Değerli dostlar, Herkes şunu çok iyi bilmeli, 1800'lerden bu yana bu topraklarda ve genelde dünya üzerinde, ne olmuşsa ve bugünlerde gündelik siyasette neler yaşanıyorsa olanların en tepesinde bulunanlar küresel elitlerdir. İngiltere, Amerika gibi küresel ölçekte güç kullanan ulus devletlerin karar vericileri bu oligark hanedanlardır. Özellikle, İngiliz hanedanı başta olmak üzere, Avrupa hanedanları Avrupalı oligarklarla evlilikler yoluyla akraba olmuştur. Ülkemizdeki yerel güç odakları, İngiltere'yle yaşanan balayı dönemlerinde Rotschilds ve onun bağlaşıklarıyla, Amerikayla flört ettiğimiz dönemlerindeyse Rochefeller ve onun bağlaşıklarıyla bağlantılı olmuştur. Küresel oligarklar dünyanın her yerinde milliyetçiler ve komünistlere hasım olmuştur. Küresel oligarklar yine her zaman sultanlar, emirler, prensler, krallar, diktatörler yani monarklar ve oligarklarla ittifak etmişlerdir. Bütün dünyada mürteciler küresel oligarkların en büyük yardımcısıdır.
Ab ordo chaos, yani yıkımdan düzene ilkesini hepiniz bilirsiniz. Mürteciler mevcut statükonun yıkılmasında, yıkılamıyorsa da destabilizasyonunda, işbirliği yapma mecburiyeti nedeniyle de küresel oligarkların ülke işlerine müdahil olma imkanı kazanmasında işe yararlar. Eğer bir ülkede mürteciler mevcut statükoyu yıkmışlar ve iktidara gelmişlerse bu o ülkede genellikle demokrasinin sonu, monarşinin başlangıcı olmuştur. Sömürgecileri her zaman meclislere, meclislerin yetkilerine karşı çıkmışlardır. Küresel oligarklarda en çok bulunan şey paradır. | Demokratik standartları daha yüksek olan ülkelerde paranın siyaseti satın alamasını engellemeye ve denetlemeye yönelik tedbirler vardır.
İşte bu nedenle batılı ülkelerde, özellikle de İskandinav tipi demokrasilerde yolsuzluk ya da suistimal yapan politikacı kolayca belirlenir. İyi işleyen demokrasilerde en güçlü kurumlar meclislerdir. Dışarıdan atanan prensler yoktur. Bu şekilde namussuz bir politikacı bir büyük metropolün il teşkilatından, büyük şehir belediye başkanlığına, oradan da parti liderliğine ve en sonunda başbakanlığa kadar asla ulaşamaz. Küresel oligarklar aynı zamanda hedef aldıkları ülkelerin sağlam, gelenekleri olan, stabil anayasal kurumlarının olmasını arzu etmezler. İyi işleyen demokrasilerde en önemli konu halkın demokrasi kültürü, bilgi ve beceri seviyesidir. Küresel oligarklar fukaralaşmış, köşeye sıkışmış kitleler arzu ederler. Küresel oligarklar eğitimsiz, cahil, ilkel, dogmatik kitleler arzu ederler. Hangi din olursa olsun, kitleleri düşünmekten alı koyma, dini liderlere biat etme yönüyle küresel oligarkların her zaman çok işine yaramıştır. Saygılar. |
Bülent ESİNOĞLU : Davos'un mali elitleri!
Dünyayı yöneten zenginler ve onların temsilcilerinin, her yıl Davos'ta toplandıklarını biliyorsunuz.
Aldıkları kararları uygulayacak, hükümet ve devlet başkanlarını da, davetleri gelenektendir.
Dünya ekonomisinin 2008 yılından beri, baş aşağı gittiğini, Davos zenginleri de biliyor.
Eğer dünya bir ekonomik felakete doru gidiyorsa, gerçek sorumlularının bunlar olduğu kesindir.
Başta medya olmak üzere, ellerindeki araçlarla, dünya insanının nasıl düşünmesi gerektiğini belirleyen imal edenler onlar…
Bir başka deyişle, dünyayı yönetenler onlar…
Ama ne gariptir ki; dünyanın geldiği bu durumdan, şikâyet edenler onlar…
Diyorlar ki, gelir dağılımı çok bozuk, işsizlik dayanılmaz boyutlara geldi, küresel risk arttı…
Özetle, küresel mafya, kendi yapıp ettiklerini, sanki gaipten birileri geldi, onlar yaptı gibi anlatıyorlar.
Emperyalistler, olan biteni emperyal düzen yapıp etti diyemediklerinden, "hayali bir suçlu" tayin ederek, onun üzerinden bir şeyler söylüyorlar.
Kesin olan bir şey varsa, o da, gelinen bu felaket durumunu çözecek bir çözümlerinin olmadığıdır.
Çünkü gerçek çözüm; bu küresel mafyanın, bu sülüklerin dünya üzerindeki tasallutlarının kaldırılmasından geçiyor.
Peki, dünya insanı bu işe nereden başlayabilir?
Emperyalizme emperyalizm diyerek.
Sol kesimin dışında hiç kimse, emperyalizme emperyalizm diyemez.
Sanki büyülü bir durum vardır.
Bazı bilimsel sözcükleri, Davos'takilerin söyleyemediği gibi, söyleyemezler.
Baktığınız zaman, sosyal demokratlar da, emperyalizm sözcüğünü kullanmaktan korkarlar.
Siz, Kılıçdaroğlu veya Bahçeli'den emperyalist sözcüğünü duydunuz mu?
Hadi diyelim, sosyal demokrasi kapitalizmin bir parçasıdır.
Milliyetçilik öyle mi?
Milliyetçiliğin özü; emperyalizme karşı olmaktan geçer.
Hatta ulusal kimliğin oluşması; ötekine yani emperyalizme karşı olmakla mümkündür.
Davos'takilerin, emperyalizm demeyip, gelinen felaketi başkalarının üzerine atması, onlar bakımından anlaşılacak bir şeydir.
Sanki Irak'ı, Libya'yı, Afganistan'ı Yugoslavya'yı biz işgal ettik!
Sanki Suriye'de, bu kadar insanın katledilmesini, dünya halkları yapmış da…
Biz bunlara emperyalistler diyorduk. Hala da öyle…
Ancak bu sözcük artık yetersiz kalıyor.
Mali elitifadesi de, finans terörünü gizlemek ve emperyalizmi kibarlaştırmak için kullanılıyor.
Onlar beğense de, beğenmese de, küresel mafya ifadesi daha çok yakışıyor.
27.1.2014, bulentesinoglu@gmail.com
a45UyF587661-201307301451-10
Contraria contraiis curantur.
* * *
Zitlar zitlara iyi gelir.
Latin Atasozu
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder