24 Haziran 2013 Pazartesi

15-Prof.Dr.Recep Akdur: BİBER GAZI HAKKINDA PRATİK BİLGİLER

Prof.Dr.Recep Akdur: BİBER GAZI HAKKINDA PRATİK BİLGİLER

23 Haziran 2013

Biber gazının ana maddesi bibere acılığını veren kimyasaldır.
İlk defa 1816 yılında Christian Friedrich Bucholz (1770–1818) tarafından saflaştırılmış ve Capsaicin adı verilmiştir.
Ancak günümüzde yapay olarak üretiliyor ve insanlara aynı etkileri gösteren capsaicinoids denilen birçok kimyasal var.
Günlük yaşamda bu tür kimyasalların hepsine biber gazı dense de bu amaçla kullanılan otuzu aşkın kimyasal madde var.
Bir de bunların kullanıma sokulma şekilleri (sprey şeklinde, suya katarak, toz, tüfek fişeği, el bombası, füze başlığı vb) düşünüldüğünde biber gazı adı altında yüzlerce tür kimyasal söz konusudur.

Bu kimyasallardan en çok bilinenleri Capsaicin (C), Homocapsaicin (HC) Dihydrocapsaicin (DHC), Nordihhydrocapcaicin (NDHC), Homodhydrocapsaicin (HDHC) Nonivamide (PAVA), Chloroacetophenone (CN), Chlorobenzylidene-malononitrile (CS).
, Chloropicrin (PS), Bromobenzylcyanide (CA); Dibenzoxazepine (CR);Bunlar tek başına kulanılabildiği gibi karışım halinde de kullanılmaktadır.

Kullanımdan amaç, savaşlarda karşı güçlerin kapasitesini düşürmek ve hareket edemez hale getirmektir.

Yani bunların hepsi savaş silahı olup, Cenevre anlaşmasına göre kullanımı yasaktır.

Buna karşılık savaşlardaki kaçak ya da gizli kullanımı bir yana, toplumsal olaylarda kullanılması meşru imiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor.
Oysaki Cenevre sözleşmesi kimyasalların insanlar üzerindeki her türlü kullanımını yasaklamaktadır.

Bu tür kimyasalların toplumsal olaylarda alenen kullanılmaya başlaması 1990'lı yıllarda ABD'de kullanımı iledir.
Türkiye'de çok bilinir ve kullanılır hale gelmesi ise 2009 yılında Tekel işçilerine karşı kullanılması ile olmuştur.

Bu tür kimyasalların üretim kulanım ve insanlar/ halk üzerindeki zararları konusundaki özgün bilgilere ulaşılamamaktadır.
Çünkü bunlar askeri/polisiye sır kapsamındadır.
Ayrıntılı bilgiye ancak buralardan bilgi sızması ile ulaşılabilecektir.
Dolaylı ya da yaşanan olaylar üzerinden bilgi birikimi de çok zordur.
Çünkü yalnızca sonuçları ile karşı karşıya kalınmakta ancak bu sonuçların hangisinin, hangilerinin ve hangi yolla kullanıldığında ortaya çıktığı bilinmemektedir.
Bu bilgiler de askeri ya da polisiye sır olarak kalmaktadır.
Oysaki bu konuda özgün bilgi birikimi yapabilmek ve bunların kişi/ halk sağlığına olan zararlarını çözebilmek için her bir türün etki ve sonuçlarıın ayrı ayrı incelenmesi gerekir.

Bu yazıda bu ayrıntılar ya da her bir türe özgün farklılıklar saklı kalmak koşulu ile biber gazı hakkındaki bilgiler özetlenmeye çalışılmıştır.
Bilgi kaynak olarak ulaşılabilir sınırlı kaynakların yanında özellikle ABD Hastalık Kontrol Merkezi (CDC)'nin yayımladığı ayaklanma kontrolünde kullanılan gazlar hakkındaki gerçekler sayfası (Facts About Riot Control Agents / http://www.bt.cdc.gov/agent/riotcontrol/factsheet.asp) esas alınmıştır.

İnsanların direncini kırmak için kullanılan bu kimyasallar iç derilerde (mukoz membranlarda) yani gözlerde, ağızda, burunda, boğazda, bronşlarda akciğerlerde ve deride yaptıkları tahriş nedeniyle, hem çok şiddetli ağrıya neden olur hem de görmeyi ve nefes almayı engeller.
15- 30 dakika kadar süren kısa süreli(akut) etkileri gözde; yanma, ağrı, kızarma, aşırı göz yaşarması, bulanık görme, hatta gözü açamama nedeniyle geçici körlük; burunda yanma, akıntı mukozada şişme; ağızda yanma ağrı, yutma güçlüğü, aşırı ağız sulanması; solunum yollarında nefes almada zorluk, daralma, öksürme, sesli nefes alma; deride döküntü ve yanmadır.
Ayrıca bunlara bulantı ve kusma da eşlik edebilir.

Bu kimyasalların yukarıda özetlenen etkilerinin şiddeti ve de ölüme dek uzanan diğer zararlı etkileri.
1) kullanılan ya da insanların sunuk kaldığı madde türü ve miktarına/ dozuna,
2) sunuk kalan insanın bu kimyasallara olan duyarlılığına ve.
3) Sunuk kalan insanının genel sağlık durumuna bağlıdır.
Bu faktörler ve etkiler bir arada düşünüldüğünde ölüm yapmayacak yani "güvenli doz" kesinlikle söz konusu değildir.
Tüm kimyasallar için, her türlü dozda ve kullanım biçiminde birçok kalıcı etki ve ölüm söz konusu olabilir.

Bu bağlamda en sık görülen kalıcı zararlar; ölüm, kalıcı körlük, glokom, astım ve solunum sistemi yetersizlikleridir.
Uzun süreli sunuk kalmalarda gözde glokom, katarakt, solunum yollarında astım ve toksik hepatit en sık bildirilen zararlardır.
Bu kimyasalların kanserojen ve üreme organları üzerine olan etkileri hakkında yeterli bilgi yoktur.

Bu kimyasalların etkisinden kaçınmanın en basit yolu kirli alandan uzaklaşıp temiz havalı yere ulaşmaktır.
Yüksek yerler tercih edilir.
Geniş ve yoğun kirliliklerde temiz kapalı alanlar kullanılabilir.
Kirli kapalı alanlardan mutlaka hızlı bir şeklide dışarı çıkılmalıdır.
Elbiselerin kimyasalla kirlenmesi halinde bu elbiseler bir an önce bedenden uzaklaştırılmalı, beden bol su ve sabunlar yıkanmalıdır.
Kirli eşyalar dekontamine edilmek üzere sağlam poşetlere yerleştirilmelidir.

Bu amaçla kullanılan kimyasallar ve bunları kullanıma hazır hale getirmek için içine katıldıkları yağlar suda erimez.
Suyla yıkamanın etkisi yalnızca fiziksel uzaklaştırmadır.
Bu nedenle de kullanılabilen yerlerde sabun ve şampuan kullanılması kimyasalların uzaklaştırılmasında etkilidir.
Capsaicin alkolde iyi erir bu nedenle de uygun yerlerin alkolle temizliği yapılabilir.
Sütteki kazein bu tür kimyasallar için deterjan gibi işlev görür bundan ötürü ağız ve boğaz boşluğu için soğuk süt etkilidir ve önerilir.

Gözler yalnızca bol su ile ve yanma geçinceye dek yıkanmalıdır.
Antiasit, plain water, limon ya da sirke gibi uygulamaların yararı yoktur.
Gözlere soğuk atuşman yapılması (buz ,soğuk şişe vb) ağrı ve yanmayı hafifletir.

Bu kimyasallara sunuk kalanlar mutlaka tıbbi gözetime alınmalı ve semptomlarına göre destekleyici müdahale ve tedavi yapılmalıdır.
Bu bağlamda hekimler ve tıp öğrencileri tarafından alanlarda kurulan revirler tıp mesleğinin görevi ve onurudur.
Gözdeki yanma için uygun bir göz anesteziği, mukoz membranlar için lidokain jel, oleo bitkisi jeli ilk akla gelen preperatlardır.
Gelişen astma için nebulize bronkodilatatörler.
Ağır alerjik rekasiyonlar için antihistaminikler ve kortizon kullanılabilir.
Solunum yetmezliği ve enfarktüs gibi sonuçlarda ise bunlara ilişkin klasik tedaviler yapılmalıdır.

Bu kimyasalların kesinlikle bir antidotu yoktur.
Pratikte kullanılan limon, antiasit materyal ve benzeri madde ve uygulamaların yararı konusunda ulaşılabilen ciddi kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur.
Bu tür malzemelerin özellikle gözde kullanılması kimyasala ilave sakıncalar doğurabilir.
Temiz sudan başka bir şey kullanılmaması önerilmemektedir.

ÖZET VE SONUÇ OLARAK BU TÜR KİMYASALLARIN HEPSİ İNSANLARA ÖNEMLİ SAĞLIK ZARARLARI VEREN SAVAŞ SİLAHLARIDIR.
KULLANIMI HEMEN YASAKLANMALIDIR.

İLK KURŞUN

a45UyF587661-201306240913-15
^^^^^ - vvvvv


--

zaryop:jaro

Tempora mutantur et nos mutamur in illis
Zaman hareket ediyor, biz de onunla birlikte degisiyoruz.

Latin Atasozu
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder