Benim zaman içerisinde guruplarda yayınlamış olduğum epostalardan bir demet bulacaksınız
27 Haziran 2013 Perşembe
15-Ümit Zileli: Destan…
Ümit Zileli: Destan…
27 Haziran 2013
Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı geçen gün dedi ki:
- Polisimiz kahramanlık destanı yazmıştır...
Bence yıllar içinde söylediği en anlamlı, en net sözler…
Pekii, niçin ve nasıl destan yazmış polisleri... Onu da açıkladı Başbakan:
- Polisimiz, bir başka ülkede yaşansa, asla tahammül edilemeyecek saldırılara, tahriklere, hukuk dışına kesinlikle çıkmadan gösterilere karşı koymuştur. Son derece sabırlı, itidalli, tahammüllü davranmıştır…
Gayet anlaşılır bi şekilde anlattı Başbakan gördüğünüz gibi. Şimdi bu anlattıklarını onlara da anlatmak gerek tabii:
- Polis kurşunu, kapsülüyle toprağın altına girenlere, komada olanlara, gözünü kaybedenlere, binlerce yaralıya ve yakınlarına...
***
Gelelim, Başbakan'ın destan yazan polislerine…
Bu arkadaşlardan, Ethem Sarısülük'ü kafasından vuran polis, şöyle ifade verdi:
- Yoğun şekilde taş atışı altındaydım, öleceğimi düşünüp korkutmak amacıyla havaya ateş ederken bileğime gelen taş nedeniyle namlunun pozisyonu değişip maktulün kafasına yönelmiş olabilir.
Hâkim, polisi "tutuklanması ilerde telafi edilemeyecek zararlara yol açar" gerekçesiyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı…
Şimdi bu davanın nasıl seyredeceğini iyi izlemek lazım. Haa bu arada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde görev yapan Memur Suçları Soruşturma Bürosu Yazı İşleri Müdürü Zekeriya Ünalmaz, o hâkimi şu Twitter mesajıyla kutladı:
- Adamsın, ellerinden öpüyorum…
-Başbakan'ın "kahramanlık destanından" söz ettiği dakikalarda 17 üniformalı polis, bir otoparkta iki genci feci şekilde dövdü... Olay, otopark kameraları ile anbean tespit edildi. Antalya valiliği soruşturma açıldığını duyurdu…
Yine Antalya'da polisin attığı biber gazı kapsülüyle sağ gözünden vurulan 18 yaşındaki Vedat Oğuz'dan içi acıtıcı bir haber geldi. Başbakan, polislerinin nasıl da hukuk içinde mücadele ettiğini anlattığı sıralarda doktorlar Vedat'ın sağ gözünü alıyorlardı…
Ankara Dikmen'de 13 yaşındaki Alperen Aydoğdu ve yaşlı bir kadın tekme tokat dövülerek Akrep'e bindirildi. Alperen'in annesi Derya Aydoğdu oğlunun ve yaşlı kadının araç içinde de darp edildiğini ve polislerin "Mustafa Kemal'in askerleriyiz diyordunuz. Gelsin kurtarsın sizi" dediğini anlattı.
Tabii, bunlar son birkaç günün olayları…
Destanı başından itibaren anlatmaya, eldeki görüntüleri, fotoğrafları paylaşmaya ne yüreğimiz ne de vicdanımız kâfi gelir..
- Başbakan'ın "destan yazan polisleri"nin görüntü ve fotoğraflara yansıyan hali bu…
Aynı sıralarda, yüzü poşulu teröristler, yani "Apo'nun polisleri", Cizre'de üniformalarıyla tören yapıyor, asayişi sağlamaya ant içiyorlardı.. Destancı polisler nedense ortada yoktu...
***
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal yaşanan bu rezilliklere ışık tutacak bir AİHM kararını anlattı geçen gün…
Ali Güneş, 2004 yılında, bir gösteri sırasında, polisin birkaç metreden sıktığı biber gazının ağır sonuçlarını yaşadı.
Suç duyurusunda bulundu ancak ilerleyen zaman içinde aradığı adaleti bir türlü bulamadığı için AİHM'ye başvurdu.
Mahkeme 2012 Nisan ayında kararını açıkladı, Türkiye'yi mahkûm etti. Bu"destanı"yazan polis için de şu tanımlamayı kayda geçirdi:
- İnsanlık dışı ve onur kırıcı muamelede bulunmuştur...
AİHM, aynı kararda, ağır ve acı verici sonuçlara neden olabilen"biber gazı" ve "gaz bombası"nın nasıl kullanılması gerektiğini de belirtti:
- Açık alanlarda, arada en az 120 metre mesafe bulunarak yalnızca hedeflediği gruba, tüm diğer yollar tükendikten sonra, ambulans, ilk yardım araçları ayarlanarak ve hastaneye götürmek koşuluyla…
Mahkeme, kapalı alanlarda bu maddelerin asla ama ASLA kullanılmamasını da özellikle vurguladı…
İktidarın başının, bu karar ışığında bahsettiği destan nasıl bir destan o halde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder