24 Ocak 2014 Cuma

10-Deniz Hakan: ABD gizli belgelerinde kumpasın hikayesi

Din, iman, yalan, dolan, kin, intikam, işbirliği ve ihanet.
Adalet ve Kalkınma Partisi ve Fitnebaz Cemaat'in özeti budur.

Oraj POYRAZ


Deniz Hakan: ABD gizli belgelerinde kumpasın hikayesi

Tekellerin, ordunun yönetim kademesinin ve Amerika'nın istediği hükümetti; seferber oldular ve getirdiler.

Seçim barajı yetmedi, Baykal el verdi, kanunlar değiştirildi, Erdoğan'ı başına oturttular ve Türkiye'yi, bir Erdoğan'la bir tarikata teslim ettiler.

Şimdi büyük sermayenin bir kanadı ile Amerika, wikileaks belgelerinde geçen sözlerle "hiçbir zaman gerçekçi bir dünya görüşü olmayan" Erdoğan'ın her konuda ileri gittiği kanısında.

Cemaat, AKP'nin kirli çamaşırlarını kaset kaset ortaya dökerken Amerika da Erdoğan ile cemaatin "özel yetkili rejimi" üzerine kendi kayıtlarını paylaşmaktan geri kalmıyor.

Amerika'nın en önde gelen iki dergisinden Foreign Policy, yalnızca AKP'nin değil, onunla birlikte iş gören cemaatin de "iktidarlarını" nasıl yargı oyunlarına borçlu olduklarını anlatıyor; "Ergenekon avukatlığından" cemaat ve AKP danışmanlığına geçmeyi uygun gören Deniz Baykal'a da okumasını tavsiye ediyoruz.

AMERİKA'NIN KORKUSU

Amerika, uzun süredir, Erdoğan'a ileri gittiği mesajları veriyordu.

Suriye, İslamlaşma ve artık gizlemeye bile yeltenmediği faşizm konu başlıklarındandı.

Son iki yıl içinde iki büyük ve önemli rapor yayınladılar.

Birincisinde, Obama'ya Türkiye ile ilişkilerde, her düzeyde, şimdiye dek görülmemiş bir yakın çalışma öneriyorlardı.

Geçtiğimiz yılın Haziran ayında raporun ayrıntılarını paylaşırken, oturtulabildiği takdirde, böyle bir ilişkiyle amaçlamanın, Erdoğan'ı "gözden çıkarılabilir" konuma getirebilmek olduğunu not ediyorduk.
İkinci rapor, yakın tarihli ve çok daha sertti.

Sertliği, Erdoğan'ın kendi davası haline getirdiği için vites değiştiremediği Suriye politikasından da çok, Amerika'nın Ortadoğu'daki büyük yenilgisi, Mısır'da "ılımlı İslam" projesinin çöküşü ile görkemli Gezi eylemleri ile Anıtkabir "çıkarmasının" saldığı büyük korkudan geliyordu.

LEAKS POLİCY

Ecele faydası olmayan korku, Obama yönetimine yakınlığıyla bilinen Foreign Policy dergisinin, AKP ve ayrıca cemaatle ilgili wikileaks belgelerini çekmecelerinden çıkarıp dünyaya bir kez daha ve vurguyla hatırlatmasına, "sızıntılardan" politika yapmasına yol açabiliyor.

Belgelerin bir kısmı "özel yetkili" AKP-C rejiminin, ayakta kalabilmek için çok erken tarihlerde nasıl yargıyı ele geçirmeyi planladığını; bugün AKP'nin kilit isimlerinin dahi, itiraflarıyla, "kumpas kurduğunu", "cemaatten emir aldığını" söylediği yargının nasıl oluşturulduğunu ve kullanıldığını gözler önüne seriyor.

GÜLEN TAMAM, YARGI SORUN

Foreign Policy'nin, bu hafta içinde derlediği wikileaks raporlarını ele alıyoruz; 12 Eylül Referandumu'ndan çok önce, 2008 Ocak'ında "Türkiye, İstanbul'dan" CIA'ye gönderilen "Ümraniye Operasyonu Derin Devleti Hedef Alıyor" başlıklı belgede kaynak olarak, Mensur Akgün'e dayanılmış.
Bugün Star gazetesi yazarı olan Akgün'den aktarmayla, belgede şunlar söyleniyor:

"Arrests on January 22 were facilitated by followers of Fethullah Gulen who have established themselves in the regular police and police intelligence cadres", 22 Ocak'taki tutuklamalar, polis ve emniyet istihbarata yerleşmiş Fethullah Gülen "müritlerince" kolaylaştırılıyor.
2008'de, hiç kuşkusuz, Amerika'nın bilgisi dahilindedir ve ancak Akgün devam ediyor, "The judiciary, Akgun said, could prove a stumbling block to justice".

Tutuklamaların arkasında, Gülenci polis ve Gülenci istihbaratı buluyoruz, ancak bir sorun var, CIA'e iletilmesi uygun görülüyor:

"Yargı adaletin önünde engel oluşturabilir".

Akgün'ün dilidir; belgede "adalet" olarak geçene, Yalçın Akdoğan'ın bugün "kumpas" dediğini biliyoruz.

'AKP SINIR TANIMIYOR'

Türkiye'nin yakın tarihini bilenler için öykünün kalanı malum, yargının tasfiyesi daha 2008 Ocak'ında gündemdedir ve gene referanduma dahi gelmeden, bu kez 2009 Kasım'ından devam ediyoruz.

Gene CIA'ye ve bu arada Amerikan Dış İşleri'ne gönderilen raporda, AKP'nin yargıyı muhalefete karşı bir silah olarak kullandığını gösteren şu ifadelere yer veriliyor:

"Son altı ay içinde AKP'nin siyasal rakiplerine ya da iktidarını sınırlandırmaya yönelik hareket edenleri korkutmak, onları zorla yola getirmek ya da onlara saldırmak için yasal ve olağanüstü kanallara başvurduğu durumlarda artış görülüyor.
Amaçlarına ulaşabilmek için her parti, sistemi manipüle etse de, geçmişte partilerin çoğunluğu bunda belli bir sınır gözetmiştir.
Ancak, ordunun 2007'deki başarısız 'e-darbe' denemesinden bu yana ordunun etkisi azaldı ve AKP ordunun itibarının ve yetkesinin altını oymaya kararlı görünüyor"

Amerika, 2009'da AKP'nin o güne dek yargıyı kendi çıkarları için bir silah olarak kullanmada en sınır tanımayan partilerden biri olarak saptıyor ve delil olmayan "delillere" geçiyor.

DELİL OLMAYAN DELİLLER

Eski Albay Dursun Çiçek'e getirilen suçlamaları örnek veren raporun dili açık:

"Gülen'le bağlantılı Zaman gazetesi, trumpets 'forensic tests' (often unattributed, and not shared with the TGS) that declare the documents authentic, belgelerin gerçek olduğunu ilan eden (çoğunlukla altında net bir imzaya rastlanmayan ve Genelkurmay'la paylaşılmayan) 'adli tıp raporlarını', bir borazan misali, yayımlıyor.

Bununla birlikte, adli tıptan gelen raporlar ...
bu belgelerin bir örgütün darbe planının bir parçası olduğunu ispatlamaktan çok uzak.

Zaman, Yeni Şafak ve diğer AKP yanlısı basın böylesi 'deliller' üzerinden bir meşruiyet algısı yaratırken, hikayenin diğer tarafını anlatacaklara söz hakkı verilmiyor"

Amerikan raporu saptıyor, "deliller" delil değildir.

BORAZAN, "DELİLLER" YETMEYİNCE

Ancak "borazanlar", delil olmayan deliller yetmiyor ve yargı olmayan yargı gerekiyor.

2009 raporu, ekliyor, yeni "battlefield", "savaş alanı" Adalet Bakanlığı ve HSYK'dır.

12 Eylül 2010'da yargının, "yetmez ama cemaate teslimi" oyunu oynanıyor.

Bu davaların dava olmadığını, bu yargının yargı olmadığını bilmek için Amerika'ya ihtiyacımız yok.
Ancak artık ABD de, AKP ile birlikte "kumpastır" demektedir; bir tek, muhalefet kabul etmiyor.

'KÜTÜK KAFALI' MUHALEFET

Kılıçdaroğlu'nun adını dahi anmaya gerek yok.

Erdoğan'dan teşekkür ve Kuzu'dan destek biriktirmeyi iş, CHP'nin altı oku yerine her fırsatta "cemaat yoktur" demeyi tek siyaset bilerek kendi sonunu hazırlamıştır ve Erdoğan misli "topal ördektir".
Muhalefet "liderlerinin" Türkiye'den utanmadığı ortada; ancak, anlaşılan kıbleleri bildikleri Amerika'dan dahi utanmıyorlar.

Gene Foreign Policy sayfalarında, Noah Blaser imzasıyla, muhalefet partilerine "wooden headed", "kütük kafalı" denmektedir.
Ve herhalde yetersizdir.

"Ergenekon avukatı" Baykal'ın, tanık olarak çağrıldığı odatv davasında, sanıkların bulunduğu duruşmaya gitmeyi dahi reddedip özel ifade vermeyi seçerken, AKP ve tarikat yargısının ipliğinin pazara çıkarıldığı kavgada, cemaat ile AKP'ye, "Durun, bu kavgadan kimse kazanmaz" yollu haykırarak sahne almasını başka şekilde açıklamak mümkün görünmüyor.

PENSİLVANYA, ODATV

Baykal, kaset komplosunun ardından aceleyle çıkıp "Pensilvanya yapmadı" diyordu ve Yalçın Akdoğan'ın deyişiyle, "kumpas" iddianamelerinde kendisine komplo kurmakla suçlanan odatv davasına sanıklar huzurunda çıkmaya tenezzül dahi etmiyordu.

Yalçın Küçük, tuttuğu sayısız kartlardan birine "Baykal'ı indirdik ama Tekin çıktı" yazmışmış; ol tarih 1999'dur, seçimlerde halk Baykal'ı indirmiştir ve o dönemde "Tekin falan" bulunmuyor, kartlarda yazılı olan açıkça "tekrar çıktı" ibaresidir.

Bir trajikomedya ve "kral çıplak", ancak Baykal, davaların da, kralın da üstünü örtme peşinde olduğunu göstermiş bulunuyor.

"Durun" çığlığı işte budur ve "kral çıplak, Baykal ümmi" diyebiliyoruz.

ZAYIF HALKA

Amerika şimdilik yeni hesaplarını, "kütük kafalı muhalefeti" de hesaba katarak "Pirüs zaferi" kazanacak bir Erdoğan üzerine kuruyor.

Ancak, şimdi karşımızda delil olmayan deliller, dava olmayan davalar, yargı olmayan yargı, muhalefet olmayan muhalefetle birlikte muktedir olmayan bir iktidar vardır.

Tekel televizyonlarında, gazete köşelerinde "ama biz de davalardaki hukuksuzlukları eleştirmiştik" diyerek özürler üzerine özürler dileyen tüm maaşlı "darbe avcıları" bunun farkında.

Davalar ve yargı yoksa, yeniden yargılama değil ve af vardır; zindanlar boşaltılmak, yargı yeniden ve baştan kurulmak zorundadır.

Yargıda cemaat AKP'nin "kangrenli kol" diyerek kesip atabileceği bir sorun değildir ve iktidar koltuğu, bu en zayıf halkasıyla, üzerine koca bir rejim inşa ettiği zindanların kapılarıyla birlikte sarsılmaktadır.


a45UyF587661-201307301451-10

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Savasin ulke ve halkin uzerindeki maliyeti azaltmak icin, ozkaynaklarin kullanilmasi yerine olanaklar olcusunde, akin edilen ulkenin kaynaklarinin kullanilmasi gerekir.

Sun Tzu'dan Savas Sanati
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder