Lockheed Skandalı ürk Silahlı Kuvvetleri(TSK) 1974-1975 yıllarında Aeritalia şirketinden Lockheed-Martin lisansıyla üretilen 40 adet uçak satın almıştı. 1976′da, Lockheed-Martin'in yeminli denetçisi, ABD Senatosu'na verdiği ifadede, şirketin uçak satabilmek için Hollanda, Japonya, İtalya ve Türkiye'de askeri yetkililere 1971-1975 yılları arasında toplam 24 milyon dolar rüşvet verdiğini söylediğinde hem TBMM, hem de Genelkurmay Başkanlığı, iddiaları araştırmak için birer komisyon kurmak zorunda kaldı. Soruşturma sırasında, Aeritalia'nın Eylül 1975′te deprem felaketine uğrayan Lice'de bir okul yaptırması için Hava Kuvvetleri Komutanı Emin Alpkaya'ya 30 bin dolar verdiği ortaya çıkınca kıyamet koptu. Alpkaya, 'konudan Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ın haberi vardı' dedi ama Genelkurmay Başkanı bunu reddetti. Sonuçta, komisyonun raporu üzerine, Lockheed'in Türkiye Temsilcisi Altay Kolektif Şirketi'nin sahibi Nezih Dural, rüşvet verme suçundan tutuklandı. Cumhurbaşkanı Korutürk ve Başbakan Demirel aralarında anlaşarak Emin Alpkaya'yı 5 Mart 1976′da istifaya zorladılar. 7 Nisan'da açılan dava, jet hızıyla yürütüldü ve 30 Nisan'da Alpkaya'nın beraatı ile sonuçlandı. Genelkurmay Başkanı Semih Sancar kararı temyiz ettiyse de, Askeri Yargıtay beraat kararını onayladı. Emin Alpkaya Bir genel, bir ara seçimden sonra hükümetler ve ordu komuta kademesi değişti. Lockheed Skandalı'yla ilgili soruşturmalar, 12 Eylül 1980 darbesinden önceki son hükümetin Başbakanı Demirel tarafından şu sözlerle kapatıldı: "Bence Lockheed bir muammadır. Üzerinde çok uğraşılmış, bir şey çıkarılamamıştır. Kişi suçu ispatlanmadıkça suçsuzdur, ispatlarlarsa ben de üstüne varırım. Biz üstümüze düşeni yaptık. Çok iyi yaptık." Süleyman Demirel |
Savunma Sanayii Müsteşarlığı hangi kurum çatısı altındadır?
Cevap: Milli Savunma Bakanlığı.
Bakan sivil midir?
Cevap: Evet (
http://www.ssm.gov.tr/) bilmeyen okusun.
Müsteşarlığın bütçesi gizli midir?
Cevap: Hayır
Peki diğer askeri ihaleler, şartnameleri, sonuçları gizli midir?
Cevap: Hayır
Milli Gemi, F-16 modernizasyonları, denizaltı, hücumbot, çok namlulu roket atar sistemleri gibi etli ihaleler gizli mi yapılmaktadır, kimin tarafından yapılmaktadır?
Cevaplar: Gizli değildir, Savunma Sanayii Müsteşarlığı.
TSK emeklilerinin emekli maaşları gizli midir?
Cevap: Hayır değildir.
Sonra sayki TSK emeklileri daha yüksek maaş alıyorlar buradan nereye varacaksın?
Dünya da Türkiye'nin jeopolitiğinin eşi benzeri var mıdır?
Cevap: Hayır
Misal Avusturalya hava kuvvetlerini lağvetmiştir. Çünkü hem tehditlerden uzaktır, hem de İngiliz vesayetini kabul etmiştir.
Türkiye açıkça vesayet altında mıdır?
Cevap: Benim bildiğim bir manda yönetimi ya da genel vali yönetimi yoktur. Ya da savunmasını herhangi bir yabancı güce ihale etmemiştir.
Dünya da aynı anda ve kendi ana karasında üç buçuk tehdite karşı sürekli hazırlıklı olma durumu olan başka ülke var mıdır?
Cevap: Hayır yoktur.
ABD, Rusya anakarasını on bin kilometre öteden savunmaya başlar.
Diğer orta ve küçük boy ülkeler ise en çok iki cephe de mücadeleye karşı tertibat alır.
Silah alımlarında yapılan yolsuzluklar ve bu meyanda Lockheed Skandalı ne zamanın olayıdır?
Cevap:1974-75 yıllarının.
TSK bünyesinde o yıllarda görev yapan kişi kalmış mıdır?
Cevap: Hayır
TSK nın o yıllardaki nizamı bu gün de geçerli midir?
Cevap: Hayır. İhale mevzuatı başta olmak üzere hemen her şey değişmiştir.
Peki Lockheed Sandalı denilen skandalda verildiği iddia edilen rüşvet nedir, ne kadardır?
Cevap: Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanının ifadesiyle Aeritalya firması 1975 yılıda deprem felaketine uğrayan Lice'de okul yaptırılması için H.Kuvvetleri Komutanı Emin Alpkaya'ya 30.000 (Otuzbin) $ verilmiş.
Bunu bir de Erbakan'ın zimmetine geçirdiği 5.000.000.000.000 (Beştrilyon) TL ile kıyaslayın.
Lockheed olayında ise zimmet değil en çok usule uygun olmayan bir işlem var.
Emin ALPKAYA mazbut bir şekilde tüketilmiş bir yaşamına ardından, 1985 yılında vefaat etmiştir. Ve görevden sonraki yaşamında milyon dolarlık bir yaşam tarzı değişikliği de görülmemiştir. Bütün şaibe iddialarına rağmen, maziye bakınca görülen budur.
Peki iddalar üzerine ne işlem yapılmış?
Cevap: Yargılama yapılmış, beraatle sonuçlanınca G.Kur. Başkanı yine de temyize gitmiş ve orada da beraat kararı onanmıştır.
Kürt sorununun, askeri vesayet konusunun, askeri ihalelelerle ilgisi nedir?
Cevap: İlgisi yoktur, sadece mücadeleyi kösteklemeye yarayan bir iddiadır.
TSK'nın silahlanma merakı ya da takıntısı mı vardır?
Cevap: Sorunun kendisi zaten yanlıdır. Kurumların takıntısı ya da merakı olmaz.
Gagalayıp durun bakalım artniyetli, işbirlikçi, Türk görünümlü, kripto Rumlar, kripto Ermeniler.
Doğan görünümlü Şahin gibi, tipik bir Mançuryalı aday hikayesi.
Ömrü boyunca Türk gibi yaşayan, gizlenen ve günü gelince hiyanete sapan Rum, Ermeni ajanları.
İşimiz çok zor.
İşte bu yüzden bütün Ermeniler, Rumlar, Yahudiler töhmet altına giriyor.
Hemen herkes gizli.
Cemaatçisi bile gizli ajan..
Memleket gizli ajan kaynıyor...
On 27.12.2011 18:27, zeki kentel wrote:
Askerî harcamalar, bu ülkenin, ülke insanının yararına değil midir?
Yurttaşlardan toplanan vergilerle yapılan işler, ülke insanının, ülkenin yararına yapılmaktaysa, bunu ülke halkından gizlemenin bir açıklaması yoktur. Dünya ülkelerinin bildiği bilgileri kendi halkından saklamanın arkasında, kötü niyet aramaktan başka bir yol yoktur.
Sayıştay denetlemesi sonucunun kamuoyuyla paylaşılması, araştırmacıların, kitle iletişim araçlarının, sivil toplum kuruluşlarının incelemesine açık olması gerçekleştirilememektedir.
Her yurttaş, benden alınan vergilerin nereye harcandığını bilemezsem, bu harcamaların nerelere, nasıl yapıldığının kararını alma süreçlerine katılmazsam, vergi vermiyorum, diye kafasını kaldırıp sesini yükseltmediği sürece bu gizlilikler sürecektir.
Bu ülkenin insanı, Silahlı Kuvvetler'den emekli olanlara ne kadar para ödendiğini bilirse, dünyanın sonu gelmez. Yapılan haksızlıklar ortaya çıkar. Kaygı budur. Devletin öteki kamu çalışanlarına ödediği emekli giderleriyle Silahlı Kuvvetler'den ayrılanlara ödediği paralar arasındaki uçurum anlaşılırsa, kamuoyunun yüreği sızlar, yaralanır.
Nerede gizlilik var, orada kirlilik vardır.
Türkiye'nin savunma giderlerinin yüksekliği uluslararası kuruluşlarca da saptanmıştır.
"Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün ... (SIPRI) hesaplamalarına göre, 1988-2008 arasındaki yirmi yılda Türkiye dünyada en çok silah ithal eden beş ülkeden biri olmuştur. Yirmi yıl birlikte değerlendirildiğinde Türkiye, Hindistan ve Çin'den sonra üçüncü ülke konumundadır."
ASKERI SAVUNMA HARCAMALARIN ETKINLIGI KESINLIKLE DENETLENMELIDIR!
Türkiye'nin silahlanmasının gelip geçici bir heves olmadığını, ülkemizin istikrarlı bir şekilde her yıl askerî harcamalarda başı çektiğini de saptamak gerekir. Türkiye her yıl askeriyeye çevresindeki ülkelerden çok daha fazla kaynak ayırmaktadır. Bu alışkanlık soğuk savaştan sonra da değişmemiştir.
Ulusal gelirinin önem bir bölümünü silahlara yatıran ülkenin kalkınması, barışı kurması, eğitim, sağlık sorunlarını gidermesi olanaksızdır.
Eğitilmeyen, sağlığı yerinde olmayan bir insanın savaşması, alınan silahları kullanması olası değildir. Heronları kullanacak insan bulunamamasının nedeni budur. Silahlanmayı, savaşmayı, halkının eğitilmesinin, sağlıklı yaşamasının önüne geçiren toplumların uygarlığı yakalamaları düşünülemez.
Silah alımlarındaki yolsuzlukların üzerine gidilememektedir.
1970'lerde ortaya çıkan Lockheed yolsuzluğunu Yunanistan, Belçika, Japonya çözdü. Yolsuzluğu örten tek ülke Türkiye'dir. Bugüne değin Türkiye'de bu yolsuzluğun perdeleri aralanamamıştır.
Askere alınan savaş, kullanım araç gereçlerinin, nereden, nasıl, ne koşullarla alındığı bu alım-satımlarda kimlerin ne kazançlar elde ettikleri açık seçik ortaya çıkmadığı sürece, Kürt sorunu çözülemez. Komşularla sıfır sorun izlencesi yaşama geçemez. İç çalkantılar tüketilemez. Bu çözülse başka sorun üretilir.
Lockheed silah alımları skandalının dünyada tek açıklanmayan ülkenin Türkiye olması, bu gizliliğin perdelerinin aralanmasında kimlerin zarar göreceğini açıklamaya yeterlidir.
Yunanistan'ın sözgelimi 1 TL'ye aldığı silahı Türkiye'nin kaç TL'ye aldığı gösterilmediği açık seçik ortaya konmadığı sürece, bu topraklarda gerilimler, savaşlar durmaz, askerî vesayetler bitmez, ufuklarda demokrasi görülemez.
Türkiye'nin 30 yıldır sürdürdüğü iç savaşta, bu gizliliğin payının araştırılması, gün yüzüne çıkarılması gerekir. Bu konu aydınlatılmadan, içsavaşın sona ermesi olanaksız gözükmektedir. Savunma giderleri saydamlaşmadan Türkiye'nin silahlanma takıntısını bırakmasının olanağı yoktur. Silah alımları, bu alımlarda dönen oyunlar, bunlardan kimlerin ne tür çıkarlar sağladıkları gün yüzüne çıkmadan ülkemizde, bölgemizde savaşlar bitmez.
Gerginlikler de dur durak bilmez.
------------------------------------------------------
faikakcay
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Dal rüzgârı affetmiştir ama kırılmıştır bir kere. Konfüçyüs - M.Ö 551 – 479 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder