7 Ocak 2014 Salı

10-Sarıkamış'ta saldırı emri Berlin'den

Hep aynı hikaye!...
Türklerin en iyi ihraç malı askeridir demişlerdi ya, ondan işte...
Aslında asker dediğin ayrı birşey değil, Türkün ta kendisi.
Yani Türk halkı elin insanları için sarf edilecek.

Mermi gibi, yakıt gibi, yedek parça gibi, gıda maddesi gibi.
Sarf malzemesi işte.

Aklı başında, hatta akılsız insanlar bile bu kadar kolay şekilde ölmeye razı olmaz.
Ancak, başındakiler ruhunu, onurunu, şerefini sattı mı aldatmak çok kolay.
Allah dersin, din dersin, şeref dersin.
En önemlisi vatan dersin, millet dersin.
Akan sular durur.

Hele bir de düşünmeyi, araştırmayı, soruşturmayı rafa kaldırmışsan.
Dinin emri demişsen, Kur'ana itaat deyip, işi imama itaata bağlamışsan daha da kolay.
Sonuçta iradeni, muhakemeni, idrakini birilerine teslim ettin mi, oldun bir robot.
Dört dörtlük robot...
Ondan sonra pipini çelik levhayla koruyup, beline C-4 sarararlar, gider kendi ellerinde düğmeye basarsın.
Pipi konusu önemli, cennette lazım.


Din işte bu yüzden zararlı.
Göya ilim Çin'de olsa gidip alacakmışsın.
Hangi beyinle, hangi idrak ve muhakemeyle.
Yasaklanmış işte..

Çok da düşünürsen mazallah küfre falan saparsın.
Adamlar düşünmüş, irdelemiş senin yerine.
Yazmışlar, en ufak ayrıntısına kadar.
İlm-ü hal, yani gündelik yaşamın el kitabı.
Kafanı yormayacaksın yani.
Mota mot itaat edeceksin.
Sevişmeden önce iki rekat namaz kılınacak mı denmiş, kılacaksın, ondan sonra zıpla.
İçin rahat, görevini yapmışsın işte.

Uyuşturuyor, anestezi veriyor.
Düşünmüyor, düşünemiyorsun, sanki uykuda gibi.
Hem rahat, hem acısız.
Ölürken bile müsterih, rahat öleceksin.

Görevini yapmış insanların huzuruyla.
Sarf malzemesi olmuşsun.
Başkaları senin yaşamın karşılığında şeyin(!) üstünde şey öpecekmiş önemli değil.
Sen ölürken bile rahatsın ya...
CEHALET ERDEMDİR....

Saygılar
Oraj POYRAZ
--------------



Sarıkamış'ta saldırı emri Berlin'den

05 Ocak 2014 Pazar 14:07

Sarıkamıs'ta saldırı emri BERLiN'DEN Kış ortası Rus ordusuna karşı saldırı bir ALMAN planıdır.
Aklı başında komutanların buna karşı çıkmasına rağmen, Enver Paşa tarafından başlatılan taaruz gerçek bir felaketle sonuçlandı.
80 bine yakın asker kaybedildi.

Kerem Çalışkan : BU YIL I.Dünya Savaşı'nın başında meydana gelen Sarıkamış felaketinin 99.yıldönümü.
1914'ün sonu 1915'in başı.
Aralık ve Ocak ayları.
Doğu'da, Erzurum-Kars-Sarıkamış'ta kışın en şiddetli hüküm sürdüğü dönem.

Bugün 81 ilde Sarıkamış'ta şehit düşen 80 bin asker için yürüyüşler ve anma törenleri düzenlenecek.
Bu anma gününe biz de bir "Sarıkamış'ın perde arkası" yazısı ile katkıda bulunmak istedik.
Şehitlerimizi anarken, bir ülke ve insanlarının bu felakete nasıl sürüklendiğinin de bilinmesi gerekiyor.

Bugün Suriye, Irak veya başka bir ülkede benzer "komplo" ve "tezgahlar"a düşmemek için tarihten birazcık ders alınması da gerekiyor.
Sarıkamış'ın öyküsü uzun ve kapsamlıdır.
I.Dünya Savaşı, Osmanlı'nın savaşa katılımı, İTC yönetimi vb gibi bir dizi başlık içerir.
Bu konuda ciltlerle kitap yazılmış daha da yazılmaktadır.
Biz ise gazete sayfasının sınırlı alanında canalıcı temel bilgileri ve gerçekleri sıralamak istiyoruz.
Sarıkamış'a giden yolda kilometre taşları şöyle döşeniyor:

ALMANYA SAFINDA SAVAŞ

Osmanlı'nın I.Dünya Savaşı'na Almanya'nın safında katılışı başlıbaşına bir 'kriminal öykü' gibidir.
İTC yönetiminde Harbiye Nezareti'nin başında olan Enver Paşa, bu seçimin kuşkusuz bir numaralı sorumlusudur.
Cemal Paşa ve Talat Paşa da bu seçime destek veren başlıca isimlerdir.

Almanya'nın savaşa girdiği 1914 Ağustos ayı başından kasım başına kadar, Osmanlı savaşa girmez.
Genelkurmay'da başta İstihbarat Şube Başkanı Kazım Karabekir olmak üzere bütün aklı başında subaylar savaşa girmeye karşıdırlar.
Ancak Enver Paşa bunun bir dünya savaşı olduğu görüşünden hareketle 'merkez' konumunda olan Alman Genelkurmayı'nın emrine göre davranma arzusundadır.

O sırada İstanbul'da iki önemli Alman komutan vardır.
Birisi Liman von Sanders'tir.
Doğrudan Alman İmparatoru'nun askeri temsilcisidir.
Diğeri Bronsart von Schellendorf'tur.
Alman Genelkurmayı'nın temsilcisidir.
Schellendorf fiilen Osmanlı Ordusu'nun Genelkurmay Başkanı'dır.
Sanders ve Schellendorf pek anlaşamazlar ve sık sık çatışırlar.

Alman devleti (İmparator ve Genelkurmay) Osmanlı Ordusu'nu bir an önce savaşa sokmaya çalışırlar"Ucuz asker deposu" olarak görülen Osmanlı'yı Kafkasya veya Karadeniz'den Rusya'ya, Mısır üzerinden İngilizlere karşı kullanmak isterler.

Osmanlı'nın Rusya ile savaşa sürüklenmesi gerçek bir Alman komplosudur.
Amiral Souchon emrinde 29 Ekim 1914'te Karadeniz'e açılan Goeben ve Breslau (Yavuz ve Midilli) zırhlıları Rus limanlarını bombalarlar.
Bu provokatif eylem Enver ve Cemal Paşa'ların bilgisi ve onayı ile gerçekleşir.
Talat Paşa'nın da haberi vardır.
Ancak daha sonra bilmediğine dair yeminler eder.
Bu saldırı sonucu Rusya 1 Kasım 1914'te Rusya, Osmanlı'ya savaş ilan eder ve Doğu Anadolu üzerine ilerlemeye başlar.

BERLİN'E GİDEN RAPOR

Schellendorf 8 Ağustos 1914'te yani savaşın başında Berlin'e Alman Genelkurmayı'na geçtiği 8 maddelik bir raporda Osmanlı'nın savaşa nasıl gireceğini açıklamıştır.

1- Karadeniz'de Rus donanmasına saldırı
2-Cihat ilanı ve
3-Kafkasya'da Rus ordusuna taaruz.

Yani Alman askeri planı başından beri nettir.
Osmanlı Ordusu'nu Kafkasya'dan Rus ordusu üstüne sürmek bu planın stratejik bir hedefidir.

Alman ordusunun Avrupa'daki savaş planı da bellidir.
Önce Fransa'yı vur, sonra Rusya'ya dön!
Almanlar iki cephede aynı ayda savaşmamak için Fransa'yı hızlı bir yenilgiye uğratıp, arkalarını sağlama alarak Rusya ile hesaplaşmak isterler.

PLANIN ADI: SCHLİEEFEN

Fransa planının bir de adı vardır: Schlieffen Planı.
1891 ve 1906 yılları arasında Alman Genelkurmay Başkanı olan Kont Alfred von Schlieffen'in 1905'te geliştirdiği bu plana göre Fransız ordusu sağdan ve arkadan "Hızlı bir Yıldırım Harekatı" ile kuşatılarak imha edilecektir.
Planın püf noktası, hızlı ve kararlı harekettir.
Yani "aksiyon" a dayanan bir plandır.

Almanya 1914 Eylül ayında Fransa'ya saldırır ve Schlieffen Planı'nı uygular.
Sağdan bir kuşatma herakatına girişirler.
Ancak Fransız ordusu Marne nehri boyunca direnir, kuşatmayı durdurur ve siper savaşı başlar.
l Bunun üzerine Alman Genelkurmay Başkanı Ludwig von Moltke, Alman İmparatoru'na çıkar ve "Savaşı kaybettik" diyerek eylül ortasında istifasını verir.
Bu Moltke, uzun yıllar Alman Genelkurmay Başkanlığı yapmış ve Osmanlı ülkesinde de görev yapan efsanevi Karl Bernhard Moltke'nin yeğenidir.
Marne yenilgisi Moltke'nin pasifliğine bağlanır.
Yerine Alman Genelkurmay Başkanı olarak Erich von Falkenhayn getirilir.

Ekim ayı başında görevi devralan Falkenhayn derhal Enver Paşa'yı savaşa girmesi için sıkıştırmaya başlar.
İstanbul'daki Alman subayları da aynı baskıyı uygularlar.
Zaten kasım başı Osmanlı da savaşa sürüklenir.

KÜÇÜK ENGEL: ALLAHÜEKBER DAĞLARI

1914 Aralık ayı başında Alman Genelkurmay'ı, İstanbul'daki temsilcisi Bronsart von Schellendorf'a Osmanlı ordusunun Kafkasya'da Rus ordusuna saldırısına dair bir plan yollar.
Bu Fransa'da başarısızlığa uğrayan "Schlieffen Planı" dır.
Aynı plan bu kez Rus ordusunu "soldan" kuşatma ile tatbik edilecektir.
Yalnız küçük bir kusur vardır!
Soldan kuşatma harekatının yapılacağı bölgede 3 bin metrelik Allahüekber Dağları vardır.
Olsun!
"Belki genç Türk Ordusu hızlı hareket ederek, Moltke'nin yapamadığını becerir"
diye düşünür Berlin'deki Alman Genelkurmayı.

İstanbul'daki Schellendorf, önce bu planı Liman Paşa'ya (von Sanders) gösterir.
Liman Paşa karşı çıkar.
Çünkü bu kar kış ve kayımette, harita üstünde gösterilen dağ geçitlerinden geçmenin mümkün olmadığını söyler.

Bir hafta sonra aynı planı bu kez Enver Paşa, Liman von Sanders'e anlatır.
Sanders yine karşı çıkarak, ona da aynı şeyleri anlatır.
(Meraklısına not: Liman von Sanders "Türkiye'de 5 yıl" adlı anı kitabında bütün bunları açık seçik yazmıştır!)

O sırada İstanbul Genelkurmayı'nda bulunan Kazım Karabekir de, Sarıkamış harekatına şiddetle karşı çıkar.
Ancak Enver Paşa onu da dinlemez.

Bölgeye önce durumu tetkik için Hafız Hakkı'yı yollayan Enver Paşa, daha sonra harekatı

yönetmek için Bronsart von Schellendorf ile birlikte kendisi gider.

ENVER PAŞA HOCASINI DİNLEMEZ

O sırada bölgedeki 3.Ordu Komutanı deneyimli bir Osmanlı subayı olan Hasan İzzet Paşa'dır.
Aynı zamanda Harbokulu'nda Enver Paşa'nın "Tabiye" (Strateji-Taktik) hocasıdır.
İzzet Paşa kışüstü harekata karşı çıkar"Şimdi savunmada kalalım, yaz gelince ben Rusları püskürtürüm" der.
Ancak Enver Paşa kendisini pasiflikle ve korkaklıkla suçlar.
Hatta "Hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim!" der ve onu derhal görevden alır.


a45UyF587661-201307301451-10

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Bugun somurge ve yari-somurge ulkelerin solu icerisinde ideolojik mucadele, en son tahlilde, ?
uzun, dolambacli bir halk savasiyla, zafere erisebilecegini savunanlarla, sehirlerde dusmanin cizdigi sinirlar icinde ?legalite ugruna' mucadele ederek kendi oz gucunun disindaki guclere bel baglayanlar arasinda cereyan etmektedir.

Mahir CAYAN
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder