7 Ekim 2018 Pazar

Gündelik makalelerden iyi seçilmiş bir demet 2018-10-7 3


YELİZ KORAY: MCKİNSEY

Turp yerliydi ama ismi yersizdi.

Muhtarlar toplandı 'turp' ısırdı!

AK gençler para verip litrelerce Coca Cola aldı; protesto niyetine yola döktü.

Taksiciler büyükelçilik önünde kornalar çaldı çok sonra gaza gelen 4-5 kişi büyükelçiliğe kuşunlar yağdırdı.

Berberler "Amerikan tıraşı yapmayacağız" dedi.

TRT Kovboy filmleri kuşağını kaldırdı.

Kimi artık "Levi's giymem" dedi kimi "McDonald's'ta yemem"

*

Komili'nin Sırma'nın Rama'nın ABD malı olduğunu duyan hanımlar evine 'gavur yağı' sokmadı.

Ağzından sakız düşürmeyenler Falım'dan cips sevenler Doritos'tan Lays'ten vazgeçti.

Öldürücü darbe çok sonra geldi.

Reis "O telefonları almayın" dedi. Millet daha borcunu ödemediği Iphone'larını kırdı.

Kimi yere atıp ezdi kimi arabasıyla üstünden geçti.

Kırmayana 'vatan haini'

"Ne gerek var İncirliği kapat" diyene "terörist" denildi.

*

Herkesin fikri kendine; turşucular doların turşusunu kurdu

Erzurumlu 'Dadaş Mucit' oğlunun üzerine dolar yapıştırıp köyde gezdirdi.

Biri dolar yaktı biri burnunu sildi biri tuvalet kağıdı yaptı.

Klip çektiler söz yazdılar maniler dizdiler…

Futbolcuların üzerine konfeti yerine dolar fırlattılar.

Dansöz yerine kadına Trump maskesi takıp oynattılar.

*

Kimi 'dolar' olan soyadını değiştirdi kimi Amerikan isimli sokağın ismini.

"ABD'ye artık öğrenci gönderilmeyecek" denildi. İnşaat malzemelerine ek gümrük vergisi getirildi.

Bazıları sipariş ettiği ABD malını bazıları ihaleleri iptal etti.

Shell'den benzin Ford'dan araba almadılar.

Marlboro'ları Camel'leri çöpe attılar.

***

Çünkü "ABD teröre destek veriyor"

"ABD FETÖ'cüleri barındırıyor"

"ABD bizi kıskanıyor!"

"ABD ekonomimizi çökertiyor" du!

Protestonun nedeni de milletin tepkisi de duruma göre değişti.

Herkes karınca kararınca ve aklınca (!) eylem yaptı.

Sonrası malum;

kuzuyu kurda

altını hırsıza

namusu arsıza emanet ettiler.

Velhasıl geleceği görmek için Kahin olmaya gerek yok.

Yine kandırılıyorsunuz beyler!

RAHMİ TURAN: TOPRAKSIZ VATAN!

Bülent Kuşoğlu Ankara Milletvekili ve CHP Genel Başkan Yardımcısı'dır.

Bana uzun bir mektup yollamış.

Mektubun bütününden anladığım şu:

"Eğer aklımızı başımıza toplamazsak vatansız bile kalabiliriz. Özellikle ülkeyi yönetenlerin akıllarını başlarına toplamaları gerekiyor" diyor ve:

"Ülkeye yazık etmeyin beyler!" demeye getiriyor.

Bülent Kuşoğlu haklıdır. Bu ülkeye bir şey olursa onlar da yok biz de yokuz!

Kuşoğlu'nun mektubu özetle şöyle:

★★★

"Türk toplumu son yıllarda geleceğe ilişkin olarak hiç umutlu değil. Çok sayıda eğitimli gencimizin çalışmak için başka ülkelere gitmesi işadamlarımızın yatırımlarının bir bölümünü yurtdışına kaydırması ve binlerce banka hesabımızdan rekor düzeyde yurtdışına döviz çıkışı önemli göstergelerdir.

Toplum kutuplaşmış durumda. Sosyal medyada bile birbirimizi öldürecek gibiyiz. Türk toplumu iki mahalleye ayrılmış gibi. Avrupa'yı hedefleyen mahalle ve Ortadoğu'yu hedefleyen mahalle.

İdari yapımız bozuldu ve reforma muhtaç. İki bin yıllık devlet düzenimizde daima yeri olan Başbakanlık kurumunu kaldırmamız da büyük problemlere sebep olacak gibi görünüyor.

Kutuplaşmış siyaset topluma yansıyor diyalog kanalları yok edilmiş ve umut veren yeni kadrolar yetişmiyor.

Tüm bunlara ek olarak belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük en derin ekonomik krizi ile de karşı karşıya kaldık. Kriz zamanında önlem alınmadığı için uzun sürebilir ve büyük tahribat yaratabilir.

Bu vahim durum sadece bizden kaynaklanan sebeplerle oluşmadı. Dış dünyaya ilişkin birçok sebep de saymak mümkün.

Kısaca moda deyimle 'Beka sorunumuz' maalesef var!

★★★

Sorunlarımız daha da derinleşmeden ne yapmalıyız?

En etkili olacak işler öncelikle liderlerin bir araya gelmesi topluma etkili mesajlar verilmesi kutuplaşmanın kırılması karşıt kesimlerin kucaklaştırılması mahallelerin yakınlaştırılmasıdır.

Kendi sorunumuzu muhakkak ki kendimiz çözmemiz gerekiyor.

Yeni bir siyaset diline ihtiyacımız var. Gerçek olarak birleşmeli gerçek olarak uzlaşmalıyız. Günlük siyasetin aşılmasına çalışmalıyız. Bu nedenle liderler ve partiler diyaloğuna şiddetle ihtiyaç var.

Sonuçta 'Topraksız vatan' sahibi olmamalıyız!"

TEBESSÜM

"BEN BU ULUSA HEP MUSTAFA KEMAL GÖNDEREMEM Kİ!"

Bir köyü seller basar herkes tepelere kaçar. Fakat köyün imamı bütün ısrarlara rağmen Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek camide kalır.

Kısa bir süre sonra sular camiye ulaşır imam minareye çıkar.

Sular yükselip minare boyuna gelince bir tekne imamı kurtarmaya gelir. Ancak dini bütün imam Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye binmeyi kabul etmez.

Sular yükselmeye devam eder. Bir tekne daha gelir ancak imam yine Tanrı'nın kendisini koruyacağına inancının tam olduğunu söyleyerek tekneye binmez.

Sular iyice yükselir. İmam artık minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır içindekiler imama durumun çok kötü olduğunu anlatarak helikoptere gelmesi konusunda ısrar ederler. İmam helikoptere binmeyi de reddeder.

Sular daha da yükselir ve imam boğularak ölür.

İmamı ahiretin kapısında melekler karşılar. İmam meleklere:

"Tanrı'ya biraz kırgınım. Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim insanlara hep iyilik yaptım günahtan uzak durdum. Yaşadığım köyü sel bastı herkes kaçtı ama Tanrı'nın beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım. Görüyorsunuz ki şimdi buradayım" der.

O sırada yukarıdan bir ses duyulur:

"Salağa iki tekne bir helikopter gönderdik. Kurtarmak için daha ne yapacaktık? Böyle kafasızların benim katımda yeri yoktur. "

★★★

Yukarıdaki fıkrayı millete uyarlayacak olursak Tanrı o gün geldiğinde herhalde şöyle der:

"Ben bu ulusa örnek alsınlar ve onu izlesinler diye Mustafa Kemal'i gönderdim. Musibetlerden kurtuluş yolunu onun vasıtasıyla bunlara göstermeye çalıştım. Ama onlar hâlâ benden medet umuyor her işleri için 'Allah'a havale ettik' diyorlar. Eh ben daha ne yapayım onlara? Hep Mustafa Kemal mi göndereyim? Bu olmayacağına göre her biri bir Mustafa Kemal olmayı öğrenmelidir. "

GÜNÜN SÖZÜ

Hiçbir ulus kaybolmuş yıllarını ağlayıp sızlayarak geriye getiremez!

YILMAZ ÖZDİL: 100 GÜN

24 Haziran'da ne dediler?

"100 gün içinde Türkiye çağ atlayacak" dediler.

Asrın liderimiz bismillah ilk iş hazine'nin anahtarlarını damadına verdi ekonomiyi maliyeyi filan komple damadına bağladı.

Kendini Varlık Fonu başkanı yaptı damadını Varlık Fonu başkanvekili yaptı.

Ets turizm fetodan soruşturuluyor diye Ets turizm'e telefon edip tatil rezervasyonu yaptıranları hapse tıktılar Ets turizm'in sahibini turizm bakanı yaptılar.

Görümcesinin eltisi fetonun dersanesinin önünden geçmiş diye yüzbinlerce insanın hayatını kaydırdılar kardeşi fetoculuktan hapiste bulunan arkadaşı tarım bakanı yaptılar.

Asrın liderimizin yemin törenine diktatör soykırımcı darbeci savaş suçlusu gibi prestijli devlet adamları katıldı gurur duyduk.

Rektör olmak için profesör olma şartını kaldırdılar ertesi gün vazgeçtiler rektör olmak için profesör olma şartını geri koydular.

Gene tren faciası oldu 25 insanımız hayatını kaybetti yağmurdan dediler örttüler gitti.

Asrın liderimizin şoförü olan milletvekili Yeliz bey tarihi açıklamalarda bulundu "matematiği benim dedem icat etti matematiği icat eden dedemi Romalılar öldürdü" dedi.

Mezuniyet töreninde karikatür pankartı taşıyan ODTÜ öğrencileri tutuklandı halbuki asrın liderimizin pankartını taşısalardı ODTÜ'de dekan bile olurlardı.

Suriye'den ithal ettiğimiz patateslerin aslında bizim patatesler olduğu ortaya çıktı meğer geçen sene ucuza kapatıp stoklamışlar bu sene Suriye'den ithal ediyoruz ayaklarıyla millete kakalamışlar.

"Binali kalırsa yaşadık milletin orasına koyacağız" diyen yandaş müteahhitin hangi Binali'den bahsettiği hala meçhul… Ama bizim Binali beye "devlet şeref madalyası" verildi Tbmm başkanı yapıldı.

Başbakanlık lağvedildi Veliefendi Hipodromu'nda Başbakanlık Koşusu yapıldı iyi mi… Başbakanlığın lağvedildiğini yarış atlarına söylemeyi unutmuşlar demek ki.

Yüksek Askeri Şura'dan ordu komutanları çıkarıldı onların yerine damat sokuldu. Kayınpeder zaten mareşal olduğu için sorun olmadı.

Adnan Oktar'la kedicikleri tutuklandı memlekette rejim değişmişken herkes unuttu en çok okunan ve konuşulan mevzu bu oldu.

Habire umreye gidip kutsal topraklardan ihramla reklam yapan asrın liderimizin iftarlarında ezan okuyan edep timsali mütedeyyin popçu Mustafa Ceceli elalemin yatak odasında çekilmiş gizli kamera kayıtlarını mahkemeye verdi.

Diyanet'in "aile" dergisinde izah edildi… "Dünyayı kendi etrafında ve yörüngesinde melekler döndürüyor melekler elektrik gibi kar tanelerini melekler taşıyor kar taneleri bu sayede birbirlerine değmeden yere kadar iniyor" denildi.

İstanbul'da ekmeğe zam yapıldı zammı halka duyurmak yasaklandı.

Gene bedelli çıkarıldı.

Sayın hükümetimiz Amerikalı papaz meselesini yüzüne gözüne bulaştırdı Beyaz Saray misilleme olarak adalet bakanımızla içişleri bakanımızı kara listeye aldı Trump bizzat açıklama yaptı "bırakın yoksa oyarım" demeye getirdi rezil-i rüsva olduk sayın hükümetimiz sayın ahalimize çaktırmadan gargaraya getirerek bırakmanın yollarını arıyor.

Doların yuları koptu 7.5 lirayı geçti 6 liraya bile herkes "hamdolsun şükür" diyor.

Asrın liderimiz "milletime sesleniyorum yastık altındaki dövizleri çıkartın getirin Türk Lirası'na dönüştürün yerli ve milli duruşunuzu gösterin" dedi.

Asrın liderimizin milleti bankaya koştu Türk liralarını dolar'a çevirdi yastık altına koydu.

Asrın liderimiz plağı değiştirdi "onların doları varsa bizim Allahımız var" dedi.

Yandaş medya "ABD'yi Türk Lirası korkusu sardı Amerikan ekonomisi çöküyor vatandaşın dolar bozdurmaya koşturması dünyada para birimi sisteminin değişmesine neden olabilir" şeklinde haberler yaptı!

Asrın liderimiz "Amerika'nın ürünlerine boykot uygulayacağız onların iPhone'u varsa öbür tarafta Samsung var" dedi. Elalemin malıyla elalemin malına boykot uygulayan tarihteki ilk asrın lideri oldu.

Kredi derecelendirme kuruluşları Moody's Standard&Poor's ve Fitch notumuzu düşürdü sayın ahalimiz doları düşürmek için twitter'da dua zinciri kurdu yağmur duası gibi dolar düşürme duasına çıktı.

Asrın liderimiz Ahlat'a saray yaptıracağını 10 dönüm üzerine kurulacağını 1071 metrekare olacağını açıkladı.

Sayın ahalimiz internete koşup Ahlat'ın nerede olduğuna baktı.

Asrın liderimizin "tıpkı kuvayı milliye gibi sivil oluşumdur" dediği özgür suriye ordusu dolar uçtuğu için maaşlarını Türk Lirası olarak değil Suriye Poundu olarak almak istediklerini açıkladı!

Yıllardır "cehape'nin il başkanları valiydi bunların cemaziyelevvelleri işte bu" deniyordu yönetmelik değiştirildi valiler ve kaymakamlar asrın liderimizin temsilcisi yapıldı.

Türk Telekom'u Lübnanlı'ya vermişlerdi beş kuruş ödemedi vergi de ödemedi üstüne 4.7 milyar dolar borç aldı Türk Telekom'un kablolarına kadar malını mülkünü sattı 15 milyar dolar hortumladı pırrrr… Tarih böyle soygun görmedi.

191 aydır tek başına ülkeyi yöneten asrın liderimiz "ekonomiyi iki aya kalmaz toparlarız" dedi.

Saray'ın 30 ağustos resepsiyonunda yerli ve milli mönü vardı… Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie liçi meyvesi eşliğinde efuli starex meyvesi eşliğinde aloevera pataşur içinde çerkez tavuğu zencefilli somonlu suşi tartalet içinde humus susamlı levrek simidi.

95 liraya satılan bir çuval beyaz ekmeklik un 175 liraya fırladı artışı frenleyebilmek için un ihracatı durduruldu.

Sayıştay raporuna göre Saray'da günde 1.8 milyon lira harcandığı ortaya çıktı. Her gün 1.8 milyon lira… Muhtar şakşaklama filan gibi ağırlama giderlerine bir yılda 36 milyon lira harcandığı ortaya çıktı.

Brezilya'dan ithal edilen sığırlarda şarbon çıktı.

Sayın ahalimizin hapiste zannettiği hayırsever Rıza bey New York'ta Nobu restoranda suşi yerken fotoğraflandı.

Ebru Gündeş hayırsever Rıza beyin yanına giderken VIP'ten geçti.

Her konuşmasına "şu fakir kardeşiniz" diye başlayan asrın liderimize 500 milyon dolarlık iki katlı asansörlü Boeing 747-8 alındığı ortaya çıktı. "Para ödemedik Katar emiri hediye etti" denildi. Bu uçak ABD Başkanı'nda bile yok Air Force One bile bu uçağın alt modeli.

Akp zenginleri yurtdışına kaçmaya başladı.

Merkez Bankası faizleri uçurdu Arjantin ve Surinam'ın peşinden dünyanın en yüksek faizini veren üçüncü ülke olduk.

Üçüncü havalimanı inşaatında çalışan işçiler köle düzenini protesto etmeye kalktı biber gazı sıkıp döve döve tutukladılar.

Bizimkiler üçüncü havalimanını 35 milyar dolara yaparken bizimkinden daha büyük olan Çin'deki Daxing havalimanının 12 milyar dolara yapıldığı ortaya çıktı.

Bütün bankaları sattılar elimizde avucumuzda kala kala İş Bankası kaldı asrın liderimiz ş Bankası hisseleri hazine" filan demeye başladı.

Asrın liderimizin bir numaralı arkadaşı sosyalist ayaklarına yatan Venezuela diktatörü Maduro özel uçağıyla Çin'den dönerken iki saatliğine İstanbul'a uğradı Nusret'te et ziyafeti çekti pek keyiflendi adının yazılı olduğu purolardan tüttürdü. Ülkesine dönünce basın toplantısı yaptı Nusret'in tuz dökme hareketini gösterdi "Osmanlı'dan kalma 700 yıllık eserlerin bulunduğu müzeyi gezdim sultan tahtına oturdum bana orada Sultan Maduro diyorlar" dedi.

Asrın liderimiz "kriz mriz filan sakın ha bunlara aldırmayın bizde kriz filan yok bunların hepsi manipülasyon" dedi.

Atatürk hakkında "kimse Türk Atatürk demesin orijinali Yunan" diyen Akp gençlik kolları başkanı "beraat" etti düşünce özgürlüğü kapsamına sokuldu.

Chp milletvekili Enis Berberoğlu 16 ay hapis yatırıldı lütfedilip bırakıldı.

Asrın damadımız Yeni Ekonomi Programı'nı açıkladı ağlanacak halimize güldük mizah dergilerine kapak konusu oldu.

Yeni Ekonomi Programı'nın açıklandığı saatlerde… 45 yaşındaki işsiz baba okulun istediği pantolonu oğluna alamadı akşam eve gelince eşine ağlaya ağlaya "çocuğuma pantolon bile alamıyorsam niye yaşıyorum" dedi banyoda kendini astı cebinden 20 lira çıktı.

Marketteki gerçek enflasyon yüzde 110'u geçmişken…

Sayın hükümetimiz enflasyonun taş çatlasın yüzde 18 olduğunu açıkladı.

Memlekette adalet olmadığı için boş vakitlerinde hobi olarak ekonomiyle uğraşan adalet bakanımız "ekonomide yaşanan sıkıntılar psikolojik" dedi.

Asrın liderimiz habire "beraber yürüdük biz bu yollarda" diyor. "Durmak yok yola devam" diyor. Ama memleketin en önemli ayakkabı firmaları konkordato ilan etti. Beraber yürüyecek "ayakkabı" kalmadı.

Şirketlerden vazgeçtik vatandaşlar tek tek konkordato ilan etmeye başladı.

2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'na aday olduk alamadık. Asrın liderimiz "çok önemsemedim masraftan kurtulduk" dedi. 2004 2008 2012 2016 2020 olimpiyatına aday olup alamadığımıza göre 2008 2012 2016 2020 2024 Avrupa şampiyonasına aday olup alamadığımıza göre acayip kazançlıyız yani!

Sayın ahalimiz tarafından milletvekili bile seçilen Jet Fadıl'ın öz dayısını bile dolandırdığı ortaya çıktı.

Tarım bakanımız "zaman zaman Yunan adalarına gidip Girit zeytinyağı alıyorum kahvaltıda yiyorum ve mutlu oluyorum" dedi. Hiç kimse çıkıp "kardeşim o kadar mutlu oluyorsan git o zaman Yunanistan'a tarım bakanı ol" demedi.

Doğalgaza elektriğe son iki ayda üçüncü defa zam yapıldı bizim basın yazmadı Reuters duyurdu.

Tbmm'deki bakanlar kurulu koltukları söküldü depoya kaldırıldı bakanlarımız meclis açılışını misafir olarak seyretti.

Nazlı Ilıcak'la Altan biraderlere müebbet verildi.

Asrın liderimiz "eyy Almanya Naziler" filan diye esip gürlüyordu Almanya'ya gitti Almanca konuştu "bizim sevgimiz sarsılmayacak kadar köklüdür" dedi.

"Eyy Amerika" falan deniyordu "Amerika bize ekonomik savaş açtı" deniyordu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ekonomisi komple Amerikalı McKinsey'e teslim edildi.

Dün 100'üncü gündü.

Şahane çağ atladık değil mi?

Herhangi bir ülkede 100 yılda bile yaşanmayacak hadiseler 100 günde yaşandı… 200'ü düşün gari.

Sayıştay denetim raporu: Saray Günde toplam 1.8 milyon lira harcıyor. !

CAN ATAKLI: TÜRKİYE'DE ASLINDA DARBE OLDU

İktidar ve yandaşları 15 Temmuz dinci faşist kalkışmasının arkasında Amerika'nınolduğuna inanıyor.

Amerika niye bir darbeye kalkışsın Türkiye'de?

İktidar ve medyadaki yandaşları bize şöyle anlattılar;

Çünkü Türkiye Amerika'ya rağmen giderek büyüyor ve güçleniyor.

Türkiye bölgenin en önemli askeri ve siyasi gücü haline geliyor.

Türkiye'nin başında oturan lider dirayetli tutumu ve dik duruşuyla Amerika'nın boyunduruğuna girmiyor.

Türkiye'nin güçlenmesi ve dik durması nedeniyle Amerika'nın başta Ortadoğu bölgesi olmak üzere pekçok yerdeki çıkarları zedeleniyor.

Amerika'nın Suriye ve Irak üzerindeki oyunları Türkiye'nin kararlı tavırlarınedeniyle bozuluyor.

İşte bu nedenlerden ötürü Amerika Türkiye'de bir askeri darbeye kalkıştı.

AKP'nin içine bir Truva Atı gibi sokulan ve başta Erdoğan olmak üzere herkesi kandıran cemaatçiler eliyle iktidar ele geçirilecek ve Türkiye Amerika'nın çıkarlarına göre yönetilecek.

Bize iki yıldır bunu anlatıyorlar.

Artık adına ne derseniz deyin 15 Temmuz'da tezgahlanan Amerikan darbesibaşarılı olmadı ama 30 Eylül günü bir başka darbe yaşandı.

Bu darbe ile Amerika kansız biçimde Türkiye'nin yönetimini ele geçirdi.

Amerikan derin devletinin de uzantısı olduğu bilinen bir şirket saraya bağlı 16 bakanlıkta memurlarını çalıştıracak raporlar hazırlayacak yönetime ne yapmasıgerektiğini söyleyecek ve bütün bunları Amerikan yönetimine de rapor edecek.

McKinsey anlaşmasının özü budur.

Bir taraftan müthiş bir "anti Amerikan" propaganda ile özellikle yoksul bilgisiz ve bilinçsiz kitleler etkilenir ve iktidarın oy tabanı kaba milliyetçiliklegenleştirilirken diğer taraftan Amerika'ya tam bir teslimiyet yaşanmıştır.

Seçim akşamı muhalefete ve bizlere "Nasıl geçirdik" diye terbiyesizlik yapanlar haklı çıktı galiba.

Evet haklılar çok fena geçirdiler.

BUNU YAZMAK GEREK

NAZLI ILICAK ELBETTE TERÖRİST DEĞİL DE

Erdoğan iktidarının cemaate pis işler yaptırdığı dönemde müthiş bir güç sarhoşluğu içinde olan ama daha sonraki "U dönüşü" dönemine ayak uyduramadığı için hapse atılan ve teröristlikle suçlanan Nazlı Ilıcak'ınağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası İstinaf Mahkemesi tarafından da onaylandı.

Şimdi işin bir de Yargıtay aşaması var.

Bu karar vicdanları sızlatıyor mu?

Son günlerde tartışılan konulardan biri bu.

CHP eski Milletvekili Barış Yarkadaş dün bir tweet atmış. Yarkadaş Nazlı Ilıcak'latamamen zıt fikirler taşıdığını ama ona ve Ahmet-Mehmet Altan kardeşlere verilen cezanın orantısız olduğunu savunuyor.

Yarkadaş'ın bu mesajına dün öğle saatlerine doğru 700'ün üzerinde yorumgelmişti.

Yorumların tamamına yakını Yarkadaş'ı eleştiriyor.

"Kuddusi Okkır Ali Tatar Cem Aziz Çakmak Türkan Saylan bu kişilerin düşmanca yazıları nedeniyle ölmediler mi?" diye soruluyor.

Karşılaştırmayı öyle yapmak belki doğru olmayabilir.

Nazlı lıcak ve diğerleri için verilen cezalar "hukuki" açıdan bana göre yanlış ve gerçekten orantısızdır.

Ama bu isimler ve diğerleri en ağır cezadan daha ağır olan "vicdanlarda mahkümiyet" almışlardır.

Hapisten çıktıklarında onun altın-dan kalkmaları mümkün değildir.

Buradaki tek üzüntüm daha nice ortakları olmasına rağmen ağır cezaların bu tür birkaç kişiye verilmiş olmasıdır.

Ama bu diğer suçluların kurtulacağı anlamına gelmez.

Sadece sabırlı olmak gerek.

KOMİK

ZABITAYI ARAYIP ZAMLARI BİLDİRDİM

Cumhurbaşkanı Erdoğan hâlâ "kriz olmadığını" krize karşı alınan önlemlerianlatarak söylüyor.

Hesapta kriz yok ama nedense önlemler alınıyor.

İşte bunlardan bir tanesi de halktan "muhbirlik" yapmasının istenmesi.

Erdoğan dedi ki "Kriz bahanesiyle fiyatları artıranları zabıtaya bildirin onlar da gereğini yapsın. "

Ne kadar güzel değil mi?

Böylelikle krizi bahane ederek zam üstüne zam yapanların da yakasınayapışacağız.

Hemen belediye zabıtasını aradım dün.

Zabıtaya "Alo" dedim "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı gereği fahiş zam yapanları ihbar için arıyorum. "

Zabıta çok kibar. "Hemen söyleyin efendim" dedi "Gidip canlarına okuyalım. "

Konuşmaya başladım; "Bir" dedim "Doğalgaza yüzde 9 gibi fahiş bir zam yapıldı. Yılbaşından bu yana yapılanlarla bu zam yüzde 47'yi buldu" diye ekledim.

Sonra devam ettim ki elektrik fiyatlarına da yüzde 9 zam geldi. O da yılbaşından bu yana yüzde 100 zamlanmış oldu. "

Zabıta şaşırdı kaldı. Telefonu kapattı garibim ne yapsın.

NOT: Hayali yazıdır. İlber Ortaylı'ya teşekkürler fikir onun.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

YANDAŞ MEDYA NEYE SEVİNECEĞİNİ ŞAŞIRDI

Artık şuna inanıyorum; Yandaş medyadakiler her gün haber toplantısında "hangi haberi yaparsak Sayın Cumhurbaşkanımızı mutlu eder ve bu sayede gözüne gireriz" diye konuşuyorlar.

İşte bu haberlerden biri resmi yandaşlığa yeni terfi eden gazetenin internet sitesinde dün yayınlandı;

"Gayrettepestanbul yeni havalimanı metro hattının yapımı devam ederken dünkü çalışmalar sonunda Türkiye'deki tüm zamanların rekoru kırıldı. İhsaniye istasyonundan kazıya başlayan TBM aracı günlük 49 5 metre ilerleme hızı ile tüm zamanların rekorunu kırdı. "

Ne diyeyim?

Yalakalıkta her gün yeni bir "tüm zamanların rekoru" kırılıyor.

Oysa bu havaalanı inşaatı Erdoğan'ın arzuladığı tarihe yetiştirilecek diye "iş kazaları ve ölümlerinde de rekorlar kırılıyor" ama o haberlerle yalakalık yapılamıyor ki.

İRONİ

AMERİKA'NIN YENİ KÜSTAHLIĞI

Amerikalı adı Pew midir nedir bir araştırma şirketi dünya liderleri arasında bir "güvenirlilik" araştırması yapmış.

Yapılan araştırma sonunda dünyanın en güvenilir liderinin Alman Başbakanı Angela Merkel olduğu ortaya çıkmış.

Merkel yüzde 51'lik bir destek alırken sonuncu lider ise yüzde 27'de kalan Amerika Başkanı Donald Trump olmuş.

Fransa Devlet Başkanı Macron yüzde 46 ile ikinci Çin Devlet Başkanı Cinping ise yüzde 34'le 3'üncü olmuş.

Döndüncü sıra ise Rusya Devlet Başkanı Putin'in olmuş.

Araştırmanın sonuncusunun Trump olduğunu görünce içim biraz ferahlayarak "Bizim reisimiz kaçıncı olmuş acaba?" dedim.

Bir de ne göreyim Amerikan şirketi araştırmaya bizi dahil bile etmemiş.

Oysa iktidar yandaşlarına göre Erdoğan süper Türkiye'nin süper lideri o bir dünya lideri tüm dünyaya ayar veren bir önder.

Amerika Türkiye'ye olan düşmanlığını ve kıskançlığını böyle küstah bir araştırma ile bir kere daha göstermiş oldu.

SONER YALÇIN: NEREDEN TUTSAN ELİNDE KALIYOR

-Koca imparatorluk Osmanlı denetlenme ihtiyacı duydu.

-Sınırsız hükmetme yetkisine sahip padişahlar denetlenme ihtiyacı duydu.

-Büyük Atatürk denetlenme ihtiyacı duydu.

AKP/Erdoğan iktidarı denetlenmekten hiç hoşlanmadı!

Ta ki 2018 krizine kadar…

Sonra gidip ABD'li McKinsey şirketinin kapısını çaldılar:

"Gelin bizi denetleyin!"

Milli kurumumuz Sayıştay değil de niye milyon dolarlar vereceğimiz Amerikalı McKinsey bu görevi yapacak?

Bakınız:

Kamu kaynakları halkın malıdır. Bu kaynakların halkın çıkarı için kullanıp kullanılmadığını denetleyen yüce mahkeme Sayıştay'dır.

Bağımsız hesap mahkemesi Sayıştay halkın oylarıyla seçilen TBMM adına hareket eder! Bu nedenle…

-Cumhurbaşkanlığı ile bağlı bakanlıklar ve bağlı genel müdürlükler gibi genel bütçeli daireleri;

-Karayolları Devlet Su İşleri üniversiteler gibi katma bütçeli idareleri;

-Devlet Orman İşletmeleri devlet hastaneleri gibi döner sermayeli kuruluşları;

-Belediyeler ve il özel idareleri gibi özel bütçeli başkanlıkları;

-Fon şeklindeki kuruluşları vs. TBMM adına denetler.

Gerçeği raporlarıyla halka açıklar.

Ancak… Denetlemekle-açıklamakla kalmaz: Her kuruşun hesabını sorar. Kamu zararı varsa sorumlusunu cezalandırır.

Amerikalı McKinsey ile milli kurumumuz Sayıştay arasındaki fark budur.

Evet işlem denetimle sınırlı değildir; işin ucunda ceza vardır!

NE ZAMAN ANLAYACAKLAR

AKP/Erdoğan Sayıştay denetimlerinden hoşlanmadı.

Nasıl sevsin! Örneğin…

Sayıştay milyarlarca dolarlık projelere imza atan Ulaştırma Bakanlığı'nın kayıtlarını düzenli tutmadığını ortaya koydu. AKP propagandasının temelini oluşturan ulaştırma projelerinin kaynağı olan "Yapşlet-Devret" modeline dikkat çekerek raporunda şunu dedi:

-irketlere garantiler verilerek yaptırılan projelerin kamu finansmanı üzerinde oluşturacağı baskı yükümlülüklerin karşılanabilme kapasitesi ve devletin üstlendiği riskler muhasebe sistemi içerisinde gösterilmemiştir!"

Sayıştay'ın dün dikkat çektiği yolları köprüleri tünelleri bugün Türkiye tartışıyor! Sayıştay krizin sebebini çok önceden yazdı gösterdi!

Bir örnek daha vereyim:

-Sayıştay AKP hükümetinin KOSGEB aracılığıyla küçük ve orta ölçekli işletmelere dağıttığı 50 bin liralık sıfır faizli işletme kredilerinin yüzde 65'inin hatalı olduğunu tespit etti!

Bu tür sebeplerle…

Her hakikati yazan söyleyen gibi Sayıştay da bu iktidarca hiç sevilmedi.

Her fırsatta AKP devlet harcamalarını denetleyen ve hesap soran Sayıştay'ın yetkilerini budadı! Ne yasalar çıkarmadı ki:

Sayıştay denetlediği kamu kurumlarının görüşlerine uymalıdır!

-Sayıştay denetlediği kamu idareleriyle birlikte rapor hazırlamalıdır!

-Sayıştay iş ve işlemlerin gerekliliği ekonomikliği verimliliği ve benzeri gerekçeyle kamu idareleri hakkında rapor düzenlemeyecektir!

-Sayıştay kamu idarelerinin mali tablolarının doğruluğu ve güvenilirliğinin tespitini araştırmayacaktır!

Bunlar şaka değil!

Ve artık TBMM'ye de gerek yok. En son…

Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu Sayıştay denetiminden çıkarıldı. Kurumun açıklamakla yükümlü olduğu verileri açıklama zorunluluğu da kaldırıldı!

Şimdi diyorlar ki:

-"Yabancı sermaye bize güvenmiyor Amerikalı McKinsey gel bizi denetle!"

Sayıştay'a ne yaptığınızı yabancı sermayenin görmediğini mi sanıyorsunuz? Güvenirlik ölçütünün hukuk olduğunu ne zaman anlayacaksınız?

Peki… Hukuk'un hali ne?

ÖZ YOK KALIP VAR

Gördük ki:

Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş makam odasına Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün değil Sultan Abdülaziz'in koskoca resmini asmış!

Diyecektir ki:

-"Sayıştay'ı Sultan Abdülaziz 1862 yılında Divan-ı Muhasebat adıyla kurdu. "

Hepimiz biliyoruz: Baş'ın asıl niyeti sır değil.

Sayıştay'ın "atası" Divan-ı Muhasebat mı?

-Divan-ül İşraf ne?

şraf-ı Memalik ne?

-Başbaki Kulluğu ne?

-Zimâmet Komisyonu ne?

-Islahat-ı Maliye Komisyonu ne?

-Meclis-i Ali -i Hazâin Divan-ı ne?

Divan-ı Muhasebat öncesi yok mu?

Çok istiyorsa muhasebe ve defterdarlık teşkilâtı kuran büyük devrimci Fatih Sultan Mehmet'in resmini koysaydı!

Niye… Batı hukuk tarihi açısından -tamamen Fransa'dan kopya edilen Tanzimat müessesesini- "doğuş" kabul ediyor?

Vecdi Gönül'ün Sayıştay başkanı olduğu dönemde Prof. Ahmet Akgündüz'e -ki o da Atatürk'ü hiç sevmez- yazdırdığı "Arşiv Belgeleri Işığında Sayıştay Tarihi" adlı kitap döne döne şu bilginin altını çiziyor:

-"Sayıştay geleneğini Divân-ı Muhasebat ile başlatmak tamamen yanlıştır. "

Kendi kendinizi yalanlıyorsunuz!

Keza.

Başkan Baş "Sayıştay" ismine soğuk mu? Çünkü diyor ki: "Cumhuriyet'in ilk yıllarında isim aynen korundu; ancak Türkçeleştirme hareketi sonrası ismi Sayıştay Başkanlığı şeklinde değiştirildi. "

Ne diyeyim: Abdülaziz resmini astınız Sayıştay adını da değiştirin!

Hep şekilcilik! Öz yok!

Batı dayatması Tanzimat'ın padişahı Abdülaziz ile emperyalist dayatmalara karşı çıkan bağımsızlıkçı Cumhuriyet'in lideri Atatürk arasındaki büyük farkı bu nedenle göremiyorlar.

Amerikalı McKinsey'e bu sebeple ses çıkaramıyorlar?

Yazık…

ÜMİT ZİLELİ: SARAY'DA HİÇBİR "SIKINTI" YOK!. .

Hadi gözünüz aydın!. .

Enflasyon rakamları açıklandı; Saray'ın "sıkıntı" olarak lanse ettiği iktidara yapışık muhterem medyanın da bu sözcük üzerinden bin bir takla atıp "sıkıntının geçmekte olduğu" "nurlu ufuklara doğru dörtnala koşmakta olduğumuz"yolunda okuyanı dinleyeni kahkahalarla ağlattığı süprüntü haberlerden sonra devletin resmi kurumu TÜİK'in açıkladığı rakamlar krizin nereye dayandığını açıkça gösterdi!. .

Öyle ki günlerdir ekonominin çok iyi gittiğini tekrarlamaktan bitap düşen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bile şöyle demek zorunda kaldı:

Beklediğimiz oranların üzerinde bir rakamla karşılaştık!. .

Sonunda rakamlar da aldatmıştı ülkeyi yöneten zevatı demek!. . Neydi peki bu denli şok yaratan enflasyon rakamları?. . Eylül ayında 15 yıl sonra yani 2003'ten bu yana enflasyon ilk kez yüzde 20'yi aşmış yüzde 24.52'ye fırlamıştı!. . Ev eşyası grubundan ulaştırmaya çeşitli mal ve hizmetlerden gıda ve alkolsüz içeceklere ortalık tam anlamıyla yangın yerine dönmüş işçinin memurun emeklinin maaşlarına aldıkları zamlar tamamen erimiş ana paradan yemeye başlamıştı!. . Elektrik ve gaz sektöründe artış ise tam anlamıyla alarm veriyordu; bunu zaten üç ayda üç kez yapılan kallavi zamlarla görmüştü yurttaş ancak ardının geleceği de açıkça görülüyordu.

-Hem de daha kışa bile girmemişken!. .

Ekonomistler "dahası gelecek" derken Bakan Berat Bey son derece umutlu konuşmaya devam ediyordu:

En kötüyü geride bıraktık! Trend ekim ayı ile birlikte kırılacak. Haftaya enflasyonla mücadele çerçevesini açıklayacağız…

Bakalım enflasyon bu açıklamayı bekleyecek mi hep birlikte göreceğiz! Ancak berat Bey'in söylediği çok doğru bir şey var:

-Gerçekten bir şeyler kırılacak ama o ne olacak?!. .

İTİBARIN EDERİ 36 MİLYON TL!. .

Durum o raddeye gelip dayandı ki binlerce şirketten sonra şimdi de yurttaşlar bireysel olarak konkordato istemeye başladı!. .

Bu başvurulardan ikisine mahkemelerden olur kararı çıktı; yurttaşlar için bir mali müşavir komiser olarak atandı! Tüm bunlar yaşanırken Cumhuriyet Gazetesi Sinan Tartanoğlu'nun "Saray'ın giderleri" haberini manşete çıkardı… Sayıştay Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın 2017 yılı giderlerine ilişkin raporuna göre o cenahta kesinlikle hiçbir "sıkıntı" görünmüyordu!. Rapora göre Saray 2017 yılında 650 milyon (eski parayla 650 trilyon) lira harcamıştı!. . Bunu böldüğümüzde karşımıza günde harcanan para olarak şu rakam çıkıyordu:

1 milyon 800 bin TL (1 Trilyon 800 milyar!)

Sanırım geçmişte buna benzer haberler yapıldığında Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan "itibardan tasarruf olmaz" açıklamasını anımsıyorsunuzdur… İşte bu itibar harcamaları yani her türlü temsil ve ağırlama giderleri 2017 yılında 36 milyon 273 bin TL oldu!. . Yine aynı yıl başta başdanışmanlar olmak üzere tüm personele harcanan para ise yaklaşık 117 milyon TL'yi buldu…

Mutfak temizlik sağlık da çok önemli tabii; Ejder meyvesi Smoothie gibi gıda alımlarına ayrılan para 2.6 milyon TL Saray'ın ağlık harcamaları için 2.7 milyon TL hijyen yani temizlik ekipmanları içinse 3 milyon 244 bin TL harcandı. Eğer temizliğe günde ne harcanıyor diye merak edecek olursanız söyleyeyim: günde 9 bin TL'den fazla!. .

Sayıştay'ın raporunda Saray'ın "örtülü ödeneği" olarak bilinen "gizli hizmet gideri" kalemi yer almadı!. . Çünkü 2015 yılında yapılan yasal düzenleme ile gizlenmişti!. . Son olarak 2014 yılına ait gizli hizmet bedelini vereyim siz oradan hesaplayın:

-2015 raporunda bir yıl öncesinin gizli hizmet gideri 150 milyon TL idi!. .

2018 yılının harcama tablosunu da şayet yeni yasal düzenlemeler olmazsa önümüzdeki yıl öğreneceğiz!. . Ama şunu açıklıkla söyleyebilirim:

-Cumhurbaşkanı yerinde söylemiş; hakikaten Saray'da hiçbir "sıkıntı" yok!. .

CAN ATAKLI'NIN SORUSUNA YANIT VERİYORUM!. .

Sütun komşum Sevgili Can Ataklı dün ilginç bir soru sordu…

Yanıtını da okuyucuya bıraktı. Soru şu:

Kemal Sunal'ın bütün filmleri defalarca yayınlanıyor ekranlarda. Ama nedense bir tanesi hariç; o hiç yayınlanmıyor!. .

Ona da bir okuyucusu sormuş. İyi bir gözlem! Şöyle bir düşündüm şıp diye anladım… Ehh ben de aynı zamanda bir okuyucu olduğum için cevap hakkım var sanırım; o halde hakkımı kullanıyorum:

-Aziz Nesin'in asla eskimeyecek her daim gündemde kalacak romanı "ZÜBÜK!. . "

Sahtekar dolandırıcı para ve güç için babasını bile gözünü kırpmadan satacak bir kasaba politikacısının hem de kazıkladığı sömürdüğü k.çından donunu bile aldığı ahalinin desteği ile bakanlığa kadar uzanan öyküsünde Kemal Sunal harikalar yaratmış film ise gişe rekorları kırmıştı!. . Filmden hatırımda kalan çok çarpıcı bir sahne de var; belediye başkanlığı seçiminde karşısına çıkan namuslu çalışkan rüşvete asla tenezzül etmeyen avukat rakibi için şöyle diyordu Zübük:

Avukat efendi daha kendine bir hayrın yok vatandaşa ne hayrın dokunacak?!.

Ve Zübük seçimi kazanıyordu!!!

TOKMAK: DİKEN EKEN GÜL TOPLAMAZ!



Kendi kendimizi aldatmayalım…

Hiçbir yabancı bizi refaha mutluluk ve özürlüğe kavuşturmak için mücadele etmez.

Bunu ancak kendimiz başarabiliriz.

Türkçemizde kaba fakat gerçekçi bir deyim vardır:

"El şeyiyle gerdeğe girilmez!" denir.

Biz ekonomimizi elin yabancısına teslim ederken biraz olsun bunu düşünemedik mi? Amerikan McKinsey şirketi cebine indirdiği yeşil dolarlara bakar. Türkiye iyi olmuş kötü olmuş umurunda mı? Sırtında yumurta küfesi yok ya… Sıkıştığı vakit tası tarağı toplayıp gider. Yedikleri de yanında kâr kalır!

Fakat biz bir yere gidemeyiz.

Bu ülke hayatımız canımız kanımızdır.

İktidar ne diyordu? Güya her şey iyiydi. Ekonomide işler tıkırında gidiyordu. Seçimden önce "Türkiye kanatlanacak" diye sallıyorlardı. Hiçbir sorun yoktu!

Sorun olmadığı için mi McKinsey şirketine teslim olduk? ABD şirketi bizim yalnız Maliyemizi değil 16 Bakanlığımızın hepsini denetleyecek ekonomimize yön verecek.

Dizginleri McKinsey'e teslim etmek "Ekonomiyi biz beceremedik sen yönet"demek değil midir? Diken eken gül toplamayı beklememeli!

--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder