HÜNER TUNCER: İSMET İNÖNÜ'NÜN TÜRKİYE'Yİ 2. DÜNYA SAVAŞI
İsmet İnönü'nün Türkiye'yi 2. Dünya Savaşı belasından uzak tutmak için nasıl bir strateji uyguladığını, onlarca tehlikenin arasından nasıl sıyrıldığını ve vatanın işgal edilmesini nasıl önlediğini bilmek gerekiyor. Özellikle tam da bugünlerde...
Gelin anlatayı İnönü aslında diplomat değildi. Onun diplomatik yönünü keşfeden Atatürk'tü. İlk ciddi diplomasi deneyimi 1922'de gerçekleşti. Atatürk, Yunan ordusunu yendikten sonra ateşkes görüşmelerine İnönü'yü göndermek istedi.
İnönü şaşırmış ve kabul etmek istememişti.
Fakat Atatürk ısrarcı olunca İnönü reddedemedi. Yapılan görüşmeler sonucunda İstanbul ve Trakya kurşun atmadan Türklerin eline geçecekti.
İnönü için asıl görev sonra geldi. Atatürk onu barış görüşmeleri için Lozan'a göndermeye karar verdi.
İnönü bir strateji dehası değildi ama bazı çarpıcı özellikleri vardı. Çok ihtiyatlıydı. Baskı altında taviz vermeden direnmesini çok iyi biliyordu. Ve çıldırtıcı derecede kararlıydı.
Atatürk de zaten böyle birini istiyordu. İşin strateji kısmı Ankara'da dizayn ediliyordu.İngilizler, uzun süredir taviz koparmaya alıştığı Türkleri masada esir alabileceğini umuyordu. Ama İnönü tüm baskılara büyük bir inatla direndi.
Öyle ki Lord Curzon, eşine yazdığı mektupta heykellerle konuşmanın İnönü ile konuşmaktan daha yararlı olduğunu söylüyordu.
İnönü'nün bu karakteri 1937'de yapılan Nyon Konferansı esnasında da yaşandı. Dışişleri Bakanı Aras'la bir konuda fikir ayrılığı yaşadı. Atatürk de Aras'ı destekliyordu ama İnönü bir türlü ikna olmuyordu.
Atatürk onu ikna etmek için gece boyunca uğraşmak zorunda kaldı.
Atatürk, İnönü'yü güçlükle ikna etmiş, İnönü'nün kararlılığı ve inadı karşısında "bu kadar da olmaz" demişti.
İşte, diplomasi masalarının inatçı ve kararlı aktörü İnönü 1939'da 2. Dünya Savaşı ile karşı karşıya kaldı.
Atatürk, ülkenin gelişmesi için uzun bir barış dönemi istiyordu. Fakat Almanya ve İtalya küresel düzenden şikayetçiydi. Atatürk, savaşın kapıda olduğunu erken dönemde anlamış, Balkan Antantı ve Sadabat Paktı ile çevresini güvenceye almıştı.
Yabancı bir gazeteci ile yaptığı görüşmede revizyonistlerin (Almanya ve İtalya) savaş başlatacağını, ABD'nin bu savaşa engel olamayacağını fakat savaş dışında kalmayacağını, uluslararası kurumların yeterli olmadığını, Rusların bu savaştan sonra çok güçleneceğini öngörmüştü.
Atatürk'e göre büyük güçler arasında çıkabilecek bir savaşta tarafsız kalmak gerekiyordu. Celal Bayar'a "postu kurtarmaya bakmalıyız" demişti.
İnönü, savaş başladığında Atatürk'ün bu görüşünü sıkıca benimsendi. Tüm hedefi savaşa girmemekti.Çünkü büyük güçler çok ağır silahlar üretmişti ve bunlara karşı koymak mümkün değildi. Savaşa girilmesi halinde sınırları korumak zordu. Yani işgal kaçınılmazdı. Düşmana ancak Anadolu içlerinde direnmek mümkündü. Bu da ülkeye büyük zararlar verirdi.
İnönü savaş ihtimalleri yükseldiğinde tüm idareyi eline aldı. Yapılan tüm yazışmalar ona gelecek, tüm kararlar onun ağzından çıkacaktı. Bu süreçte TTK, Meclis, Ordu gibi devlet kurumlarından görüşler alıyor ve onlara danışmayı aksatmıyordu.
Türkiye savaş öncesinde Fransa ve İngiltere ile ilişkileri güçlendiren deklarasyon imzaladı. Akabinde süresi dolmak üzere olan anlaşmayı yenilemek için Rusya ile görüşme başlatıldı. Fakat Türkleri büyük bir sürpriz bekliyordu.
Rusya, kısa süre önce Almanya ile saldırmazlık anlaşması yapmıştı. Batı sınırları güvende olduğundan Türklerin Ruslar için önemsizleşmişti.
Ruslar anlaşmayı yenilemek için Türkiye'den boğazlarda üs talep edince Türk tarafı şoka uğradı..
Rus dostluğu şimdiye dek sıcak ve sorunsuz ilerliyordu. Fakat artık işler değişmişe benziyordu. Türkiye, böyle bir teklifi kabul edemeyeceğini belirtince anlaşma imkanı kalmadı. Atatürk çok önem verdiği Rus dostluğu, Rusların isteğiyle sona ermişti.
Türkiye, bu durum karşısında İngiltere ve Fransa'ya yönelerek üçlü ittifak anlaşması imzaladı. Bu anlaşmaya göre iki ülke Türkiye'yi korumayı taahhüt ediyordu. Savaş Akdeniz'e sıçrarsa Türkiye savaşa girecekti.
Fakat İnönü anlaşmaya iki önemli madde ekledi.
Türkiye ilk olarak savaşa girmek için askeri açıdan gerekli yardımların sağlanmasını şart koştu. İkinci şart Ruslarla ilgiliydi. Türkiye, Rusya'ya karşı savaşa girme ihtimali doğarsa savaştan kaçınma hakkını saklı tuttu.
Savaş başladıktan sonra İtalya, Fransa'ya savaş ilan etti. Bu, savaşın Akdeniz'e sıçraması anlamına geliyordu ve İngiltere Türkiye'yi savaşa davet etti.
Türkiye, Ruslarla çatışma ihtimalini öne sürerek kabul etmedi. İnönü HAYIR dedi. İlkti ama son olmayacaktı. Bir süre sonra İtalya, Yunanistan'a saldırınca Balkanlar karıştı. Öte yandan Almanya da Balkanlara düzen getireceğini açıkladı. Bulgaristan da Yunanistan'a savaş açma eğilimi gösteriyordu.
Savaş Türk sınırına geliyordu.
Türkiye, savaşın Selanik'e gelmesi halinde tepkisiz kalmayacağını açıklayarak Bulgaristan'ı engellemeyi başardı.
İnönü, ABD ve Rusya'nın da yer aldığı bir Balkan ittifakı önerisinde bulundu. Böylece bölge savaştan uzak tutulacaktı. Fakat ABD kabul etmeyince suya düştü. Balkanlarda hem Almanya'nın hem de Rusya'nın emelleri vardı. Türkiye bu iki gücün de bölgeye tek başına girmesini istemiyordu.
Almanya ve Rusya ise bölgeyi paylaşmak için gizli bir görüşme başlattı.
Ruslar Almanlarla yapılan paylaşım görüşmesinde İstanbul ve boğazları nüfuz bölgesi olarak talep etti. Ayrıca Kars ve Ardahan bölgesini de topraklarına katmak istediğini açıkladı.
Hitler, Rusların bölgede böylesine güçlü konuma gelmesini istemediği için teklifi reddetti.
İngiltere ise Türkiye'nin savaşa dahil olmasını istiyordu. Churchill'e göre İtalya Yunanistan'ı, Almanya da Romanya ve Bulgaristan'ı ele geçirecek ve bu iki ülke birleşerek Türk sınırına dayanacaktı.
Churchill bu noktada Türkiye'nin yutulacağını düşünüyordu.
İnönü ikinci defa HAYIR dedi. Türkler savaşa girmeyecek, sınırları ihlal edilirse direnecekti.
Zaman, Chuchill'i haklı çıkardı. Almanya ve Bulgaristan ittifak kurdu. Alman ordusu da Romanya'yı işgal etti. Böylece tüm Balkanlar mihver güçlerine geçtiAlmanlar Türkleri tedirgin etmemek adına "şimdilik" ordularını sınırlara yaklaştırmadı. Alman ordusu Türk sınırının 60 km gerisinde konuşlandı.
Alman tehdidi belirince Rusya Türkiye'ye boğazlarda ilgisi olmadığına yönelik teminat verdi. Bu tabii ki de yalandı. Tüm gözler Türk sınırının 60 km gerisinde bekleyen Almanya'daydı. Hitler, 4 Mayıs 1941 günü açıklama yaparak "Yeni Türkiye'nin dahi yaratıcısı Atatürk, ilerlemenin ilk örneğidir" dedi.
Herkes şok olmuştu. Almanya, Türkiye'ye saldırmama kararı almıştı.
İnönü, bu açıklama nedeniyle Hitler'e teşekkür etti. Churchill yanılmıştı. Almanya, Türkiye'ye saldırmaya cesaret edememişti.
Hitler'in amacı bir süre önce darbe yaşanan Irak topraklarına geçmekti. Irak'taki darbeci hükümet Alman yanlısıydı ve destek istiyordu.
Almanya Irak'a inmeyi başarırsa, Basra üzerinden İngilizlerin Hint sömürge topraklarını tehdit edecek ve İran petrollerine erişerek Rusları güneyden çevirecekti.
Almanya resmi olarak Türkiye'den resmi geçiş hakkı talep etti.
İnönü bu talebin Türkiye'yi savaşa çekeceğini düşünerek HAYIR dedi. Almanya bir süre sonra en azından askeri malzemelerin geçirilmesi için yeni bir teklifte bulundu. İnönü bu teklife de HAYIR cevabını verdi.
Karar, İngiltere'de coşku ile karşılandı İngilizler Ortadoğu'yu elde tutmak için Basra üzerinden Irak'a girerek Alman yanlısı cuntayı devirdi. Akabinde Rusya ve İngiltere anlaşarak İran'ı işgal etti.
Almanya için seçenekler azalmıştı. Kafkasya'daki petrollere ulaşması tek çıkış yoluyduAlmanya'nın önünde iki seçenek vardı ya Türkiye'yi işgal edecekti ya da Rusya üzerine yürüyecekti. Kısa süre sonra Almanlar Türkiye'nin kapısını çaldı.
Uzatılan savaş eli değil, barış eliydi. Hitler, saldırmazlık anlaşması talep ediyordu.
Hitler, Anadolu'da yıpratıcı bir savaştan çekinmişti. Türklerle saldırmazlık anlaşması imzaladıktan kısa süre sonra Rusya'ya saldırı başlattı.
Haberi alan İnönü derin bir oh çekti. Bir kez daha savaşın eşiğinden dönmüştü.
Ruslar, Türklerin Almanlarla birleşerek saldırmasını önlemek için bir kez daha teminat vererek boğazlarda herhangi bir ilgisi olmadığını ilan etti.
Fakat İngilizler, Türklerin Almanlarla anlaşmasına kuşkulu yaklaşıyordu.
Almanya Türklerle ilişkileri güçlendirmek için krom ticaretine yöneldi. Tüm kromları istiyorlardı fakat Türkiye 1941 ve 1942 için tüm kromları İngiltere'ye satma kararı aldığından teklifi reddetti. Fakat 1943 ve 1944 yılları için anlaşma yapılabileceğini beyan etti.
Türkiye krom satışını fırsata çevirmek için karşılığında para değil yalnızca askeri malzeme istediği. Almanlar kabul edince anlaşma sağlandı.
Türklerin gittikçe Almanlara yaklaştığını düşünen İngiltere harekete geçme kararı aldı.
Churchill, Türklerin Almanya'ya karşı savaşa girmesi halinde Ege adalarından bazısını, Suriye'den bazı bölgeleri ve geniş askeri yardımları vereceğini açıkladı. İnönü bir kez daha HAYIR dedi.
Rusya, Türkiye'nin tarafsızlığını bozabilmek için Ankara'daki Alman büyükelçi von Papen'e başarısız bir suikast düzenledi. Almanya ise Türkiye'nin tarafsızlığından rahatsız değildi. Yine de 1942 yılında Alman ilerleyişi durmaya başladı.
Alman taarruzu sırasında Türkiye'ye ılımlı mesajlar ve teminatlar veren Rusya, Alman ilerleyişi durunca İngiltere ile birlikte Türkiye'nin savaşa girmesi için baskı yapmaya başladı.
İki ülke, Türkiye'yi balkanlarda Almanya'ya karşı savaşa zorluyordu.
Stalin'e göre Türkiye, Balkanlarda açılacak cepheyle savaşa girerse, Alman ordusu bölünmek zorunda kalacaktı. İnönü ise bu hareket sonucunda Alman hava kuvvetlerinin Türk şehirlerini vurabileceğini düşündüğünden teklife karşı çıkıyordu. Türkiye'nin tarafsız tutumu Almanya'nın işine yaradığından İngiliz ve Rus baskısı yoğunlaşmıştı. İnönü tüm baskıya rağmen inatla İngiltere ile yapılan anlaşmada koştuğu "askeri yardım" şartını öne sürerek savaştan kaçınıyordu. Ama sabır taşı çatlamak üzereydi.
Bu esnada ABD'nin yaptığı öneri İnönü'yü rahatlattı. ABD, ikinci cephenin Fransa üzerinde açılmasını istiyordu. İnönü, Balkanlarda açılacak cepheyi teorik olarak kabul etti fakat ABD'nin de bu cephede olmasını isteyerek süreci kilitledi İnönü'nün bu önerisinin gerçekleşmeyeceği belliydi. İngilizler, İnönü'nün geri adım atmayacağını anlayınca fikir değiştirdi. Artık talepleri yalnızca Türkiye'nin İngiliz hava kuvvetlerine üs vermesi yönündeydi.
İnönü'ye göre üs vermenin savaş ilanından farkı yoktu. Haliyle savaşa girmesi için önceki şartlarını tekrar etti.
İnönü'nün inadı karşısında İngilizler geri adım attı. Rusya ile yapılan görüşmede Türkiye'nin en geç 1943'te savaşa sokulması kararlaştırıldı.
Ocak 1943'te Churchill ve İnönü, Adana'da görüşme yaptı. İnönü baskılar karşısında tarafsızlık politikasını terk etmiş ve teorik olarak savaşa katılmayı kabullenmişti. Ama bazı şartları vardı.
Bu elbette savaş dışı kalabilmek için üretilen diplomatik bir manevraydı.
İnönü, Almanya ile hızlı bir barış yapılmasını şart koştu. İnönü'ye göre Almanya tamamen işgal edilirse Rusya çok güçlenir ve Balkanları ele geçirebilirdi.
Chuchill ise Rusya'nın işgal nedeniyle yorgun düştüğünü, onlara yardım edilirse Türklerle dost olacaklarını söyledi.
İnönü bıktırıcı bir inatla bir kez daha HAYIR demesini bildi. Görüşme, "Türklere askeri yardım sözü" ile noktalandı.
İngiltere ve ABD, Türkiye'nin durumu görüşmek için Quebec'te toplantı yapma kararı aldı.
ABD'nin hedefi cepheyi Fransa'da açmaktı ve İngiltere buna karşı gelmeyi başaramadı. ABD, Balkanlara yalnızca hava harekatının yapılmasını kabul ediyordu. Bunun için de Türkiye'nin üs sağlaması şarttı.
Rusya ise Türk ordusunun muhakkak sahaya inmesini istiyordu.
Rusya'ya göre Türkler sahaya inerse, Almanların gazabıyla karşılaşır ve Alman hava güçleri Türk şehirlerini bombalardı. Ruslar bunu bahane ederek ordularını yardım maksadıyla Türkiye'ye sokar ve boğazlara yerleşirdi. İşgale uğrayan Türkiye ise direndi. İngilizler Türkiye'yi savaşa çekebilmek için ani bir hücumla Ege adalarını işgal etti ve Türkiye'ye adaları verme karşılığında hava üsleri talep etti. İnönü bir kez daha HAYIR dedi.
Bir süre sonra Moskova'da konferans toplandı. Rusya için artık Türklerin savaşa girmesinin şarttı. söyledi. Stalin Türklerden rica edilmemesini, emir verilmesini istiyordu.
İngiltere ise "daha fazla askeri yardım vermemek" adına hava üslerinin yeteceğinde diretti.
ABD'nin de desteğiyle Türkiye'nin en geç 1943 sonunda hava üsleri vererek savaşa girmesini sağlamak üzerinde anlaşma sağlandı.
İnönü'nün işi artık çok daha zordu. Üç taraflı baskı altına alınmıştı.
İngiliz ve Türk dışişleri şartları görüşmek için Kahire'de toplantı. Yapılan görüşmeler sonucunda 8 noktada anlaşma sağlanamadı.
İngilizler artık Türkiye'nin savaşa girmemesinin sorumlusu olarak Dışişleri Bakanı Numan Menencioğlu'nu görüyordu.
ABD, Rusya ve İngiltere liderleri Kasım 1943'te Tahran'da buluştu. Stalin'in sabrı kalmamıştı. "Türkleri enselerinden tutup savaşa sokmak gerekiyor" dedi.
İnönü'yü savaşa katılmasını sağlamak için Kahire'ye davet etmeye karar verdiler. Stalin "Kesin hastalanır" dedi.
Yapılan anlaşmaya göre Türkiye bu sefer de savaşa katılmazsa tüm yardımların kesilecek ve boğazlar konusunda Rusya ile baş başa bırakılacaktı.
İnönü Kahire'ye gelmeyi kabul etti. Ama bir şartı vardı: Görüşme "eşitler arası" yapılacaktı.
İnönü "eşitler arası" görüşmeye katılmak için Kahire'ye gitti. Savaşa girmeyi kabul ettiğini açıkladı. İngilizler şaşkınlığa uğramıştı. Ama bir sorun vardı. İnönü ilginç bir itirafta bulunmuştu:
Savaşa girmeyi istediğini ama çevresinin kabul etmediğini söyledi.
İngiliz büyükelçisi, Churchill'e "İnönü'yü zor durumda bırakmamak" gerektiğini söyledi. Belki de baskıyla savaş kararı alması halinde çevresinin İnönü'yü devirmek isteyebileceklerinden şüphelenmişlerdi.
Aslında olan şey başka bir diplomatik manevraydı. İnönü "kıtır" atmıştı.
İngilizler, Tahran'da alınan kararları İnönü'ye bildirdi. İnönü askeri yardımların eksik geldiği, Rusların asıl tehdit olduğu, Türk ordusunun çok zayıf durumda bulunduğu ve çevresinin onu engellediği konusunda uzun uzun nutuklar attı.
İnönü yine de hava üslerinin verilmesini teorik olarak kabul etti. Fakat bunun için araştırma yapılmasını, ona göre kesin karar vereceklerini de şart koşarak "vazgeçme hakkını" saklı tuttu. İnönü "HAYIR" dememişti ama EVET de dememişti.
İngilizler yine istediğini alamamıştı.
1944 yılında baskılar hiç olmadığı kadar doruğa ulaştı. ABD, Türkiye'ye yaptığı yardımlara son verdi. İngilizler ise Alman gemilerinin boğazlardan geçtiğini ve Türklerin bunu engelleyemediğini iddia etti.
İddialar sonucunda denetlemeler artırıldı.
Yapılan bir denetlemede Kassel isimli Alman askeri gemisi ticaret gemisi kılığında boğazlardan geçerken yakalandı. İngiltere, Türkiye'yi kınadı. ABD ve İngiltere, Türkiye'nin Almanya ile yaptığı krom ticaretini sonlandırmasını istedi. Aksi halde ambargo uygulanacaktı.
İnönü'nün daha fazla manevra yapacak alanı kalmamıştı. Tüm şikayetleri Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu'na yıkarak istifasını istedi.
Menemencioğlu'nun istifası da bir tür kıtırdı. Bu gaz alma hamlesi İnönü'ye yeni manevra alanı açacaktı.
İstifanın ardından Almanya ile yapılan krom ticareti durduruldu. Türkiye, talepler doğrultusunda Almanya ile tüm diplomatik ilişkilerini kesti. İnönü, savaşa sokmayan tüm talepleri kabul ederek zaman kazanmaya çabalıyordu. İnönü, Türkiye'yi savaşa sokmadan 1945'i görmeyi başarmıştı. Savaş artık iyiden iyiye müttefikler lehine dönmüştü. Fakat bunun acı bir reçetesi oldu.
ABD ve İngiltere, Rusya'nın boğazlar üzerindeki taleplerini kabul etme kararı aldı.
Türkiye, Rus tehdidine karşı yapayalnız kalma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Üstelik Rusya, doğu vilayetlerine de göz dikmişti.
ABD bu esnada savaştan sonra San Francisco konferansı toplanacağını ilan etti. Bu muazzam bir fırsattı.
ABD, bu konferansa katılabilmek için ülkelerin Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmesini şart koşuyordu. Türkiye bu koşulu yerine getirebilmek için Almanya ve Japonya'ya hızlıca savaş ilan etti. Bu, sembolik bir karardı.
İnönü nihayet EVET dedi. Ama savaş bitmişti. İnönü şartları yerine getirdiğinden Türkiye San Francisco konferansına davet edildi. BM'nin kurulması kararlaştırıldı. Fakat katılım için "demokrasi" şartı gerekiyordu.
Türkiye, konferansta çok partili döneme geçiş şartını kabul etti.İnönü, attığı adımlarla Türkiye'yi Batı dünyasında konumlandırmayı başarınca, Potsdam'da yapılan görüşmelerde Stalin'in boğazlar konusundaki taleplerine ABD ve İngiltere tarafından karşı çıkıldı.
Üç ülke, konuları Türkiye ile ayrı görüşme kararı aldı.Rusya, yapılan görüşmelerde tedirgin edici taleplerini yineledi fakat İnönü Rus taleplerini HAYIR diyerek reddetti.
Türkiye bu süreçte ABD ile ekonomik ve askeri anlaşmalar imzalayarak Rus tehdidine karşı ABD ittifakını güçlendirmeye çalıştı.Savaşın ardından Rusya aşırı güçlenmişti. ABD, Rusya'yı artık tehdit olarak görmeye başlıyordu. Bu tehdide karşı Türkiye önemli bir konumda bulunuyordu. Haliyle ABD de artık Türkiye'ye müttefik gözüyle bakıyordu. ABD, Türkiye'yi tamamıyla güdümüne almak için imzalanan anlaşmalardan istifade etmeye başladı. 1950'de yapılan seçimleri Demokrat Parti kazanınca ABD ittifakı doruklara ulaştı. Türkiye NATO'ya alındı.
Böylece Türkiye'nin tamamen ABD güdümüne girmesinin önü açıldı. Türkiye, Rus tehdidinden kurtulmuştu ama ABD güdümüne girmişti. 50'lerden itibaren Türk siyaseti, eğitim ve akademi dünyası, basını, ordusu ve istihbaratı tamamen ABD kontrolü altına alınmıştı.Türkiye bu süreçte savaştan itina ile uzak durmasını bildi. İnönü tüm baskı ortamında inatla tarafsızlığı savundu ve vatanın işgal edilmesinin önüne geçti.
İşte, İkinci Dünya Savaşı'nın Türkiye açısından kısa bir özeti...
Kaynaklar:
Hüner Tuncer - İsmet İnönü'nün Dış Politikası,
20. Yüzyıl Siyasi Tarihi - Fahir Armaoğlu
--
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Hareketlerimiz, sözlerimiz ve düşüncelerimiz sayesinde bir seçim sahibi olduğumuzu asla unutmamalıyız."
~Sogyal Rinpoche~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Iyi bir konusmaci, etkili konusmasini bilen degil, gonlu bir inancla sarhos olandir...
~RALPH WALDO EMERSON~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Eğer "A" yasalarla kendi ahlaki değerlerini "B'ye" zorla uygulatmaya kalkıyorsa, "A" büyük ihtimal şerefsizin tekidir.
~Henry Mencken~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bellek
Yaşlılık, bıkıldı
Zaman geçer: Bir kitap
Çevir sayfalarını.
Yok bu çölde
Bittikçe baştan
Çevir sayfalarını.
Açtıkça yaprakları
Değişen bir çiçek dürbünü - -
Çoğu yararını gördü.
~Behçet Necatigil~
- - - - - - - - - - - - - - - -
İNGİLİZ ÇÖPÜ
https://www.youtube.com/watch?v=AEugP7eBW6c - - - - - - - - - - - - - - - -
Geometri zekayi aydinlatir ve akli dogru yola sokar. Onun butun kanitlari acik ve duzenlidir. Cok iyi duzenlendiginden geometrik mantik yurutmeye hata girmesi neredeyse imkansizdir. Bu nedenle surekli geometriye basvuran bir aklin hataya dusmesi cok nadirdir. Buna gore de geometri bilen kisi zeka kazanir. Eflatunun kapisinda asagidaki sozlerin yazili oldugu nakledilir: Geometrici olmayan evimize giremez.
~Ibn Haldun (1332–1406)~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bir insanın ahlaki davranışları anlayışa, eğitime ve sosyal bağlara dayanmalıdır;
hiçbir dini temel gerekmez.
İnsan, eğer ölümden sonra ceza korkusuyla ve ödül umuduyla kontrol altına alınmak zorundaysa, şüphesiz kötü bir yoldadır.
~Albert Einstein~
- - - - - - - - - - - - - - - -
(1927 yilinda kendisine psiko analiz yapilmasi teklif edildiginde verdigi cevap)
~Albert Einstein | Alintilar~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Tomurcuk derdinde olmayan agac, odundur.
~N.F.KISAKUREK~
OrajKalip
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -