7 Ekim 2018 Pazar

Güncel makalelerden bir demet .... 2018-10-7 3

RIFAT SERDAROĞLU: HEM CEHALET HEM İHANET VAR

Eylül ayı tüketici enflasyonu resmi olarak yüzde 24 52 olarak açıklandı.

Mutfak enflasyonu dediğimiz halkın enflasyonunun artışı ise yüzde 45 oldu!

"Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisini" kuran ve bu ofisin denetimini de ABD'ye bırakan Damat Berat Albayrak bu durumu eleştiren bizlere

"ya cahilsiniz ya da hain" dedi…

Kim cahilmiş kim hainmiş gelin beraberce bakalım!

Bak çocuk;

Sen Erdoğan'ın damadı olmasan veya Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasa bu konuma gelebilir miydin? Gelemezdin! Oturduğun apartmana yönetici bile seçilemezsin sen! Demek ki bu makamlara büyük başının değil küçük başının sayesinde geldin!

Kendi bilgin ve becerinle gelebildiğin bir tek yer gösterebilir misin?

Sakın Çalık Holding deme o defter nasılsa yakında açılacak!

-Sadece bu gerçek bile senin çok cahil olduğunun kanıtıdır.

Bak çocuk;

Kaynağı belli olmayan paralardan sıfırlama sonucu elde kalan 30 Milyon Avro ile Şehrizar Konaklarından kardeşinle birlikte 8 (Sekiz) adet satın almak düpedüz ihanettir!

Enflasyonun iki ay sonrasını görememek ve defalarca yanılmak düpedüz cehalettir…

Bak çocuk;

Başta Sayıştay olmak üzere Türk Devletinin tüm denetim kurumlarını işlevsizleştirerek ülke hazinesinin ve maliyesinin denetiminin Amerikalı bir karanlık şirkete verilmesi kelimenin tam anlamıyla ihanettir.

Sözüm ona Yeni Ekonomik Programı sunarken ikide bir "Değil mi Güler Hanım doğru değil mi Hüsnü Bey" diye yalancı şahit aramak tam da sana yakışacak bir cehalet örneğidir…

Bak çocuk;

17 senelik TEK BAŞINA İKTİDAR sonrasında ülke nüfusun 54 5 milyonunu boğazına kadar borca batırmak emekliyi- işçiyi-esnafı- çiftçiyi-köylüyü bir lokma ekmeğe muhtaç etmek ve bunu görmezden gelmek hem cehalettir hem ihanettir…

Senin ve kayınpederinin en büyük şansınız mevcut muhalefet partileridir.

Ne Kılıçdaroğlu ne Akşener ne de Kürtçü-Bölücü HDP bu işi bilmiyorlar.

Sanki onlar da Saray muhafızı Bahçeli gibi görevlendirilmiş (!) kişiler?

Sizin bu lüksünüze çok yakında son vereceğiz. Yaptığınız tüm cahilliklerin tüm ihanetlerin hesabını demokratik yolla soracağız.

Kimsesiz milyonların sesi Türk Milletinin gönüllü avukatı tarımın ve üretime dönük sanayinin en büyük destekçisi akla-bilime-çağdaşlığa uygun hakça paylaşmaya özen gösteren kimseyi ayrıştırmadan-ötekileştirmeden-şeffaf yönetim tarzıyla herkesi TÜRK MİLLETİ şemsiyesi altında toplayan dünya ile barışık Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı 7/24 Türk Milletinin hizmetinde olacak demir asa-demir çarık örneğinde olduğu gibi tüm Anadolu'yu dolaşacak Anayasamızın ilk 6 maddesini içselleştirmiş genç ve vatansever kadrolarla yeni siyasi hareketi başlatacağız…

Bizler kim miyiz?

Bizler gerçek demokratlarız! Bizler Demirel gibi Türkiye sevdalılarıyız!

Bizler Ecevit gibi üretip hakça paylaşmayı isteyenleriz. Bizler Erbakan gibi milli özelliğini kaybetmeyenleriz. En nihayetinde bizler Büyük Atatürk'ün emanetine sahip çıkan "Ne Mutlu Türküm Diyene" ilkesine gönülden bağlı vatanseverleriz.

Sizler oy kaydırmak sahte seçmen üretmek MHP'ye Güneydoğu'da oy yüklemek Seçsis sistemiyle YSK desteğiyle ve para-havuz medyası gücünüzle iktidarda kalacağınızı sanıyorsunuz değil mi? Yanılıyorsunuz.

Alabileceğiniz aşağıdaki emekli vatandaşın size bırakacağı kadardır.

Boğazına kadar borca batırılmış o kredi kartının borcunu diğer bankadan aldığıyla kapatıp yaşamaya çalışan emekli Rıza efendinin zavallı kalbi bu sıkıntıya daha fazla dayanamayıp durmuş!

Naaşı yıkamaya gelen Gasilhane imamı gördükleri karşısında hayrete düşmüş!

Emekli Rıza Efendinin sağ eli kalbinin üzerinde sol eli ise tam da apış arasında!

Çözmeye çalışmış ama vücut katılaştığından çözememiş!

Mevta ne demek istiyor neden böyle yapmış diye soranlara da yanıt veremeyince mahallenin mırmırı falçata Recebi çağırmışlar!

Recep mevtaya bakmış ve "Sıkıntı yok! Rahmetli diyor ki;

"Borcum borç ama nah alırsınız!"

Bak çocuk;

Sizin cezanız bu kadarla da kalmayacak. Bu günleri mumla arayacaksınız.

Demedi deme…

MURAT MURATOĞLU: AZ GİTTİK UZ GİTTİK 2002'YE GERİ GİTTİK!

Enflasyon beklentilerin üzerinde gelmiş! Sahi kimin beklentisiymiş? Düşük bekleyenin belli ki pazara markete yolu hiç düşmemiş. Yandaş kanallardan başka bir şey seyretmemiş!

Tüketici için açıklanan enflasyon kaç? Yıllık yüzde 24.50 artış… Anlamı ne? Geçen yıl 10 liraya aldığın malı bu yıl 12 lira 45 kuruşa alıyorsun. Sen de buna inanıyorsun! Fiyatı o kadarcık artan bir şey görürsen ne olduğuna bakmadan al köşede dursun.

★★★

Sonuçta ne oldu? Rakamlara ayar çekilmiş haliyle bile enflasyon 16 yıl önceye kriz yıllarına geri döndü! Lakin bu sefer elimizde ne Telekom var ne Tüpraş ne de bankalar… Milyarlarca dolar borç ve duble yollar kaldı bize yadigar!

2005 yılında tedavüle giren 200 liralık banknotun alım gücü 58 liraya geriledi. Sıra 500 liralık banknot basmaya geldi.

★★★

Enflasyon daha da yükselecek. Üretici fiyatlarında enflasyon yüzde 46.15açıklandı. Üretici babasının hayrına yapıyor ya bu işi sanki zam yapmayacak.

Bu durumda tüketici enflasyonu da yüzde 30'ları aşacak. Zam yapmazsa batacak. Ankara'dan gelen bir karar vardır, zam yapan cezalandırılacak.

Sahi fiyat artışlarını kime şikayet edecektik? Elektriğe yılbaşından beri konutta yüzde 45, sanayide yüzde 72 zam geldi. Hadi ara zabıtayı, şikayet et devleti…

★★★

Durun! Daha benzin ve motorinde ertelenen ÖTV artışı var. O da illa devreye sokulacak. Esas benim merak ettiğim; sözleşmeyi enflasyon üzerine yapan kiracılar ile mesken sahipleri… Seyredin şimdi aralarındaki mücadeleyi…

Yeni Ekonomi Programı açıklanalı daha 2 hafta olmadı. Bütün hedefler şimdiden çöpe atıldı! McKinsey'e ödediğimiz paranın iadesi var mı? Sahibinden hiç kullanılmamış ekonomi programı… Sence alan çıkar mı? Söylenenlerin hepsi kulak arkası… Zira bir orası kaldı!

★★★

Önümüzdeki 3 ay boyunca enflasyonun sadece 1.2 puan artması gerekiyor ki program tutsun! O da yetmez, dolar 5.80'e düşüp yılsonuna kadar orada kalmalı.

Hele 2019'da daha da düşmeli, 5.60 ortalamaya gelmeli. Düşünün, bu hedefleri koyanlar yönetiyor ülkeyi…

Merkez Bankası 625 baz puan artırmıştı. Şimdi faizler yine enflasyonun gerisinde kaldı. Daha da artırması gerekecek. Artırmazsa dolar yükselişe geçecek. Doların yükselmesi enflasyona sirayet edecek.

★★★

Ben bu filmi biliyorum. Yıllardır dünyada dolaşan para miktarı artınca, bizim gibi ülkelere para yağınca "Ekonomik başarı bizimdir" diye dolaşanlar şimdi suçu atacak yeni düşmanlar arayacaklar.

Kendi başarısızlıklarını faiz lobisine, dış mihraklara bağlayacaklar. Gerekirse aya dört şeritli yol projelerini açıklayacaklar. Milyonları da bunlara inandıracaklar. Yine! Hak ettik bence…

SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU: "EN KÖTÜ HORTLADIĞINDA" NE OLACAK?

Şehitlerimiz var.

Katillerini haykıracak, hesabını soracak, son olmasını sağlayacak yüreğimiz yok.

Ne yazayım?

Allah ailelerine sabır versin.

***

AK Partili yılların en yüksek enflasyon oranının açıklandığı, 13 gün önce yüzde 20.20 hedeflendiği ilan edilen enflasyonun, 13 gün sonra yüzde 24.52 olarak açıklanmasıyla tarihi bir çuvallamanın yaşandığı; "YEP"yeni bir plansızlık, programsızlık, öngörüsüzlük destanının yazıldığı günün gecesinde en çok izlenen iki haber kanalından birinde -artık çok lazımmış yahut kimsenin umurundaymış gibi- "24 Haziran gecesi CHP'de neler yaşandığı", ötekinde ise "Acun" konuşuyor, konuşuluyordu. Aydınlandık.

Keza, -nasıl bir pişkinlikse- enflasyon haberini vermeden, enflasyon oranını telaffuz etmeden, enflasyonun Ekim'den itibaren düşeceği haberini verdi bülten ve manşetler. Değişik, sanıyorum ülkemize münhasır bir "gastecilik" örneğiydi.

Öyle yalı dairesinde filan oturmasak yahut muhtarı falan olmasak da en nihayetinde bu mahallenin; medya mahallesinin bir sakini olarak "yazılanlara inanmayın" demeye utanıyorum ama inanmayın!

Akıl var, mantık var, matematik var, bilim var, ben çok anlamam ama ekonomiden anlayanların en zırcahilin anlayacağı basitlikteki uyarıları var;

ÜFE yüzde 46.15, TÜFE ise yüzde 24.52 açıklanmışken, nasıl "enflasyonda en kötüyü geride bırakmış" olabiliriz Allah aşkına!

Üretim maliyetlerindeki artış tüketiciye yansıtıldığında ne olacak?

Bu fark önümüzdeki aylarda TÜFE'de "kabak gibi" ortaya çıktığı vakit de kuma gömmeye devam edebilecek misiniz başınızı?

"En kötü hortladı" mı diyeceksiniz; Hoca misali "en kötü doğurdu" mu?

Bu yüzsüzlük, yetecek mi sakinleştirmeye yoksulların, yoksullaşanların başkaldırışını!

***

SORU-YORUM

"Medya ile demokrasi olmaz" demiş. Neyle olur peki? KHK'yla mı? "Ben yaptım oldu"yla mı? "Garantisi benim"le mi? steseniz de istemeseniz de"yle mi?

***

Rant, Allah'tan büyük müdür!

Memleketin metamorfoz hızı Schumacher'e, Hakkinen'e, Alonso'ya, Hamilton'a tur bindirir!

Çok değil daha birkaç yıl önce "camiye ayakkabılarıyla girdiler" diye yerin yerinden oynadığı ülke bu ülke değil sanki?

Delilsiz, ispatsız, şahitsiz "camide bira içtiler" iftirasıyla karpuz gibi bölünen ülke bu ülke değil…

"Deri pantolonlu, deri eldivenli, üstleri çıplak adamlar başörtülü bacımızın üstüne işediler" şeklindeki fantastik sanrı üzerine günler gecelerce konuşulan, nice meslektaşımızın kalemi kırılan, beylik laflar, tarihi ayarlar savrulan ülke başka bir gezegende değil başka bir galakside zahir!

Öyle olmalı ki;

Bu en Müslüman, en dindar, en muhafazakâr, evladını diri diri yakanlardan -sırf işin içinde din var diye- şikayetçi olmayacak kadar adanmış(!) insanlar ülkesinde, "camileri ahır yaptılar" diyerek iktidar olanlar "camileri yıkıyorlar" ve çıt yok!

Bir "ezanı yasakladılar" çarpıtmasıyla "cumhuriyet"e savaş açanlar, ezanın kalesi olan minarenin tuz buz edilmesini afiyetle hazmediyorlar!

İnsan, Türkiye'de bile hâlâ hayret edebiliyor bazı şeylere...

Ey ahali farkında mısın?

"Benim başörtülü bacım"ın üzerine TOMA sürdüler TOMA;

Tazyikli suyla püskürttüler...

Hem de niye?

Bedenini camiye kalkan ediyor diye!

Bütün cumhuriyet tarihini tarayın -hatta işgal yıllarını da- "cami cemaati" cami cemaati olalı böyle zulmü görmüş müdür bu topraklarda?

Irak'ta da oluyor; "Haçlı işgali" var.

Suriye'de de oluyor; "emperyalist tezgah" var.

Türkiye'de ne var?

Uzatmayacağım, "fail"lere iki sorum var:

Aynısını "Ce-Ha-Pe" yapsaydı ne olurdu?

"Rant" Allah'tan büyük müdür; ki, rantı kaybetme korkusu Allah korkusunu yenebildi?

Ve bir sorum da Diyanet'e:

Orada kimse var mı?

***

Baro'da aday enflasyonu

Bugüne kadarki seçimlerin "banko" galibi, rakiplerine fark atmakla kalmayıp bir de tur bindiren Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu bölündü.

Çağdaş Avukatlar Grubu bölündü.

Milliyetçi Avukatlar Grubu bölündü.

Millî Görüş'ün adayı var.

Bağımsız aday var.

Üst üste hezimete uğrayan AKP'ye yakın avukatlar kendilerini Baroda Değişim ve Gelişim Hareketi'yle maskeleyip, milliyetçi bir adayın arkasında saf tuttu; bir nevi "cumhur ittifakı" kurdu.

Dünyanın en büyük barolarından biri olan İstanbul Barosu son yılların en enteresan seçimine hazırlanıyor; bakalım bu dağınıklıktan demokrasi mi çıkacak yoksa demokrasinin tiranlığı mı kurulacak?

İstanbul Barosu'nun, kumpas yılları boyunca bedel ödemek pahasına oluşturduğu direnç noktasını göz önünde bulundurunca, sadece İstanbul'da görev yapan avukatları değil hepimizi etkileyebilir bu yarışın sonucu.

BEKİR COŞKUN: MCKİNSEY NEDİR?. .

Açıklıyorum…

Ağa arada ortadan kaybolur, dönüşünde köylüleri etrafına toplar gittiği yerleri anlatırdı…

Sordular:

"Ağa bu sefer nereye gitmişsen?…

"Efrika'ya…"

"Efrika'da netmişsen?…"

"Sefari yapmişem…"

"Sefari ne gibi?"

"Cipe binisen, ormana girisen, heyvanlar kaçı, peşlerine düşisen, yakaladığını vurisen…"

"Sen kim bilir nasıl da vurmişsen…"

"He… Zebra vurmişem…"

"Zebra nedir?. . "

"Eşek yok mi?. . "

"Var…"

"Onun çizgilisi…"

"Zürafa da vurmişem…"

"O nasıldır?. . "

"Eşek yok mi?. . "

"Var…"

"Onun boynu uzun olani…"

"Gergedan da vurmişem…"

"Gergedan nasıl?. . "

"Eşek yok mi?. . "

"Hee…"

"Eşeğin burnunda boynuzu olani…"

"Piton da vurmişem…"

"Piton nasıldır…"

"Eşeğin şeyi…. (kuyruğu) yok mi?. . "

"Var…"

"Aha onun dört metre olani ama eşek yoktir…"

Yıllarca "Türkiye'yi IMF'den kurtardık, IMF'ye borç para bile verdik" dedikten… Ekonomik krizin sebebi Amerika'yı gösterip doları düşman saydıktan sonra… Amerika'dan kurtulmak için ne yaptılar?…

Bir Amerikan şirketi ile anlaştılar, adı; McKinsey…

"McKinsey nedir?" diyecek olursanız…

IMF'nin dört metre olani…

Ama IMF yoktir…

MEHMET FARAÇ: AKP'NİN "RET" MECLİS'İ NELERİ GİZLEDİ?. .

- AKP ile PKK arasında sürdürülen "açılım" projesinin sonlanmasına da neden olan, Ceylanpınar'da 2 polisin öldürülmesi olayıyla ilgili Meclis araştırması AKP ve MHP oylarıyla reddedildi...

- 24 kişinin hayatını kaybettiği "Suruç" katliamıyla ilgili araştırma komisyonu kurulması önerisi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi...

- HDP'nin "Diyarbakır, Suruç, Ankara saldırıları araştırılsın" önergesi AKP oylarıyla reddedildi...

- Atatürk Havalimanı'nda 42 kişinin yaşamını yitirdiği, 230 kişinin de yaralandığı "canlı bomba" saldırısına ilişkin CHP, HDP ve MHP'nin verdiği önerge, AKP oylarıyla reddedildi...

- IŞİD'in Türkiye'deki faaliyetlerinin araştırılması önergesi AKP'li vekillerin oylarıyla reddedildi...

- "Mavi Marmara" sözleşmesinin iptalini isteyen CHP önergesi AKP'li vekillerin oylarıyla reddedildi...

- CHP'nin "faiz lobisi araştırılsın" önergesi, AKP'lilerin oylarıyla reddedildi...

- MHP'nin, 16 "ada"nın "Yunanistan tarafından işgal edildiği" iddialarının araştırılması için verdiği önerge AKP'li vekillerin oylarıyla reddedildi...

- Başbakan Binali Yıldırım'ın iki oğlunun da bulunduğu "off shore" şirket sahiplerini ifşa eden "Paradise Papers" belgelerinin araştırılmasına ilişkin muhalefet önergesi, AKP oylarıyla reddedildi...

***

Karanlığı sinsice saklamak!. .

- Van'da 23 Ekim 2011 ve 9 Kasım 2011'de yaşanan iki deprem arasında gerekli "tedbir"leri almayarak görevi kötüye kullandığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında CHP tarafından verilen Meclis soruşturması açılması önergesi, AKP oylarıyla reddedildi...

- Soma'da 301 madencinin hayatını kaybettiği faciadan önce verilen "maden kazaları araştırılsın" önergesi AKP oylarıyla reddedildi...

- Manisa'da yüzlerce askerin kışladaki akşam yemeği sonrası zehirlenmesi olayının araştırılması AKP'liler tarafından "red"dedildi...

- Muhalefetin verdiği, "şüpheli asker ölümleri araştırılsın" önergesi, AKP oylarıyla reddedildi...

- ASELSAN mühendislerinin ölümlerinin araştırılması için komisyon kurulması önerisi AKP oylarıyla reddedildi...

- 15 Temmuz darbesinin siyasi ayağının ortaya çıkarılması için muhalefetin gündeme getirdiği önerge AKP tarafından reddedildi...

- "Paralel yapı, yargı, güvenlik, TSK, istihbarat, gizli dinlemelerin araştırılması" ile ilgili HDP'nin verdiği önerge AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi...

- Muhalefet tarafından TBMM'ye verilen "sentetik uyuşturucular araştırılsın" önergesi AKP'li vekillerin oylarıyla gündem dışına atıldı!. .

- Lösemi hastalarının ve ailelerinin sorunlarının tespiti için muhalefet vekillerince verilen araştırma önergesi AKP oylarıyla reddedildi...

- İstanbul'da öldürülen Helin Palandöken cinayetinin ardından TBMM gündemine taşınan "bireysel silahlanmanın boyutunun araştırılması" önergesi, AKP kadrolarınca reddedildi...

***

Her olay neden kapatılıyor?. .

- Ensar Vakfı'nın Karaman'daki evlerinde 45 çocuğa tecavüz edilmesiyle ilgili, MHP'nin "çocuklara cinsel istismar araştırılsın" önerisi AKP oylarıyla reddedildi...

- Binlerce kişiyi dolandırarak yurt dışına kaçan Mehmet Aydın'ın yönettiği iftlik Bank" rezaletinin araştırılması için muhalefet tarafından gündeme getirilen önerge AKP oylarıyla reddedildi...

- Osmangazi Üniversitesinde 4 kişinin yaşamını yitirdiği saldırının araştırılması için CHP'nin verdiği araştırma önergesi, AKP oylarıyla reddedildi...

- "17-25 Aralık darbe midir" sorusunun yer aldığı muhalefet önergesi, AKP oylarıyla reddedildi...

- MHP'nin emeklilere "zam" önerisi AKP oylarıyla reddedildi...

- AKP'li vekiller, "izdivaç programları"nın araştırılması için muhalefet tarafından verilen önergeyi reddetti...

- CHP'lilerin, "darbecileri dinleyelim" şeklindeki önergesi AKP'lilerin oylarıyla hasıraltı edildi...

- İsrail anlaşmalarının iptali önergesi AKP'lilerin oylarıyla reddedildi...

- "FETÖ" önergesi AKP'lilerin oylarıyla gündem dışı kaldı...

- Muhalefet tarafından verilen Çorlu'daki tren kazasının araştırılması önergesi AKP ve MHP'lilerin oylarıyla gündeme alınmadı...

***

TBMM niçin var ki?. .

Dünyanın hiçbir ülkesinde gündemi bu kadar uğraştıran, sosyal, siyasal, ekonomik, diplomatik ya da güvenlik sorunu yaşanmıyordur herhalde...

Ve de dünyanın hiçbir ülkesinde medya olayları araştırmaktan, gerçekleri açığa çıkartmaktan ve bağımsız haber yapmaktan bu kadar uzaklaştırılırken, parlamentonun elinin-kolunun sımsıkı bağlandığı bir coğrafya da yoktur sanırım?. .

Yukarıda sıralanan "ret" önergelerini, son olarak İYİ Parti'nin, Türk Telekom rezaletinin soruşturulması önergesi reddedildiği için gündeme getirdik...

Telekom'un 21 yıllığına kullanım hakkının devredilmesi ve sonrasında yaşanan sözleşmeye aykırı olarak gayrimenkullerin rehin bırakılması ve OTAŞ'ın kamuyu uğrattığı zararla ilgili araştırma önergesinin AKP oylarıyla reddedilmesi en az "20 milyar Dolar tutarındaki zarar"ın hasıraltı edilmesi anlamıma da geliyor!. .

Maşallah her tür olay yaşanıyor bu topraklarda!!! Ve ne tuhaftır ki; Meclis'te milletin "vekil"i olarak görev yapan yüzlerce siyasetçi, son 16 yılda toplumu sarsan, şoke eden, düşündüren, isyan ettiren, devleti-milleti zarara uğratan hiçbir olayın perde gerisinin aralanmasında başarı sağlayamıyor!. .

Yukarıda maddeler halinde sıraladığımız "ret" edilmiş önergeler, devletin, milletin, yani Meclis'in oy çokluğuyla nasıl kilitlendiğini gözler önüne sererken, akla şu sorular da geliyor;

Türkiye parlamenter rejimle yönetilirken bile son yıllarda muhalefet hiçbir alanda kıpırdayamazken, "başkanlık" denilen tuhaf sistemle birlikte elleri kolları iyice bağlanan "muhalefet" vekilleri bu millete ne yarar sağlayabilecek?. .

Söyler misiniz; AKP baskısı nedeniyle, karanlık, sinsi, tuhaf, kuşkulu hiçbir olayın üzerine gidemeyen, araştırılmasını sağlayamayan bir muhalefetin olduğu "Meclis" neye yarar acaba?. .

Niçin var bu Meclis?. . AKP her önergeyi reddederek kendi seçmenini de ürkütmüyor mu?. . Ve de her şeyi "ret" ederek aslında kimlere hizmet ediyor koca "Türkiye Büyük Millet Meclisi?. . "

YILMAZ ÖZDİL: SEKİZ ŞEHİT

Sene 1984.

Gün geceye…

Kavurucu sıcak ayaza dönüyordu.

Trok trok trok trok!

Tok vuruşlar sessizliği yırttı.

Tarihte ilk kez…

Kalleş kaleş sesi duyuluyordu.

Eruh basılıyordu.

İhanetin miladıydı.

Süleyman Aydın düştü orada.

Bölücü terörün ilk şehidiydi.

21 yaşındaydı.

Erzincan'ın merkeze bağlı Mertekli köyündeki mezarlıkta yatıyor.

Sonra?

Bi daha düştü Süleyman Aydın!

Evet, bi daha.

İlk Süleyman Aydın'dan tam 21 sene sonra, adıyla soyadıyla adaşı Süleyman Aydın şehit edildi.

Şırnak'ta.

O da 21 yaşındaydı.

Sivas'ın Hafik ilçesine bağlı Yarhisar köyündeki mezarlıkta yatıyor.

Şehit vermeyen şehir, ilçe, köy kalmamıştı.

Şehidi olmayan, gazisi olmayan sülale kalmamıştı.

Hatta birinci tur bitmiş, adıyla soyadıyla ikinci tur başlamıştı.

İlk Süleyman Aydın şehit düşmeyip, terhis olsaydı, oğlu olsaydı…

İlk Süleyman Aydın'ın oğlu, öbür Süleyman Aydın'la yaşıt olurdu.

Beş sene sonra?

Şırnak Silopi'de polis aracına mayınlı saldırı düzenlendi. Dört polisimiz şehit oldu. Biri Polat Aydın'dı. 21 yaşındaydı. Babası da polisti. Babası da Şırnak'ta görevliydi. Olay yerine ilk babası geldi. Oğlunun cenazesini paramparça aracın içinden babası çıkardı.

Babanın ismi neydi biliyor musunuz?

Süleyman Aydın'dı!

"İlk Süleyman Aydın şehit düşmeyip, terhis olsaydı, oğlu olsaydı, öbür Süleyman Aydın'la yaşıt olurdu" demiştim… Maalesef öyle oldu.

İlk şehidimiz Süleyman Aydın'dı.

Son şehidimiz Süleyman Aydın'ın oğluydu.

Sekiz bine yakın şehit.

20 binden fazla gazi.

45 bin insan öldü.

Dile kolay, 34 sene mücadele.

Sil baştan'dı.

Habire sil baştan.

Ve dün, Batman.

Sekiz şehit verdik.

Birinin adı ne?

Gene Süleyman Aydın!

1984, Süleyman Aydın.

2005, Süleyman Aydın.

2015, Süleyman Aydın.

2018, Süleyman Aydın.

Arada bir sürü osuruktan palavra.

TOKMAK: BİR GÜNLÜK HARCAMA!

Ateş bacayı sarıp fiyatlar bütçeleri yakınca tasarrufun önemini anladılar. Şimdi "Tasarruf da tasarruf" deyip duruyorlar!

Çok geç ama hiç olmamasından daha iyi tabii ki… Ancak, bu işe en tepeden başlamak gerekir!

Vatandaşa "Sen kemerleri sık, ben paraları savurmaya devam edeyim" demek doğru değildir.

"İtibardan tasarruf olmaz" diyerek, bu yoksul milletin ödediği vergilerle toplanan paraları saraylara, konaklara, yandaşlara, eşe dosta, ona buna dağıtmak olmaz!

Sayıştay'ın açıkladığı rapora göre Beştepe'deki Saray'a geçen yıl 658 milyon liraharcandı. Sadece mutfak masrafı 2 milyon 600 bin lira.

Ee peki, bu durumda Saray'ın günlük masrafı ne oluyor?

Dudak uçuklatan bir rakam: 1 milyon 800 bin lira!

Bunun dünyada emsali yok! Amerikan McKinsey şirketi bu harcamalara göz yumacak mı? Sıkıysa yummasın! Anında o ballı işini kaybeder!

Enflasyon yüzde 24.5 olarak açıklandı. Durum gittikçe vahim bir hal alıyor. Ulusça kemerleri sıkmamız şart ama buna önce Saray'dan başlamalıyız!

Para savurmakla itibar olmaz!



--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder