Savcıdan Cömert ailesine tuhaf soru: Şikâyetçi misiniz?
Aydınlık, Gezi şehidi Abdocan'ın öldürülmesinden sonra ailesinin savcıyla görüşmesinin ayrıntılarına ulaştı.
Savcı aileye 'Neden geldiniz' ve 'Şikayetçi misiniz' şeklinde sorular yöneltti
Gezi direnişi sırasında Hatay'ın Armutlu Mahallesi'nde polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden Abdullah Cömert'in ölümüyle ilgili soruşturma 4 aydır sürüyor.
Savcı Murat Üzüm'ün, ailenin her seferindeki taleplerine rağmen, olay günü orada görev yapan polislerin ifadelerini almadığı öğrenildi.
Savcılığın sadece görgü tanıklarını dinlediği bildirildi.
Soruşturmanın yavaş ilerlemesi akıllarda soru işaretleri oluşmasına neden oldu.
Görüşmeleri anlattı
Aydınlık, Cömert ailesinin savcı Murat Üzüm'le yaptığı görüşmenin ayrıntılarına ulaştı.
Cömert ailesinin Ramazan Bayramı'ndan bir kaç gün önce soruşturmayı yürüten savcı Murat Üzüm'le görüştüğü ve savcının aileye, "şikayetçi misiniz" diye sorduğu öğrenildi.
Abdocan'ın ağabeyi Zafer Cömert ile Aydınlık'ın bürosunda yaptığımız görüşmede Cömert, hem kendisinin hem de ailesinin savcı ile yaptıkları görüşmelerin ayrıntılarını paylaştı.
Kardeşinin ölümünden 3 gün sonra savcı Murat Üzüm ile görüşen Cömert, yaşanan diyaloğu şöyle anlattı:
'Neden geldin?'
"Kardeşimin soruşturmasıyla ilgili bilgi almak için adliyeye gittiğimde savcının bana ilk sorusu "Neden geldin" oldu.
Savcıya 'Benim kardeşim öldürülmüş nasıl gelmem' diye tepki verdim.
Savcı 'avukatsız gelinmeyeceğini bilmiyor musun' diye karşılık verdi.
Savcının bu hoş olmayan tumumu daha sonrasında da devam etti.
Anne ve babasının da savcı ile görüştüğünü söyleyen Zafer Cömert orada da ailesi ve savcı arasında cansıkıcı diyalogların yaşandığını söyledi.
'O hainleri ortaya çıkaracağım'
Savcı Murat Üzüm'ün anne Cömert'e, "şikayetçi misiniz" diye sorduğunu belirten Zafer Cömert, ailesinin bu soruya sinirlerek savcıya çıkıştığını, savcının bunun üzerine "o hainleri ortaya çıkartacağım" dediğini öne sürdü.
Ramazan Bayramı'ndan bir kaç gün önce gerçekleşen bu görüşmede, aile savcıya, soruşturma dosyasında yer alan ve olay günü orada görev yapan polislerin ifadesinin neden alınmadığını da sordu.
Öte yandan Abdullah Cömert'in ölümünün neden olduğuna dair inceleme yapan Adli Tıp Kurumu'nun çalışmasını tamamladığı ve bugün raporunu açıklayacağı bildirildi.
Can Özçelik
NATO'nun derdi CHP'yi gerdi
CHP Türkiye'nin Füze Savunma Sistemini Çin'den alma kararından rahatsız oldu.
Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu kararın Türkiye'nin çıkarlarına uygun olmadığını öne sürdü
CHP Milletvekili Faruk Loğoğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, Çin'den alınması kararlaştırılan Füze savunma sistemleri ve füzeleri gündeme getirdi.
Önergede, 26 Eylül tarihinde Başbakan Erdoğan başkanlığında toplanan Savunma Sanayii İcra Komitesinde alınan karara atıfta bulunularak, "Türkiye Çin'den ortak üretim yöntemiyle 4 milyar dolarlık FD-2000 füze savunma sistemi almaya karar vermiş ve iki ülke arasında bir anlaşma imzalanmıştır.
Fakat, söz konusu anlaşmanın NATO'nun hava savunma sistemiyle uyuşmadığı, Türkiye'nin NATO'daki müttefiklerinin güvenliklerini de tehlikeye atabileceği NATO yetkilileri tarafından belirtilmekte ve CPMIEC şirketine 2006 yılından beri ABD'nin yaptırım uyguladığı bilinmektedir" denildi.
'ABD rahatsız'
Karara yönelik tepkiler üzerine Hükümet yetkililerinin "verilmiş bir karar yok, görüşmeler sürüyor" yanıtının hatırlatıldığı önergede "ABD, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere hükümetleri söz konusu görüşmelerin NATO standartlarına ve ruhuna aykırı olduğunu vurgulamaktadırlar.
ABD yönetimi anlaşmaya ilişkin ciddi kaygılarını Türk Hükümeti'ne yüksek düzeyde ilettiklerini söylemiştir" görüşüne yer verildi.
Anlaşmaya ilişkin teknik kaygılara ek olarak, Türkiye'nin Batı'yla ilişkilerinin zedeleneceği ileri süren analistler bulunduğunu ifade eden Loğoğlu Başbakan Erdoğan'a şu soruları yöneltti: "Sistemleri NATO'ya uyumlu olmadığı bilinen bir şirketle görüşülmesinin gerekçesi nedir?
Satın alınan Çin füze savunma sisteminin NATO sistemlerine entegre edilemeyeceği doğru mudur?
Türkiye, Batı dünyasıyla ilişkilerini savunma anlaşmaları yoluyla gözden mi geçirmektedir?
İhalede CPMIEC firmasının tercih edilmesi siyasi bir tercihin yansıması mıdır?"
Pentegon ziyaretinin etkisi
Loğoğlu'nun soru önergesini değerlendiren uzmanlar, herkesin yönünü Asya'ya çevirdiği bir dönemde CHP'nin NATO'nun savunucusu durumuna düşmesine dikkat çektiler.
Loğoğlu'nun füzeler konusunda bu kadar ayrıntıya sahip olmasının mümkün olmadığını ifade eden uzmanlar, "Belli ki birileri devrede.
Loğoğlu ABD'de Pentegon'u da ziyaret etmişti.
Bu ziyaretin etkili olduğu anlaşılıyor" dediler.
Andımız gitti dua geldi
AKP Hükümeti'nin paketiyle "Andımız"ın kaldırıldığı gün Erzurum Polis Meslek Yüksek Okulu eğitim-öğretim dönemi İl Müftüsü Hasan Çınar'ın dualarıyla açıldı.
Sahneye çıkarak dua eden müftüye komiserler de eşlik etti.
Vali de hazır bulundu
Merkez Palandöken İlçesi'nde bulunan PMYO'nun eğitim-öğretim açılış törenine Vali Ahmet Altıparmak ile eşi Özden Altıparmak, Başsavcı Ramazan Apaçık, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Eyüp Tavlaşoğlu, Emniyet Müdürü ile PMYO öğrencileri katıldı.
7 dakika dua etti
Silah takımı ve karate gösterisinin ardından sahneye İl Müftüsü Hasan Çınar çıktı.
Müftü Çınar yaklaşık 7 dakika dua ederek yeni eğitim-öğretim yılının hayırlı olmasını diledi.
Çınar, dua ederken salondakiler de müftüye eşlik etti.
Abi kardeş milli takımı haraca bağladılar!
AKP'nin sporda kadrolaşma politikası her branşta iflasa yol açıyor.
Son olarak Taekwondo skandalla çalkalanıyor
Ankara Büyükşehir Belediyesi Kulübü Taekwondo Genel Koordinatörü Mustafa Gürsoy'un Taekwondo Federasyonu Başkanı Metin Şahin ve kardeşi Milli Takımlar Başantrenörü Ali Şahin hakkındaki iddiaları yenilir yutulur cinsten değil.
Gürsoy'un söylediklerine bakılırsa, AKP'ye yakınlıkları ile tanınan Şahin kardeşler, makamlarının gücünü kullanarak milli sporcuları ve antrenörleri tehdit etmiş, açık açık rüşvet istemiş ve kazandıkları ödüllerden pay alarak haraca bağlamış!
Antrenör Mustafa Gürsoy, bu uygulamalar yüzünden Türkiye'nin son Dünya Şampiyonası'nda 16 sıklette bir madalya bile alamadığını söyledi.
Gürsoy bu iddiasını kanıtlamak için Facebook'taki sayfasında Ali Şahin'le yaptığı telefon görüşmesinin dökümlerini yayımladı.
Geçen hafta sporcusu Yaprak Eriş, İzmir Büyükşehir Belediyesi sporcuları Remzi Başakbuğday ile Soner Pınarcık ve İstanbul Büyükşehir sporcusu İsmail Akkuş ile birlikte TSYD Ankara Şubesi'nde basın toplantısı düzenleyen Gürsoy, "Federasyon Başkanı Metin Şahin ile kardeşi Ali Şahin'in sporcularımızın alacağı ve aldığı ödüllerden rüşvet talep etmelerini belgelemiş bulunmaktayım" dedi.
Sporcuların normal şartlarda milli takımlara seçmelerle alındığını ifade eden Gürsoy, "Bu federasyon ise sporculardan rüşvet talep ediyor.
Para vermeye yanaşmayanların hakkı yeniyor.
Ali Şahin, Akdeniz Oyunları öncesinde sporcum Yaprak Eriş için benden para istediğinde Metin Şahin'e gittim ama bana 'Bu pasta tek başına yenmez.
Ali benim kardeşim bence sen onunla anlaş' diyerek beni geri gönderdi.
Ali Şahin'e geri gittiğimde, Yaprak'ın daha önceki Avrupa şampiyonluğu nedeniyle Melih Gökçek'in verdiği dairenin parasından 50 bin lira istedi.
Ben de bunları belgelemek için kendi salonumu satarak, Ali Şahin'e 35 bin lira verdim.
Tüm bu söylediklerimin ses kayıtları mevcuttur" diye konuştu.
'Fazla zıplama ipini çekerim'
Rüşvetle milli takıma giren sporcusunun Avrupa şampiyonu olduğunu söyleyen Gürsoy, şöyle devam etti: "Bunları açıklayacağımı söylediğim günden beri tehdit alıyorum.
Daha önce Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Spor Genel Müdürlüğü'ne gittim ancak sonuç alamadım.
Bunu öğrenen Metin Şahin bana 'Bakan'a da gitsen, Genel Müdür'e de gitsen faydası olmaz.
Fazla zıplama, ipini çekerim, git Ali ile anlaş' dedi.
Telefon kayıtlarım dinlensin.
Şahin'e yakın sporcular arayıp hayatımın tehlikede olduğunu söylüyorlar.
Bu düzen artık böyle gitmemeli.
Kimin ne hakkı var emeklerimizi sömürüp, sporcularımızı spordan soğutmaya?"
'Düdük bende, seni bitiririm!'
2009 yılından beri milli olduğunu dile getiren Yaprak Eriş, milli takım kampındayken Federasyon Başkanı Metin Şahin'in kendisinden para istediğini vurgulayarak, "Yurt dışına gidebilmem için para vermem gerektiğini söyledi.
'Parayı bana getirme, bu konuları Ali Hocanla konuş' dedi.
Ali Hoca da 'Düdük bende, vermezsen bitiririm seni' diye konuştu.
Önce anneme anlattım.
Annem de 'Hocana anlat.
Biz seni milli takım için gönderiyoruz, senden nasıl para isterler' diyerek taekwondoyu bırakmamı istedi.
Hocama anlattım.
Hocam da bunları belgelemek için parayı verdi.
Ali Hocayı her gördüğümde yine para isteyecek diye kaçar oldum" ifadelerini kullandı.
'Sen benim emaneti naptın!'
İşte Mustafa Gürsoy'un Teftiş Kurulu'na verdiği ve kişisel sayfasından yayınladığı rüşvet skandalının ses kayıtları:
MUSTAFA GÜRSOY: Hocam hoş geldin.
ALİ ŞAHİN (Milli Takımlar Başantrenörü): Hoş bulduk madem öyle gel böyle bakalım.
M.G.: Nasıl gidiyor hocam icraat var mı?
A.Ş.: İcraat işte Akdeniz Oyunları, Karadeniz Oyunları...
M.G.: Akdeniz Oyunlarına 1000 cumhuriyet altını mı vereceklermiş hocam?
A.Ş.: Yok napannn yavvvvv ne gerek var.
A...k...duklarım ne varsa sporcuya veriyorlar.
B.k.var sanki.
Neyse sen benim emaneti naptın?
M.G.: Getirdim hocam şöyle bi sıkıntı var; 14.000 TL var, nakit ayarlayamadım, altın bozdurmadım kredi çektim.
14.000 TL al kalanı hemen ayarlayacam.
A.Ş.: Ne kadar kalıyor geriye şunları hemen ayarla...
M.G.: Hocam 10.000 TL ümitler seçmesi için verdim daireden.
34.000 TL kalıyo.
A.Ş.: Sen ona 35.000 TL de bakıyım...
M.G.: Peki hocam canın sağolsun...
A.Ş.: Kalanını çabuk ayarla bak benim işlerim var bak çabuk.
M.G.: Hocam vallahi bak senin için kredi çektim.
A.Ş.: Akdenize kadar ayarla bak işlerim var herkesi yazdım, senin kızı da yazacam.
Mustafa Gürsoy'un Kamp Müdürü Metin Açıkalın'la yaptığı pazarlığa ilişkin yayınladığı ses kayıtları ise şöyle:
Mustafa Gürsoy: Abi ne diyon?
Metin Açıkalın: Sen ne diyon?
M.G.: Abi ben tamam diyorum ama seçmeye 10.000 TL verdim ama akdenize 35.000 TL istiyo, aldığı daireden 50.000 TL istiyor, tekrar 35.000 TL istiyor.
Bu ne abi, akdenizden 2.ci olsa alacağı 25.000 TL, Ali Hoca istiyo 35.000 TL.
Olur mu abi...
M.A.: Olmaz canım o öyle değildir.
M.G.: Vallahi öyle abi ara sor Ali Hocaya...
M.A.: Ben konuşurum da sen daireyi ne zaman satacaksın?
M.G.: Abi hemen satacaz acelesi mi var?
M.A.: Daireden biraz önden versen yarısını felan öyle desin vereyim...
2.Ses kaydı:
Mustafa Gürsoy: Hocam şu emaneti veriyim.
Metin Açıkalın: (Parayı alıp sayıyor) Ali Hocanın haberi var mı?
M.G.: Evet aşağıda parayı sana vermemi söyledi.
'Ergenekon Savcısı'ndaki seks kasetleri'
'Zekeriya Öz, 2008 yılında bana ve yardımcım Mehmet Çelik'e üst düzey bir komutanın oğlunun bir kadınla cinsel içerikli görüntülerini izlettirdi.
Kasetler nedeniyle tertiplere ses çıkarılmadı!'
Hava Kuvvetleri içinde Fethullahçı hücreyi deşifre ettikten sonra, Ergenekon operasyonunu düzenleyen tertip merkezine karşı iddianame hazırlarken, kendisi de tertiple tutuklanan emekli Hava Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'le ilgili önemli bir bilgiyi açıkladı.
Üçok, İşçi Partisi'nin Hava Kuvvetleri içinde örgütlendiği iddiasını içeren düzmece MİT belgesi üzerine başlattığı soruşturmada, belgenin bir teriple hazırlandığı sonucuna ulaşmıştı.
Soruşturma sürerken, Ergenekon teribinin bak aktörü Savcı Zekeriya Öz, düzmece MİT belgesinde adı geçen Albay Cengiz Köylü'yü tutuklatmıştı.
Bu gelişme üzerine Hakim Albay Üçok, yardımcısı Mehmet Çelik'le Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e gitti.
Üçok, ODATV'de yayımlanan yazısında bundan sonrasını şöyle anlatıyor:
'Zekeriya Öz, gizli çekilmiş görüntüleri izletti'
"Karargâh Evleri Soruşturması sırasında, bu soruşturmayı birlikte yürüttüğümüz ünlü savcı (!) Zekeriya Öz bana ve yardımcım Mehmet Çelik'e 2008 yılında çok üst düzey bir komutanın oğlunun bir kadınla cinsel ilişkiye girdiği görüntülerin yer aldığı video seyrettirmişti.
Bu görüntülerden başka benim ve yardımcımın da şahsen tanıştığı bir çok adli ve idari yargıda görevli hâkim ve savcıların kadınlarla cinsel ilişkilerini gösteren gizli çekilmiş videolar göstermişti"
Hava Kuvvetleri içinde yuvalanan Fethullahçı hücreyi ortaya çıkaran Üçok, Tayyip Erdoğan ve Yaşar Büyükanıt'ın 4 Mayıs 2007'de Dolmabahçe'de yaptığı görüşmeyi hatırlattığı yazısında, konuyla ilgili wikileaks belgelerinde yayımlanan ABD kriptolarından da örnekler vererek bu tür kasetlerin sonucunda tertiplere ses çıkarılmadığını vurguluyor:
"Bu planı uygulamak için mutlaka ve mutlaka Genelkurmay Başkanı'nın oluru gereklidir.
Çünkü Genelkurmay Başkanı izin vermediği sürece TSK'dan bırakın bir generali içeri almayı bir kediyi bile alamazsınız.
Bu nedenle Genelkurmay Başkanı'nın bir şekilde ikna edilmesi şarttır.
Dolmabahçe ve tertipler
Bu nedenle muhtemelen Başbakan, Genelkurmay Başkanıyla ilgili, ABD ve Emniyet tarafından kendisine verilen belgeleri alarak Büyükanıt ile Dolmabahçe'de masaya oturur.
Önce planı anlatır.
Kabul etmesini ister.
Büyükanıt kabul etmeyince belgeleri masaya sürer.
Büyükanıt tercihini kendinden yana kullanır ve operasyon kararı alınır"
Emniyet'in ABD brifingi
24 Kasım 2008 tarihli ABD kriptosunda yer alan, Emniyet'in, 21 Kasım 2008 tarihinde ABD Büyükelçiliği'nde, FBI yetkililerinin de katıldığı bir toplantıda Ergenekon soruşturmasıyla ilgili brifingini hatırlatan Üçok, "Bu bilgilendirme sırasında, CHP Lideri Deniz Baykal ve Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın kızının cinsel ilişkileriyle ilgili fotoğraf ve belgeler bulunduğunun konuşulduğu yazmaktadır" diye ekliyor.
Üçok, Karargâh Evleri soruşturması devam ederken, Cengiz Köylü'nün tutuklanması üzerine yaptıkları görüşmede Zekeriya Öz'ün kendisine ve yardımcısına söylediği şu sözleri de anlaşmanın bir başka kanıtı olarak gösteriyor:
"Bu tutuklamayı gerektirecek yeni bir delil bulduğunu sandık.
Ancak bize 'yeni hiçbir delil' olmadığını söyleyip 'soruşturma başlayalı neredeyse iki yıl oluyor artık tutuklayalım dedik' deyince 'Böyle saçmalık mı olur koskoca kurmay albayı hiçbir delil olmadan nasıl tutuklarsın?' diye itiraz ettik.
Zekeriya Öz bizlere 'Tutuklarım arkadaş.
"Tutuklanacak asker sayısı artmaya, rütbeler yükselmeye başlayınca Genelkurmay Başsavcısı Saim albayın yanına gittim.
Durumu anlattım.
Saim albay bu konuda kendisinin karar veremeyeceğini ancak Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu mu Çubuksuz mu diye bir general varmış ona sormam lazım' dedi.
Sonra gidip konuşup geldi ve bana muvazzaf generaller hariç istediğimi tutuklayabileceğimi söyledi.
İşte anlaşma bu"
Pakete isyan! Birinci Meclis'te Ant içtiler
Türkiye Kamu-Sen, AKP'nin açıkladığı demokratikleşme paketini yurt genelinde protesto etti.
Başta Ankara, İstanbul, İzmir Adana, Erzurum olmak üzere birçok ilde eylemler düzenledi
Ankara'daki eylemin merkezi Birinci Meclis önüydü.
Meclis önünde yapılan eylemde Andımız okunarak paket protesto edildi.
Burda basın açıklması yapan Türk Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, demokrasi ve özgürlükle uzaktan yakından ilgisi olmayan, 76 milyon vatandaşın ortak ihtiyaçlarını karşılamak yerine terör örgütünün taleplerini hayata geçirmeyi amaçlayan şüpheli bir paketle karşı karşıya olduklarını söyledi.
Koncuk, demokratikleşme paketiyle, ana dilde eğitim talebinin özel okullarda hayat bulduğunu, bölücülerin çok dilli toplum hayalinin hükümet eliyle gerçekleştirildiğini belirtti.
Meclis önünde yapılan eyleme katılan çok sayıda vatandaş, "Açılım dediniz bölücüye verdiniz", "Tayyip istifa", "Ne mutlu Türküm diyene" sloganlarını attılar.
'Türk Milletini kimse silemeyecektir'
Türkiye Kamu-Sen, Demokratikleşme Paketi'ni protesto etmek için İstanbul Valiliği önünde bir basın açıklaması yaptı"Vatanımızdan Türk mührünü kimse silemeyecektir" başlıklı açıklamayı Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Hanefi Bostan okudu.
Hanefi Bostan paketin içeriğine ilişkin olarak, "Bu paketle, 30 yıl boyunca ülkemizi bir kan gölüne çeviren eli kanlı bebek katillerinin ana dilde eğitim talebi, özel okullarda hayat bulmakta, bölücülerin çok dilli toplum hayali, Hükümet eliyle gerçekleştirilmektedir.
Başbakan, Siyasi Partiler Kanunu'ndaki, siyasi partilere üye olmayı yasaklayan bütün maddelerin kaldırılacağını beyan etmiştir.
Bu yasağın kalkması, siyasi partilere eş başkanlık sisteminin getirilmesi ile birlikte değerlendirildiğinde bebek katilinin, bir partiye başkan olarak siyasete atılmasının önünü açacak bir uygulama olacaktır" ifadelerini kullandu.
TGB'den AKP'nin 'Paketi'ne yurt çapında tepki
Türkiye Gençlik Birliği Genel Merkezi Demokratikleşme Paketi'ne tepki gösterdi.
TGB üyeleri de yurt çapında yaptığı eylemlerde pakete ilişkin eleştirilerini dile getirdi
TGB Genel Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada paketten beklenildiği gibi tarikatlara, cemaatlere özgürlük çıktığını belirterek,
"Fiilen yıkılan Atatürk Cumhuriyeti'nin kalan değerlerine tahammülsüzlük ve halk düşmanlığı çıkmıştır.
Tayyip Erdoğan şeker verip halkı kandırabileceğini zannetmeye devam etsin, halkın tüm işbirlikçileri paketleyeceği günler yaklaşıyor.
Haziran ve Temmuz direnişini yaratan halk, üniversiteleri AKP'ye dar eden gençlik, karanlığa boğmaya karşı aydınlık meşaleleri taşıyan liseliler, Yatağan'ın, ÇATES'in, Kazova'nın, THY'nin emekçileri hazırlıyorlar bu paketi" denildi.
29 Ekim çağrısı
Demokratik kitle örgütlerine, siyasi partilere ve forumlara çağrı yapan TGB şunları kaydetti: "Demokratikleşme Paketi, Cumhuriyet Devrimi kanunlarını, ülkemizin birliği ve kardeşliğini dinamitlemeye kalkıyor.
AKP, başarılı olamayacağı ve yenileceği bir sefere kalkıyor.
Yenilgisi kesindir.
Ama bu yenilgi kendiliğinden olmayacak.
AKP'nin Cumhuriyet düşmanı zorbalık rejiminin bu yeni dalgasına karşı, bütün halkımızı mücadeleye çağırıyoruz.
Ekim ayı boyunca, Türkiye'nin dört bir yanında, AKP'nin yalan maskesini indirecek ve halkımızı aydınlatacak toplantılar örgütleyelim.
Mücadele planımızı çıkaralım.
2013'ün 29 Ekimini, Cumhuriyetin, cumhurunun; halkın ayağa kalkışının günü yapalım"
Trabzon'dan pakete tepki
Trabzon TGB üyeleri de Meydan Pakı'ndaki Atatürk Anıtı önünde toplanarak bir basın açıklaması yaptı"Paketten bölünme çıktı" yazılı pankart taşıyan TGB'lileri çevredeki vatandaşlar da ilgiyle izledi.
Açıklamayı yapan TGB Trabzon İl Başkanı Atalay Karaüç, "Cumhuriyet'le hesaplaşıyorlar, bu paket Şeyh Tayyip'in Cumhuriyet'e savaş ilanıdır.
Bu paket 1925'teki Şeyh Sait'in paketidir.
Ama millet Şeyh Sait'i nasıl tepelediyse Tayyip Erdoğanların sonu aynı olacaktır" dedi.
'AKP'yi çıktığı pakete sokacağız'
TGB Bursa İl Başkanlığı'nın çağrısı ile toplanan İşçi Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Memleket Sevdalıları Derneği, Öncü Gençlik ve Öncü Kadın üyeleri Şehreküstü Meydanı'nda Demokratikleşme Paketi'ni protesto etti.
TGB Bursa İl Başkanı Mustafa Kaloğlu yaptığı açıklamada, "AKP bölücülüğe devam ediyor.
PKK ile birlikte paket üstüne paket servis ediyor.
Türk Milleti'ni ayaklar altına almaya kalkıyor" dedi.
Açıklamanın ardından TGB üyeleri, üzerinde AKP, BDP, ABD bayrakları bulunan kutuyu açarak içinden Haziran Direnişi'nin sembolü olan baret ve gaz maskesi çıkardılar.
Edirne'de açılım paketlendi
Edirne'de İşçi Partisi, CHP ve TGB'nin düzenlediği yürüyüş, Zübeyde Hanım Parkı'ndan başladı.
Eyleme katılan vatandaşlar yaklaşık 5 kilometrelik bir yürüyüşün ardından Atatürk Anıtı'na ulaştı.
Yürüyüş boyunca "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Ne Mutlu Türk'üm Diyene", "Direniş şehitleri ölümsüzdür" sloganları atıldı.
Yürüyüşe çevredeki vatandaşlar da alkışlayarak destek verdi.
Olcay Kabaktepe - Soner Bahadır
Önkibar'dan bomba iddia!
'CNN, Gül'ün İngilizce konuşmasını İngilizceye çevirdi!'
Aydınlık Gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar, bugünkü yazısında 'CNN International'ın, Gül'ün İngilizce konuşmasını İngilizceye çevirdi!
'ğini yazdı.
Önkibar bir okurundan aldığı maili bugünkü köşesine taşıdı.
Okurunun gönderdiği mailde şunlar yazıyordu; "29 Eylül Pazar CNN International'da yayınlanan programa katılan Abdullah Gül'ün konuşması sırasında konuşma İngilizce'ye çevrildi.
Konuyu gündeme getiren Sebahattin Önkibar, bir okurundan ""29 Eylül Pazar akşamı 23.15 sularında CNN International'ı izlerken Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile bir hafta önce yapılan mülakatın tekrarına tesadüf ettim.
Üzülerek gördüm ki Sayın Gül'ün banttan yayınlanan konuşması altyazı ile İngilizceden İngilizceye çevrildi ki canlı yayın esnasında böyle bir şey olmamıştı"
Aydınlık olarak bu iddianın peşine düştük ve CNN International'ın sitesinde söz konusu programı bulduk.
İşte Sabahattin Önkibar'ın o yazısı ve Abdullah Gül'ün İngilizce'ye çevrilen o konuşması:
İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.Dr.Recep Seymen'in gönderdiği e-mailde ve akabinde yaptığımız telefon görüşmesinde anlattıkları şunlar:
"29 Eylül Pazar akşamı 23.15 sularında CNN International'ı izlerken Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile bir hafta önce yapılan mülakatın tekrarına tesadüf ettim.
Üzülerek gördüm ki Sayın Gül'ün banttan yayınlanan konuşması altyazı ile İngilizceden İngilizceye çevrildi ki canlı yayın esnasında böyle bir şey olmamıştı.
İlginçtir; Gül'den hemen sonra Kenya'daki bombalama olayı ile ilgili konuşan Afrikalı bir lider için böyle bir şey yapmadılar, yani onun İngilizcesini İngilizceye çevirmediler"
Tam bu noktada soralım:
Türk kamuoyuna şakır şakır İngilizce konuşuyor görüntüsünü vermek için böyle bir şeyle yüz yüze gelmek hem Abdullah Gül hem de Türkiye adına incitici değil midir?
Suriye gibi teknik bir konuda iyi bilmediğiniz ve anlaşılmayan İngilizce ile meram anlatılamayacağını Gül bilmiyor mu?
Erbakan'ın askeri Başdanışmanı, 28 Şubat'ı anlattı
28 Şubat davası sanıklarından dönemin İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı ve Başbakan Askeri Başdanışmanı Kenan Deniz, o dönemde hükümet ve asker arasındaki ilişkiler için, "Çok uyumlu ilişkiler yürütüldü" dedi.
Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın da arasında bulunduğu bazı müştekilerin avukatı Yılmaz Bölükbaşı, sorular yöneltti.
'Örnek düzeydeydi'
Av.Bölükbaşı, "Başbakanın askeri başdanışmanı olarak askeri konularda, özellikle hükümet asker ilişkilerinin yürütülmesinde mutlaka bir rolünüz oldu.
Bu dönemde hükümetle asker arasındaki ilişkilerin uyumlu olduğunu düşünüyor musunuz?" diye sordu.
Kenan Deniz, "Evet, kesinlikle çok uyumlu, çok ahenkli, örnek düzeyde bir ilişki olduğunu ifade edebilirim" cevabını verdi.
BÇG'nin faaliyetleri
Kenan Deniz'in ardından söz alan avukatı Mustafa Bir, iddianameye ilişkin eleştirilerde bulundu.
Bir, iddianamenin hukuken yok hükmünde olduğunu belirterek, "İsnat edilen suçun eylemleri ortaya konmamıştır.
BÇG'nin hangi faaliyetinde cebir ve şiddet uygulanmıştır?
BÇG ve hükümet değişikliğinin ilgisi yok" ifadelerini kullandı.
Demirel de BÇG üyesi mi?
Emekli Korgeneral Yıldırım Türker de savunmasını tamamladı.
Türker, "Bizler de sizler kadar olmasa da suç ve suçluyu biliriz.
Ancak suçlu olmayı hiç bilmedik.
Demirel hükümeti kurma görevini Tansu Çiller'e verseydi bu dava açılır mıydı?
BÇG bu iftiranın neresinde?
Süleyman Demirel'de mi BÇG üyesi?
Bizim anladığımız BÇG ile Savcılığın anladığı BÇG birbirinden farklı.
BÇG'nin gizli oluşum olduğunu söylemek komik.
Bir toplantıya katılmak suçsa yargılamaya gerek yok.
Hemen kararınızı verebilirsiniz" dedi.
Olcay Kabaktepe
Genelkurmay, sahte belgeye 'gizli' demi
İzmir'de görülen 'casusluk' davasında kullanılan tahrif edilmiş dokümanın, İstanbul davasında da kullanıldığı ortaya çıktı.
Doküman için Genelkurmay 'gizli belge' demişti ve askerler ceza almıştı
316 askerin yargılandığı İzmir Casusluk davasında, Askeri Hakim Yüzbaşı Ufuk Kök'ü tutuklatan sahte doküman, İstanbul'dan da çıktı.
Tahrif edildiği anlaşılan belge için Genelkurmay Başkanlığı ve İstanbul'daki mahkeme de ilginç kararlara imza attı.
'Gizli belge' havası
Sahtecilik, Denizaltı Filosu Komutanlığı'nın 17 Haziran 2013 tarihli yazısıyla ortaya çıktı.
Belgenin komutanlık arşivindeki asıl nüshasında "bilgilerin gizli olmadığı, açık kaynaklardan derlendiği" belirtiliyordu"Casusluk" iddianamelerinde yer verilen kopyada ise bu bilgi notu çıkarılarak "gizli belge" havası yaratıldı.
TSK'nın tutumu
"DSH Semineri 2008 Konu No 3 Takdim Metni" isimli doysa, birinci "Askeri Casusluk ve Fuhuş" davasında yargılanan subayların örgüte sızdırdığı iddia edilen belgeler arasında yer aldı.
Albay Mehmet Aygün, seminer belgesini sızdırdığı iddiasıyla 2 yıl 5 ay 5 gün hapis cezasına çarptırıldı.
İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesi, sahte belge için gizlilik kararı alarak yargılama sürecesince içeriğinin öğrenilmesini engelledi.
Genelkurmay Başkanlığı'nın, mahkemeye gönderdiği yazıda da sahte belge için "gizli askeri bilgiler" içeriyor denildi.
Genelkurmay Başkanlığı'nın, özel görevli mahkemeye gönderdiği değerlendirmesinde, dokümanı aslı ile karşılaştırmadan "gizlidir" raporu vermesi dikkat çekti.
15 ay tutukluluk
Aydınlık, dünkü haberinde, dokümanın, İzmir'de görülen Askeri Casusluk davasında da kullanıldığını yazmıştı.
Yüzbaşı Ufuk Kök bu belgeyi örgüte sızdırmak iddiasıyla tutuklanarak 15 ay cezaevinde kaldı.
Özer Sürmeli
F Tipi toplantıya Alevi isyanı
Mersin Kültürlerarası Diyalog ve Hoşgörü Merkezi Derneği (MEKADİM) Alevi Kültür Derneği Mersin şube yöneticileriyle, cemevinde bir yemek düzenledi.
Yemekten sonra da ortak bir toplantı yapıldı.
Alevi Kültür Derneği'nin bu yemek için üyelerine bilgi mesajı göndermemesi dikkat çekti.
Toplantıya katılan üye sayısı oldukça azdı.
Görüştüğümüz Alevi önderleri etkinliğe ateş püskürdü.
AKP'li vekiller katıldı
Toplantıda MEKADİM Başkanı Sabahattin Batmaz, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Genel Başkan Yardımcısı İlahiyatçı Yazar Cemal Uşak, Latin Katolik Kilisesi rahibi Pavel Şzymala ve Alevi Dedesi Hasan Kılavuz konuşma yaptı.
AKP Mersin milletvekilleri Nebi Bozkurt ve Ahmet Tevfik Uzun ile CHP Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve Yenişehir Kaymakamı Mustafa Özarslan da toplantıya katıldı.
'Yönetim hata yaptı'
Alevi Kültür Derneği Kurucu Başkanı Av.
Necdet Yıldırım, "Fethullah Gülen'in, Aleviler hakkında söyledikleri ortada iken cami-cemevi projesini samimi bulmak mümkün değil.
MEKADİM de Gülen'le bağlantılı bir dernek.
Yemeklerini bile kendileri getirmişler.
Çünkü onların inancına göre Alevilerin kestiği yenmez.
Yönetim hata yapmıştır" diye konuştu.
'Laiklik karşıtı ABD oyunu'
Alevi Kültür Deneği Toroslar Şube Başkanı Hüseyin Değerli de, "Tam da Cami-Cemevi Projesine karşı miting hazırlığı içindeyken yapılan bu toplantı düşündürücüdür.
Laikliği ortadan kaldırmaya yönelik bu çabaların ABD oyunu olduğu görüşündeyim" dedi.
'Açıklamaktan kaçınıyor'
Mersin Sivrialan Oluşumu Başkanı Atilla Altıner, şunları söyledi: "Her etkinliğe çağrılan dernek başkanları bu toplantıya davet edilmedi.
Acaba bir pazarlık mı yapılıyor?
Bir gün önce cami-cemevi projesine karşı karar alan yönetim, bu toplantı ile ortaya çıkan çelişkiyi bizlere açıklamaktan kaçınıyor"
Yusuf Çelik
ABD, Türkiye'nin Pakistan'a helikopter satmasını engelleyecek
Türkiye ile ABD, hava savunma sistemi ihalesinin Çin şirketine verilmesinin arkasından, Türkiye'nin Pakistan'a helikopter satması konusunda da karşı karşıya geldi.
Amerikan savunma dergisi Defence News'in haberine göre, Türkiye Pakistan'a, İtalyan A129 Magusta lisansıyla ürettiği T129 taarruz helikopterleri satmak istedi.
Türk önerisi, Pakistan'ın eskimiş olan AH-IF Modernized Cobra yerine T129'un Pakistan'da üretilmesini kapsıyor.
T129'da Amerikan üretimi LHTEC CTS800-4N motorunun kullanılıyor.
Türkiye'nin diğer ülkelere bu helikopterleri satabilmesi için, ABD'den izin alması gerekiyor.
Avustralya'nın Türkiye'deki askeri ataşesi Brian Klafli'nin belirttiğine göre, "Beyaz Saray büyük bir ihtimalle helikopter ünitelerinin yeniden ihraç edilmesine izin vermeyecek"
ABD'nin izin vermemesinin en önemli nedeni, Pakistan'a kendi AH-IZ Viper taarruz helikopterlerini satmak istemesi.
a45UyF587661-201307301451-10
In medio stat virtus
Erdem ortada durur, uclarda degildir. (Yedi Bilge Tapinaginin kapisinda yazili asiriya kacmamayi ogutleyen soz)
Latin Atasozu
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder