Hurdacıdan çıkan gizli Amerikan dosyaları.
Güldenay Sonumut Laçin
16-Aralık-2011
N |
ew York Times'ın yayınladığı belgelere bakıldığında Amerikan ordusunun kendi adamlarını Irak'ta koruduğu ancak her defasında içeride büyük bir iç soruşturma yaptığı anlaşılıyor.
Belgelerde Hadisa katliamının neden soruşturulmadığı, neden görmezden gelindiği, neden önemsenmediği üzerine geniş bir rapor yeralıyor.
Amerika Birleşik Devletleri Irak'tan askerlerini çekmiş olsa da, geride uzun süre silinmeyecek izler bırakıyor.
Irak'ın gerçek çöküşü ABD askerlerinin ülkeye girmesi ve Saddam'ı tutuklamasıyla başladı.
Bağdat'a giren İngiliz ve Amerikalı askerler bir anda başlayan yağmaya göz yummuştu ve, "hak ettiklerini alıyorlar" diyerek gururlu bir milleti çapulcudan farksız gördüklerini de böylece kanıtlamış oldular.
Bugün ABD ordusu Irak'tan tam olarak çekildi ve ülkenin dümenini (güya) Irak halkına bıraktı.
Peki ama ya geride kalanlar.
****
New York Times muhabiri Andrea Bruce Amerikan ordusundan geri kalanlarla bir hurdacıda karşılaşmış.
Tamamen tesadüfi bir keşif yapan Andrea gözlerine inanamamış.
Çünkü yüzlerce gizli askeri belge hurdacının ateş yakmakta kullandığı yakıt haline gelmişti.
Hurdacı, gizli belgelerin ateşinde yemek pişiriyordu.
Bu gizli belgeler arasında ABD ordusuna ait helikopterlerin kullandıkları rotalar, askeri haritalar ve radar konumlanmaları gibi bigilerin yanı sıra 400 sayfalık bir dosya dikkat çekiyordu.
****
New York Times'daki habere göre 400 sayfalık dosya ABD ordusunun Irak'tan çekilmesinin gerçek hikayesini anlatıyor.
"Gizli" ibareli belgelerin bir bölümünü 2005'te Hadisa'da yaşanan katliamın soruşturma dosyası oluşturuyor.
Amerikan askerleri 2005 yılında 4 araçlık bir konvoy halinde Hadisa'daki ileri karakola doğru yol alırken, araçlardan biri yol kenarına yerleştirilmiş bombanın hedefi oldu.
Askerlerinin bir bölümü yaralılara ilk müdahaleyi yaparken geri kalanı etrafa dağılarak bombayı patlatan isyancıları aramaya başlıyor.
Arama faaliyeti sadece bir kaç saat sürüyor.
Sonuç.
Amerikan askerleri önlerine gelen silahsız 24 Irak'lıyı katlediyor
Çoğu evlerinde öldürülen 24 kişi arasında 76 yaşında tekerlekli sandalyeli bir yaşlı ve yaşları 3 ila 15 arasında değişen çocuklar da var.
Hadisa katliamı Amerika'nın Irak'ı işgalinde tam anlamıyla dönüm noktası oluyor.
Dönüm noktası haline gelen diğer alan ise Irak – Amerika ilişkileri.
Amerika Irak'a girdiğinde popülaritesi zaten kötüydü ama Hadisa'dan sonra güven ilişkisi neredeyse sıfırlandı.
Çünkü katliamdan sorumlu tek bir Amerikan askeri bile bulunamadı.
Irak yönetiminin Amerika'dan basit bir isteği vardı.
Amerikan askeri Irak'ta kalacaksa, Irak topraklarında suç işleyen Amerikan askerinin Irak mahkemelerince yargılanmasını istiyorlarda.
Amerika bu talebe Hiçbir şekilde olumlu yaklaşmadı, askerlerinin Irak mahkemelerinde yargılanmasına da izin vermedi.
Sonuç bugün ortaya çıktı.
Amerika Birleşik Devletleri sadece Amerikan elçiliğini koruyacak kadar asker bırakarak Irak topraklarını terketti.
****
Hurdacıda ortaya çıkan belgeler, Hadisa katliamına katılan askerlerin soruşturma ifadelerini kapsıyor.
Bu ifadelerin bugüne kadar hiç bir şekilde kamuoyu ya da basın ile paylaşılmadığını hatırlatmak isterim.
"Çok gizli" ibaresiyle arşivlenen belgelerde, Amerikalı askerlerin yaşadıkları detaylı biçimde yer alıyor.
İfadelerden çıkan yalın gerçeği şöyle ifade edeyim.
Askerler Amerika'dan gelirken kendilerini Irak'ta bekleyen dünyadan bihaber geliyorlar.
Irak'a kurtarıcı psikolojisi içinde ayak basıyorlar.
Halkın bir bölümü de onlara kurtarıcı gibi karşılıyor.
Ama isyan dalgası Amerikan askerlerini şoke ediyor.
Bu yüzden askerler inanılmaz – olağanüstü günler geçiriyorlar.
Askerler hüsrana uğruyor.
Hiçbir şekilde anlayamadıkları bir halk ile iletişimden çok çatışma ve sürtüşmeye giriyorlar.
****
Amerikan askerleri'nin Irak görevleri süresince geliştirdikleri kendilerine özgü dil belki de Iraklıları nasıl gördüklerine de ışık tutuyor.
Onlara göre Iraklıların tümü "hacı".
Iraklılara böyle sesleniyorlar.
Hacı aslında kötü bir hitap şekli değil.
Ama daha aşağılayıcı sözler de yok değil.
Kılık kıyafetten ötürü, "havlu kafa" ya da "deve jokeyi" hatta "kum tepesi yaratığı" terimleri günlük dide anlamıl bir yer tutuyor.
Raporlara bakıldığında, savaşın gerçekliğini ve insanlığını yitirmiş hale geldiğini görüyorsunuz.
En korkuncu askerler 20 sivili öldürmelerini savaşın olağan sonucu olarak görüyor.
Zaten esaslı soruşturma açmak, ya da ne olduğunu araştırmak kimsenin aklına gelmiyor.
Amerikalı askerler için kim isyancı kim değil ayırt etmek mümkün değil.
Bombalı saldırılar, sniper'lar, yola yerleştirilmiş patlayıcılar ve en ufak olayda 4 – 5kişinin hayatını kaybetmesi normal karşılanıyor.
Dünya medyası da yüksek sayıda ölü yoksa Irak haberlerini dikkate almıyor.
Haber merkezleri bu hale gelince, bunun farkında olan askerlerden insancıl tavır beklemek anlamsızlaşıyor.
Komuta merkezleri de aralarında kadınlar, çocuklar ve hatta tekerlekli sandalyeli bir yaşlının da olduğu toplam 20 sivilin "temizlenmesi" rutin kabul ediyor.
****
New York Times haberinde iç soruşturmaya alınan önemli bir komutan var.
Anbar'daki Amerikan güçlerinin komutanı General Steve Johnson.
Johnson, Hadisa'da yaşananları "a cost of doing business" yani işin gereği olarak tanımlıyor.
İfadesi aynen böyle.
Yeminli ifadelere dayanan haberin devamı şöyle:
"Askerlerin çatışma stresinden dolayı donup kaldıklarını ve müdahale etmedikleri anlaşılıyor.
Artan şiddet ve sürekli kuşatma altında olma hissinin askerleri derinden sarstığı anlaşılıyor.
Hepsi gitgide daha çok diken üstünde ruh haline bürünüyor.
Kazara daha çok sivil öldürmeye başladıklarını söylüyorlar.
Askerler öylesine duyarsızlaşıyor ki, öldürmeyi kanıksıyorlar."
****
Saddam'dan kurtulup demokrasiye kavuşacağını sanan Iraklılar da aslında şoke vaziyette.
Amerikan istilasının sonuçlarını gördükçe bakış açısı değişiyor.
Çünkü istilacılar onlara eşit yurttaşlar olarak davranmıyor.
Onlara kendi ülkelerinde yabancı muamelesi yapanların kurtarıcılığı da doğal olarak sorgulanıyor.
Diğer taraftan Saddam yandaşlarının ve anti Amerikancı isyancıların direnişi de "Johnnylerin" keyfini kaçırıyor.
Masum insanların öldüğü olay sayısı da artarken kaosta büyüyor.
Taraflar arasındaki gerginlik giderek ve giderek artıyor.
Amerika'nın tasarladığı Irak hükümeti bile kendilerini her şeyden - adaletten de üstün gören "kurtarıcı ordusunu" kapı dışarı etmek üzere gün sayıyor.
****
Hadisa olayında Amerikan deniz (Navy) askerlerinden 6'sı hakkındaki suçlamalar düşüyor.
Bir diğeri suçsuz bulunuyor.
Davası devam eden tek bir asker var.
Bu askerin davasının da olaydan 7 yıl sonra yani önümüzdeki yıl mahkemeye taşınması bekleniyor.
Oysa ortada katledilen 20'nin üzerinde sivil, direnişçilerle birlikte 24 insan var.
Ama suçlu yok.
Hadisa gibi katliamla anılan pek çok kent var.
Bunlardan biri de Felluce.
Amerikan komuta kademesi da Hadisa'dan Felluce'ye, her olayı "tali hasar (collateral damage)" olarak değerlendiriyor.
****
New York Times'ın yayınladığı belgelere bakıldığında Amerikan ordusunun kendi adamlarını Irak'ta koruduğu ancak her defasında içeride büyük bir iç soruşturma yaptığı anlaşılıyor.
Belgelerde Hadisa katliamının neden soruşturulmadığı, neden görmezden gelindiği, neden önemsenmediği üzerine geniş bir rapor yeralıyor.
Raporun özü şöyle:
"Hadisa olayının soruşturulması konusunda emir komuta kademesinde bilinçli bir ihmal olduğu görülüyor.
Deniz kuvvetleri komutanlarının sivil kayıpları fazlasıyla hoş gördükleri sonucuna varılmıştır."
Amerikalı komutanlar kendilerini sürekli kuşatma ve ateş altında hissettikleri için tedbirleri de sert oluyor.
Askerler kimin isyancı kimin silahsız olduğunu ayırd edemediği için "Önce ateş et, sonra soru sor" prensibine göre hareket ediyor.
Dolayısı ile eğer bir binadan ateş açılırsa, o binayı yerle bir ediyorlar.
İçinde kim var, kim yok dikkate almıyorlar.
Bir araç kontrol noktasında durmuyorsa derhal intihar bombacısı kabul edilip imha ediliyor.
Bu davranış biçimi askerlerin ifadelerinde açık biçimde dile getiriliyor.
****
"Bir araba durmadığı zaman, ateş hattını geçmiş oluyor, askerler de ateş ediyor ve efendim arabada bulunan ve olayla hiç ilgisi olmayan bazı insanlar ölüyor."
Bu itiraf Başçavuş Edward T.Sax'a ait.
Sax, Hadisa taburunun kıdemlı astsubayı.
Sax ifadesinde bu tür olaylarda askerlerin yaşananları kolay kolay atlatamadığını belirtiyor:
"Bir askerim arabalardaki çocukları vurdu.
Askerlerimle tek tek ilgilenmek zorundayımdım çünkü yaşananları atlatmak kolay değil."
Belgeleer göre Sax olayın hemen ardından askerlerini sorguluyor.
Arabada çocuk olduğundan haberdar olup olmadıklarını öğreniyor.
İlginç olan askerlerin hiç biri arabada çocuk olduğunu farketmediğini söylüyor.
Başçavuş Sax da onları teskin ederek "hata sizde değil" diyor.
Çünkü ne olursa olsun başçavuş Sax ateş açan askerlerin bu yükü hayat boyu taşıyacaklarını biliyor ve şöyle konuşuyor.
"Onlar için üzülüyorum."
****
İfadelerin detaylarına girdikçe ilginç bir olaya rastlıyorum.
Amerikan askerleri Iraklıların kontrol noktalarında neden durmadığını bir türlü anlayamıyor.
Askerlere göre "Durmamaları için neden yok ama durmuyorlar".
Acaba gözlükleri mi yok?
Dur yazılarını mı göremiyorlar.
Amerikan askerleri bu durumu halen çözemediklerini anlatıyor.
Askerler, intihar eylemleri yüzünden, dur ihtarına uymayan araçları potansyel tehlike görüyor ve ateş açmaktan başka seçenekleri olmadığına inanıyorlar.
Tabi bana göre de askerlerin bu durumu anlamamalarını anlamak mümkün değil
****
Hadisa Anbar bölgesinin merkezlerinden biri ve sünni direnişçiler ile yabancı savaşçıların en yoğun olduğu yerler arasında sayılıyor.
Bir anlamda kale burası.
Irak'ta ölen 4 bin 483 Amerikan askerinden bin 335'i hayatını Anbar bölgesinde kaybediyor.
Bu yüzden çatışmalarda çok sert oluyor.
Bölgede şiddetin en yoğun olduğu kentlerden biri de Felluce.
Özel güvenlik şirketi Blackwater'ın 4 çalışanı 2004 yılında Felluce'de öldürülüyor.
Cesetler yakılarak sokaklarda gezdiriliyor.
Ardından da bir köprüye asılıp halka teşhir ediliyor.
Bu olaydan bir kaç gün sonra, Amerikan ordusu şehre giriyor ve iki yıl boyunca Anbar bölgesi en tehlikeli bölge ilan ediliyor.
****
Buraya kadar aktardıklarının temel mantığı şu: Örnek olay Hadisa katliamı, tüm Amerikan ordusunu strese mahkum ediyor.
Şiddet o kadar tırmanıyor ki, ölümler hayatın parçası haline geliyor.
Bu yüzden Hadisa'daki Amerikan askerleri patlamayı duyar duymaz – direnişçi ararken - sivil öldürmeye başlıyor.
Üst komuta kademesi de Hadisa'yı üzerinde durulması gereken bir olay olarak görmüyor.
Her gün onlarca ölüm haberi gelirken, ilave 20 kişinin öldürülmesi komutanları pek de etkilemiyor.
Anbar bölgesi komutanı General Johnson ifadesinde şöyle konuşuyor:
"Hep oluyordu.
Ülkenin tamamında bu tür olaylar hep oluyordu.
Belki ben de (Deniz kuvvetlerinin) Quantico üssünde olsam ve Irak'tan gelen 20 sivilin öldüğü haberini öğrensem, şaşırsam, şok olsam; bu konuyu incelemeye alabilirdim.
Ama görevimin başındayken bu durumu işin icabı olarak değerlendirdim."
****
Hadisa'yla ilgili iç soruşturma evrakında cesetlerin nerede bulunduğuna dair çizimler yer alıyor.
Çünkü fotoğrafları çeken asker ikna edilip, çekmleri siliniyor.
Herşey "gizli belge" olarak rafa kaldırılıyor.
Hurdacıdan çıkan çok gizli ibareli ifade dosyaları, bana göre Amerikan ordusunun kaçar adım Irak'tan neden ayrıldığını tüm detayıyla ortaya koyuyor.
Yabancı bir ülkede, anlamsızlaşan savaşa mahkum olan Coni'ler hayatta kalabilmek için, korkularını yenmek için etrafı kana buluyor.
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Ask, aklin en soylu zaafidir. John dryden . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder