26 Haziran 2013 Çarşamba

Re: [TÜRKİYE:18273] Meğer polis nefsi müdafaa sınırında adam öldürmüş..

Afaki, keyfi yorumlardır bunlar.
Biraz da partizan, militan yorumlar.
Silah kullanma yetkilerini belirleyen kanun herşeyi açık seçik belirtmiştir.
Ektedir.
Metin Emniyet Teşkilatının kendi iç kullanımı için hazırlanmıştır.
Uzunu uzun okuyabilirsiniz.
İlgili, yasa ve yönetmeliklerin bir özetidir.

Ateşli silahlar kullanılmasını haklı gösterebilen ortam ve koşullar

Ateşli silahların, yalnızca en uç (en son) zorunluluk durumunda kullanılması gerekir.

Ateşli silahların, yalnızca meşru savunma yada çok yakın ölüm yada ağır yaralama tehdidine karşı üçüncü kişileri savunmak için kullanılması gerekir.

Ya da; Böyle bir tehlike taşıyan başka zorlayıcı eylemlere direnen bir kişinin yakalanması için ya da onun kaçmasını önlemek için.
Ve tüm durumlarda, yalnızca eğer daha az kökten ( daha hafif) önlemler yetersiz kalırsa.

İsteyerek öldürücü güç ve ateşli silahlar kullanılmasına, yalnızca bunun insanların yaşamlarını korumak için kesinlikle kaçınılmaz olması durumunda izin verilir.

Ateşli silahlar kullanılmasına ilişkin yöntemler (usuller)

Kamu gücü görevlisinin, kendisini bir polis görevlisi olarak açıkça tanıtması gerekir.
Ve ateşli silahını kullanma niyetini taşıdığını konusunda açıkça uyarıda bulunması gerekir.

Uyarı etkisini (sonucunu) gösterilmesi için yeterli bir süre bırakmak zorundadır.
Ancak; bu davranış (hareket) biçimi, eğer görevli memur yada üçüncü kişiler için ölüm yada ağır yaralama tehlikesi taşıyorsa, uygulanmaz(uyarıda bulunulmaz) Ya da;

Ortam ve koşullar göz önüne alındığında, beklemek açıkça yararsızsa yada uygun değilse.

Video açıktır, internet üzerinde yayınlanmaktadır.
Kare kare, yavaş çekim izlenebilmektedir.
Doğrusu o polis silah kullanma sınırlarının dışına çıkmıştır.
O olayda polisin tek başına göstericilerin içine kontrolsüz ve desteksiz olarak tek başına dalmasını gerektirir bir sebep yoktur.
Diğer polisler emniyetli bir mesafede, topluca durmaktadır.
Üzerine taş atılması durumu bir nefis müdafası hali yaratmaz.
Aslında eline gelen, kazayla tetiği düşürmesine sebep olan bir taş da yoktur.
Göstericileri tek tek takip etmesini, ya da tesirsiz hale getirmesini icap etirir bir durum olmadığı gibi böyle bir emir de yoktur.
Zaten bu durumda olan tek polistir.
Göstericilerin silahlı olduğuna ilişkin bir emare yoktur.
Uyarı yapılmamıştır.
Aslında uyarı için ya da bir başka şey için silah kullanımını gerektirir durum da yoktur.

Olay elbette bir kazadır.
Polis olayların seyri sırasında kendi heyecanı, duygusal tepkimeleri içinde, kendini topluluk içinde tek başına bulmuştur.
Paniğe kapılarak uyarı ateşi açmıştır.
Ancak tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucunda ölüme sebep olmuştur.
Olası kast, TCK'nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir: "Kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâlinde olası kast vardır".
Bilinçli taksir ise 22. maddenin 3. fıkrasında düzenlenmiştir: "Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır".
Görüldüğü gibi, iki tanım birbirine çok yakındır; her ikisinde de, "öngörme" belirleyici unsurdur ve bilinçli taksirdeki en önemli fark, "istememesine karşın" ibaresidir.
Aslında tam da bilinçli taksir kapsamındadır.

Normal mahkemelerde yargılanır.
Kaçma ihtimali vardır.
Çünkü ağır cezalık bir suçtur.
Bu nedenle tutuklu yargılanır.
Ve tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebep olduğu için cezalandırılır.
Sonuçta tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebep olan cerrahtan da farklı değildir.
Çok ağır bir ceza alacağını da sanmam.
Olsa olsa meslekten atılır, birkaç yılını hapiste geçirir.
Ancak, yaşıyacakları, bir yaşamı söndürmesine karşılık hiç mertebesindedir.
Çıkar kendine yeni ve temiz bir hayat kurar.

Böyle bir yaptırım ise, emniyet teşkilatı içinde cengaverlik hevselisi olan,
Yersiz ve gereksiz silah kullanmayı düşünenleri de caydıracaktır.

Doğrusu o polis için de üzüldüm.
Gençliğin fevriliği içinde, hükumetin de gazına gelerek bir kişini hayatını kaybetmesine sebep olmuştur.
Kendi hayatını da, ailesinin hayatını da mahfetmiştir.
Benzeri durumlarda olan diğer polisler, askerler, cerrahlar yargılanmış ve mahkum edilmiştir.

Böylesi bir suçun himayesi, kayırılması geçmişte yapılmıştır, görülmüştür.
Meslekdaşların yalancı şahitlikleri, devleti koruma kaygısıyla yazılmış uyduruk bilirkişi raporları, olay yerine konulan suça karışmış silahlardan oluşan uydurma deliller.
Bunlar hep görülmüştür.
Bu olayda da böylesi bir ahlaksızlık yaşanabilir.
Yaşanırsa bu da Türk Emniyetinin, Türk yargısının ayıbıdır.

Oraj POYRAZ

On 25.06.2013 18:18, Grup Yönetici wrote:


---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
From: ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com>
To: erzincan-kemaliye-egin-grubu@googlegroups.com
Date: Tue, 25 Jun 2013 14:37:58 +0300
Subject:  Meğer polis nefsi müdafaa sınırında adam öldürmüş...



Çünkü vurmadı. Mecbur kalıp havaya sıktığı kurşun çakallık etmekte kullanılan bir militanın kafasına düştü.
Polisin işi vatandaşı malını mülkünü dükkanını arabasını oradan geçen çoluk çocuğunu korumak.
Adam olan orada zaten kalabalık geçiş yolundaki halkın canını tehlikeye sokmaz. Gider kazlı çeşmede adam gibi miting yapar. söyleyeceği varsa TV ler oraya da gelir konuşurlar.
Bu çakalların ve onları tetikçi olarak kullanan baronların yaptırdığı canilerin masum bir kadını çocuğu boğazına bıçak dayayıp dediklerimi yapmazsanız bunun boynunu keserim diye tehdit etmesi ile eş anlamlıdır. Orası her gün sel gibi sıradan vatandaşların geçtiği kalabalık bir alandır. Onların arasına saklanıp onları rehin durumuna düşüren çakalların yaptığı da o katilin çocuğu rehin alması gibi halkı rehin almasıdır. Burada polise kızanlarda o çakallardan daha hayırlı olan kişiler değillerdir. Polis de bu memleketin çocuğu ve işini yapmak zorunda olan fakir çoluk çocuk sahibi vatan evlatlarından oluşmaktadır. Polisi aşağılamak sureti ile anarşistleri korumak ise cinayete yardım ve yataklıktır. 
Bizler kişisel öfkelerimizin acısını ne vatandaştan ne milletten nede devletten çıkarmaya çalışan çakallara değil. Asayişi sağlamak için köprüden düştüğü söylenen belkide atılmış olan (çünkü aynı köprüden birde çocuk atacak kadar alçak mel-unların da olduğu güruhun olduğu yerde) Polisi atanlardan kim şahitlik yapacak . Yapmak isteyende zaten korkup yapamaz. Polisine acımayan çakalına ağlayan birileride düne kadar PKK bitmesin diye yırtınanlar dan başkasının adamı olamazlar. Bereket ki o çocuk ayağıkırılsa da ölmedi de kendisi için oda düşmüştür diyemediler. Zavallı polislerin canı can değil, çocukları eşleri insan değil ama çakallara yazık oldu demek den sahiden de utanmıyor musunuz siz. Eh pes yani.
A.D.Şimşek


25 Haziran 2013 11:24 tarihinde T.C. Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net> yazdı:

Ethem Sarısülük'ü vuran polis serbest!

24.06.2013 - 17:07

Ankara Kızılay'dakı Gezi parkı eylemlerinde Ethem Sarısülük'ü başından vurarak öldüren polis memuru Ahmet Ş. tutuklanması istemiyle sevk edildiği Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından serbest bırakıldı.

'Ethem Sarısülük'ün vurulma anı'video için tıklayın


Cumhuriyet gazetesinden Alican Serbest'in haberine göre; bırakılma gerekçesi olarak eylemin meşru müdafa sınırları içinde kaldığı savunuldu.
a45UyF587661-201306241658-7





--

zaryop:jaro

Gormek icin uzun sure yalnizca gozlerimi kullandim,
ama artik aklimla gormek istiyorum.

Robindranath Tagore
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder