PEYGAMBERİN MUHALİFLERİNİ HİLE VE TUZAKLA ÖLDÜRTMESİ
Nadir Bin Haris'in Öldürülmesi
Nadir, Hz.Muhammed'in akrabalarındandı. Kureyşliler içinde zeki ve aydın bir insandı. Muhammed'in büyük bir iş peşinde olduğunu düşünüyor ve ona inanmıyordu.
Hicretten önce Nadir, Kuran ve Hz.Muhammed'in peygamberliği ile ilgili olarak halkı uyarır ve onun sahte bir peygamber olduğunu söylerdi. Onun bir kahin, sihirbaz veya şair olmadığını ama "aileleri ve insanları birbirine düşman eden bir büyücü" olduğunu iddia ediyordu. İbn Hişam, cilt.1. sh.399
Aynı eserin 320-321. sayfasında Nadir b. Haris'in şöyle konuştuğu yazılıdır :
"Bu adama karşı çıkma yolunuz sizi bir yere götürmez. O sizin aranızda yaşamakta. Şimdiye dek ahlâken en iyi olanınızdı; aranızda yaşayan en doğru, en dürüst ve emin kişi oldu daima. Siz tutmuş, onun bir kahin, sihirbaz, şair ve mecnun olduğunu söylüyorsunuz. Kim inanır buna? Ahali, bir kahin nasıl konuşur bilmiyor mu? Bir şairin, bir mecnunun halini tefrik edemez mi halk? Bu ithamların hangisini Muhammed'e yamayabilirsiniz ki halkın dikkatini ondan kaçırabilesiniz. Bakın! Ben size onunla nasıl baş edeceğinizi söyleyeyim." İbn Hişam, cilt-1.sh.320-321.
Sonra Irak'a gitti ve oradan" İran kısraları", "Rüstem ve İsfendiyar'la ilgili masallar" vb. hikayeleri topladı ve Hz.Muhammed'in getirdiği Kuran'ın bunlardan farkı olmadığını anlatmaya başladı. "Bunlar da Muhammed'in söylediği türden şeylerdir. Üstelik ben onun gibi peygamberlik iddiasında bulunup, Allah'dan vahiy aldığımı da ileri sürmüyorum. Kur'an, bunlar gibi eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyordu. İslam Tarihi, Asım Köksal, cilt 1-258
Aşağıdaki ayetin yazılma sebebinin bu olduğu söylenir:
Lokman-6 "İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır."
Bedir savaşında esir düştü. Nadir'ı esir alan Mikdad b. Esved'di. Hz.Muhammed, Nadir'ın öldürülmesini emredince Mikdat fidye alamayacağı için, "Ya Resulallah, o benim esirimdir" dedi. Hz.Muhammed, "O Allah'ın kitabı hakkında ileri geri konuşuyordu" dedi ve öldürülmesini emretti. Mikdat tekrar, "Ya Resulallah, o benim esirimdir" dedi. O zaman Hz.Muhammed, "Allah'ım Mikdat'ı lütfunla zengin kıl" diye dua etti. Miktad, "İstediğim buydu" dedi. Nadir'in başı Ali tarafından kesildi. Onunla birlikte birçok esir de öldürüldü. Kureyş'in ileri gelenlerinden Ukbe bin Muayt da fidyesi kabul edilmeyerek öldürülenler arasındaydı.
Ukbe'nin Mekke döneminde birgün Muhammed'i boğmak istediği, bir başka gün namaz kılarken yüzüne hayvan işkembesi attığı, bu nedenle affedilmeyip öldürüldüğü rivayet edilir.
İslami kaynaklarda, Nadr b. Hâris'in idamına neden olan suçlar şöyle sıralanmıştır: Müşrikler, Hz. Peygamber'in tebliğini engellemek için başvurdukları yollardan birçoğunu Nadr b. Hâris, bizzat kendisi de uygulamıştır. Bunlar: Daveti engellemek, münazara yapmak ve tartışmak, alay etmek, eza ve cefa yapmak, tehdit etmek, öldürme teşebbüsünde bulunmak gibi. Müşrikler, Rasûlullah başta olmak üzere Müslümanlara uyguladıkları kötülüklerde şu sırayı takip etmişlerdir: "istihza", "hakaret", "işkence", "her türlü ticari ve medeni münasebetleri kesme devri" ve "şiddet politikası" gibi. Onlar, bu metotları uygulayarak İslâmiyet'in yayılmasını engellemeyi amaçlıyorlardı. İbn Hâris, bu safhaların hemen hepsinde de yer alarak Müslümanlara eziyet etmiştir.
İslami kaynaklarda öldürülme nedeni olarak gösterilen bazı suçlar İnsan Hakları kapsamındadır. Ama asıl öldürülme nedeni olarak İslamın yayılmasını önlemek gösterilmektedir. Muhammede göre eleştirmek, tartışmak, alay etmek veya zorluk çıkarmak bu kişi ve diğer muhaliflerin öldürülmesi için yeterlidir. Görüldüğü gibi İnsan hak ve hürriyetlerine değer vermek yoktur. Bu kişi ve diğer muhalifler sözde Allah'a ve İslamiyet'e karşı geldiklerinden öldürülmüşler, ama gerçekte acımasız ve tahammülsüz bir zihniyetin kurbanı olmuşlardır.
Ebu Afak'in Öldürülmesi (624)
Hz.Muhammed 622 yılında hicret ederek Medine'ye vardıktan sonra kendisi hakkında eleştirilerde bulunan Yahudi ve diğer putperest Arapların teker teker seslerini kestirmiştir. Muhammed'den nasibini alan kişilerden biri ise zavallı yaşlı adam Ebu Afak'dır. Ebu Afak Medine'de kendi halinde yaşayan 120 yaşında bir Yahudidir. Ebu Afak'ın suçu diğer Medinelilere Muhammed hakkında şiir yazarak sorgulamaya teşvik etmesiydi.
İslam alimi İbn İshak'ın "Siret Resulullah" eserinde bahsettiği olay şu şekilde geçmiştir;
Ebu Afak, Ubayda kabilesinden biriydi. Allah'ın elçisinin "El-Harit B. Suveyd B. Samit" adlı kişiyi öldürmesini hazmedemiyor ve eline aldığı kalem ile şiir yazarak hoşnutsuzluğunu su sözlerle dile getiriyordu;
Uzun yıllar yaşadım
Ama Kayla Oğulları gibi
Bir araya geldiklerinde
Üstlendikleri şeyi yapma ve müttefikleri konusunda
Onlardan daha sadık olan,
Dağları deviren ve hiç bir zaman boyun eğmeyen
Bir topluluk ya da halk grubu görmedim
Onlara gelen bir atlı onları
Her konu hakkında
"Haram" ve "Mübah" diyerek ikiye ayırmıştır
Yücelik ve krallığa inansaydınız
Tubba'yı izlerdiniz.
Not: Tubba, eskiden Arap topraklarını işgal etmiş Yemenli bir hükümdar. Kayla oğulları o'na karşı koymuşlardı.
Bunun üzerine Allah'in sevgi ve hoşgörü abidesi peygamber efendi, "örnek insan" Muhammed, tıpkı günümüzde ki bir mafya babası tabiri ile "Bu alçağı benim için kim halledecek!" beyanatında bulunmuş ve Salim B. Umayr bu "suikast" görevini üstlenerek yaşlı adamı gece karanlığında katletmiştir.
Gerçekten de Ebu Afak 'ın öldürtülmesi pek feci bir şekilde olmuştur. Cinayeti işlemeyi şerefli bir iş gibi üzerine alan Salim b. Umayyr, gece karanlığında Ebu Afak 'ın evine giderek sanki onu dostça ziyaret ediyormuş gibi görünmüş, ve kendisini ağırlamak için kapıyı açan ihtiyarcığı oracıkta kılıçla yere sermiştir. Umama b. Müzayrıya adında bir şair; Ebu Afak' in öldürülmesi olayından hemen sonra şu satırları yazmıştır:
Sen Tanrı dini' ne ve Muhammet'e '-Yalancısın-' dedin…
(Bu nedenle) geceleyin bir Hanif sana yaklaştı, senin güvenini kazandı.
'Yaşına ragmen al bunu Ebu Afak-' diyerek (hançeri göğsüne sapladı ve)seni gebertti…
Gece karanlıklarında seni geberten yaratık insan mı idi? yoksa Cin mi?, hiç bilemiyorum"
(Kaynak: Ibn Sad, Tabakat, cilt 2)
Hz.Muhammed'in bu yaşlı adamı öldürtmesi elbette kendisine fiziksel bir tehdit olarak gördüğü için değildi. 100 yaşını aşkın bu zavallı yaşlı adamın tek suçu Hz.Muhammed'i "eleştirmekti". Narsisist liderler kişilikleri icabi kendileri hakkında en ufak eleştiriye bile tahammül edemezler. Ebu Afak için hiç bir İslami kaynakta Muhammed'i yaralamak ya da öldürmek gibi bir girişiminin ya da planının olduğu yazmamaktadır.
Allah'ın örnek insan olarak gönderdiği peygamber, Ebu Afak'la hiç bir zaman yüzleşmemiş, tam aksine bir mafya babası gibi tetikçilerine öldürülmesini emretmiştir.
Ka'b bin Eşref'in Öldürülmesi (624)
Ka'b Yahudi Nadiroğullarına mensup bir şair idi. Bedir Savaşında öldürülenleri duyunca "Vallahi, eğer Muhammed bu ulu kişileri öldürtmüşse yerin altı üstünden daha hayırlıdır." Diyerek Mekke'ye gitti. Bedir'de öldürülenler için mersiyeler okudu, Mekkelilerle ağlaştı. Daha sonra tekrar Medine'ye döndü.
Müslümanlar ve kendisi aleyhine okuduğu hicivli şiirlere Hz.Muhammed daha fazla dayanamadı ve onun öldürülmesi için suikast timi oluşturdu. Bu timin içinde Ka'b'ın süt kardeşi Ebu Naile Silkan da vardı. Hz.Muhammed'in olduğu yerde baba evladı, kardeş kardeşi, amca yeğeni tanımazdı ve tabii ki bir insanın süt kardeşinin de onu tanımaması normaldi.
Suikast timi Evs kabilesindeki şu kişilerden oluşuyordu:
Ebu Nail Silkan (Ka'b'ın süt kardeşi
Muhammed bin Meslem
Abbad bin Bişr
Haris bin Evs
Ebu Abs bin Cebr
Suikast planı bir tuzaktı. Ka'b Nadiroğullarıyla birlikte kalede yaşıyordu. Önce Ka'b'la görüştüler ve ona Muhammed'den yakınarak kendilerinden vergi istediğini söylediler. Ondan borç istediler. Silahlarını rehin bırakmak üzere anlaştılar. Belirlenen zamanda tekrar gelmek üzere ayrıldılar. Sözleştikleri zamanda tekrar gelip Ka'b'a seslendiler. Eşinin kuşkulanıp uyarmasına rağmen Ka'b " Onlar benim kardeşlerim, dostlarım" diyerek yanlarına iner. Plana göre Mesleme, Ka'b'ın başını koklarken yakalayıp tuttuğunda diğerleri saldıracaktır.
Süleyman Ateş öldürülüş anını şöyle anlatıyor: "Ka'b'ın üzerinde zırh olduğu için adama kılıç işlemiyordu. Hz.Muhammed İbn Mesleme, kılıcın ucunu Ka'b'ın göbeğinin altına koyup üstüne abandı. Adamın anüsüne kadar sapladı. Ka'b yıkıldı".(S. Ateş- Kuran'a göre Hz.Muhammed'in hayatı. S.565)
Medine'de, Hz.Muhammed'e bağlılık ve sadakat bakımından birbirleriyle rekâbet halinde iki müslüman kabile vardı. Evs'ler ve Hazreci'ler. Bunlardan biri Hz.Muhammed'e hizmette bulunsa, diğeri kıskanıp benzeri ya da daha iyi bir hizmette bulunma hevesindedir. Ka'b'ın öldürülmesi Hz.Muhammed'i çok sevindirmişti. Bu yüzden Evs kabilesini övmüş olması Hazreci kabilesini kıskandırmıştı.
Esma Bint Mervan'ın Öldürülmesi (624)
Yezid b. Zeyd'in eşi ve 5 çocuk annesiydi. Beni Khatma kabilesindendi ve şairdi. Bu kabilede de Hz.Muhammed'e sadık müminlerin sayısı artmıştı. Buna karşın inanmayanlar da çoktu. Asma b. Mervan da Hz.Muhammed'e inanmamakta ve onu yazdığı şiirlerle eleştirmekteydi.
Hz.Muhammed, Asma'nın aleyhindeki şiirlerini ve konuşmalarını haber almaktaydı. Anlaşılan o ki, Muhammed aleyhine okuduğu şiirleri kendi kabilesinden Hz.Muhammed'e ileten ajanlar vardı.
Ebu Afak'ın öldürüldüğünü duyunca üzüntüsünü şu dizelerle şiire döker:
B. Malik ve El-Nabit ve Auf ve El-Khazraj'e saygı duymuyorum.
Sizden biri olmayan bir yabancıya
Murad yada Mahrij (yemenli iki kabile) olmayan bir yabancıya itaat ediyorsunuz.
Ahcının pişirdiği yemeğin olmasını bekleyen aç adamlar gibi bekleyen
Resinizi öldüren bu adamdan (Muhammed'den) size iyilik geleceğinizi mi bekliyorsunuz?
Aranızda onu gafil avlayarak ona saldıracak
Ve ondan gelmeyecek yardımı bekleyenlerin
Umutlarına son verecek gururlu bir adam yok mü?
(Kaynak Ibn Sad, Siret resul)
Muhammed Asma'nın bu şiirlerine öfkelenir ve öldürülmesine karar verir. "Kim beni Mervan'ın kızından kurtaracak?" diye sorduğunda; Adiyy b. Hareşe isminde (gözleri görmeyen) bir müslüman bu göreve talip olur. Hz.Muhammed'in adamları Bedir'den döndükten sonra Adiyy ile birlikte Ramazan'ın yirmibeşinci gecesi o kadının evine giderler. Evdekiler uykudadır. Asma, çocukları ile birlikte yatmakta olup, hatta bir bebeği de onun üstüne uzanmış durumdadır. Adiyy eliyle yoklayarak bebeği kenara çeker ve gözleri görmemesine rağmen kılıcını Mervan'ın göğsüne dayayıp yüklenir ve kılıç Mervan'ın arkasından çıkar.
Sabah olunca gelip Muhammed ile birlikte namaza durur. Muhammed onu tedirgin görünce "Ya Umeyr Mervan'ın kızını mı öldürdün ?" diye sorar. O da "Evet ya Rasulullah, acaba hata mı ettim?" diye cevap verir. Muhammed "Hayır onun için iki keçi bile birbiriyle toslaşmazdı" der.
Başka kaynaklarda Muhammed'in söylediği son söz şöyledir : "Onun kanı hederdir, sorup karşı çıkacak kimse yoktur"(Mahmud Esad- İslam Tarihi "Tarih-i Din-i İslam" Sayfa – 550-551)
Ömer "Tebrikler doğrusu, böyle kör bir şahıs böyle mühim bir hizmette bulunsun" deyince Muhammed cevap olarak, " Ya Ömer, kör deme, O gerçeği gören mert bir kişidir. Habersizce Cenab-ı Hakk'a ve Resulü'ne yardım etmiştir" der. Muhammed böyle başarılı bir işi "kör" olmasına rağmen yerine getirdiği için Adiyy b. Hareşe'ye Umeyr yani "gözleri gören" ismini takar. İbn İshak Allah'ın Resulü'nün Sireti (S.675-676), İbn Sad "Tabakat el-Kebir" (Cilt 2 Sayfa 31)
Bu cinayetten bir gün sonra Khatma kabilesinin tamamı müslüman olur.
Esma, Hz.Muhammed'in öldürttüğü kişiler için iyice içerlemiş olacak ki, halktan Hz.Muhammed'i (tıpkı Muhammed'in öldürttüğü gibi) gafil avlayacak birinin çıkmasını ümit ediyor. Bu demektirki Esma'nın kendisi hem kadın olduğu için ve hem de acizliğinden böyle bir işi kendisi yapamaz.
O halde Esma denen bu 5 çocuklu kadın Hz.Muhammed için ne gibi bir tehdit unsuru idi Hz.Muhammed'in "O kadın için iki keçi bile toslaşmaz" cümlesinden anlıyoruz ki, Esma'nin ölümü halk içinde pekte ses getirecek bir hadise değildir. Bu demektirki Esma o dönemlerde otoriter, devlet idaresinde bulunan bir kişi ya da Hz.Muhammed'e karşı diğer kabilelerle iş birliği yapabilecek mevkide bir kadın değildi.
Esma, kendi çapında şiirler yazan 5 çocuklu şair bir annedir. Esma şiirleri ile değil diğer güçlü kabileleri Hz.Muhammed'e karşı savaşmak için iş birliğine çağırabilmek, kendi halkını bile Hz.Muhammed'e karşı ayaklandıramayacak kadar aciz bir kadındı. Tek suçu Hz.Muhammed'in kişileri gafil avlamasına ve kallesçe işlenen suikast olaylarına kızarak, Hz.Muhammed'in bu eylemlerini eleştirmesidir. Akabinde yazdığı dizelerin bedelini kendi çocukları önünde vahşice katledilerek ödemiştir.
Esma Bint Marvan için iki keçi tokuşur mu bilemem ama, geride bıraktiği 5 yetim çocuğun sabah akşam analarına ağladıkları kesin.
İbn Sunayna'nın Öldürülmesi (624)
Süneyye olarak da tanınan İbn Sunayna Yahudi tacirlerindendi. Muhayise b. Mesud tarafından öldürüldü.
Hz.Muhammed, Yahudi şairi Ka'b Eşref'in öldürülmesinden sonra "Yetkiniz altındaki her yahudiyi öldürün" emri vermişti ve bu emir üzerine Muhayissa, yakın ticari ve sosyal ilişki içinde bulunduğu Suneyna'nın aniden üzerine atlayarak onu öldürdü. Muhayyısa´nın henüz müslüman olmayan ağabeyi Huvayyısa b. Mes´ud ona vurmaya başladı ve: "Ey Allah düşmanı! Onu öldürdün ha?! Vallahi, senin kamında onun malından pek çok içyağı vardır!" dedi. Muhayyısa: "Vallahi, onun öldürülmesini bana öyle bir zât emretti ki, eğer o seni öldürmemi de bana emretseydi, muhakkak senin boynunu da vururdum!" dedi. Huvayyısa´nın İslâmiyete girmesine ilk sebep, bu cevap oldu. Huvayyısa: "Şaşılacak şey! Eğer Muhammed öldürülmemi sana emretse, gerçekten beni öldürür müsün?" dedi. Muhayyısa: "Evet! Vallahi, o senin boynunu vurmayı bana emretseydi, muhakkak, senin de boynunu vururdum!" dedi. Huvayyısa: "Vallahi, seni bu duruma getiren bir din, hayrete şayandır!" dedi ve o da Müslüman oldu. [İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c.3, s.62, Vâkıdî, Megâzî, c.1, s.191-192, Taberî, Târih, c.3, s.5, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c.3, s.200, İbn Abdilberr, İstiâb, c.4, s.1464, İbn Esîr, Kâmil, c.2, s.144, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c.1, s. 01, Zehebî, Megâzî, s.1 31, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c.4, s.5.]
Ebu Rafi'nin Öldürülmesi (624)
Ebu Rafi de Hayberli bir Yahudi tacirdir. Evs kabilesinin Şair Ka'b Eşref'i öldürmesini kıskanan Hazreci'ler, Ka'b kadar değerli birini öldürüp Hz.Muhammed'in gözüne girmek isterler. Akıllarına Ebu Rafi gelir. Gatafan kabilesini Hz.Muhammed'e karşı savaşa kışkırttığı ve tacir olduğu için faizle borç para verdiği vb. bir takım ithamlarla suçlayarak Hz.Muhammed'den öldürmek için izin isterler. Hz.Muhammed onu öldürtmek için Abdullah bin Atik' komutasında bir tim oluşturur.
Tim üyeleri :
Abdullah bin Atik
Mesud bin Sinan
Abdullah bin Üneys
Ebu Katede Haris bin Ribiy
Hüzai bin Esved den oluşlan 5 kişilik bir fedai timiydi.
Ebu Rafi Hayber'de bir kalede yaşıyordu. Abdullah bin Atik'in süt annesi Hayberli olduğu için bu yöreyi çok iyi biliyordu.Abdullah İbn Atik kalenin içine sızmayı başarır ve bir ahıra saklanır. Herkes çekildikten sonra Atîk, Ebu Rafi'nin yatak odasına sızar.
Ebu Râfi, karanlık bir oda içinde, ailesinin arasında uykuya yatmış bulunuyordu. Abdullah b. Atîk; Ebu Râfi'in odanın neresinde olduğunu kestiremediğinden, anlamak için: "Ebu Râfi !" diyerek seslendi. Ebu Râfi: "Kim o?" dedi.
Abdullah b. Atîk, ses gelen tarafa yaklaşıp ona kılıçla ilk darbeyi indirdi. Fakat, bir iş görememiş olmanın heyecanı ve dehşeti içinde kaldı. Ebu Râfi çığlık koparınca, Abdullah b. Atîk, hemen dışarı çıktı. Kısa bir müddet sonra, tekrar içeri girip sesini değiştirerek: "Nedir bu feryad ey Ebu Râfi?" dedi. Ebu Râfi: "Anan Cehenneme! Sen seslenmeden önce, birisi bana oda içinde kılıçla vurdu!" dedi. Abdullah b. Atîk, ona kılıçla bir darbe daha indirip iyice yaraladı. Fakat, yine öldüremedi. Sonra, kılıcın keskin ucunu kamına basınca, Ebu Râfi arkasına devrildi. Buhârî, Sahîh, c.5,s.26-28, Taberî, Târîh, c.3,s.6-7, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c.9,s.80, Delâilü´n-nübüvve, c.4,s.37-38, İbn Esîr, Kâmil, c.2, s.147-148, Zehebî, Megâzî, s.285-286.
Suikast timindeki herkes Ebu Rafi'yi kendisinin öldürdüğünü iddia eder. Bunun üzerine Hz.Muhammed, herkesin tek tek kılıcını kontrol eder. Öldürenin Abdullah b. Uneys olduğunu söyler, çünkü kılıcında kemik izleri görmüştür. Taberi'de olay şöyle anlatılır:
"Biz, yataginda bulunan (kocasına) kılıçlarımızla vurmaya başladık; gecenin karanlığında onu ancak ince ve beyaz Kipti bezine benziyen beyazindan dolayi seçebildik… Biz ona kılıçlarımızla vurduktan sonra Abdullah bin Üneys kılıcını onun karnına sapliyarak öbür tarafina geçirdi. Yahudi bu sirada: -'Yeter, yeter'- diye bağırıyordu. Bundan sonra biz onun yanindan çıktık. Abdullah bin Atik'in gözleri iyi görmüyordu, bu yüzden inerken basamaktan düşerek ayagini siddetli bir surette incitti; onu yükliyerek çesmeden akan su çukuruna kadar götürdük. Biz o çukurda saklanacaktık. kalede atesler yakildi, bizi her taraftan arastirmaya koyuldular. Ancak bizi bulmaktan ümidi kestikten sonra yaralının (Ebû Râfi'in) yanina dönerek onu her taraftan sardilar. O, onlar arasinda can cekisiyordu. Biz, Tanrı dusmanının ölüp ölmedigini bilmek istedik. Aramizdan biri: -'Ben gidip anlar, ve bekliyerek onun haberini getiririm'- dedi; ve Yahudi'ler arasina karişti. Yahudi'ler arasina karişan adam söyle diyor: -Ben yanlarina geldigim vakit, yahudilerin ileri gelenleri onun yaninda toplanmişlar(dı); karısının elinde kandil vardi. O, kandilin ışığında kocasının yüzüne bakıyor, aynı zamanda toplanmiş olan adamlarla konusarak: -Tanri adina and içerek teyid eylerim ki, Ibn-i Atik'in sesini isitmis gibi oldum, fakat sonradan kendi kendimi -Ibn-i Atik Medine'dedir, bu memlekete nasil girebilir?- dedim. Bu arada ben de yaralinin yuzüne bakmak üzere yanina yanastigim vakit karisi: – Yahudi ilâhına and içerek ölmüş olduğunu temin derim- dedi. Haber almaya giden arkadasimiz: -Bu söz benim için her şeyden daha hostu- diyor. O, bize Ibn-i el-Hukayk'in (Ebû Râfi'i'n) ölüm haberini getirdi. Bundan sonra biz, arkadasimizi (Ibn-i Atik'i) yükliyerek kaleden ayrıldık. Tanrı elçisinin katina gelerek Tanrı düşmanını öldürdüğümüzü haber verdik. Fakat onu hangimizin öldürdüğü hakkinda aramizda ihtilâf başgösterdi. Her birimiz onu kendisi öldürmüş oldugunu iddiâ ediyordu. Bunun üzerine Tanri elçisi: -Haydi kiliçlarinizi gösteriniz- dedi. kiliçlarimizi getirdik; o, kiliçlara bakti ve Abdullah bin Üneys'in kilicini gözden geçirdikten sonra: -Bu kilicin sahibi onu öldürmüştür, ben bu kiliçta kemik izleri görüyorum- dedi"
(Bkz. Milli Egitim Bakanligi yayinlari: Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, Istanbul, 1966, cilt II. sh. 365-6)
Useyr Bin Zarim'in Öldürülmesi (627)
Useyr, Hayber Yahudilerindendi. Hicretin 6. yılında Muhammed, 3 kişilik bir heyeti Abdullah İbn Rehava başkanlığında Hayber'e göndermişti. Rahava, Hayber'de 3 gün kaldı. Yahudilere başkanlık eden Useyr bin Zarim'le görüştü. Döndüğünde Useyr'in Gatafan kabilesini Müslümanlara karşı kışkırttığını Hz.Muhammed'e anlattı. Hz.Muhammed, Useyr için planını yaptı ve Rahava'yı bu defa 30 kişiyle Hayber'e gönderdi. Hz.Muhammed'in kendisini Hayber'e vali olarak atadığını, kendisini görmek için Medine'ye beklediğini iletti. Teklife kanan Useyr'le birlikte yola çıktılar. Yahudiler de 30 kişiydi. Hayber'e 6 mil mesafede bulunan Karkara'ya geldiklerinde Useyr kuşkulandı, pişman olup gitmekten vazgeçti ve geri dönmek istedi. Bunu anlayan Abdullah İbn Uneys kılıcına davranıp onun ayağını kesti, Useyr de elindeki değnek ile Abdullah b. Uneys'in başına vurdu. Useyr'le birlikte 29 Yahudi kılıçtan geçirilerek öldürüldü. Bir kişi kaçtı. Uneys, Hz.Muhammed'e geldi ve Hz.Muhammed onun yarasını tükürerek iyileştirdi. (Taberi–Tarih 3/155)
Halid Bin Süfyan'ın Öldürülmesi (625)
Hüzeli Kabilesi Lıhyanoğulları kolundandı. Hz.Muhammed, Halid b.Süfyan'ın kendisine karşı çarpışmak için adam topladığı istihbaratını alır ve Abdullah b.Üneys'e onu öldürmesi için talimat verir.
Abdullah, Muhammed'den Halid'i aldatmak için kendisini kötüleme konusunda izin ister. Hz.Muhammed de "istediğini söyleyebilirsin" der. Halid'in eşgalini tarif eder ve ekler:
"O'nu gördüğünde şeytanı hatırlarsın. Onunla senin arandaki alamet; onu görünce kendinde bir ürperme ve korku hali bulursun."
Abdullah, aldığı talimat doğrultusunda Halid'in kabilesine doğru yola çıkar ve Urana vadisine ulaşır. Orada bir kadın çobanı görür ve Halid.b. Süfyan'ı sorar, o da "İşte buraya doğru gelen o" der. Halid Süfyan ona kim olduğunu sorar ve o da Muhammed'e karşı savaşmak istediğini ve kendisinin bu amaçla bir ordu oluşturduğunu duyduğu için onun yanına geldiğini söyler. Bunun üzerine Halid. Süfyan onu alır, götürür misafir eder. Yedirir, içirir. Herkes uykuya çekilince Abdullah bir punduna getirip Halid'i öldürür.
Bu işe karşılık Muhammed ona bir asa hediye eder ve "Cennette kullanırsın" der. Abdullah'ın vasiyeti üzerine bu asa kefenine sarılıp öyle gömülmüş. Cennette kullanacak ya!
https://islamingercekleri.wordpress.com/2013/07/01/11-muhaliflerin-hile-ve-tuzakla-oldurulmesi/
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Milletleri kurtaranlar yalniz ve ancak ogretmenlerdir.
Ogretmenden egiticiden mahrum bir millet henuz bir millet adini alma yetenegi kazanmamistir.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
97. AHIRET HAYATI INANISI ANCAK HALKIN SAFLIGI ARACILIGIYLA BUNU SOMURENLER ICIN YARARLIDIR
Ahiret hayati inanisinin yarari, bize surekli olarak ovulur; asilsiz bir kuruntu ve hayalden bile ibaret olsa, ahiret hayati inanisinin yararli oldugu, cunku insanlara bu inanisin hakim bulundugu ve kendilerini erdeme yonelttigi iddia edilir. Ancak bu inanisin insanlari daha olgun, daha erdemli kildigi dogru mudur? Bu efsanenin etkili oldugu uluslar gelenek ve gorenekleriyle, tabiatlariyla seckin midir? Gorunen alem, gorunmeyen aleme hep ustun gelmiyor mu? Insanlari egitmek ve yonetmekle gorevli kimseler, kendileri isiga ve erdeme sahip olsaydi, insanlari ham hayaller yerine, gerceklerle yonetmeleri daha iyi olurdu. Ancak, kurnaz, acgozlu ve bozuk ahlakli yasa koyucular, dunyanin her yerinde milletleri bos masallarla uyutmayi, onlara gercekleri ogretmekten, akil ve zihinlerini gelistirmekten, ozel ve gercek nedenlerle erdeme yoneltmekten, onlari dogru bir sekilde yonetmekten daha kolay buldular.
Ruhu madde disi yapmak icin, ilahiyatcilarin nedenleri vardi. Ahiret hayatinda kesfettikleri hayali ulkeleri yurtlandirmak icin, ruhlara ve ham hayallere ihtiyaclari vardi. Maddi ruhlar, butun cisimler gibi dagilip giderdi. Oysa, insanlar kendileriyle birlikte her seyin kotu olacagina, her seyin bitecegine inansalardi, oteki dunyanin cografyacilari, ruhlarini bu bilinmeyen meskene gonderme haklarini yitirirlerdi. Bu ruhlari otlattiklari umut ve hulya cayirindan ve onlari altinda ezmeye ozen gosterdikleri cehennem dehsederinden hicbir yarar saglayamazlardi. Yani ahiret aleminin insan turu icin gercek hicbir yarari olmasa da, insan turunu oraya gondermeyi ustlenenler (yani ilahiyatcilar) icin yarari buyuktur!
- - - - - - - - - - - - -
Snowball, Bak yoldas, demisti.
Senin onsuz edemedigin kurdele, koleligin simgesidir.
Ozgurlugun kurdelelerden cok daha degerli oldugunu kafan almiyor mu?
George OrwellHayvan Ciftligi
- - - - - - - - - - - - -
Bir baska dunyayi isaret etmek aramizdaki ahlaksizligi asla azaltmayacak;bu dunyaya isik tutmak tek basina bize yardim edecektir.
WHITMAN,WALT (1819-1892) ABD'li sair.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 209 Aciga imzanin kotuye kullanilmasi
1) Belirli bir tarzda doldurulup kullanilmak uzere kendisine teslim olunan imzali ve kismen veya tamamen bos bir kagidi verilme nedeninden farkli bir sekilde dolduran kisi sikayet uzerine uc aydan bir yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir.
2) Imzali ve kismen veya tamamen bos bir kagidi hukuka aykiri olarak ele gecirip veya elde bulundurup da hukuki sonuc doguracak sekilde dolduran kisi belgede sahtecilik hukumlerine gore cezalandirilir.
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder