Yalnış genelleme yapılıyormuş.
İslam aslında ilericilikmiş, gericilik değil miş?
Bir küçük örnekten yola çıkarak bütün bir toplum töhmet altında bırakılıyormuş.
Biz böyle değiliz diyorlar.
Ben bu kafileden olan insanları ikiye ayırıyorum.
İlk grup bir hayal aleminde yaşayan, tatlı su Müslümanları.
Bunlar yaşamları boyunca ilahi metinleri asla okumadığı halde eleştiri getirenleri okumamış olmakla suçluyorlar.
Oysa ben de dahil olmak üzere ağır eleştiri getirenlerin hepsi de okumuştur.
Bu gruptan olanların kaçırdığı bir ayrıntı var.
Bu konularda derin bilgi ve beceri sahibi olan eleştiricilerin hemen hepsi de neredeyse uzmanlık derecesinde Kur'an, hadis, meal, tefsir, fıkıh, siyer konularını okumuştur.
Tam tersine kendileri eleştirenlerden daha cahildir.
Ve bunu keşfettikleri ilk anda klasik Müslüman refleksleri devreye giriyor.
Önce küçümseme, alay etme, hakaret etme dönemi.
Sonra tehdit etme dönemi.
Sonra marjinalize etme, bir suikaste hazırlık dönemi.
En sonunda kalemiyle yenemediği fikirleri öldürerek susturma yöntemi.
Bu çok gelenekseldir.
Bir sünnettir.
Peygamber benzer sorunlar karşısında hep böyle yapmıştır.
Öldürülmüş olan sözde müşrik(!) şairleri hatırlayın.
İslam yeteri kadar güçlüye savaşçıdır.
İslam kan dökücü olmaktan asla geri durmamıştır.
Bu defa HUNHAR demeyeceğim, çünkü bu atalarımıza Arapların, Avrupa'ların bir hakaretidir.
Yine yazıyorum, bundan sonra da yazacağım.
Yani çalmak, öldürmek, ırza tecavüz ve benzeri suçlar olur.
Ama nadiren olur.
Ama bütün toplum lanetler.
Ama kimse bu suçları güzellemez.
Ama kimse bu suçlar için ama, fakat gibi şartlı cümleler kurmaz.
Hiçbir toplum geleneksel ve insanlığın tarihsel imbiğinden geçmiş olan temel ve doğal uzlaşma ahlakına göre bu suçları aklamıyor, savunmuyor.
Bir ayrıntıyı da vurgulamak isterim.
İslamiyet aslında kitaplı bir Yahudilik mezhebidir.
Hristiyanlık da öyle.
Bunların hepsinde de aynı arıza vardır.
Bu ayrı bir makalenin konusu.
Biz bugün bir İslam ülkesinde yaşıyoruz, ve Müslümanlarda ilahi metinler hala daha çok önemli ve başat.
Bu nedenle İslam üzerinden konuşacağız.
Tıpkı kitabi Museviler ve Hristiyanlar gibi.
Farklılık şudur.
İkili ahlak sistemi her üç dinde de, dinde diyorum aslında hepsi aynı mokun farklı renkleridir, ikili ahlak sistemini endoktrine eder.
İşte en önemli olan şey budur.
En önemli dayanak noktası Tevbe Suresidir.
Enfal suresi de destek olur.
Bunlar nesh edilmemiştir.
Hala daha muteberdir.
Ve Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD), Bako Haram gibi örgütlerin hepsi de bunu bilir, böyle söyler.
Fettullahçılar da aynı ilkelere sadakat göstermişti.
Son günlerin popüler düdükçü cemaati de aynı bağlamda konuşuyordu.
Aslında kapalı kapılar ardında bütün cemaatler aynı şeyleri söylüyor.
Ülkede Allahın Şeriatı hakim değildir, Dar-ül Harp ortamı vardır.
Bizden başka herkes müşrik, münkir, kafir ve fasıktır.
Kafirlerin canı, malı, ırzı helaldir.
Savaş ortamında hile, desise hak ve helaldir.
Kafir devlete asker olunmaz, vergi verilmez.
Bu beş cümle her şeyin anahtarıdır.
Çok büyük imkanlar yaratır.
Sokakta gördüğün çocuğun ırzına geçebilirsin.
Belediye varlıklarını yağmalayabilirsin.
Kamu ihalelerinden hile yapabilirsin.
Kendinden saymadığın herkesin malı, canı haktır, helaldir.
Bütün bir topluma karşı düşmanlık beslemek haktır, helaldir.
Sözünü inkar edebilirsin, yalancı şahitlik yapabilirsin, iftira edebilirsin.
Medya infazları yapabilirsin.
Adil olmayan yargılamalar, yalancı şahitlikler, sahte delil uydurma yapabilirsin.
Doğrusu bu haliyle bir din asla gelecek yüzyıllara ulaşamaz, ulaşamamalı.
İnsanlık düşmanı, akıl ve ahlak düşmanıdır:
Mücadele şarttır.
Bulunduğu, görüldüğü her yerde en sert önlemlere maruz bırakılması gerekir.
Batılı ülkeler, ve Müslümanları sığınmacı olarak kaçtığı ve bulunduğu ülkelerin önlem alması haklıdır.
Doğrusu ara ara bu ülkelerin karar vericilerine İngilizce aydınlatıcı metinler iletiyorum.
Özellikle Tevbe Suresinin içerdiği melanetleri açıklıyorum.
Yol ve yordam gösteriyorum.
Yapılması gereken ilk şey İslamın bir fikir kanseri olduğunun bilinmesi.
İkinci olarak bu hastalıkla öncelikle fikri mücadele yapılmasının gereği.
Üçüncü olarak bu mücadelede türban, peçe gibi tezahürlerin yasaklama konusu olmaması gereğidir.
Türbanla, baş örtüsüyle, haşemayla uğraşmasınlar.
Yasaklamak boşuna bir çaba.
İki zararı var.
Müslümanları takkiye yapmaya, yani sahtekarlığa yönlendiriyor.
Tıpkı Muhammedin Mekke yıllarında yaptığı gibi.
Onun yerine İslamın tezahürlerini bir gösterge olarak kullanmaları lazım.
Müslümanları sinsi takkiye taktiklerine karşı, benzeri bir sinsilik.
İslamın tezahürlerini suç isnadı, idari tedbir ve önlemlerde kalıcı kararlara ulaşmakta bir odaklanma imkanı olarak kullanmak lazım.
Örneğin vatandaşlık, misafir vatandaşlık, vize işlerinde bu tezahürler dolaylı olarak kullanılabilir, ve kullanılmalı.
Gerçek gerekçe her zaman başka olmalı.
İslamın tezahürlerini asla baskılamamak, yasaklamamak hatta idari ve adli işlerde konu etmemek lazım.
Çünkü bunları sonra odaklanmak için kullanacaksınız.
Bunlar zaten gırtlağına kadar fikir kanseri olmuştur.
Bunlarda elinizde olan tek seçenek fikir mücadelesidir.
Müslümanlara kulaklarının hiç duymadığı lafları söylemeniz gerek.
Müslümanlara dinleri ile yüzleşme şansı vermek şart.
Benim yaptığım da budur.
İnsanlık umarım, bu fikir kanseri ile doğru şekilde mücadele etmenin yollarını bulur.
Yoksa, yoksa, 630 yılının taş devri şartlarını paylaşan modern bedeviler olarak birbirimizin çocuklarını, karıların zikerek, esir ve cariye ederek, birbirimizin mallarını yağmalayarak, katlederek, soy kırımlarda taraf olarak önümüzdeki yılları tamamlayacağız.
L2fSIJNoA0xfSNxA
MÜRTEZA ÖZTÜRK : TARİKATLAR ANAYASA VE DİN İSTİSMARI
Türkiye sanki ilk defa oluyormuş gibi 2 gündür sapık şeyhin tacizini konuşuyor. Uşşaki tarikatı şeyhi tarafından Sakarya'daki dergahta taciz edilen 12 yaşındaki kızın şikayeti ile gündeme gelen bu rezil hadise ile ilgili herkes kınama mesajları yayınlıyor ve ahkam keserek şeyhin ahlaksızlığından bahsediyor.
Yani bu olay ortaya çıkmasaydı sorun yoktu. Sahtekar şeyh rezilliklerine devam edecekti dergah dedikleri istismar yuvası kapanmayacaktı.
Ülkede böyle bir olay ilk defa yaşanıyormuş gibi ağzı açık şekilde hayret nidaları ile "şaşırmış" gibi görünmek en büyük kepazeliktir. İkiyüzlülüktür.
Bakın beyler bu olay ne ilktir ne de son olacaktır. Bugüne kadar yüzlerce taciz vakası yaşandı. Günümüzdeki tarikat ve cemaatlerin izlediği yol Allah'a değil kendi yarattıkları dinin kurallarına göre yaşamaktır. Onun da üç temel yasası vardır. Para cinsellik ve makam. Bu üç hedef için uydurulmuş hadisleri sözde evliyaların kitaplarını kaynak gösteren deliller sunarlar. Ve bu amaçları için her yolun mubah olduğuna inanırlar. Müritlerini de böyle yetiştirir köle yaparlar.
Fatih Nurullah takma adlı Uşşaki şeyhi de böyle yaşadı ve ne zaman ki bir olay ortaya çıktı kıyamet koptu. Bu tarikatların nasıl yozlaştığını bilenler bile büyük bir sahtekarlıkla olayı eleştiren konuşmalar yapmaya başladı.
Peki dün neredeydiniz?
Daha birkaç hafta önce bu sahtekar şeyh "Devleti ele geçireceğiz" dediği zaman neden sesiniz çıkmadı? "Elimi öpen cennete gider" dediğinde neden tepki göstermediniz?
Yalnız Fatih Nurullah mı bu zihniyette olan?
"Ben Halidi kolundanım diyen cennete gider" diyen Cübbeli Kadınları bir köle olarak gören araba kullanmalarının haram olduğunu söyleyen Mahmut Ustaosmanoğlu ve diğerleri farklı mı sanki?
"Badeleme" dedikleri rezilliği din adına savunanları ve uygulayanları bilmiyor musunuz?
Ali Kalkancı'lar Adnan Oktarlar FETÖ'nün katalogla sattığı kadınlar Menzil'in depremi durdurduğunu iddia eden şeyhi Nurcuların ayet diye tanıttıkları Said'in saçmalıkları Süleymancıların yurtlar imparatorluğu Cübbeli'nin yanmaz kefeni ile peygamber terliği ve yüzlerce örnekleri olan din istismarları…
Bunları eleştirmiyorsunuz çünkü onlar sizin mahalleden!
Bu yaraya ne zaman neşter vurulacak?
Türk gençliğinin cehalet ve ihanet yuvalarında heba edilmesi onların devlete millete karşı düşman olarak yetiştirilmesi tarikatların insafına terk edilmesi kabul edilemez.
"Aklı bir kenara koymadan cennete gidemezsiniz" "İyi ki okumamışım" gibi akıldan ve ilimden kopartılarak heba edilen bir gençlikten söz ediyoruz.
Tarikatların veya yurtların müfredatı tamamen anayasaya aykırıdır. Hurafelerden ve hadis dedikleri düzmece rivayetlerden oluşan beyin yıkama köleleştirme üzerine kurulu bir eğitim sistemi var.
Bu şekilde gençliği istismar etmek anayasal suçtur. Bunu yapanlar da izin verenler de suç işliyor.
Bakın Anayasa'nın 58. Maddesi bu konuda ne diyor.
58. Madde
A. Gençliğin Korunması
Devlet İstiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.
Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden uyuşturucu maddelerden suçluluk kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.
Görüldüğü gibi devletin görevi gençleri cehaletten korumak ve müspet ilim ışığında eğitmektir.
Şimdi soralım Atatürk'ün resmine bile tahammül edilmeyen müspet ilimin yasak olduğu bu cehalet yuvalarına neden gençlerin gitmesine izin veriyorsunuz?
Gençlik ve Spor Bakanlığı Milli Eğitim Bakanlığı bu sorumluluklarını yerine getirmek için ne yapıyor?
Hiçbir denetime tabi olmayan kapalı kapılar ardında uyuşturulan gençlerin gittiği cehalet yuvaları için ne gibi tedbirler alıyorsunuz?
Dahası Türk gençliğini neden tarikatların insafına terk ediyorsunuz?
"Din ve vicdan hürriyeti var diyerek " Anayasa'nın 24. Maddesini öne sürenler ve bu madde ile istismarlarına yasal kılıf arayanlara yine aynı maddenin son paragrafında şunlar yazıyor:
Kimse Devletin sosyal ekonomik siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
24. Maddenin son paragrafındaki "istismar" için yüzlerce örmek verilebilir. Bunu için öyle geniş bir araştırmaya da gerek yok. Yıllardır basında çıkan binlerce yazı ve videoyu görmek yeterli. Üstelik bu yayınları yapanlar açıktan açığa din istismarı yaptıkları halde bir yetkili de çıkıp haklarında tek kelime konuşmuyor. Soruşturma açılmıyor.
Para cinsellik ve makam için tarikatların yaptığı din istismarını görmezden gelmek de anayasa suçudur.
Türkiye 4 bir yandan ateş çemberine alınmış bir halde iken milli birliğimizi vatan bütünlüğümüzü korumak için yapılan mücadelede başarılı olmanın bir yolu da iç düşmanlardan kurtulmaktır.
Devlet İstiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği Türk gençliği üç beş sahtekarın şehvetine para ve makam hırsına kurban edilmemeli.
https://www.siyasetcafe.com/tarikatlar-anayasa-ve-din-istismari-3720yy.htm
- - - - - - - - - - - - -a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Yaptigimiz ve yapmakta oldugumuz inkilaplarin amaci Turkiye Cumhuriyeti halkini tamamen cagimiza uygun ve butun mana ve bicimiyle uygar bir toplum haline degistirmektir.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
162. KULTLER AGIR VE MILLETLERIN COGUNLUGU ICIN YIKIMDIR
Uyruklarinin batil inanclarini surdurmekte cikarlari oldugunu goren hukumdarlar, istedikleri zaman konusmak ve milyonlarca uyrugun ihtiras atesini Allah adina alevlendirmek hakkina sahip olan demagoglarin olusturdugu ve olusturabilecegi etkiyi iyi dusunmusler midir? Cogu kez yaptiklari gibi, bir hukumeti karisikliga ugratmak konusunda anlassalardi, bu kutsal vaizler ne yikima sebep olurlardi! Cogu milletler icin hudalarina ibadet kadar agir ve yikici hicbir sey yoktur. Her yerde, bunlar hudalarinin gostericileri rolunde ilk sirayi isgal etmekle kalmazlar, toplumun mallarinin en genis kismini elinde bulundururlar ve hemsehrilerine surekli olarak vergi koymak hakkina sahip bulunurlar.
"Zati ecellu ala"nin bu gostericileri, toplumdan elde ettikleri buyuk cikarlar karsiliginda, halka gercek hangi yararlari saglarlar? Ahaliden aldiklari servetlerin, nimetlerin bedeli olarak onlara sirlardan, varsayimlardan, torenlerden, ince sorulardan, kurnazca meselelerden, cogunlukla devletlerin yine ahalinin kaniyla odemek zorunda oldugu sonsuz cekismelerden baska bir sey veriyorlar mi?
- - - - - - - - - - - - -
Milliyetcilik, insanlari tipki bocekler gibi farkli siniflara ayirma ve bu siniflara dayanarak kimlerin iyi, kimlerin kotu olduguna karar verme aliskanligidir. milliyetciye gore , herhangi bir eylemin iyiligi ya da kotulugunu o eylemin niteligi degil, kimin tarafindan yapildigi belirler.
Bizim tarafimizdan yapildigi surece ahlaki acidan hos gorulmeyecek hicbir eylem yoktur.
George Orwell
- - - - - - - - - - - - -
Din, fesatlari suphe etmekten korur.
MARLOWE,CHRISTOPHER (1564-1593) Ingiliz oyun yazari ve sair.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 65 Af
1) Genel af halinde kamu davasi duser hukmolunan cezalar butun neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.
2) Ozel af ile hapis cezasinin infaz kurumunda cektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda cektirilecek suresi kisaltilabilir ya da adli para cezasina cevrilebilir.
3) Cezaya bagli olan veya hukumde belirtilen hak yoksunluklari ozel affa ragmen etkisini devam ettirir.
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder