisseleri ister TVF'nda olsun, ister Beş Tepe'nin özel hesabında, kaç yazar?

Büyük bir azim ve çelik bir iradeyle sizi sıcak gündemin yakıcı şehvetinden çekip alarak bilmeniz gereken konulara odaklayacağım. Evet, pis bir iş ama yapacağım bunu. Çünkü tarihi bir referandum geliyor ve EVET derseniz tek bir şahıs sizin geleceğinizle ilgili tüm kararları verecek. O şahıs zaten halen o kararları veriyor, dolayısı ile niye bir de referandumla halka sormak ihtiyacı duyar, bilmiyorum, ama son zamanlarda verdiği ekonomik kararların sonuçlarına bir bakalım ve bu kafayla gidersek nasıl bir gelecek bizi bekliyor görelim dedim. Size Büyük Resmi göstereceğim, ulan.

2016 kayıp yıldı. Okumayı sevmediğiniz için fotoğraflarla anlatayım. Bakın sanayi üretimi nasıl yavaşlamış. Yalnız 2016 içinde değil, o şahsın Türkiye'de yönetimi konsolide ettiği son yıllarda:

Yavaşlayan yalnız üretim tarafı değil. Tüketimin barometresi perakende satış hacmi de "geberingen":

2016'nın ruhuna fatiha. 2017 için "hard veri" yok. Ama karma güven endeksi bize Ocak ayında da işlerin hiç de iyi gitmediğini anımsatıyor.

Bir de krediler var elimizde yüksek frekanslı veri olarak, onlara da bakalım:

Bu manzarayı iyi irdeleyelim. Tüketici tükenmiş. Artık kredi kullanamıyor, yılbaşından bu yana artış sadece %0.4.Ama şirketler yarın kalmayacakmış gibi krediye abanmış. Sizce niye? Acaba aniden bir sabit sermaye yatırımı ve istihdam patlaması mı yaşanıyor bu güzel ülkemizde? Hadi ya, şakamı bu? Hayır, artık işletme sermayesi ve nakit akımı tükendi. Faiz ve bordro ödemek için kredi alıyorlar. Nasıl olsa iflas yasak, bankalar da her krediyi 2 kez yeniden yapılandırabiliyor. Karşılıklı ahlaki riziko doğdu. Alan memnun, veren memnun demişler ya, işte o durum.

Ama bu kısa vadeli analizlerle uğraşmaktan bıktım artık. Söz verdim size Büyük Resmi göstereceğim. Büyük Resim Trump'la başlıyor. Hiç kuşkunuz olmasın Trump Kongre ile anlaşıp yüksek dozda vergi indirimi, bir miktar gümrük vergisi ve altyapı harcamalarını içeren bir paketi sonbaharda yasalaştıracak. ABD'de ekonomi tam kapasitenin ötesine hızlanacak. Enflasyon Fed ve yatırımcıları telaşlandıracak. Fed gelecek sene beklenenden çok daha hızlı faiz artıracak. Yatırımcılar da 10 ve 30 yıllık DİBS satacak, yani global faizler artacak.

Geçen yıl Euro-bölgesi (EB) ABD'den daha hızlı büyüdü. Eğer Le Pen seçilmez, Merkel de yeniden seçilirse, EB bu sene de %1.7 civarında büyür ve kalıcı enflasyon üretmeye başlar. AMB gelecek sene tahvil alımı yapmaz. Küresel finansal koşullar ciddi boyutta sıkılaşır.

Bu Büyük Resmin dış koşullarla ilgili kısmı. Dolar ve Euro Gelişmekte Olan Ülke (GOÜ, Piyasalar= GOP) para birimlerine karşı değer kazanacak, kredi maliyetleri yükselecek.

Gelelim Türkiye kısmına. Cari açık bu sene de GSYIH'nın %4'nün altına inmez. Hükümet şirketlerin F/X kaldıracını azaltmaya uğraşıyor, ama nasıl? Şirketlerin faiz ödeyecek gücü kalmamış, TL kredi kullanıyor, ana parayı nasıl geri ödeyecek? Türkiye bu sene de, gelecek senede vadesi gelen dış krediler artı cari açığı finanse etmek için 200 milyar dolar civarında para bulmak zorunda. Bu paranın TL maliyeti (faiz artı kur farkı) zehir, canım kardeşim, zehir. O kadar yüksek ki karlı bir yatırıma dönüştürmek imkansız. Sadece faizini ödeyebilirsin, infaz kararını bir yıl daha ertelersin.

Dolar ve Euro yükselip küresel finansal koşullar sıkılaştıkça, TL varlıklarında cazibesi azalacak. TCMB ister istemez faiz artıracak. Mızıkçılık ederse iki şey yaşayacağız. Birincisi DİBS faizleri tepe yapacak. İkincisi TL yeni tarihi dipleri deneyecek.

Şimdi toparlayalım. Şirketlerin borç ödemekten iflahı kesilmiş, artık yatırım yapamıyor, işçi çıkarıyor. Tüketici sadece geliri kadar harcıyor, çünkü krediler küresel koşullara paralel iyice pahalanmış.

Bu ekonomi nasıl büyür? İhracatla büyümez. Çünkü, hiç bir zaman büyümedi. Ayrıca,ihracatın ithalat içeriği de %50'nin üstünde. Bütçe fayrap edilecek, 1-2 çeyrek biraz ferahlama yaşayacağız, ardından iç borçlanma tırmanacak, DİBS faizleri iyice yükselecek ve iç talebi boğacak, ya da sıcakpara kaçacak ve ödemeler dengesi sallantıya girecek.

Yol bitti. TVF, bankaları kötü yola sevkederek ucuz kredi verdirtmek, 1.5 milyon gence istihdam yaratmak. Bunlar günü kurtaran, ama yarını ipotek altına alan hamleler. Dışardan gelen ve etkisi yıllar sürecek o büyük dalganın etkisini bertaraf etmez.

Bu ekonomi artık en fazla %2 büyüme üretir, üstelik maliyeti de her daim %8-9 enflasyon olur.

Size daha acı bir fotoğraf daha vereyim. Twitter'de bir arkadaştan arakladım. Türkiye'de genç nüfusun eğitim durumudur:

Sadece %15'i üniversite eğitimi görmüş, geri kalanı nasıl yüksek katma değerli (ücretli) iş bulacak acaba? Gelecek nesillerde bu oran artabilir, ama aldıkları eğitimin kalitesi düşecek, çünkü üniversitelerde hoca bırakmadık.

Köprü yaptık, geçen yok. Üniversite kurduk okutan yok. Fon kurduk Varlık Yok. Demokrasinin adı var, sanı yok. Yeni Türkiye kurduk, eskisinden dirhem farkı yok.

FÖŞ

Facebook sayfalarımı ziyaret edin

https://www.facebook.com/ayesilada

Twitter: @AtillaYesilada1


http://www.paraanaliz.com/2017/ekonomi/turkiye-ekonomisi-buyuk-resmi-gorun-artik-7428/


Okur yorumları:

Selçuk Gökhan Gerlikhan · Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Eski Türkiye'ye haksızlık etmişsiniz,o günleri bile arar hale geldik.

- - -

Levent Kozanoglu

eski türkiye denen ülke, tüm sorunlarına ve az gelimişliğine rağmen, köylüsüyle kentlisiyle mütevazi bir kaliteye sahip, bizler için umut veren bir ülkeydi (bence, 60'ların sonlarına, hatta bir ölçüde 70'lerin ortalarına kadar). artık, azgınlaşmış, arsızlaşmış, küstah bir liyakatsizlik kol geziyor bu ülkede.

- - -

Bingöl Öz

Büyüme %2 , cari açık (-)%5. Sonuç (-)%3. Kapatacak finansmanı bulursan(-) %3 reel etkiye rağmen büyüyomuş gibi gözükürsün. Gibi gibi yaparsın yani. Cem Karaca nın bir şarkıı sözü geliyor aklla;

"Alinin küllahını veliye uydur, Velinin kini Ali ye

Aldat dur, Aldan dur

Oğlum hayat bu mudur."

Bize de böyle bir hayatı münasip görmüş kader. Saygılar

- - -

Yalcin Sardagi · Guzelyalı, Izmir, Turkey

genç mühendislerle de çalışıyorum, çoğunluğunda teknoloji üretecek ya da iyileştirecek kapasite yok; ha patron mu? o da bırak teknoloji geliştirmeyi mevcut işini ayakta tutma derdinde

- - -

Sultan Günaydın · Istanbul, Turkey

Hem ekonomi hem özgürlükler elden gidiyor. Canımız çok acıyacak çok...

- - -

Hakan Küçüker · Kürşad Bey İ.Ö.O'Da İngilizce Öğretmeni

Tarzan zor durumda desene...

- - -

Cengiz Çaliş · Anadolu University

Bu millete layıkdır

- - -

Selim Akgün

Küresel enflasyonun yükseldiğini ilan etmelerini bekleyedur sen... FED'in hızlı faiz artışı 2018'e mi kaldı? Hani bu yıl 3 faiz artışı yapacaktı?! FED'in elindeki dev bilançosunu küçültmeden faizleri hızlıca artırmaya kalksa tahvil kağıtları elinde patlamayacak mı?...

- - -

Selim Akgün

TR'nin ekonomik buhranı Çin'i de dahil edecek GOÜ balonunu patlatarak küresel boyutta bir kriz yaratma ihtimali var mıdır acaba?

- - -

Selim Akgün

Neyse ki, Ypg'nin götü yemeyince Türk askerini kelle kesen canilerin sözde başkenti Rakka^ya sürecekler. Ordan biraz cebimize harçlık koyarlar, böylelikle bu yılı az kur artışıyla geçiştiririz gibime geliyor.

- - -

Turgut Karadağ

BAB a bile giremeyecek TSK

- - -

Trader Emre

harika yazdınız

- - -

Oğan Keskiner....

- - -

Mahir Temiz · Anadolu University

THY reklamına giden paraya yazık edildiğine katılıyorum, ne yani reklamı çıktığı için mi ben THY uçağına bineceğim, yoksa gideceğim güzergaha uçtuğu için mi? yazınızın diğer bölümlerine katılmam mümkün değil sayın FÖŞ.

- - -

Gülhan Bor · Ankara, Turkey

Maalesef çoğunluğun umursamazlığı ve bilinçsizliği nedeniğyle uçuruma doğru yol almaktayız.Eğitimsizliğin ve cahaletin kaçınılmaz sonucu.

- - -

Seyfullah Gün · Omer Halisdemir University

15+ nüfusun eğitim durumunda üniversite ve yüksek lisans yapmış olanlar 15.15 çıkmış pardon da 18 19 yaşında liseden çıkan biri nasıl üniversite mezunu olabilir iyi niyetli mi simdi bu istatistik... Ha üniversitelerimizin kalitesi de tartışılır o da ayrı

- - -

TC Ilyas Yavuz · Suudiarabistan albaha'Da Işveren

Mış gibi yönetmek mış gibi yaşamak ta bi yere kadar.

- - -

Ekonomi Dostları · Ankara University, Law School

Good work :) Ekonomi Dostları

- - -

Murat Saka · Self-Employed'Da Owner

hocam hiç mi iyi bişey yok . selamlar

- - -

Aysun Şentürk

%15 üniversite mezunun %1 odtü,bogaziçi vs dir,gerisi kalite problemi var,

Egitim bir yara

- - -

Musa Kazım Alarko-carrier · Isi Teknik Alarko Yetkili Bayi Satici'Da Sahibiyim

Adalet Partisi yola çıktı tutmadığımız el gitmediğimiz yer bizim değildir

- - -

Atilla Yesilada · Rensselaer Polytechnic Institute

Tümn yorumlara tşkr. Okuyup tartıştığınız için için minnettarım.

- - -

Neşet Katırcıoğlu · Gazi Üniversitesi

TAKMA KAFanı...

- - -

İlkay Çetinalp · Tekirdag

Sayın Yeşilada şahlanacak Türkiyeyi güzel özetlemişsiniz.

- - -

Turgut Karadağ

Doları al kasaya koy diyon kısaca hacım....

- - -

Turgut Karadağ

90 m2 beton demiri 1 milyon tl ye satmaya çalışıyolar, konut olmuş balon patlasın bi zahmet


a45UyF587661-170211154438 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/02/11  18:15 2  65  alelma@yahoogroups.com


 


Goz kirpacak kadar bir zamanda her sey degisebilir. Ama merak etme, Tanri asla goz kirpmaz!

Ohio lu 90 yasindaki Regina Brett in kaleminden

Muslim (261/875), hadisin birden cok tarikine de isaret ederek hadisi tahric etmistir.
Yahya b.
Yahya (226/841)- Malik- Abdullah b.
Ebi Bekr (135/752) - Amra (98/716)
- Aise (58/678) (r.a.) soyle demistir:
Bilinen on emzirmeyle evlenmenin haram olacagi (konusundaki ayet), Kur an kapsaminda inzal olunanlar arasindaydi.
Sonra bu, bilinen bes emzirme ile (evlenmenin haram olacagini bildiren) ayetle neshedildi.
Onlar Kur an icinde okunmaktayken Rasulullah (s), vefat etti [Rada , 24 (1452), II, 1075;]

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -4-

Evren hakkinda anlasilmasi en zor sey, anlasilabilir olmasidir. (Albert Einstein)

Yukardaki ironik cumleyi kurarken sanirim Einstein hakliydi. Doga bir yandan sasirtici bir sadelikle kendini sergilerken, diger yandan elimizi attigimiz her noktada yine ayni derecede sasirtici bir matematik barindirmakta. Sularin icinde olusan burgaclardan, bir gezegenin yildiz etrafinda yorungeye oturmasina, bir tasin yamactan yuvarlanmasina, iki atomun birbirleri ile elektron alisverisinde bulunmalarina kadar her yerde dunyanin en ustun beyinlerini zorlayan yasalar hakim. Uzun yillar boyunca insanlar, ortaya bir mantik butunlugune bagli yasalar zinciri koyamadan, seylerin hareketini ancak kopuk kopuk anlayabildiler.

Galileo, Iki buyuk dunya sistemi uzerine dusunceler calismasinda evrenin merkezi nerde? diye sormus ve Simplicio ile Salviati yi konusturarak Aristotales in evren anlayisina ciddi elestiriler getirmisti. Evrenin merkezinin Dunya olup olmadigi sorusu cok ciddi bir soruydu ve kisa sure icinde Galileo nun basini belaya sokacakti. Kendisinden once pek cok dusunur bazi dinsel ve gizemli sebeplerle, evrenin merkezine Dunya yi yerlestirmislerdi. Ayrica Pisagor gelenegine bagli kalan Yunan doga bilimcileri ve ardillari gezegenlerin yorungelerinin tam bir daire biciminde oldugunu savunuyorlardi. Cunku onlarin inancina gore, daire evrendeki en mukemmel geometrik sekildi. Fakat Galileo nun basit bir teleskop ile yaptigi gozlemler bu fikirlerle uyusmuyordu. Galileo Jupiter in 4 tane uydusu oldugunu farketti: Europa, Ganymede, Io ve Callisto. (Bu uydulara Galileo uydulari da denir. Gunumuzde ise Jupiter in 63 uydusu oldugu bilinmektedir.) Bu dort uydu, Jupiter in cevresinde donuyorlardi ve bu durum Galileo nun kafasini karistirmisti. Demek ki, evrendeki gok cisimlerinin illa Dunya cevresinde donmesi gerektigi gibi bir sart olamazdi. Bu durumda, Dunya nin evrenin merkezinde oldugunu ne hakla savunabilirdik? Eserinin bir yerinde sunlari yazdi:
Jupiter in iki uydusunun New Horizons gozlem araci tarafindan cekilen resimleri. Alttaki Io, ustteki Ganymede. Digerleri gorus acisi icinde degiller.

Sunu da eklemeliyim ki, ne Aristotales ne de bir baskasi evrenin merkezinin de facto (gercekten) Dunya oldugunu kanitlayamaz. Eger evrene bir merkez araniyorsa, oraya Gunes in oturtulmasi daha yerinde olur, sirasi geldiginde bunu herkes anlayacak.

Artik Gunes imizin evrenin merkezinde olmadigini, galaksimiz Samanyolu nun dis halkalarindan birinde mutevazi bir sistem oldugunu biliyoruz. Ama elbette Galileo nun bunu bilmesine imkan yoktu. Elindeki imkanlar gayet sinirliydi; buna ragmen dusunceleri kendi cagi icin devrimci ve cok aykiriydi.

Buyuk usta Newton a kadar; gezegenler, isigin hareketi, kutlelerin birbirlerini nasil cektikleri gibi konular, tabiri caiz ise bulanik suda balik avlamak gibi bir karmasa icinde yurudu. Isin icine bolca dinsel inanclar karisiyor ve her doga tartismasinin ardindan teolojik kavgalar patlak veriyordu. Din ile bilimin alanlari netlikle ayrilmamisti ve pek cok insan bilimsel kuramlarin dinsel inanclari tehdit etmeye baslamasindan rahatsizlik duyuyordu. Daha sonra gelistirilecek olan belirsizlik gibi yeni kuramlar ve ozellikle Charles Darwin in evrim teorisi din ve bilim kavgasini doruga tirmandiracakti. Kavga gunumuzde de surmektedir.

Sir Isaac Newton, tam anlami ile fizikte bir donum noktasi oldu. Kendince saplantilari olan, kavgaci, gecinmesi zor bir insandi ve genelde cok yalnizdi. Gencliginde sevmis oldugu bir kadina kavusamamis ve omru boyunca bekar yasamisti. Newton u anlatmak icin bir insanin kendi omrunu harcamasi gerekir. Okul yillarinda hala Aristotalesci gorusler hakimken Newton cebir, geometri, trigonometri dersleri almis, Latince ve Antik Yunanca ogrenmisti. Galileo ve Kepler in calismalarini da okumustu. Neticede, yillar suren bir egitimin ardindan bir ciftlik evine kapandi ve burda kutle cekimi uzerinde dusunmeye basladi. Kafasina bir elma dusunce yercekimi kanununu buldugu seklindeki inanis sadece hos ve gercek disi bir oykuden ibarettir. Gercekte ise, en verimli calismalarini bir kova suyun hareketlerini inceleyerek, merkezkac kuvvetin vakum icindeki etkisini dusunerek yapmistir. Bunun disinda bir prizma ile isigin tayflarini incelemis ve bazi eklemeler yaptigi bir teleskop ile evrensel cekim yasalarini gelistirmistir. Calismalari saymakla bitmez, iyisi mi kendiniz bir yerlerden bulup okuyun derim. En buyuk eseri Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (Doga felsefesinin matematik ilkeleri) kitabinda hareket ve kutle cekim kanunlarini 3 yasa ile matematiksel ve geometrik olarak anlatilmistir.

Birinci yasa: Tum cisimler bir kuvvet etkisi tarafindan durumunu degistirmeye zorlanmadikca duzgun dogrusal hareketini veya duraganligini korur. (Eylemsizlik yasasi)
Ikinci yasa: Bir cismin momentumundaki degisim, cisim uzerine uygulanan itme ile orantilidir ve itmenin uygulandigi duz dogru boyunca meydana gelir. Bir cisim uzerindeki net kuvvet cismin kutlesi ile ivmesinin carpimina esittir. (F=m.a) (Momentum bir cismin kutlesi ve hizinin carpimidir.)
Ucuncu yasa: Her kuvvete karsilik, her zaman esit ve ters bir tepki kuvveti vardir: veya iki cismin birbirine uyguladigi kuvvetler her zaman esit ve zit yonelimlidirler.

Newton sadece bazi cikarimlarda bulunmuyor, bir bilim metodolojisi de gelistiriyordu. Kitabinin girisinde bilimin amacini ve yontemlerini kisaca soyle ozetlemisti: Olgulardan doganin kuvvetlerini kesfetmek, sonra da bu kuvvetler yardimiyla diger olaylari aciklamak. Once olgular gozlemlenmeli, bu gozlemler sonucu doganin yasalari kesfedilmeli ve olusturulan kuram olaylari aciklayabilmelidir.
Gelistirilen kuramlar mutlaka gozlem ve deneyler ile pekistirilmeli ve matematiksel olarak modellenebilmeliydi.

Bu yasalardan hareketle Newton daha bir dizi formul gelistirdi. Hepimiz bunlari okul yillarimizdan az cok hatirlayabiliriz. Newton un i$ik hakkindaki calismalarina daha sonra, kuantum bahsinde deginecegim. Simdi artik bilimcilerin elinde, net, formule edilmis ve her zaman sinayabilecekleri yasalar vardi ve bilimsel bir yasanin hangi kriterlere uymasi gerektigi epey sekillenmisti. S.Hawking ve L.Mlodinow un kitabindan devam ediyorum.

Sir Isaac Newton un (1643-1727) uc hareket yasasi Dunya nin, Ay in ve gezegenlerin yorungelerini ve gel-git gibi fenomenleri aciklayan cekim yasasi modern bilim tarihinde yaygin bir kabul gormustur. Olusturdugu denklemler ve onlardan yola cikarak gelistirdigimiz matematiksel cerceve gunumuzde hala ogretilmektedir. Bina cizen bir mimar, araba tasarlayan bir muhendis veya bir roketin Mars a nasil gidecegini hesaplayan bir fizikci tarafindan Newton fizigi (cesitli eklemeler ve revizyonlar ile) kullanilmaktadir.

Doga, bazi yasalar tarafindan yonetiliyor ise, sormamiz gereken uc soru var:

Yasalarin kaynagi nedir?
Yasalarda istisnalar var midir, ornegin mucizeler gibi?
Sadece bir dizi olasi yasa mi vardir?

Bu onemli sorular bilim insanlari, filozoflar ve din bilimciler tarafindan farkli bicimlerde dile getirilmistir. Ilk soruya yaygin olarak verilen yanit -Kepler, Galileo, Descartes ve Newton un yaniti- yasalarin Tanri nin isi oldugudur.

Dr Hawking dogru soyluyor.Descartes, Newton gibi isimler Tanri yi inkar etmediler. Fakat, onlarin Tanri derken anladigi sey ile, gelenekci ve kati bir Hristiyan in, ornegin kadinlari cadilikla suclayan bir engizisyon yargicinin anladigi Tanri arasinda daglar kadar fark vardi. Zaten Dr Hawking bu inceligin farkinda. Filozoflar ve doga bilimciler Tanri ile doga arasinda oyle paralellikler kurmuslardi ki, bir sure sonra Tanri dan mi, yoksa dogadan mi bahsettiklerini anlamak nerdeyse imkansiz hale geliyordu. Diger yandan, dindarlarin tanrisi farkliydi. Bu tanri, yasamin her anina mudahale eden, insanlari cezalandiran ve korkutan, dahasi O nun adina bazi insanlarin diger insanlara ceza tatbik ettikleri askin bir tanriydi.

Felsefeciler Tanri yi inkar etmemislerdir fakat onlarin tarif ettigi Tanri yi doga yasalarinin bir baska ifadesi olarak gorebilmek de mumkundur. Eger Tanri ya farkli ozellikler atfedilmezse -Eski Ahit in tanrisi olmak gibi- Tanri yi ilk sorunun, yani yasalarin kaynaginin yaniti olarak gormek, bir gizemin yerine bir baskasini koymak demektir.

Guzel bir saptama. Tanri kelimesi bazen sorulardan kacis icin mukemmel bir siginak haline gelebilir. Bir seyi anlamiyorsak, isin icinden cikamiyorsak, kisaca Tanri nin hikmeti deyip bir aciklama yaptigimizi dusunebiliriz. Bu olguyu, ABD li bir yazar olan Edward Abbey (1927-1989) su sekilde ifade etmisti: Insanlarin dusunemeyecek kadar yorgun olduklari zaman cikardigi iniltiye Tanri denir. Benzer sekilde Karl Marx da (1818-1883) dunyayi yari felsefi yari teolojik cikarimlarla anlamaya calismanin gerekmedigini, asil onemli olanin dunyayi degistirmek oldugunu dile getirmis ve Tanri inancinin, evreni yorumlamaktan aciz insanlarin afyonu oldugunu soylemisti: Dini istirap, bir ve ayni zamanda, hem gercek istirabin ifadesi hem de gercek istiraba karsi bir protestodur. Din, ezilen yaratigin ic cekisi, kalpsiz bir dunyanin kalbi, ruhsuz kosullarin ruhudur. Din, halklarin afyonudur.

Oyle gorunmekte ki bazi kisiler felsefe ve dinin binlerce yillik teolojik yorumlarindan bunalmislar, tum bu yorumlarin dunyadaki haksizliklari degistirmek icin bir ise yaramadigini anlamislar ve sonunda isyan bayragini cekmislerdi. Hawking e geri donuyorum.

Ilk sorunun yanitina Tanri dersek, isin asil zor yani ikinci soruyla ortaya cikar: Yasalarda mucizeler, istisnalar var midir? Bu sorunun yaniti hakkindaki gorusler kesin bir sekilde ayrilmistir. Eski Yunan in en etkili iki yazari Platon ve Aristotales yasalarda asla istisna olmayacagini savunur. Ancak Kitab-i Mukaddes in bakis acisina gore, Tanri, yasalari yaratmakla kalmaz, ona yakarildiginda istisnalar da yaratabilir: olumcul hastaliklari iyilestirmek, kurakliga son vermek, kroketi olimpik spor olarak kabul etmek gibi.

Hawking in yazdiklarindaki alayciligi sezmemek mumkun degil. Sanki, Dr Hawking kroket sporunun olimpik bir spor olarak kabul edilmemesine biraz karsi. Gencliginde, henuz hastalik semptomlari ortaya cikmamisken kendisi de kroket oynamisti. Devam ediyorum.

Descartes in goruslerinin tersine, neredeyse tum Hristiyan dusunurler Tanri nin mucize yaratmak icin yasalari askiya almaya muktedir olmasi gerektigini savunmuslardir. Newton bile bu turden mucizelere inanirdi. Bir gezegenin cekim gucunun diger gezegenin yorungesi uzerinde bozulma yaratmasindan oturu gezegenlerin yorungelerinin kararsiz oldugunu, bu kararsizligin zamanla buyuyerek gezegenlerin ya Gunes e dusmelerine ya da Gunes sisteminden kopup gitmelerine yol acacagini dusunuyordu. Tanri nin yorungeleri surekli ayarladigina ya da sistemin durmamasi icin goksel saati kurduguna inaniyordu.

Anlasilan Newton ilahi sistemin bir kaosa suruklenmesinden epey korkmus ve Tanri nin bazen ise al atarak ufak tefek ayarlamalar yapmasi gerektigine inanmis. Bugun ise, hem Gunes imizin hem de Dunya mizin geleceginin pek de ic acici olmadigi one surulmekte. Orta buyuklukte bir yildiz olan Gunes in merkezindeki cekirdek fuzyonu sona erdiginde, Gunes icin bir olum-kalim savasi baslayacaktir. Hidrojenin tamami helyuma donusecek, cekirdek buzusecek, yakla$ik 7,3 milyar yil sonra Gunes kirmizi bir dev haline gelecek ve capi 150 kat artacaktir. Parlakligi ise simdikinin 5000 misline ulasacak ve etrafindaki gezegenleri yutmaya baslayacaktir. Ona en yakin gezegen olan Merkur un kurtulmak icin hicbir sansi yoktur. Venus ve Dunya ise once atmosferlerini kaybedecek, ayrica Dunya uzerindeki okyanuslar tamamen kuruyacaktir. Bunun ardindan ise once Venus sonra Dunya, Gunes in cekim alanina kapilacaklar ve onun tarafindan yutulup kaybolacaklardir. Astronomlar, Dunya nin bir kurtulma sansi olup olmadigi uzerinde ciddi olarak dusunmektedirler ama goruldugu kadari ile sevgili Dunya mizin bu gelecekten kacisi yoktur. Gerci o zamana kadar daha epey vaktimiz var, dolayisi ile Dunya uzerindeki senligimize devam edebiliriz.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder