30 Aralık 2011 Cuma

POLITIK - Ya FED batacak ya da Amerikan devleti...

 

-------- Original Message --------

From:          tuncayerciyes <tuncayerciyes@gmail.com>

Ya FED batacak ya da Amerikan devleti...

Eğer Esinoğlu'nun makalesinde konu edilen FED’in ne olduğunu ve Henry Ford'un

“Allahtan AMERİKAN HALKI, para politikasının nasıl yönetildiğini ANLAMIYOR.
Anlasalardı sabah olmadan DEVRİM OLURDU”

demesinin sebebini öğrenmek istiyorsanız, makalenin altına eklediğimFED’in SAHİBİ KİM?” başlıklı yazıyı da okumanızı öneririm.
Sevgilerimle.
Tuncay Erciyes

 

 

George SOROZ ve Jim Rogers TOPRAK ALIYOR

Bülent ESİNOĞLU

Servetini kâğıt alıp satmayla elde etmiş, dünyanın en büyük spekülatörleri, altın satıp, torak alıyorlar.

George Soroz ve Jim Rogers toprak alıyorlar.

2000 Yılından bu yana, en büyük kazancı toprak sağlamış.
%1200.

Spekülatörlerin toprağa yatırım yapmalarının nedeni, gıda fiyatlarındaki artışların devamlı olacağını gördüklerindedir.
Gıda fiyatları dünyada bir yıl içinde %30 artmış.

Karaborsacılar Güney Amerika, Avrupa ve Afrika'dan hızla toprak alıyorlar.

AKP Hükümeti döneminde, 86,6 milyon metre kare toprağı yabancılara sattığımızı hatırlamakta yarar var.

Gıda piyasasına hizmet eden çiftçiler, toprak sahipleri girdilerin yüksek olması nedeniyle, topraktan kazançları gittikçe azalıyor.
Ve ellerinde ki toprakları satıyorlar.

Sanmayalım ki, bu simsarlar daha önce tüm servetlerini altına yatırıyorlardı da şimdi çıkıyorlar.

Evet, toprak servet kaybına karşı en az risk ki olan yatırım alanıdır.

Kısa zamanda nakit-e çevrilmesi altın kadar kolay değildir.
Ama toprak alıyorlar.

Amerikan doları çökerken, Amerikan kâğıtlarının geleceği belirsizken, ya altın stoklayacaklar, ya da toprak.

Bunun yanında gümüş fiyatlarının da sürekli yükseldiğini bilmek gerek.

Amerikan ekonomisinin tıkandığı noktaya hızla ilerlediğimizi gösteren işaretler, bu iki simsarın verdiği işaretlerden anlaşılıyor.
Simsarlar, asıl tıkanmanın FED ile Amerikan devletinin arasında olacağına işaret ediyorlar.

Biliyoruz ki, FED Amerikan devletinin borçlarını satın aldı.
Almaya da devam ediyor.
Amerikan Devlet tahvillerini almak demek, Amerika'nın devlet borçlarını almak demektir.

Amerikan devletinin 14,3 trilyon dolar borçlu olduğunu biliyoruz.

Ancak sistem durmuyor, devam ediyor.
Amerikan devleti harcamaya ve borçlanmaya devem ediyor.
Sonunda ya FED batacak, ya da Amerikan devleti batacak.

Amerikan devleti bu borçları FED Merkez Bankasına ödeyebilmesi için,
ya yeni vergiler koyacak, ya da ekonomiyi büyütecek ki daha fazla vergi toplasın ve borcunu bu topladığı vergiler ile ödesin.

Bırakınız yeni istihdamı, eski çalışanlar işini kaybettiği için bunlardan alınan vergiler de alınamamış oluyor.
Borç ödemek için vergi ayağı tıkalıdır.

Öte yandan harcamaları keserse, ekonomi daralacak vergiler daha da azalacak.

Amerikan devleti ile FED arasında ki ilişkiler, şimdiye dek FED'i oluşturan zenginlerin istediği gibi işliyordu.

Bundan sonrası pek öyle görünmüyor.

FED Amerikan devletinden aldığı kâğıtlara karşılık dolar basıyordu, bu dolarları da işverenlere kredi diye veriyordu.
Veya dünya piyasasına sürüyor petrodolar şeklinde karşılık bulabiliyordu.
Gelinen noktada(krizde), basılan dolarları kredi olarak iş adamlarına ve halka dağıtamıyor (Kredi kıskacı).
Ya da azını dağıtabiliyor.
(Talep daralmasından)

FED'in içindeki zenginler(%1) devletin harcamaları kesmesini istiyor.

Amerikan devleti ise harcamaları kesemiyor.
Seçimler var.
Kesmiyor.

Bir noktadan sonra zenginler, Amerikan devletinin borçlarını ödeyemeyeceğini bildiklerinden, DEVLET KÂĞITLARINI ALMAYI DURDURACAKTIR.
Bu yola gitmediği taktide, FED'i meydana getiren zenginlerin kendileri İFLAS EDECEKLERDİR.

Ya FED batacak, ya da Amerikan devleti batacaktır.

Özetle, kapitalizmin finans kapital şeklinin uygulandığı yerde, işler şu noktaya geldi.
Devletler, halklar ve kurumlar kazanmadıkları paraları harcadılar.
Şimdi deniz bitti.
Kemerleri bağlayın inişe geçiyoruz sözü, buradan neva buluyor.

İktisatta üretmeden, tüketmenin olamayacağı, buna rağmen tüketirsen bunun bedelinin mutlaka olacağı noktaya geldik.

Üreteceksin, ürettiğinden bir kısmını yatırımlar için ayıracaksın(tasarruf) ve yoluna devem edeceksin.

Ekonomi canlı kalır, tüket, tüket, tüket sisteminin (finans kapital) SONUNA GELİNDİ.

28.12.2011,bulentesinoglu@gmail.com

(Amerikan Dolarını para basma yetkisinin sahibi olan FED (FEDeral Reserve Bank) bildiğimiz Merkez Bankalarından FARKLI bir yapıya sahiptir.
Sahibi Amerika Birleşik Devletleri değildir.
Ama
bir merkez bankasının sahip olduğu tüm fonksiyonlara sahiptir.
ABD’de 1913 yılında çıkarılan Federal Reserve yasası ile oluşturulmuştur.
Aşağıdaki makalede ayrıntılı bilgiyi bulabilirsiniz.

Tuncay Erciyes)

 

FED’in SAHİBİ KİM?

F

EDeral Reserve Bank (FED) göründüğü gibi tipik bir merkezi bankası değil.
Acayip bir kurum.
Masum Amerikan halkı FED’in sahibinin devlet olduğunu zannediyor.
Halbuki
FED’in internet sitesi bile FED’in sahibi olmadığını söylüyor.
FED’i oluşturan 12 bölgesel FEDeral Reserve Bankası ÖZEL bir BANKA gibi yapılandırılmış.
Hissedarları o bölge bankacılığı sisteminde yer alan üye bankalar.
Ama bu hisselerin oy hakkı yok.
Başka kimsenin de oy hakkı yok
.
FED, feci BAĞIMSIZ BİR KURUM.
Kendi başına kapalı kapılar ardında karar veriyor.
Bu kararlar ne White House ne de kongre tarafından onaylanmak zorunda.
FED, vergi ödemiyor.
PARA YARATIYOR.
Yurt dışında banka açabiliyor, para gönderebiliyor, kendi devletine borç verebiliyor, para arzını, faizleri, enflasyonu, resesyonu, depresyonu kontrol edebiliyor.
Kimseye hesap vermek zorunda değil.

Hissedarları, bankacılık sektörü.
Ama FED başkanını cumhurbaşkanı atıyor
ve senato onaylıyor ama senatörleri kim seçiyor ki?
Yine bankacılık sektörü.
Bu sektör seçim kampanyalarına milyar dolar yardım yapıyor.
Washington lobilerine yılda 300 milyon dolar akıtıyor.
FED, bankacılık hanedanlarından başka kime hizmet edebilir ki.

Tarih de zaten bu düzeni teyit ediyor.
ABD kurulana dek İngiliz sömürüsüne karşı savaş vermiş.
Egemenliklerine kavuşana dek kendi paralarını basmalarına, kendi halkını vergilendirmelerine izin verilmemiş.
Ama Birleşik Devletler kurulup egemenlik kazanıldıktan sonra bile İngiliz monarşisinin boyunduruğundan kurtulup kurtulmadıkları tartışılır.

1913 yılında olanlar ABD’yi belki de ömür boyu İngiliz monarşisinin hakimiyeti altına soktu.
1907 yılında başlayan ve süregelen finansal panikler bir bankacılık ve kur politikası düzenlemesine olan ihtiyacı ortaya çıkardı.
Kongre, bu görevi senatör Aldrich’e verdi.
Aldrich, Banker JP Morgan’ın kankasıydı ve kızını da Rockefeller ile evlendirmişti.
Aldrich 1910 yılında JP Morgan’ın Georgia’daki özel Jekyll adasındaki av köşkünde o zamanlar dünyanın servetinin dörtte birine sahip olan bir grup bankerle gizlice toplandı.

O adada konuşulanlar, 23 aralık 1913′te herkes noel tatilindeyken alel acele kongreden geçirildi ve şimşek hızıyla bir saat sonra Başkan Wilson tarafından imzalanarak yasalaştı.
Bu yasayla özel bankaların ve belki de avrupanın Rothschild hanedanının kontrolünde FEDeral Reserve kurulmuştu.
Bu yasayla Amerikan Kongresi PARA BASMA YETKİSİNİ, SAHİBİ OLMADIĞI bir merkez bankasına DEVRETMİŞ oldu.
Bankacılar istediklerini elde etmişlerdi.
Artık ülkeyi istedikleri gibi yönetebileceklerdi.
Zaten Rothschild ailesinin en büyük oğlu Anselm “bana bir ülkede para basma yetkisini verin, yasaları artık beni ilgilendirmez” dememiş miydi.

O gün o adada bulunanlar ve kankaları FED’in kurucu hissedarları oldular.

Kimler mi?

Rockefeller’ın işlerini gören JP Morgan.
İngiltere ve Fransa’nın bankacılık hanedanı olan Rothschild’in temsilcisi Warburg (Warburg un bir kardeşi Almanya ve Hollanda’nın bankacılık konsorsiyumunun başkanı diğeri Kaiser’in danışmanı ve Alman Merkez Bankası’nın başkanıydı.
Bu banka birkaç yıl sonra o muhteşem hiper enflasyonu yaratacak ve Alman orta sınıfının kökünü hepten kazıyacaktı).
Adada başka kimler mi vardı?
Rothscilhdgillerın evinde doğan Kuhn-Loeb şirketinin başı Schiff (Kuhn-Loeb 20 milyon dolar vererek Bolşevik devrimini finanse etmişti).
Diğer ortaklar?
Paris’in Lazard Brothers’ı; İtalya’nın Israel Moses Sieff Bankası; Lehman; Goldman Sachs; Rockefellergillerin sahip olduğu Chase Manhattan Bankası.
Tam bir Amerikan vatanseverler mangası!

İşte FED böyle hayata geçti.
Artık ülke bankacıların ve Avrupa Rothschild ve Warburg hanedanlarının hakimiyeti altına girdi.
Ve güya 1907′deki gibi panikler hiç olmayacaktı.
Ama birkaç yıl sonra 1929 yılında tarihin en büyük krizi çıktı.
Ekonomist Miılton Friedman, Galbraıtih ve hatta Bernanke bile krize FED’in hatalarının yol açtığını söylüyorlar.

Egemenlikten önce İngilizlerin finansal hegamonyasına ilk baş kaldıran, Başkan LİNCOLN olmuştu.
İç savaşta paraya ihtiyacı vardı ve bankacılar %36 faiz istiyorlardı.
Kendi parasını bastı (GREENBACK) ve savaşı faizsiz finanse etti ama savaştan hemen sonra da ÖLDÜRÜLDÜ.
Amerika’nın kendi ekonomisini bedava finanse etmesi Avrupa ve İngiliz bankacılık hanedanlarınca kabul edilemezdi ve GREENBACK akabinde TEDAVÜLDEN KALDIRILDI.
Bu kez 1963 yılında Başkan Kennedy FED’in hükümete faizle kredi vermesini YASAKLADI ve hazinenin gümüş sertifikaları basmasını emretti.
Beş ay sonra o da ÖLDÜRÜLDÜ ve yine akabinde sertifikalar tedavülden kaldırıldı.
O günden bu güne hiçbir başkan bir daha FED’in bu ayrıcalıklarını sorgulamaya cesaret edemedi.

Zaten ÜLKELERİ DİZ ÇÖKERTEN bu BORÇLULUK DEĞİL Mİ?
Borcunu bitiren ülke hedef alınıyor.
Biraz terörizm, biraz iç savaş.
Savaşın finanse edilmesi gerek.
Yine borçlanma.
Bankacılık hanedanlarının gıdası savaş.
Hem Vietnam savaşının mimarı McNamara’nın hem de Irak işgalinin mimarı Wolfowitz’in daha sonra Dünya Bankası’nın başına getirilmeleri acaba bir tesadüf mü?

FED’in Başkanı Greenspan’e 2002′de Kraliçe tarafından şövalye unvanı verilmesi bir tesadüf mü?
FED’in gizliliğini korumadaki mahareti Rothschildgiller tarafından alkışlanmayıp da kim tarafından takdir edilsin.
Greenspan 2004 yılında şöyle demişti: “Biz yaptığımız her şeyi anlatır, halkı bu işe dahil edersek sadece bizim anladığımız bir SÜRECİN KONTROLÜNÜ KAYBEDERİZ.”
Yâni diyor ki, “bu işi bir tek biz biliriz, siz şurayı imzalayın ve işimize karışmayın”.
İşi ne?
Kapılar ardında, halka ve kongreye sorumlu olmadan bankacılık hanedanlarının amaçlarına hizmet etmek.

Hanedanlar sadece FED’i kontrol etmiyor.
Derecelendirme örgütlenmesi de
onların olabilir.
S&P’nin sahibi McGraw Hill’in, Fitch Sigorta’nın sahibi Fransız Fimalac’ın ve Moody’s'in de Rothschild hanedanının İngiliz holding şirketinin egemenliğinde olduğu söyleniyor.
Her yıl Clinton, Kissinger, Buffett, Gates, SOROS, Albright, ve diğer kritik isimler Bilderberg grubu toplantılarında şu veya bu türlü bu hanedana sadakatlerini teyit etmiyorlar mı?

FED 97 yıllık ömründe hiç DENETLENMEMİŞ!
Amerikan senatosunda bazı senatörler FED’in audit edilmesi (yani denetime tabi tutulması) için bir yasa çıkartmaya çalışıyorlardı.
Hanedana hizmet eden senatörlere karşı.
FED de karşı lobi yapıyor, kampanya yürütüyordu.
Kampanyanın başına kimi seçtiler biliyor musunuz?
Dünyanın en saygın şirketi Enron’un (!) Washington lobicisi Linda Robertson’u.

Hanedan baskın çıktı.
Yasa uzlaşmayla sulandırıldı.
Denetleme olacak ama denetçi FED’in yabancı bankalarla yaptıkları işleri; para politikası karar ve işlemlerini; açık piyasa işlemlerini, FED’in satın aldığı toksik varlıkları; ve döviz swap işlemlerini İNCELEYEMEYECEK.
Ne kaldı inceleyecek?
Her gün kravat takıp takmadıkları mı?

Henry Ford “Allahtan Amerikan halkı, para politikasının nasıl yönetildiğini anlamıyor.
ANLASALARDI sabah olmadan DEVRİM OLURDU” demiş.

Komplo teoristleri FED’i sadece ELİT bir zümreye çalışan gizli kapaklı bir dönme dolap olmakla eleştiriyor.
Püritanlar ise FED’in koca bir ülkenin ve dolayısıyla dünyanın para politikasına yön veren yasaların üzerinde bir YILDIZLAR TOPLULUĞU olduğunu söylüyor.
Aradaki farkı ben ANLAMADIM.

Ali Perşembe

Dünya
Kaynak: ekoayrinti.com

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Insanlarin vefat eden akraba ya da dostlari icin feryatlarla aglamalarina sasiriyorum.  Hz.Ali   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder