Yapılan yasal değişiklikler bunu işaretidir.
Bakın Açık Şiddet, Gizli Şiddet, Kitlesel Kıyım, Suharto, Endonezya.
Bunları konuşuyoruz.
Abartı değildir, konuşulanlar.
Çünkü yüzbinlerce gence meydan dayağı atmak şakası olan bir iş değildi.
Bu işin önü açıktır.
Bu güne kadar yapılanlar, yapılan hazırlıklar bundan sonrasının işaretlerini göstermektedir.
Müslümanlara özgürlük istiyoruz diye babalananlar birkaç yıl sonra yoğun bir vicdan azabıyla başbaşa kalabilirsiniz.
Ülkenizin paramparça, işgal altında ve nüfusunun yarısının katledilmiş olduğunu görebilirsiniz.
Abartı mı, hayal mi?
Siz onu Irak halkına, Suriye halkına sorun.
Abartı mıymış, değil miymiş?
Oraj POYRAZ
Bülent ESİNOĞLU - İç yıkıcılıkta, sınırsız yetki var mıdır? Siyasi iktidar halka rağmen iktidarda kalabilmek için, he yola başvurabileceğinin işaretlerini veriyor. Gezi direnişinin kendisini perişan ettiğini ve bu kötü durumdan çıkması için, "daha ezici" tedbirler alması gereğini düşünüyor. İktidarda kalmanın olmazsa olmazı olan "zor kullanmayı" işin esası olarak alıyor. Bildiğiniz gibi, şiddet ve şiddetten yararlanılarak korku salmak, iktidar olmanın esaslarındandır. (İktidarın ideolojisi için zor kullanma araçları) Şiddet, öldürme ve korku salma iki şekilde sürdürülür. Bir, polis marifetiyle, iki gizli istihbarat örgütleri vasıtasıyla…
Bundan sonraki şiddet aşaması ise, sıkıyönetimdir.
Türk halkının ve dünyanın içinde bulunduğu şartlar, ABD ve onun işbirlikçisi sultana bu şansı verir mi bilinmez. ABD ve AKP arasında varılan istihbarat antlaşmalarının içerikleri ve kapsamları bilinmiyor. Son imzalanan İstihbarı Fizyon Anlaşmasının neleri kapsadığı Meclisten geçmediği için gerçek amacının ne olduğu meçhul. Endonezya'da bir milyon kişinin katledilmesi, CIA işbirliğiyle yapıldığı hatırlanırsa, MİT'in Teşkilat Kanununu değiştirerek, MİT'e sonsuz yetki çabaları hayra alamet olmasa gerek. AKP'nin MİT'in, 2937 sayılı kuruluş kanunun unda yapmak isteği değişiklikler; iç tehdide karşı sınırsız yetki, suç işleme özgürlüğü anlamına gelir. Suç işleme, yani gerekirse insan öldürme; sınırsız yetki demektir.(Hukuk mu akınıza geldi?) Aslında Endonezya'ya gitmemize gerek yoktu. Siyasi iktidarın esas aldığı Sultan II. Abdülhamit olduğuna göre; Yıldız'daki Teşkilatı Mahsusa, yeni teknolojilerle donatılmış olarak neva bulabilir. Polis yetki ve salahiyetlerini genişletmek yerine, istihbarat örgütlerinin yetkilerini genişletmek, şiddet ve baskıyı görünmez yollarla ilerletmek demektir. "Reyhanlı'da, benim 53 Sünni vatandaşım öldü" diyebilen bir başbakandan, her şeyi beklemek ve ona göre düşünmek zorundayız. İç yıkıcılıkta, onlar akıllarından her şeyi geçirebilirler. Yeni yasalar da çıkarabilirler.(Muhalefet partileri mi aklınıza geldi?) Onların ne düşündüğü değil, halkın faşizme karşı nasıl direneceği önemlidir. Türk halkı artık, ne 1965'deki Endonezya halkıdır, ne de, bundan bir ay önceki, Türk halkıdır. Hani, RTE, "bize tuzak kuruldu, biz bu tuzağı bozacağız" derken, yansıtım yapıyor ya… Tersine, asıl Türk halkı, ABD ile halka karşı onların kurdukları tuzakları boza boza geliyor. 25.6.2013, bulentesinoglu@gmail.com |
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Bir insanin yasamindan daha degerli bir seyi yoksa, o insanin yasaminin da bir degeri yoktur.Rabindranahat tagore
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder