28 Şubat 2022 Pazartesi

GÜNER YİĞİTBAŞI:ULUSLARARASI HUKUK VAR (MI)?

GÜNER YİĞİTBAŞI:ULUSLARARASI HUKUK VAR (MI)?

25/02/2022

Rus lideri PUTİN'in;Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ülkesi iken Sovyetlerin dağılması üzerine bağımsızlığa kavuşan komşu devletlerin ABD ve batı tarafından ayartılarak birer birer Nato şemsiyesi altına alınarak,ABD ve Nato'nun doğuya doğru yayılması,son olarak da Ukrayna'nın Nato üyesi yapılmak istenmesi üzerine,ülkesinin güvenliğini gerekçe yaparak,bağımsız bir devlet olan Ukrayna'yı işgal girişimi üzerine,Rusya karşıtı tüm ülkeler,uluslararası hukuk diye bir hukuk olduğunu hatırlayarak, hep bir ağızdan, PUTİN'in işgal girişiminin Uluslararası hukuka aykırı ve bu işgalin kabul edilemez olduğunu haykırmaya başladılar.

Uluslararası hukuk diye bir hukuk var mıdır?Gerçekten.

Bize soracak olursanız,hukukçu olmamıza rağmen, maalesef Uluslararası hukuk diye bir hukuk yoktur demek zorundayız.

Hukuktan bahsedebilmek için,konulan hukuk kurallarının uygulanmasının güvence altına alınması,yürürlükteki hukuk kurallarına uyulmamasının bir yaptırımının bulunması gerekir.

Kurallarının ihlal edilmesi ve hiç uygulanmaması halinde,bu kuralları ihlal eden ve hiç uygulamayan güçlü ülkelere de, eşit ve objektif bir şekilde yaptırım uygulanamaması,güçlü devletlerin her türlü zorbalıklarının yanlarında kar kalması nedeniyle,uluslararası hukuk diye bir hukukun varlığından bahsedilemez.

Uluslarası Birleşmiş Milletler Teşkilatının dahi, Uluslararası hukuku uygulatma ve etkin kılma gibi bir işlevi maalesef yoktur.Bu teşkilatın en önemli karar organı olan Güvenlik Konseyinin yapısındaki beş daimi üye uygulaması dahi, konunun önemini ortaya koymaktadır.

Uluslararsı hukuk olsaydı,hangi haklı nedene bağlı olursa olsun,PUTİN elini kolunu salllayarak Ukrayna'yı işgal edebilir miydi?

Eski Sovyetler döneminde,Macaristan ve Çekoslavakya'ya,Sovyet tankları girebilir miydi?

Libya,Irak,Suriye parçalanabilir miydi?

Ve Dünyada daha nice haksızlıklar, acılar yaşanabilir miydi?

Bu nedenle,ülke olarak mağdur edilmemek ve ezilmemek için, Uluslararası hukukuka güvenmeyeceğiz,ona bel bağlamayacağız,güçlü ülke olacağız,ekonomik bağımsızlığımızı kaybetmeyeceğiz,güçlü bir ordumuz olacak,kışlaya siyaseti sokmayacağız.

Peki bunu nasıl başaracağız?

Aklımızı kullanacağız,okul öncesi küçücük çocuklarımızın hafız yetiştirilmeleri,kindar ve dindar gençlik yetiştirmek için çaba sarf eden bilim ve laiklik düşmanı siyasi iktidara sandıkta dur diyeceğiz,bilimi ve fenni önceleyeceğiz,cumhuriyetin kuruluş değerlerini,milli birlik ve berabeliğimizi koruyacağız.Ülkesini ve milletini seven ve onların menfaatlerini ön planda tutan iktidarları iş başına getireceğiz.

Aksi halde,bizim de bir Ukrayna namzeti olacağımız unutulmamalıdır.

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bir Duyma Da Gör

Bir duyma da gürültüsünü
Dallarda çıtırdayarak açılan fıstıkların,
Gör bak ne oluyorsun.
Bir duyma da gör şu yağan yağmuru;
Çalan çanı, konuşan insanı.
Bir duyma da kokusunu yosunların,
İstakozun, karidesin,
Denizden esen rüzgarın...

~Orhan Veli Kanık~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Kendimiz icin yaptigimiz seyler, bizimle beraber olup gider.
Baskalari ve dunya icin yaptiklarimizsa olumsuzdur.

~Dan Brown~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Herkesi, her seyi affet.

~Ohio'lu 90 yasindaki Regina Brett'in kaleminden~

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Bir nükleer santralden çıkan yıllık atıkların tümü, bir çalışma masasının altında saklanabilecek kadar azdır."

~(1980, Ronald Reagan)~

- - - - - - - - - - - - - - - -

KÜFÜRNAME

Parayı bulup da,
Kendini bir şey sananın,
Anasını avradını
Bu memleketin,
Aşını yiyip suyunu içipde,
Vatanına hainlik edenin,
Soyunu sopunu
Rüşvet ve köşe dönücü olanın,
Elini,belini,cibilliyetini
Tiyatro salonlarında sakız çiğneyip,
Sanata ucube diyenlerin,
Zikrini fikrini
Güçlünün,zengin,
Yanında yer alıp,
Fakir fukara ezenin,
Parasını turasını
Cumhuriyete düşman olup,
Padişahlığa özenenlerinin,
Beğnini omurilik soğanını
Ve secdadesini sömürü aracı yapanın,
Hırkasını cübbesini,
İslamı haçlı islamı yapanın,
Dinini imanını

Yuvasız kuş
İsmail Kızılay/İstanbul
23.01.2013

- - - - - - - - - - - - - - - -

Yagmurda Unutulan Sarki

Once bir yagmur bir yagmur iki gozum...
Once ipislak iki kus
Insanlar,
Kahrolmus
Kirik ikindiler ustune,
Kuskulu bir yagmur yagiyordu...

Ikiser ucer yitiriyordum seni kavsaklarda,
Yollar ayak bileklerime dolaniyordu hep,
Tas tas cokuyordu en kutsal yapilar...
Yuzler karanlikti iki gozum...

Oysaki, son cagrimdi bu ta can kosemden
Ah sonra o,
Yagmur
Sonra birden duyar gibi olurum,
Hoyrat yagmurlar altinda,
Marti cigliklarina karisip giden
Cocuksu sarkimizi...

~Bekir Sitki Erdogan~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Casuslarin raporlarini anlamak ve dogrulugundan emin olmak ici ince zekaya sahip olmak gerekir.

~Sun Tzu'dan Savas Sanati~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Vatanın parçalanması söz konusu ve karar olarak, Doğu Vilayetlerimizde "Ermenistan", Adana ve Kozan havalisinde "Kilikya" adı ile yine Ermenistan; bu milletin, esarete, kölelik payesine indirilmesi ve nihayet bu devletin tarih sayfasını kapatarak ebediyet mezarına defnetmek gibi, insaniyet ve medeniyetle ve hele milliyet esaslarıyla bağdaşmayan emeller kabul ve onay yeri bulmuş ve görülüyor ki, tatbikat devresi de başlamıştır.
Bir istila fikri besleyen Ermeniler, Nahcivandan Oltuya kadar bütün İslam ahaliye baskı ve bazı mahallerde katliam ve yağma yapıyorlar.
Sınırlarımıza kadar İslamları mahva mahkum ve göçe mecbur ederek Doğu Vilayetlerimiz hakkındaki emellerine doğru emniyetle yaklaşmak ve bir taraftan da 400 bin olduğunu iddia ettikleri Osmanlı Ermenisini bir dayanak olmak üzere memleketimize sürmek istiyorlar.
memleketimizde külliyetli yabancı parası ve birçok propagandalar cereyan ediyor.
Bundaki gaye, pek aşikardır ki, milli hareketi neticesiz bırakmak, Yunan, Ermeni emellerini ve vatanın bazı mühim kısımlarını işgal gayelerini kolaylaştırmaktır.

~Mustafa Kemal ATATÜRK~

- - - - - - - - - - - - - - - -

" Başarısızlık yoktur. Sadece deneyimler ve onlara karşı tepkileriniz vardır. "

~Tom Krause~
OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

YILMAZ ÖZDİL:BİZ SİZE YETEMEYİZ


YILMAZ ÖZDİL:BİZ SİZE YETEMEYİZ

Hobaraa diye memlekete doldurdukları beş milyon Suriyeli'ye şimdilik kaç para harcadılar? 52 milyar dolar harcadılar.

Filistin'e yaptıkları yardım iki milyar doları geçti.

Sudan'a 750 milyon dolar bağışladılar.

Somali'ye 750 milyon dolar verdiler.

Afganistan'a 650 milyon dolar ödediler.

Libya'ya gönüllerinden yarım milyar dolar koptu.

Şeriatçı Mursi'nin cumhurbaşkanı olması şerefine Mısır'daki müslüman kardeşler'e tiko para ne gönderdiler?

İki milyar dolarcık gönderdiler.

Afrika'ya verdikleri para yedi milyar doları aştı… Komor'a stadyum yaptılar. Tanzanya'ya Burkina Faso'ya su kuyuları açtılar. Zimbabwe'ye pazar yeri inşa ettiler. Gana'ya Togo'ya Uganda'ya kırtasiye malzemesi gönderdiler. Moritanya'ya ahır kurdular. Mozambik'e inek dağıttılar. Gambiya'ya dökümhane kurdular. Kongo'ya okul yaptılar. Eritre'ye Lesoto'ya üniforma hediye ettiler. Kamerun'a deterjan verdiler. Cibuti'ye ambulans verdiler. Somali'ye Mali'ye Tunus'a Mısır'a çöp kamyonları verdiler, çöp kamyonlarını teslim töreninde konuşan şehircilik bakanımız "bu çöp kamyonları kardeşliğimizi pekiştirecek" dedi. Sierra Leone'ye vidanjör verdiler.

Arakan'a 50 milyon dolar gönderdiler.

Yemen'e 50 milyon dolar gönderdiler.

Lübnan'a 50 milyon dolar gönderdiler.

Bizzat asrın liderimiz anlattı…

"Barzani kendi memurunun maaşını ödeyemiyordu, bana geldi, iki milyar dolar verdim" dedi.

Pakistan'da köylülere keçi dağıttılar.

Yemen'e un verdiler.

Okyanusya ülkesi Palau'ya VIP minibüs hediye ettiler.

Karayip Denizi'ndeki Antigua'ya bilgisayar hibe ettiler.

Büyük Okyanus'ta sadece dokuz mercan adacığından oluşan ve nüfusu sadece 12 bin kişi olan Tuvalu'ya "size ne verelim?" diye sordular, "bizim çocuklar futbol seviyor, nizami futbol topumuz yok" cevabı gelince, futbol topu ve pompa gönderdiler.

(Bu kadar da olmaz diyenler, lütfen internete girsin, tek tek bu haberleri okusun.)

Teee ABD'nin Oregon eyaletinde yaşayan Kızılderililere 200 bin dolar hibe ettiler iyi mi… Washington'a direkt uçuş başlatan Türk Hava Yolları'nın ilk seferinde Apaçi, Novajo, Cheyenne ve Mohikan kabilelerinden 17 şefi, İstanbul'a getirdiler, yedirip içirip, gezdirdiler.

98 ülkede 100 bin kişiye ramazan kolisi verdiler.

Kenya'da Bangladeş'te Çad'ta Nijer'de Somali'de Sudan'da Yemen'de 300 bin kişiye iftar verdiler.

Son sekiz yılda 175 ülkeye para dağıttılar.

Elaleme para saçma konusunda dünyanın en zengin ülkelerine tur bindirdiler, dünyadaki bütün yardımların üçte birini tek başına Türkiye'ye yaptırdılar.

ABD'den iki milyar dolar fazla yardım yaptılar, İngiltere'den altı milyar dolar fazla yardım yaptılar, Japonya'dan yedi milyar dolar fazla yardım yaptılar.

Böylece, Küresel Yardım Raporu'na göre "dünyanın en cömert hükümeti" ilan edildiler!

170 milyon dolar harcadılar, Rusya'ya cami yaptılar, kubbesini altın varaklarla kapladılar.

100 milyon dolar harcadılar, ABD'ye cami yaptılar.

30 milyon dolar harcadılar, İngiltere'ye, Avrupa'nın ilk çevre dostu camisini yaptılar.

35 milyon dolar harcadılar, Kırgızistan'a 50 bin metrekare, Orta Asya'nın en büyük camisini yaptılar.

Karada yer kalmamış gibi, denizi doldurdular, Cibuti'ye cami yaptılar.

Haiti'ye cami yaptılar.

Filipinler'e cami yaptılar.

Somali'ye Mali'ye cami yaptılar.

Teee elalemin ülkelerine toplam yarım milyar dolarlık cami diktiler.

Tayland'ta Etiyopya'da türbe yaptılar.

Şu anda Sudan'da Sevakin adası'nı komple inşa ediyorlar, mühendisler, mimarlar, haritacılar, şehir planlamacıları gönderdiler, 100 milyon dolar döküyorlar.

(Bu arada… Kendileri bi lokma bi hırka yaşıyorlar.

"İtibardan tasarruf olmaz" dediler, Buckhingham Sarayı'nın dört misli büyüklüğünde 1.150 küsur odalı saray yaptılar.

Beş tane makam uçağı aldılar, en son alınan uçaktan Trump'ta bile yok.

Vahdettin Köşkü'nü, Dolmabahçe Sarayı'nı, Beylerbeyi Sarayı'nı, Huber Köşkü'nü, Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü'nü, Beykoz Kasrı'nı, Savarona'yı Abdülaziz'in altın varaklı padişah koltuğunu kullanıyorlar, Marmaris'e ve Ahlat'a saray yaptırıyorlar..

Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie içip, starex meyvesi eşliğinde aloevera'yla zencefilli somon suşi yiyorlar.)

Asrın liderimiz geçen seneki Kurban Bayramı'nda bağışını diyanet'e yaptı, asrın liderimizin bağışladığı kurban Afrika'da Togo'da kesildi.

Daha önceki kurban bayramlarında Kızılay'a bağış yapmıştı, kurbanları Moritanya, Çad, Etiyopya'da kesilmişti.

Kuzey Irak'a 30 bin maske hibe ettiler.

İran'a bin test kiti, 4 bin tulum, 20 bin önlük, 2 bin gözlük, 4 bin N95 maske, 78 bin maske hibe ettiler.

Bizzat sağlık bakanımız gururla anlattı, ABD'ye 500 bin test kiti verdiler.

"Biz bize yeteriz" dedikleri, işte bu.

E haliyle "size" yetebilmeleri mümkün değil tabii..

Kefen parasını yedikleri milleti, ceset torbasıyla gömüp, üste para istemeleri sürpriz değil yani!


--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Sadece gelenek olduğu için bir inanca bağlanmak...
bu elbette namussuz olmak, korkak olmak, tembel olmak demektir
— Öyleyse, ahlaklılığın ön koşuluna namussuzluk, korkaklık ve tembellik olmuyor mu\?
(Tan Kızıllığı, Madde 101)

~Friedrich Wilhelm Nietzsche
(d. 15 Ekim 1844 - ö. 25 Ağustos 1900)
Ahlâk ve değerler sisteminin kuruluşuna yönelik bir temel çerçevesinde
çağının kültür, din ve felsefe görüşlerini eleştiren nihilist Alman düşünür, filolog~


- - - - - - - - - - - - - - - -

Dünyayı yaratmış olan lütufkar bir Tanrı olsaydı ve evrende ahlaki bir düzen ve ölümden sonra yaşam olsaydı çok
hoş olurdu;
ama şu çok çarpıcı bir gerçektir ki, tüm bunlar bizim öyle olmasını istememizle sınırlı.

~Sigmund Freud~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Asla kendinizden başka birine hareket alanı bırakmayın.

~Joseph GOEBBELS~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Konuşmak, Öğrenmeye Yol Açar; Ama Dehanın Okulu Yalnızlıktır.

~GİBBON~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bir basari bin mazeretten ustundur.


- - - - - - - - - - - - - - - -

Cevrendekileri alcaltarak degil,kendini gercekten yucelterek buyuyebilirsin.

~Reich~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Amerikan askerlerinin 4 Temmuz 2003'de Süleymaniye'de Türk Özel Kuvvetleri askerlerini kelepçelemesi ve bazılarına çuval geçirmesi, Türk askerinin, ülkenin ulusal gururunun ve kamuoyunun bir yarası olmaya devam ediyor.
Bu yarayı iyileştirmek büyük ihtimalle bir kuşak sürecek

~Dönemin ABD Büyükelçisi Ross WİLSON~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bana öyle görünüyor ki herkesin bilinen tüm dinlerden ayrılma görevlerini yerine getirmenin zamanı geldi.

~John Stuart Mill~

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Çalışmayanın yemeye hakkı yoktur."

~II Thessalonians~
OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

HÜNER TUNCER: İSMET İNÖNÜ’NÜN TÜRKİYE’Yİ 2. DÜNYA SAVAŞI


HÜNER TUNCER: İSMET İNÖNÜ'NÜN TÜRKİYE'Yİ 2. DÜNYA SAVAŞI

İsmet İnönü'nün Türkiye'yi 2. Dünya Savaşı belasından uzak tutmak için nasıl bir strateji uyguladığını, onlarca tehlikenin arasından nasıl sıyrıldığını ve vatanın işgal edilmesini nasıl önlediğini bilmek gerekiyor. Özellikle tam da bugünlerde...

Gelin anlatayı İnönü aslında diplomat değildi. Onun diplomatik yönünü keşfeden Atatürk'tü. İlk ciddi diplomasi deneyimi 1922'de gerçekleşti. Atatürk, Yunan ordusunu yendikten sonra ateşkes görüşmelerine İnönü'yü göndermek istedi.

İnönü şaşırmış ve kabul etmek istememişti.

Fakat Atatürk ısrarcı olunca İnönü reddedemedi. Yapılan görüşmeler sonucunda İstanbul ve Trakya kurşun atmadan Türklerin eline geçecekti.

İnönü için asıl görev sonra geldi. Atatürk onu barış görüşmeleri için Lozan'a göndermeye karar verdi.

İnönü bir strateji dehası değildi ama bazı çarpıcı özellikleri vardı. Çok ihtiyatlıydı. Baskı altında taviz vermeden direnmesini çok iyi biliyordu. Ve çıldırtıcı derecede kararlıydı.

Atatürk de zaten böyle birini istiyordu. İşin strateji kısmı Ankara'da dizayn ediliyordu.İngilizler, uzun süredir taviz koparmaya alıştığı Türkleri masada esir alabileceğini umuyordu. Ama İnönü tüm baskılara büyük bir inatla direndi.

Öyle ki Lord Curzon, eşine yazdığı mektupta heykellerle konuşmanın İnönü ile konuşmaktan daha yararlı olduğunu söylüyordu.

İnönü'nün bu karakteri 1937'de yapılan Nyon Konferansı esnasında da yaşandı. Dışişleri Bakanı Aras'la bir konuda fikir ayrılığı yaşadı. Atatürk de Aras'ı destekliyordu ama İnönü bir türlü ikna olmuyordu.

Atatürk onu ikna etmek için gece boyunca uğraşmak zorunda kaldı.

Atatürk, İnönü'yü güçlükle ikna etmiş, İnönü'nün kararlılığı ve inadı karşısında "bu kadar da olmaz" demişti.

İşte, diplomasi masalarının inatçı ve kararlı aktörü İnönü 1939'da 2. Dünya Savaşı ile karşı karşıya kaldı.

Atatürk, ülkenin gelişmesi için uzun bir barış dönemi istiyordu. Fakat Almanya ve İtalya küresel düzenden şikayetçiydi. Atatürk, savaşın kapıda olduğunu erken dönemde anlamış, Balkan Antantı ve Sadabat Paktı ile çevresini güvenceye almıştı.

Yabancı bir gazeteci ile yaptığı görüşmede revizyonistlerin (Almanya ve İtalya) savaş başlatacağını, ABD'nin bu savaşa engel olamayacağını fakat savaş dışında kalmayacağını, uluslararası kurumların yeterli olmadığını, Rusların bu savaştan sonra çok güçleneceğini öngörmüştü.

Atatürk'e göre büyük güçler arasında çıkabilecek bir savaşta tarafsız kalmak gerekiyordu. Celal Bayar'a "postu kurtarmaya bakmalıyız" demişti.

İnönü, savaş başladığında Atatürk'ün bu görüşünü sıkıca benimsendi. Tüm hedefi savaşa girmemekti.Çünkü büyük güçler çok ağır silahlar üretmişti ve bunlara karşı koymak mümkün değildi. Savaşa girilmesi halinde sınırları korumak zordu. Yani işgal kaçınılmazdı. Düşmana ancak Anadolu içlerinde direnmek mümkündü. Bu da ülkeye büyük zararlar verirdi.

İnönü savaş ihtimalleri yükseldiğinde tüm idareyi eline aldı. Yapılan tüm yazışmalar ona gelecek, tüm kararlar onun ağzından çıkacaktı. Bu süreçte TTK, Meclis, Ordu gibi devlet kurumlarından görüşler alıyor ve onlara danışmayı aksatmıyordu.

Türkiye savaş öncesinde Fransa ve İngiltere ile ilişkileri güçlendiren deklarasyon imzaladı. Akabinde süresi dolmak üzere olan anlaşmayı yenilemek için Rusya ile görüşme başlatıldı. Fakat Türkleri büyük bir sürpriz bekliyordu.

Rusya, kısa süre önce Almanya ile saldırmazlık anlaşması yapmıştı. Batı sınırları güvende olduğundan Türklerin Ruslar için önemsizleşmişti.

Ruslar anlaşmayı yenilemek için Türkiye'den boğazlarda üs talep edince Türk tarafı şoka uğradı..

Rus dostluğu şimdiye dek sıcak ve sorunsuz ilerliyordu. Fakat artık işler değişmişe benziyordu. Türkiye, böyle bir teklifi kabul edemeyeceğini belirtince anlaşma imkanı kalmadı. Atatürk çok önem verdiği Rus dostluğu, Rusların isteğiyle sona ermişti.

Türkiye, bu durum karşısında İngiltere ve Fransa'ya yönelerek üçlü ittifak anlaşması imzaladı. Bu anlaşmaya göre iki ülke Türkiye'yi korumayı taahhüt ediyordu. Savaş Akdeniz'e sıçrarsa Türkiye savaşa girecekti.

Fakat İnönü anlaşmaya iki önemli madde ekledi.

Türkiye ilk olarak savaşa girmek için askeri açıdan gerekli yardımların sağlanmasını şart koştu. İkinci şart Ruslarla ilgiliydi. Türkiye, Rusya'ya karşı savaşa girme ihtimali doğarsa savaştan kaçınma hakkını saklı tuttu.

Savaş başladıktan sonra İtalya, Fransa'ya savaş ilan etti. Bu, savaşın Akdeniz'e sıçraması anlamına geliyordu ve İngiltere Türkiye'yi savaşa davet etti.

Türkiye, Ruslarla çatışma ihtimalini öne sürerek kabul etmedi. İnönü HAYIR dedi. İlkti ama son olmayacaktı. Bir süre sonra İtalya, Yunanistan'a saldırınca Balkanlar karıştı. Öte yandan Almanya da Balkanlara düzen getireceğini açıkladı. Bulgaristan da Yunanistan'a savaş açma eğilimi gösteriyordu.

Savaş Türk sınırına geliyordu.

Türkiye, savaşın Selanik'e gelmesi halinde tepkisiz kalmayacağını açıklayarak Bulgaristan'ı engellemeyi başardı.

İnönü, ABD ve Rusya'nın da yer aldığı bir Balkan ittifakı önerisinde bulundu. Böylece bölge savaştan uzak tutulacaktı. Fakat ABD kabul etmeyince suya düştü. Balkanlarda hem Almanya'nın hem de Rusya'nın emelleri vardı. Türkiye bu iki gücün de bölgeye tek başına girmesini istemiyordu.

Almanya ve Rusya ise bölgeyi paylaşmak için gizli bir görüşme başlattı.

Ruslar Almanlarla yapılan paylaşım görüşmesinde İstanbul ve boğazları nüfuz bölgesi olarak talep etti. Ayrıca Kars ve Ardahan bölgesini de topraklarına katmak istediğini açıkladı.

Hitler, Rusların bölgede böylesine güçlü konuma gelmesini istemediği için teklifi reddetti.

İngiltere ise Türkiye'nin savaşa dahil olmasını istiyordu. Churchill'e göre İtalya Yunanistan'ı, Almanya da Romanya ve Bulgaristan'ı ele geçirecek ve bu iki ülke birleşerek Türk sınırına dayanacaktı.

Churchill bu noktada Türkiye'nin yutulacağını düşünüyordu.

İnönü ikinci defa HAYIR dedi. Türkler savaşa girmeyecek, sınırları ihlal edilirse direnecekti.

Zaman, Chuchill'i haklı çıkardı. Almanya ve Bulgaristan ittifak kurdu. Alman ordusu da Romanya'yı işgal etti. Böylece tüm Balkanlar mihver güçlerine geçtiAlmanlar Türkleri tedirgin etmemek adına "şimdilik" ordularını sınırlara yaklaştırmadı. Alman ordusu Türk sınırının 60 km gerisinde konuşlandı.

Alman tehdidi belirince Rusya Türkiye'ye boğazlarda ilgisi olmadığına yönelik teminat verdi. Bu tabii ki de yalandı. Tüm gözler Türk sınırının 60 km gerisinde bekleyen Almanya'daydı. Hitler, 4 Mayıs 1941 günü açıklama yaparak "Yeni Türkiye'nin dahi yaratıcısı Atatürk, ilerlemenin ilk örneğidir" dedi.

Herkes şok olmuştu. Almanya, Türkiye'ye saldırmama kararı almıştı.

İnönü, bu açıklama nedeniyle Hitler'e teşekkür etti. Churchill yanılmıştı. Almanya, Türkiye'ye saldırmaya cesaret edememişti.

Hitler'in amacı bir süre önce darbe yaşanan Irak topraklarına geçmekti. Irak'taki darbeci hükümet Alman yanlısıydı ve destek istiyordu.

Almanya Irak'a inmeyi başarırsa, Basra üzerinden İngilizlerin Hint sömürge topraklarını tehdit edecek ve İran petrollerine erişerek Rusları güneyden çevirecekti.

Almanya resmi olarak Türkiye'den resmi geçiş hakkı talep etti.

İnönü bu talebin Türkiye'yi savaşa çekeceğini düşünerek HAYIR dedi. Almanya bir süre sonra en azından askeri malzemelerin geçirilmesi için yeni bir teklifte bulundu. İnönü bu teklife de HAYIR cevabını verdi.

Karar, İngiltere'de coşku ile karşılandı İngilizler Ortadoğu'yu elde tutmak için Basra üzerinden Irak'a girerek Alman yanlısı cuntayı devirdi. Akabinde Rusya ve İngiltere anlaşarak İran'ı işgal etti.

Almanya için seçenekler azalmıştı. Kafkasya'daki petrollere ulaşması tek çıkış yoluyduAlmanya'nın önünde iki seçenek vardı ya Türkiye'yi işgal edecekti ya da Rusya üzerine yürüyecekti. Kısa süre sonra Almanlar Türkiye'nin kapısını çaldı.

Uzatılan savaş eli değil, barış eliydi. Hitler, saldırmazlık anlaşması talep ediyordu.

Hitler, Anadolu'da yıpratıcı bir savaştan çekinmişti. Türklerle saldırmazlık anlaşması imzaladıktan kısa süre sonra Rusya'ya saldırı başlattı.

Haberi alan İnönü derin bir oh çekti. Bir kez daha savaşın eşiğinden dönmüştü.

Ruslar, Türklerin Almanlarla birleşerek saldırmasını önlemek için bir kez daha teminat vererek boğazlarda herhangi bir ilgisi olmadığını ilan etti.

Fakat İngilizler, Türklerin Almanlarla anlaşmasına kuşkulu yaklaşıyordu.

Almanya Türklerle ilişkileri güçlendirmek için krom ticaretine yöneldi. Tüm kromları istiyorlardı fakat Türkiye 1941 ve 1942 için tüm kromları İngiltere'ye satma kararı aldığından teklifi reddetti. Fakat 1943 ve 1944 yılları için anlaşma yapılabileceğini beyan etti.

Türkiye krom satışını fırsata çevirmek için karşılığında para değil yalnızca askeri malzeme istediği. Almanlar kabul edince anlaşma sağlandı.

Türklerin gittikçe Almanlara yaklaştığını düşünen İngiltere harekete geçme kararı aldı.

Churchill, Türklerin Almanya'ya karşı savaşa girmesi halinde Ege adalarından bazısını, Suriye'den bazı bölgeleri ve geniş askeri yardımları vereceğini açıkladı. İnönü bir kez daha HAYIR dedi.

Rusya, Türkiye'nin tarafsızlığını bozabilmek için Ankara'daki Alman büyükelçi von Papen'e başarısız bir suikast düzenledi. Almanya ise Türkiye'nin tarafsızlığından rahatsız değildi. Yine de 1942 yılında Alman ilerleyişi durmaya başladı.

Alman taarruzu sırasında Türkiye'ye ılımlı mesajlar ve teminatlar veren Rusya, Alman ilerleyişi durunca İngiltere ile birlikte Türkiye'nin savaşa girmesi için baskı yapmaya başladı.

İki ülke, Türkiye'yi balkanlarda Almanya'ya karşı savaşa zorluyordu.

Stalin'e göre Türkiye, Balkanlarda açılacak cepheyle savaşa girerse, Alman ordusu bölünmek zorunda kalacaktı. İnönü ise bu hareket sonucunda Alman hava kuvvetlerinin Türk şehirlerini vurabileceğini düşündüğünden teklife karşı çıkıyordu. Türkiye'nin tarafsız tutumu Almanya'nın işine yaradığından İngiliz ve Rus baskısı yoğunlaşmıştı. İnönü tüm baskıya rağmen inatla İngiltere ile yapılan anlaşmada koştuğu "askeri yardım" şartını öne sürerek savaştan kaçınıyordu. Ama sabır taşı çatlamak üzereydi.

Bu esnada ABD'nin yaptığı öneri İnönü'yü rahatlattı. ABD, ikinci cephenin Fransa üzerinde açılmasını istiyordu. İnönü, Balkanlarda açılacak cepheyi teorik olarak kabul etti fakat ABD'nin de bu cephede olmasını isteyerek süreci kilitledi İnönü'nün bu önerisinin gerçekleşmeyeceği belliydi. İngilizler, İnönü'nün geri adım atmayacağını anlayınca fikir değiştirdi. Artık talepleri yalnızca Türkiye'nin İngiliz hava kuvvetlerine üs vermesi yönündeydi.

İnönü'ye göre üs vermenin savaş ilanından farkı yoktu. Haliyle savaşa girmesi için önceki şartlarını tekrar etti.

İnönü'nün inadı karşısında İngilizler geri adım attı. Rusya ile yapılan görüşmede Türkiye'nin en geç 1943'te savaşa sokulması kararlaştırıldı.

Ocak 1943'te Churchill ve İnönü, Adana'da görüşme yaptı. İnönü baskılar karşısında tarafsızlık politikasını terk etmiş ve teorik olarak savaşa katılmayı kabullenmişti. Ama bazı şartları vardı.

Bu elbette savaş dışı kalabilmek için üretilen diplomatik bir manevraydı.

İnönü, Almanya ile hızlı bir barış yapılmasını şart koştu. İnönü'ye göre Almanya tamamen işgal edilirse Rusya çok güçlenir ve Balkanları ele geçirebilirdi.

Chuchill ise Rusya'nın işgal nedeniyle yorgun düştüğünü, onlara yardım edilirse Türklerle dost olacaklarını söyledi.

İnönü bıktırıcı bir inatla bir kez daha HAYIR demesini bildi. Görüşme, "Türklere askeri yardım sözü" ile noktalandı.

İngiltere ve ABD, Türkiye'nin durumu görüşmek için Quebec'te toplantı yapma kararı aldı.

ABD'nin hedefi cepheyi Fransa'da açmaktı ve İngiltere buna karşı gelmeyi başaramadı. ABD, Balkanlara yalnızca hava harekatının yapılmasını kabul ediyordu. Bunun için de Türkiye'nin üs sağlaması şarttı.

Rusya ise Türk ordusunun muhakkak sahaya inmesini istiyordu.

Rusya'ya göre Türkler sahaya inerse, Almanların gazabıyla karşılaşır ve Alman hava güçleri Türk şehirlerini bombalardı. Ruslar bunu bahane ederek ordularını yardım maksadıyla Türkiye'ye sokar ve boğazlara yerleşirdi. İşgale uğrayan Türkiye ise direndi. İngilizler Türkiye'yi savaşa çekebilmek için ani bir hücumla Ege adalarını işgal etti ve Türkiye'ye adaları verme karşılığında hava üsleri talep etti. İnönü bir kez daha HAYIR dedi.

Bir süre sonra Moskova'da konferans toplandı. Rusya için artık Türklerin savaşa girmesinin şarttı. söyledi. Stalin Türklerden rica edilmemesini, emir verilmesini istiyordu.

İngiltere ise "daha fazla askeri yardım vermemek" adına hava üslerinin yeteceğinde diretti.

ABD'nin de desteğiyle Türkiye'nin en geç 1943 sonunda hava üsleri vererek savaşa girmesini sağlamak üzerinde anlaşma sağlandı.

İnönü'nün işi artık çok daha zordu. Üç taraflı baskı altına alınmıştı.

İngiliz ve Türk dışişleri şartları görüşmek için Kahire'de toplantı. Yapılan görüşmeler sonucunda 8 noktada anlaşma sağlanamadı.

İngilizler artık Türkiye'nin savaşa girmemesinin sorumlusu olarak Dışişleri Bakanı Numan Menencioğlu'nu görüyordu.

ABD, Rusya ve İngiltere liderleri Kasım 1943'te Tahran'da buluştu. Stalin'in sabrı kalmamıştı. "Türkleri enselerinden tutup savaşa sokmak gerekiyor" dedi.

İnönü'yü savaşa katılmasını sağlamak için Kahire'ye davet etmeye karar verdiler. Stalin "Kesin hastalanır" dedi.

Yapılan anlaşmaya göre Türkiye bu sefer de savaşa katılmazsa tüm yardımların kesilecek ve boğazlar konusunda Rusya ile baş başa bırakılacaktı.

İnönü Kahire'ye gelmeyi kabul etti. Ama bir şartı vardı: Görüşme "eşitler arası" yapılacaktı.

İnönü "eşitler arası" görüşmeye katılmak için Kahire'ye gitti. Savaşa girmeyi kabul ettiğini açıkladı. İngilizler şaşkınlığa uğramıştı. Ama bir sorun vardı. İnönü ilginç bir itirafta bulunmuştu:

Savaşa girmeyi istediğini ama çevresinin kabul etmediğini söyledi.

İngiliz büyükelçisi, Churchill'e "İnönü'yü zor durumda bırakmamak" gerektiğini söyledi. Belki de baskıyla savaş kararı alması halinde çevresinin İnönü'yü devirmek isteyebileceklerinden şüphelenmişlerdi.

Aslında olan şey başka bir diplomatik manevraydı. İnönü "kıtır" atmıştı.

İngilizler, Tahran'da alınan kararları İnönü'ye bildirdi. İnönü askeri yardımların eksik geldiği, Rusların asıl tehdit olduğu, Türk ordusunun çok zayıf durumda bulunduğu ve çevresinin onu engellediği konusunda uzun uzun nutuklar attı.

İnönü yine de hava üslerinin verilmesini teorik olarak kabul etti. Fakat bunun için araştırma yapılmasını, ona göre kesin karar vereceklerini de şart koşarak "vazgeçme hakkını" saklı tuttu. İnönü "HAYIR" dememişti ama EVET de dememişti.

İngilizler yine istediğini alamamıştı.

1944 yılında baskılar hiç olmadığı kadar doruğa ulaştı. ABD, Türkiye'ye yaptığı yardımlara son verdi. İngilizler ise Alman gemilerinin boğazlardan geçtiğini ve Türklerin bunu engelleyemediğini iddia etti.

İddialar sonucunda denetlemeler artırıldı.

Yapılan bir denetlemede Kassel isimli Alman askeri gemisi ticaret gemisi kılığında boğazlardan geçerken yakalandı. İngiltere, Türkiye'yi kınadı. ABD ve İngiltere, Türkiye'nin Almanya ile yaptığı krom ticaretini sonlandırmasını istedi. Aksi halde ambargo uygulanacaktı.

İnönü'nün daha fazla manevra yapacak alanı kalmamıştı. Tüm şikayetleri Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu'na yıkarak istifasını istedi.

Menemencioğlu'nun istifası da bir tür kıtırdı. Bu gaz alma hamlesi İnönü'ye yeni manevra alanı açacaktı.

İstifanın ardından Almanya ile yapılan krom ticareti durduruldu. Türkiye, talepler doğrultusunda Almanya ile tüm diplomatik ilişkilerini kesti. İnönü, savaşa sokmayan tüm talepleri kabul ederek zaman kazanmaya çabalıyordu. İnönü, Türkiye'yi savaşa sokmadan 1945'i görmeyi başarmıştı. Savaş artık iyiden iyiye müttefikler lehine dönmüştü. Fakat bunun acı bir reçetesi oldu.

ABD ve İngiltere, Rusya'nın boğazlar üzerindeki taleplerini kabul etme kararı aldı.

Türkiye, Rus tehdidine karşı yapayalnız kalma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Üstelik Rusya, doğu vilayetlerine de göz dikmişti.

ABD bu esnada savaştan sonra San Francisco konferansı toplanacağını ilan etti. Bu muazzam bir fırsattı.

ABD, bu konferansa katılabilmek için ülkelerin Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmesini şart koşuyordu. Türkiye bu koşulu yerine getirebilmek için Almanya ve Japonya'ya hızlıca savaş ilan etti. Bu, sembolik bir karardı.

İnönü nihayet EVET dedi. Ama savaş bitmişti. İnönü şartları yerine getirdiğinden Türkiye San Francisco konferansına davet edildi. BM'nin kurulması kararlaştırıldı. Fakat katılım için "demokrasi" şartı gerekiyordu.

Türkiye, konferansta çok partili döneme geçiş şartını kabul etti.İnönü, attığı adımlarla Türkiye'yi Batı dünyasında konumlandırmayı başarınca, Potsdam'da yapılan görüşmelerde Stalin'in boğazlar konusundaki taleplerine ABD ve İngiltere tarafından karşı çıkıldı.

Üç ülke, konuları Türkiye ile ayrı görüşme kararı aldı.Rusya, yapılan görüşmelerde tedirgin edici taleplerini yineledi fakat İnönü Rus taleplerini HAYIR diyerek reddetti.

Türkiye bu süreçte ABD ile ekonomik ve askeri anlaşmalar imzalayarak Rus tehdidine karşı ABD ittifakını güçlendirmeye çalıştı.Savaşın ardından Rusya aşırı güçlenmişti. ABD, Rusya'yı artık tehdit olarak görmeye başlıyordu. Bu tehdide karşı Türkiye önemli bir konumda bulunuyordu. Haliyle ABD de artık Türkiye'ye müttefik gözüyle bakıyordu. ABD, Türkiye'yi tamamıyla güdümüne almak için imzalanan anlaşmalardan istifade etmeye başladı. 1950'de yapılan seçimleri Demokrat Parti kazanınca ABD ittifakı doruklara ulaştı. Türkiye NATO'ya alındı.

Böylece Türkiye'nin tamamen ABD güdümüne girmesinin önü açıldı. Türkiye, Rus tehdidinden kurtulmuştu ama ABD güdümüne girmişti. 50'lerden itibaren Türk siyaseti, eğitim ve akademi dünyası, basını, ordusu ve istihbaratı tamamen ABD kontrolü altına alınmıştı.Türkiye bu süreçte savaştan itina ile uzak durmasını bildi. İnönü tüm baskı ortamında inatla tarafsızlığı savundu ve vatanın işgal edilmesinin önüne geçti.

İşte, İkinci Dünya Savaşı'nın Türkiye açısından kısa bir özeti...

Kaynaklar:

Hüner Tuncer - İsmet İnönü'nün Dış Politikası,

20. Yüzyıl Siyasi Tarihi - Fahir Armaoğlu

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Hareketlerimiz, sözlerimiz ve düşüncelerimiz sayesinde bir seçim sahibi olduğumuzu asla unutmamalıyız."

~Sogyal Rinpoche~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Iyi bir konusmaci, etkili konusmasini bilen degil, gonlu bir inancla sarhos olandir...

~RALPH WALDO EMERSON~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Eğer "A" yasalarla kendi ahlaki değerlerini "B'ye" zorla uygulatmaya kalkıyorsa, "A" büyük ihtimal şerefsizin tekidir.

~Henry Mencken~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bellek

Yaşlılık, bıkıldı
Zaman geçer: Bir kitap
Çevir sayfalarını.

Yok bu çölde
Bittikçe baştan
Çevir sayfalarını.

Açtıkça yaprakları
Değişen bir çiçek dürbünü - -
Çoğu yararını gördü.

~Behçet Necatigil~

- - - - - - - - - - - - - - - -

İNGİLİZ ÇÖPÜ 

https://www.youtube.com/watch?v=AEugP7eBW6c


- - - - - - - - - - - - - - - -

Geometri zekayi aydinlatir ve akli dogru yola sokar. Onun butun kanitlari acik ve duzenlidir. Cok iyi duzenlendiginden geometrik mantik yurutmeye hata girmesi neredeyse imkansizdir. Bu nedenle surekli geometriye basvuran bir aklin hataya dusmesi cok nadirdir. Buna gore de geometri bilen kisi zeka kazanir. Eflatunun kapisinda asagidaki sozlerin yazili oldugu nakledilir: Geometrici olmayan evimize giremez.

~Ibn Haldun (1332–1406)~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bir insanın ahlaki davranışları anlayışa, eğitime ve sosyal bağlara dayanmalıdır;
hiçbir dini temel gerekmez.
İnsan, eğer ölümden sonra ceza korkusuyla ve ödül umuduyla kontrol altına alınmak zorundaysa, şüphesiz kötü bir yoldadır.

~Albert Einstein~

- - - - - - - - - - - - - - - -

(1927 yilinda kendisine psiko analiz yapilmasi teklif edildiginde verdigi cevap)

~Albert Einstein | Alintilar~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Tomurcuk derdinde olmayan agac, odundur.

~N.F.KISAKUREK~
OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

GÜNER YİĞİTBAŞI*: İKİ UCU BOKLU DEĞNEK


GÜNER YİĞİTBAŞI*: İKİ UCU BOKLU DEĞNEK

-*Hukukçu

24 Şubat, 15:48 ·

Ukrayna,Nato(ABD) ve Rusya üçlüsü arasında başgösteren Ukrayna muhtemel savaş krizinin tam ortasında kaldık, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak.

Coğrafi konumumuz itibariyle,olası bir savaşta, taraf olalım veya olmayalım, iktisaden ve siyaseten en büyük zararı görecek olan ülke Türkiye olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti olarak iki ucu boklu bir değnek elimizde bulunmaktadır.

Ülke olarak yapmamız gereken, bu iki ucu boklu sopadan en az zarar görerek çıkmanın yollarını aramak,meseleye; duygusal,şahsi siyasi çıkarlar için değil, serinkanlı bir şekilde,akılcı ve ülke yararını ön planda tutarak yaklaşmalıyız.

Hele,hele Suriye konusunda olduğu gibi,ABD'nin dolduruşuna gelerek,yanlış ata oynayarak,başka ülkelerin içişlerine karışarak meseleye balıklama dalmamalıyız.

Halk Tv de bir programa katılan emekli bir general;Rusya'dan da,Ukrayna'dan da vazgeçmemiz mümkün değilidir demiş.Bu beyan ne anlama geliyor?Tarafsız kalalım demek istiyor.

Mümkünse, en doğru karar, tarafsız kalmaktır.

Ukrayna,şu anda bir Nato üyesi olmadığı için Nato'nun koruma şemsiyesi altında değildir.Bu nedenle,ABD ve İngilterenin bu krizi Nato şemsiyesi altında aşma,Rusya ile Nato olarak savaşma kararı almaları halinde, ülke olarak Nato'dan kaynaklı bağlayıcı bir sorumluluğumuz olamayacağı için,muhtemel bir savaşta ABD'nin yanında yer almak mecburiyetimiz bulunmamaktadır.

ERDOĞAN'ın;Putin'in,Ukraynanın doğusundaki ayrılıkçı Donbas bölgesindeki iki şehir devletini tanımış olmasını, kabul edilemez diyerek eleştirmiş ve kınamış olması bile,bize göre gereksiz bir açıklama olup.ülkemiz yararına değildir.

Bu krizi; ister Ukrayna ve Rusya,isterseniz ABD ve Rusya krizi olarak değerlendiriniz,şayet eninde sonunda bir tarafı tutmak zorunlu hale gelirse,örneğin,bu krizin bir sıcak çatışmaya savaşa dönüşmesi halinde, ABD'nin ülkemizi bu savaşa dahil etme talebi söz konusu olduğunda, kesinlikle bu talebe olumlu bakılmamalıdır,demem o ki;tarafsız kalmak istememize rağmen,bu mümkün olmadığı takdirde,kesinlikle Putin ve Rusya'yı kışkırtacak ve kızdıracak eylem ve söylemlerden kaçınmalıyız.

ERDOĞAN;Kaddafinin devrilmesi ve Libya'nın parçalanmasında da, önce Nato'nun Libyada ne işi var demiş ve sonra Libya'nın parçalanmasında ABD ve batıya destek olmuştur.

Umarız,şimdi Ukrayna krizinde de aynı hatayı tekrarlamaz.

Nato,saldırı ve genişleme değil,üyeleriyle sınırlı bir savunma örgütü olup,Ukrayna Nato üyesi de değildir.

Rusya, komşumuzdur,iktisaden;turizmden elde ettiğimiz dövizin temininde,ısınma ve sanayide,enerji üretiminde kullandığımız doğalgazın temininde,tarımı ihmal ettiğimiz için açık veren ve ithal etmek zorunda kaldığımız buğday ve ayçiçeğinin temininde,nükleer enerji ve endüstri tesislerinin inşasında,en başta narenciye ürünleri olmak üzere,bazı tarım ürünlerimizin ihracında pazar olarak, tepeden tırnağa boğazımıza kadar Rusya'ya bağımlıyız.

Rusya;Suriye batağında şimdilik ülkemize destek çıkan,(İdlipte 34 askerlerimizi şehit etmiş olsalar da)en azından köstek olmayan, dostane tavrını sürdüren bir komşumuzdur.

Ukrayna ile de ülke olarak yakın ilşkilerimiz olabilir,ancak, Ukrayna ve Rusya arasında, ABD ve AB ülkelerinin kaşımalarıyla başgösteren krizde, Rusya'nın; ülkesinin güvenliği açısından haklı olduğu yadsınamaz.

Kaldı ki;bu kriz bize göre, eskiden Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Devlet çatısı altında devletler olan Rusya ve Ukrayna arasında başgösteren bir aile kavgası olarak değerlendirilmeli ve Ukraynanın Notoya girmesinin, bizim için zorunlu olduğu ve bunun ilşikilerimize daha büyük katkılar sunacağı da düşünülmemelidir.

ABD;Suriyedeki Kürt oluşumuna cephane,silah ve askeri eğitim olarak destek vererek,ülkemize düşmanca tavrını sürdüren, bir sözde dosttur.

Ulusal çıkarımız;krizin iç politikaya malzeme edilmemesini,öncelikle krizin taraflarına karşı tarafsız kalmamızı,mümkün olmadığında ABD'nin muhtemel baskılarına karşı koyarak, Rusya'nın yanında tavır koymamızı zorunlu kılmaktadır. 24/02/2022

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Medineniler ile Mekkeliler arasında derin bir düşmanlık ta vardı.
Muhammet te Mekke'den kalkıp Medine'ye kaçtı.
Buna Hicret denildi.

~Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı~

- - - - - - - - - - - - - - - -

ÖZGÜN REKTÖR…

https://www.youtube.com/watch?v=P6bfb8Pqh0I&t=64s


- - - - - - - - - - - - - - - -

"Korkuyla karşılaştığımız her defa, güç, cesaret ve güven kazanırız."

~Anonim~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Her devirde en pahali fiyat; bir sey istemez...

~Anonim Nasihat~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bizim dinimiz, milletimize hakir, miskin ve zelil olmayi tavsiye etmez.
Aksine, Allah da Peygamber de insanlarin ve milletlerin izzet ve serefini
korumalarini emrediyor.

~Gazi Mustafa Kemal ATATURK~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Sacma
. . . . . .
Bizimle ayni fikirde olmayanlarin gorusu

~LEHCET'UL HAKAYIK (GERCEKLERIN DILI)~

- - - - - - - - - - - - - - - -

TRUMP KOLTUĞU BIRAKMIYOR//www.youtube.com/watch?v=TNod3qGnr7k">https://www.youtube.com/watch?v=TNod3qGnr7k


- - - - - - - - - - - - - - - -

Ömer Hayyam Bütün Dörtlükler [ 59. - 389 ]

Leyla isteyen kişi Mecnun olmalı;
Kendinden de, dünyasından da geçmeli.
Sevenlerin sofrasına çağrılınca
Ben körüm, ben dilsizim demeli.

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Sevgi, "hatalısın" yerine "farklı hissediyorum" demektir."

~Anonim~
OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/