Durum böyleyken böyledir. Türk ordusu gereğinden fazladır. Ordu profesyonelleşmelidir. Artık bölgemizdeki olayları yöneteceğiz. Bölgesel güç olduk. Bölgemiz bizden sorulur. Dünya alem bizden korkuyor diyenlere, bilmeden fikir sahibi olanlaradır sözüm. Bu ülke sadece cumhuriyet döneminde değil, Osmanlı döneminde de en az üç ordu beslemiştir. Bir ordu Kafkaslar için, bir ordu Ortadoğuda Fars, Arap tehdidine karşı, bir ordu da Balkanlar içindir. En az diyorum. Balkan harbine girdiğimizde sadece Balkanlarda bir değil iki ordu vardı. Toplam mevcudu 800 bin kişi civarında olan bir doğu ordusu, bir batı ordusu. Ve yine Balkan harbine girmemizden hemen önce Yemen, Kanal, Sina Çölü Harekatları, Medine Savunması devam ediyordu. Bu çatışmaları desteklemek üzere Balkanlardan 54 avcı taburu, yani bugünün komando birliği çekilmiş ve Ortadoğuya sevk edilmişti. Bu birliklerden bir daha haber alınamamıştı. Yine Balkan Harbinden hemen önce Sırp, Hırvat, Bulgar ve Yunanlara iyi niyet jesti olarak ciddi sayıda erken terhis yapılmıştı. Yani AÇILIM yapılmıştı. Ve işler iyice kızıştığında, Osmanlı kendini aynı anda hem Kafkaslarda, hem Balkanlarda, hem de Ortadoğuda savaşırken bulmuştu. O yıllarda ülkenin hızla kuvvet transferi yapacak şekilde ne deniz hakimiyeti, ne de demiryolları altyapısı vardır. Osmanlı savaştan önce yeterli seferberlik hazırlığı yapmamıştı. Savaşta kullanmak üzere uygun demiryolları inşaa edilmemişti. Ruslar Sarıkamışa kadar, İngilizlerse Mısırdan Kanal boyunca ve Sina çölünü geçen demiryolu yapmışlardı. Askerimiz hep yürüyerek intikal etti, ikmali hep kağnıyla yapıldı. Nasıl mı, Sivas Şarkışladan taaa Sarıkamışa kadar yürüdü. Her yerde yürüdü. Balkanlarda, Sina Çölünde, Yemen'de hep yürüdü. İkmalini her zaman at, eşek konvoylarıyla, kağnılarla yaptı. Savaşta ikmal ve kuvvet aktarımı için deniz hakimiyetimiz yoktu. Büyük gemilerimiz savaş boyunca ya Marmaraya hapsoldu, ya da Ege'deki gizli koylarda saklandı. Bu büyük savaşlardan önce tıpkı şimdiki gibi politik cepheleşmeler vardı ve ordu ikiye bölünmüştü. TSK'nın da cemaatleşmesi an meselesidir, ve zaten devlet aygıtı çoktaan cemaatleşmiştir . Seferberlik hazırlığı, yani ordunun donatılması, savaş altyapısının hazırlanması her zaman sivillerin ve hükümetlerin sorumluluğundur. Otoyollar, limanlar, havaalanları, demiryolları inşaa edilecek, silah sistemleri tedarik edilecektir. Ordular otoyol, liman, havalanı, demiryolu yapmaz. Ordular silah imal etmez. Ordular finansman, kaynak bulma gibi işlerden sorumlu değildir. Hükümetler sorumludur. Özetle, Osmanlı'da hükümetler yani siviller seferberlik hazırlığını iyi yapmamıştır, ordularını reorganize etmemiştir, ordunun kalitesini belirleyen komuta heyetini ihmal etmiştir. Ve sonuç olarak yenilmiş, ve tarih sahnesinden çekilmiştir. Hala daha ülkemizin tıpkı Osmanlı gibi demiryolları gibi, deniz yolları hakimiyeti gibi ikmal araçları komşularımıza göre zayıftır. Şimdi sefer hazırlığı yapan Rusları, İran'ı, Balkan ülkelerini, İsrail'i, Arap ülkelerini, yaptıkları yığınakları hep beraber hesaplayın. Balkan Harbinde yaşanan tecrübeleri bir kez daha gözden geçirin. Ve sizin ve sizin seçtiğiniz iktidarın tercihlerini bir kez daha değerlendirin. Ondan sonra bidon kafalı mısınız, karnınızı kaşıyanlardan mısızın, bir kez daha kararınızı verin. Karar verdikten sonra da hesap önünüze geldiğinde dövünüp, ovunmayın. Vallahi bir yenilgi yaşarsak, o zaman vay bana bidon kafalı dedin, vay karnını kaşıyan adam diye ötekileştirdin demeyin, çünkü sizi çok daha ağır, gurur incitici hakaretler bekliyor olacak, sağınıza solunuza bakamayacaksınız. |
Ruslar Kafkasya’da büyük savaşa hazırlanıyorlar
Herkes İran’a bakarken, Ruslar Kafkas sınırına askeri yığınak yaptı
Bakü kaynaklı haber:
İran etrafında varolan gerginliğin askeri faz geçeceği halde bölgede katastrofik situasiyanın ortaya biləcəyindən artık Amerikalı uzmanlar da konuşmaya başladı.
Washington’da yapılan tartışmalarda tanınmış siyaset bilimci Zbigniew Bjezinski Rusya’nın Kafkasya’ya, aynı zamanda Azerbaycan sınırlara bağlayın yığmasına endişesini ifade etti.
Kuzey komşumuzun Çeçenistan’ın Dağıstan bölgesine 15-25 bin kişilik askeri gücü hareketi artık ABD’de de narahatçılıqla karşılandı.
Sayılır ki, Rusya İran etrafında oluşmuş gerginlikten yararlanarak Gürcistan ve Azerbaycan’ı ilhak edebilir.
Tehlikeyi gerçek sayan eski devlet danışmanı, siyaset bilimci Vefa Guluzade hatırlattı ki, bir zamanlar defalarca Rusya’nın Güney Kafkasya ülkelerine askeri müdahale edebileceği konusunda uyardı:
“Rusya hem Gürcistan, hem de Azerbaycan’a tehlikeler vaat ediyor.
Kremlin Amerika’nın Suriye’de Beşşar Esad rejimini yıkmak isteğinden kırgın.
Bilir ki, Suriye’den sonra önce onun diğer müttefiki İran’dan.
Demek ki, Amerika Rusya’nın aleyhine lokal savaş veriyor.
Ama Rusya bu lokal savaşa Putin’in təbirincə desek, hakkıyla cevap vermedi.
Doğrudur, Azerbaycan ve Gürcistan topraklarının belli bir bölümü işgal edildi.
Ancak Rusya’nın amacı başkadır.
Putin dedi ki, Kremlin temel amaçlarından biri eski Sovyet cumhuriyetlerinin Rusya’ya entegre etmesine sağlamaktır.
Demek ki, onlar yeniden Güney Kafkasya da dahil postsovet ülkelerini Rusya’nın dahil etmek istiyorlar.“
V.Quluzadə Rusya tehlikesi konusunda kendi ülkesine uyarı yapan Amerikalı siyaset bilimci Brzezinski’nin tam haklı olduğunu vurguladı:
“Rusya sadece Gürcistan’ı işgal edebilir, hatta Saakaşvili rejimini de yenilgiye olabilir.
Azerbaycan’la ilgili de aynı senaryoyu gerçekleştirmesi mümkündür.
İşte bu tehlikeyi gördüğümden ki, ben henüz 1999 yılından Batı’ya uyumu çağırıyorum.
Biz 1999 yılında Haydar Aliyev ortak Amerika’da NATO Zirvesi’nde yer alırken Albright’la görüştük.
O zaman Haydar Aliyev Albright’a dedi ki, benim devlet müşavirim ülkemizde sizin askeri bazanızın yerleştirilmesini önerdi, siz buna ne diyorsunuz.
Albright gülümsedi ve bana göz attı, ama cevaptan kaçtı.
Pentagon generali ile Bakü’de görüşmesinde de Haydar Aliyev o soruyu ona verdi.
Genel dedi ki, ben bu soruya cevap vermeye hazır değilim.
Şimdi Rusya gelip Azerbaycan ve Gürcistan’ı işgal ederse, Batı buna göz de yıkama olabilir.
Bu anlamda ben Batı’dan, ABD’den çok hayal kırıklığına oldum.
Bazen öyle düşünüyoruz ki, bizim arzularımız Batı’nın çıkarları ile örtüşüyor.
Ancak onlar kendilerini başka gezegenin adamları gibi yapıyorlar.“
V.Quluzadə mevcut tehlikeden yayına için somut önerilerini de ileri sürdü:
“Teklif ediyorum ki, Türkiye Tümeni gelip Nahçıvan’da yerləşdirilsin, İncirlikdəki NATO kuvvetlerinden bir kısmı Nasosnıya getirilsin.
Yahut Türkiye askeri donanmasının kuvvetleri Bakü çevresindeki məntəqələrin birinde yerləşdirilsin.
Ancak anlamıyorum ki, NATO neden bu adımdan çekiniyor.“
“Doğu-Batı” Araştırmalar Merkezi Başkanı Ərəstun Oruçlu diyor ki, Kafkasya’da savaş tehlikesi her zaman var:“
Rusya görüyor ki, Kafkasya’da konumunu kaybetmek üzeredir.
Bunun önlemenin temel yollarından biri Kafkasya’da yeni sorunu alovlandırmaqdır.
Bunu ise ya Gürcistan’daki ayrılıkçı kuruluşların aracılığıyla, ya da Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal barındıran Ermenistan ile mümkündür.
“Uzman düşünüyor ki, Rusya Ermenilerin eli ile Karabağ’da savaşı başlatabilir ve günahı Azerbaycan’ın üzerine yıkmakla Ermenistan’ın askeri müttefiki olarak görev yapabilir:“
Rusya görüyor ki, Azerbaycan kendi dış politikasında müttefik açısından somut karar vermedi.
Bu anlamda Moskova durumdan istifade etmek istiyor.
Karabağ’da askeri operasyonlar başlarsa, anlaşılıyor ki, Rusya bir bahane ile anlaşmazlığa müdahale edecek.
Olgu şudur ki, Azerbaycan ile Rusya arasında gerginlik var.
Azerbaycan’ın şimdiki noktada tek çıkış yolu Batı, NATO ve Avrupa ile ilişkileri yoğun bir şekilde geliştirmektir.“
http://www.interpolhaber.com/dunya/ruslar-kafkasyada-buyuk-savasa-hazirlaniyorlar-h1187.html
http://www.yenidenergenekon.com/1058-rusya-kafkasyada-savas-hazirligi-yapiyor/
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Uti, non abuti Kullan ama suistimal etme Latin Atasozu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ Dinlerin kitaplar1n1; Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir. Nikola Tesla ....... Dinler atesbocekleri gibidir: Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar. Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yasayab ilirler ancak. Arthur Schopenhauer . . . . . . . . . . . . . . . . Ey mutsuzlar! Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan. Bertolt BRECHT . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kal1plasm1s Kural birakmiyorum. Benim Manevi Miras1m Bilim ve Akildir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder