5 Haziran 2013 Çarşamba

15-Ahmet Takan: Siyaset işte böyle birşey...

Evet bütün öfkeler Recep Tayyip Erdoğan'a yöneldi.
Abdullah Gül, Ağlak Arınç, Sırıtkan Davutoğlu bunlar kenarda, sütre gerisinde.
Hepsi sütten çıkmış ak kaşık.
Bütün bunların ortak payandası ise hepsi de cemaatin adamı.

Zaten son üç gündür bütün cemaat gazeteleri neredeyse alenen Tayyibi bombalıyor.
Belli ki esen rüzgarı hissettiler, yelkenlerini buna göre açtılar.
Aynı zamanda zaten son aylarda cemaat Tayyip'le geçimsizdi, hatta son birkaç haftadır Cemaatçi bazı yüksek devlet memurları marjinal görevlere sürülmeye başlamıştı.
Cemaat bu furyada Tayyibin kestanesini de çizme fırsatı elde etti, onu kullanıyor.
Halkın tepkisi sel olunca hepsi de kenara çekildi.
Tayyip idrak ve muhakeme eksikliğinden hala daha selin önünde, bir oley demek, kenara çekilmek varken, selin altında kalmaya razı..

Umarım bunca tepişme, gayret çabadan sonra elimizde Tayyipsiz, AKP'li ve yine Cemaatin kucağında bir devlet düzeni bulmayız.
Sanırım ABD, CIA, MOSSAD, MI5 ve Cemaat el birliğiyle bize böyle bir yemek sunmaya çalışıyor.
Ve doğrusu mevcut haliyle cemaat her şeyden daha büyük, daha öncelikli bir tehlikedir.
Recep Tayyip Erdoğan'ı bile Cemaate yeğlerim.
Çünkü AKP ve RTE seçimlerle uzaklaştırılabilir.
Ama cemaat zaten demokratik seçimlerle devlet aygıtını ele geçirmedi.
Birilerinin onları bulundukları yerden söküp atana kadar bu ülkede rahat ve huzur olmaz.

Aman diyeyim, aman size.
Gözünüzden kaçırmayın, herkes Tayyib'e odaklandı.
Esas tehlike Cemaattir.
Siz onu izleyin, ona bakın.

Oraj POYRAZ

Ahmet Takan: Siyaset işte böyle birşey...

05 Haziran 2013

Türkiye'de yer yerinden oynarken Pazartesi günü akşamı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı ile görüşmesinde bir kez daha nefesler tutuldu.
Görünürde itidal ve sağduyu çağrıları yapan Abdullah Gül'ün Kemal Kılıçdaroğlu'na ne söyleyeceğini merakla bekledik.
Yapılan rutin açıklama, önceki duyduklarımızdan farksızdı.
Kapalı kapıların arkasında neler konuşulduğu çok önemliydi.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı'ndan anayasadaki görevlerini kullanmasını istedi.
Nedir bular?

MADDE 104 - Cumhurbaşkanı Devletin başıdır.
Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.

Bu amaçlarla Anayasanın ilgili maddelerinde gösterilen şartlara uyarak yapacağı görev ve kullanacağı yetkiler şunlardır:

a) Yasama ile ilgili olanlar:

Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde açılış konuşmasını yapmak,

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni gerektiğinde toplantıya çağırmak,..

Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,

b) Yürütme alanına ilişkin olanlar:

Başbakan'ı atamak ve istifasını kabul etmek,

Başbakan'ın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek,

Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulu'nu başkanlığı altında toplantıya çağırmak, ..

Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanlığını temsil etmek,

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullanılmasına karar vermek,

Genelkurmay Başkanı'nı atamak,

Millî Güvenlik Kurulu'nu toplantıya çağırmak,

Millî Güvenlik Kurulu'na Başkanlık etmek,

Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak…

***

Cumhurbaşkanı anayasal görevlerini kullanacak mı...
Bunu Kemal Kılıçdaroğlu'na ne kadar yansıttı?

CHP kurmaylarından aldığım bilgiye göre; Abdullah Gül renk vermedi yalnızca birkaç hükümet yetkilisi ile görüşeceğini belirtti, Başbakan'ın tutumunun doğru olmadığını olup bitenlerden rahatsız olduğunu dile getirdi.

Siyaset kulislerine düşen "Abdullah Gül, 'Erdoğan'a benim de sözüm geçmiyor' dedi" iddialarını da sordum CHP kurmaylarına.
Tam teyit eden olmadı ama konuşmalardaki genel havanın bu doğrultuda olduğuna işaret ettiler.

Salı sabahı klasik Meclis telaşı ve heyecanı Çankaya'ya taşındı.
Başbakan vekili Bülent Arınç'ın Abdullah Gül ile görüşmesinden neler çıkacağına dikkat kesildik.
Köşkün kapısında Arınç, "Cumhurbaşkanı'nın devletin işlemesiyle ilgili sorumlulukları var.
Kendileriyle olumlu görüşmemiz oldu, talimatlarını aldık düşüncelerimizi paylaştık"
dedi, topu basın toplantısına attı.

Başbakan vekili Bülent Arınç'ın uzun sureli basın toplantısında ne Cumhurbaşkanı'nın talimatlarına ne de kullanacağı görev ve yetkilerine rastladık.
Karşımıza "Muhteşem"den farklı bir ses tonu ile konuşan fakat benzer şeyler söyleyen Bülent Arınç çıktı.
Arınç, anne şefkati yumuşak ses tonu ile topluma mesajlar verirken satır aralarında temel zihniyetlerinde bir değişiklik olmadığını da gösterdi.
Eylemleri İstanbul ile lokalize etti.
Tüm Türkiye'deki AKP diktatörlüğüne karşı yükselen tepkileri görmezden gelmeye devam edip "çevrecilerin haklı eylemi" söylemi içinde kaldı.
Gezi parkındaki AVM tartışmaları üzerinde topu dolaştırdı.
"Yargıda dava açan dernek ve yöneticiler ile görüşeceğim" derken de toplumun Hükümet icraatlarına karşı duyduğu büyük tepkiyi görmezden gelmeye devam edeceklerini bir kez daha ilan etti.
Kendi adına yalnıca bir zamanlar sıkı fıkı oldukları artist ve akbil "çevrecilerden" özür diledi.
Tepkili toplumun büyük kesmini yine öteledi.

"Gösterileri sabırla izleyen vatandaşlarımızdan daha fazla sabır istiyoruz" şeklindeki sözlerinin "Muhteşem" in Türkiye'den uçmadan sarf ettiği "Yüzde 50'yi evlerinde zor tutuyorum" sözlerinden ve de zihniyetinden hiç farkı yoktu.
Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç AKP'nin troykasıdır.
Arınç ilk AKP Hükümeti kurulduğunda Başbakan yapılmadığı için diğer ikiye çok bozulmuştu.
Abdullah Gül Cumhurbaşkanı yapıldığında, daha şiddetli bir kızgınlık yaşadı.
Bu kızgınlık Erdoğan sonrasında Başbakanlık ve Genel Başkanlıkta ismi geçmediği için aynı şiddetle devam etti.

Ahmet Necdet Sezer döneminde katıldığı İslam Konferansı'nda kendisinin Meclis Başkanı olarak önde, Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanı olarak arkada durduğunu hatırlatan Arınç, imalı makam konumu vurgusu yaparak "siyaset böyle bir şey" dedi.

Tayyip Erdoğan'dan daha yumuşak, Abdullah Gül'den biraz daha sert bir görüntü ve ses tonu vererek Bülent Arınç, "top şimdi benim ayağımda" görüntüsü çizdi.

"Muhteşem" Türkiye'ye dönünce iktidarda işler iyice karışacak.
Ülkede yer yerinden oynarken, hiç istenmeyen ölüm haberleri gelmeye başlarken ortadaki saltanat kavgası fotoğrafı çok acı.

AKP siyaseti işte böyle bir şey...

Her türlü çirkin tezgaha bir kez daha dikkat..

Yeniçağ

a45UyF587661-201306050957-15
^^^^^ - vvvvv

--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Cumhuriyet, dusuncesi hur, anlayisi hur, vicdani hur nesiller ister.
Ey yukselen yeni nesil! Istikbal sizindir.
Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz.
Cumhuriyet dusuncede, bilgide, saglikta guclu ve yuksek karakterli koruyucular ister.
Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mukemmel bir ifadesidir.
Bu rejim, halkin gelisimini ve yukselisini saglayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklastiran bir yoldur.
Cumhuriyetimizin dayanagi Turk toplumudur.
Cumhuriyet, fikir serbestligi taraftaridir.
Samimi ve mesru olmak sartiyla her fikre hurmet ederiz.
Cumhuriyet fazilettir.

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder