MÜYESSER YILDIZ : TAHLİYELERLE VARILMAK İSTENEN MENZİL NE
Tahliyelerle varılmak istenen menzil ne
Tahliye kararından sonra akıllara bu mektup gelmedi mi? Gelmesi önemli değil. Yeter ki "Adaletin aranacağı" yer mevki makam konusunda bir tereddüt şüphe ve arayışa yol açmasın!. .
05.11.2019 15:51
"FETÖ'nün medya yapılanması" davasında Ahmet Altan 10 yıl 6 ay Nazlı Ilıcak 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldıktan sonra tahliye edildi. Mehmet Altan hakkında ise beraat kararı verildi.
TSK'ya indirilen "Balyoz"da meşhur Taraf aparatı kullanıldı. Nazlı Ilıcak da TV programlarında kumpasın en baş savunucularından birisi oldu.
O yüzden kumpas mağdurları haklı olarak çok tepkili ve öfkeli.
Ancak asıl sorun bu tahliyeler mi yoksa göz göre göre gelen "Son" mu?
Ne demek istiyoruz?
ALÇI VE ÇONGAR NEREDE?
Önce işin ahlâki vicdani tarafından başlayalım.
Sadece ve sadece TSK'yı bitirme misyonunu yerine getirmek üzere kurulan Taraf için "Aparat" ifadesini kullandık. Nazlı Ilıcak için de "En baş savunucularından birisi oldu" dedik.
Peki Ahmet Altan'la birlikte o aparatı kurgulayan bu işleri kotaran Yasemin Çongar ve dahi kumpas savunuculuğunda Nazlı Ilıcak'tan 10 adım önde koşan Nagehan Alçı tek bir gün gözaltına alındı mı?
Çongar hakkında "Balyoz"dan bari dava açıldı ama Alçı için bu da yapılmadı.
Çongar nerede? Dün gece tahliye edilen Ahmet Altan'ı karşılayanlar arasında ve sevinç içindeydi.
Ya Alçı; Televizyonlarda program yapmaya devam ediyor. İşi devleti "Katil devlet" diye suçlamaya ve "PYD'nin güçlenmesi" gerektiğini söylemeye kadar vardırdı.
En baştan şu tablonun vicdanları sızlattığı herkesin bildiği ve kabul ettiği bir sır değil miydi?!.
İLK DÜĞME DOĞRU İLİKLENDİ Mİ?
Olayın hukuki boyutuna gelelim.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak hakkında hazırladığı iddianamede yöneltilen suçlamalar şuydu:
"TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme. "
Yani 15 Temmuz gecesi tankların üzerinde Ankara'yı bombalayan F-16'larda ya da Genelkurmay ve Akıncı'da yakalanmışlar gibi darbeden üçer kez ağırlaştırılmış müebbet istendi.
Bu iddianame aynen kabul edildi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılama yapıldı. Neticede "Meclisi ortadan kaldırmaya teşebbüs ve Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamalarının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun içinde eridiği" gerekçesiyle sanıklar sadece "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Dosya temyiz için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'ne gitti. Daire 2 Ekim 2018'de kararı hukuka uygun buldu ve aynen onandı.
Yargıtay'daki temyiz aşaması da geçtiğimiz Temmuz'da sonuçlandı ve 16. Ceza Dairesi sanıkların eyleminin "Anayasa'yı ihlâl" değil "FETÖ'ye bilerek ve isteyerek yardım etme" suçunu oluşturduğuna karar vererek müebbet hapis cezalarını bozdu.
Dosya yeniden yargılama için İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İlk duruşma 8 Ekim'de yapıldı. Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasına hükmeden Mahkeme sanıkların tutukluluk haline devamla bir sonraki duruşmayı 4 Kasım'a yani düne bıraktı.
Dün de verilen kararı biliyorsunuz. Buraya kadar anlattıklarımızı toparlarsak;
İddianame faslını geçtik. Biri Ağır Ceza diğeri İstinaf olmak üzere 2 mahkeme darbeden müebbet veriyor... Yargıtay ise "Darbeden değil örgütten cezalandırılmalarına" hükmediyor... Ondan sonra aynı mahkeme "Peki tamam" diyerek verdiği ilk kararı ortadan kaldırıyor... Şu zincirde ciddi bir sorun yok mu ve sorgulanması ilk gereken bu değil mi?. .
Ve de Anayasa Mahkemesi hatta AİHM'in verdiği çok sayıda "İhlâl kararı" bile yok sayılırken bu davada Yargıtay'ın kararına hemen uyulmasına ne demeli?. .
ADALETİ NEREDE ARAMALI?
Yargıtay'ın bozma kararından sonra ve 8 Ekim'de yapılan ilk duruşmadan önce yaşanan bir gelişmeye daha dikkat çekelim.
24 Eylül'de iddialara göre Nazlı Ilıcak'ın 1 yıl önce Erdoğan'a yazdığı bir mektup ortaya çıktı. Ilıcak'ın mektubunda şöyle ifadeler vardı:
"Sık sık sizi ve Emine Hanımı düşünüyorum. Sanki durumumu tam olarak bilseniz bu haksızlığa müdahale ederdiniz gibi geliyor... Dağ başında bir kuzu kaybolsa Hz. Ömer'den sorulurmuş. Bu devletin başı olduğunuz için de size müracaat ediyorum. Herhalde son nefesimi cezaevinde vermemi istemezsiniz. Mağduriyetimi size anlatıyorum zira adaletin yitirdiği vicdanı ancak siz yeniden tesis edebilirsiniz... Size karşı ne tuzaklar kuruldu! Bir tuzağı da FETÖ kurdu. Ve maalesef ben de bu tuzağın içine düştüm. Ama ben suç işlemedim. Size haksızlık yaptımsa –ki yaptım- bu yargının konusu olmamalı. Sizinle benim halletmem gereken bir mesele... Türkiye'nin gerginliklerin geride kaldığı huzurlu bir ortama çok ihtiyacı var. Bu huzurun inşasında ben de yer almak isterim. İnşallah nasip olur. Hatta çıktığımda sizinle bir araya gelebilirsek bir vicdan muhasebesi yapmayı helalleşmeyi çok arzu ederim... Yargıda bulamadığım adaleti sizde arıyorum. Acaba elimden tutup hak ve hukuk adına beni bu kuyudan çıkarabilir misiniz?"
Tahliye kararından sonra akıllara bu mektup gelmedi mi? Gelmesi önemli değil. Yeter ki "Adaletin aranacağı" yer mevki makam konusunda bir tereddüt şüphe ve arayışa yol açmasın!. .
Ya iktidar medyasının karar karşısındaki "Soğukkanlı" tutumunu neye yormalı?!.
"Bu nasıl tahliye?. . FETÖ'cüler işbaşında mı?. . " başlıkları atarak çok sayıda kararın anında değişmesine yol açtıklarını gördük biliyoruz.
Peki bu davada ne yaptılar?
Haberi "Karar çıktı... Karar açıklandı" şeklinde yorumsuz ve şaşırtıcı bir "Objektiflikle" verdiler.
Hasıl-ı kelâm; Tahliyelere şaşırıp tepki göstermeden önce "Nerede yanlış yapıldı? Kimler neden yaptı? Varılmak istenen menzil ne?" sorularını sormamız gerekmiyor mu?
Müyesser Yıldız
Odatv.com
https://odatv.com/tahliyelerle-varilmak-istenen-menzil-ne-05111953.html
- - - - - - - - - - - - -a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Yorulmadan beni takip edeceginizi soyluyorsunuz.
Fakat arkadaslar yorulmadan ne demek?
Yorulmamak olur mu?
Elbette yorulacaksiniz.
Benim sizden istedigim sey yorulmamak degil yoruldugunuz zaman dahi durmadan yurumek yoruldugunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir.
Yorgunluk her insan her mahlk icin tabii bir halettir fakat insanda yorgunlugu yenebilecek mnevi bir kuvvet vardir ki iste bu kuvvet yorulanlari dinlendirmeden yurutur.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
163. DIN, AHLAKI FELCE UGRATIR
Ahlakin en saglam dayanagi gecinen din, -sagduyuya, acik bir sekilde karsi oldugu icin- yerine kimsenin metanetle inanamadigi hayali nedenler, akil almaz ham hayaller koymak uzere, gercek nedenleri ahlaktan uzaklastirir. Herkes, cezalandiran ve odullendiren bir Allah'a saglam bir sekilde inandigini bize temin eder. Herkes bir cehennem ve bir cennetin varligina inandigini soyler. Bununla birlikte, bu fikirlerin insanlari daha iyi yaptigini ya da bunlardan cogunun zihninde en hafif cikarlara denk geldigini goruyor muyuz? Herkes Allah'in hukumlerinden, cezalarindan cok korktugunu soyler ve herkes insanlarin hukumlerinden, cezalarindan kurtulacagina emin oldugunda ihtiraslarina tabi olmakta tereddut etmez.
Yururlukte olmayan kudretler korkusu, ender olarak yururlukte olan kudretler korkusu kadar kuvvetli olur. Bilinmeyen ya da uzaktaki ceza ve eziyetler, halkin uzerinde, dikili bir daragacindan ya da ibret olsun diye asilmis bir adamdan daha az etkilidir. Cevremizde kimse yoktur ki, Allah'in gazabindan korkusu, efendisinin gozunden dusme korkusu kadar buyuk olsun. Bir maas, bir unvan, bir rutbe, cehennemin azaplarini ve cennetin zevklerini unutturmaya yeter. Bir kadinin oksamalari, "zati ecellu ala"nin tehditlerine hemen her gun ustun gelir. Kibar bir kisi uzerinde bir zarif soz, bir komedyen uzerinde bir espiri, dinin butun korkunc haberlerinden, vaatlerinden cok daha etkili olur.
Tanrisalligin gazabini yatistirmak icin, iyi bir peccavinin* yeterli oldugu bize temin edilmez mi? Bununla birlikte, bu iyi peccavinin tam bir samimiyetle soylendigi gorulmez. Herhalde buyuk hirsizlarin, olurken bile, gasp yoluyla kazandiklari mallari geri verdikleri cok ender gorulur. Insanlar sonsuz ateslere, bu ateslere karsi kendilerini temin edemedikleri takdirde, maruz olacaklarina kuskusuz inanirlar. Ancak, servetlerinin bir bolumunu vakfederek, bu dunyada servet edinmelerinin tarzi hakkinda pek gonlu rahat olarak olmeyen dolandirici sofular cok azdir.
*Latince bir kelimedir, "gunah isledim" demektir.
- - - - - - - - - - - - -
En kucuk bir gorus belirtmiyordu.
Jones ciftlikten gittikten sonra daha mutlu olup olmadigi soruldugunda, esekler uzun yasar.
Hic olmus bir esek gordunuz mu hayatinizda? demekle yetiniyor
, herkesi bu belirsiz yanitla yetinmek zorunda birakiyordu.
George OrwellHayvan Ciftligi
- - - - - - - - - - - - -
PAPAZ, is.
Ruhsal islerimizin yonetimini, kendi dunyevi islerini iyilestirmenin bir yontemi olarak ustlenen kisi.
XXIXYANSIMALAR Insanlarin en cok inanma egilimi gosterdikleri sey en az anladiklaridir.
MONTAIGNE,MICHEL EYQUEM DE (1533-1592) Fransiz yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder