Biz ise komuta heyeti yerle bir olmuş ordularla III. Dünya Savaşına girmek üzereyiz.
Sakın, ama sakın aldanmayın.
Sünnet çocuğu gibi ortalarda gezen üniformalı subaylar var.
Son on yılda yaşadığımız onca şeyden sonra bu subayların askerlerine söz geçirmesi, birbirine güvenmesi, silah arkadaşlığı yapması uzun süre imkan dahilinde olmayacaktır.
TSK'nın en önemli özelliği mutlak itaat ve disiplindir.
Bu vakitten sonra elinize gelen subay adaylarına dilediğiniz kadar yanaşık düzen eğitimi yaptırabilirsiniz.
Bilenler bilir, yanaşık düzen eğitimi aslında itaat eğitimidir.
Bu iş vakit alacaktır.
Subayın subaya, astsubayın subaya, askerin subaya silah çekebildiği bir ordudan bahsediyoruz.
Boru değildir, şakası yoktur.
Tescilli cemaatçi Arıhınç generalimin içinin yağları eriyerek dediği "iyi ki bu generallerle savaşa girmemişiz" sözünün bir gerçeklik olduğu noktaya bu gün itibariyle ulaşmış durumdayız.
Bütün cemaatler, cemaatçi seçmenler, on yıllardır bu ordunun saffetini bozmak için çaba harcayanlar, yardım ve yataklık edenler ne kadar sevinseler azdır.
Türk Silahlı Kuvvetlerini içeriden çürütmekte başarılı oldukları çok açıktır.
TSK'nın aldığı yaranın onarılması öyle aylar içerisinde değil on yıllar içerisinde olabilecek bir şeydir.
Üstelik TSK'nın iyileştirilmesi için ciddi şekilde irade, iyi niyet ve akıl gereklidir.
Oysa şimdi yapılanlara bakıyoruz da, TSK'nın içine sıçılmış bir de tüy dikilmesi hali söz konusudur.
Halen darbeyle mücadele adına yapılanlar, alınan tedbirler yalnızca TSK'nin bir dönem yetiştirmiş olduğu kadroların tenkisatından ibaret değildir.
TSK'nın Osmanlı'dan ve çok daha öncelerden miras kurumsal yapısı topyekün imha edilmektedir.
Hani ülkemiz işgal görse, işgal güçleri ancak bu kadar zarar verebilirdi.
Politikacıların, halkın subaylara güvenmediği çok açıktır.
Subayların da bunu bildiği çok açıktır.
Kimsenin kimseye güvenemediği böylesi bir durumda ülkenin her türlü savaştan, maceradan uzak durması şart.
Devletin ordularının donatmaya yetecek ekonomik gücü vardır.
Halen elde olan silahlar az değildir.
Yeter sayıda asker vardır.
Ancak, komutan yoktur.
Komutan polisleri istihdam ederken yaptığınız gibi, üniversitelerin mühendislik bölümlerinden mezun olanları alıp kısa dönemler halinde piyadecilik eğitimleri vererek elde edebileceğiniz bir insan kaynağı değildir.
Ordu demek komutan demektir.
Bir ordunun kıymeti komuta heyetinin kıymetiyle ölçülür.
Son on yılda Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta heyeti kıyma makinasına atılmış ve öğütülmüştür.
Bilmeyenlere anlatayım.
Bölük komutanının tecrübesi ayrıdır.
Tabur komutanının ayrıdır.
Alay komutanının, tugay komutanının, tümen, kolordu, ordu, genel kurmay başkanının tecrübeleri ayrıdır.
Bir komutan çok iyi bölük komutanı olabilir, ama asla iyi bir tabur komutanı olamayabilir.
Ya da bir komutan çok iyi müstakil birlik komutanı olabilir ama asla iyi bir karargah subayı olamayabilir.
Ancak, bir general bulunduğu yere ulaşana kadar bütün bu basamaklardan geçerek yükselir.
Denizciler, ve havacılar içinde benzer durumlar söz konusudur.
Bazen büyük savaşlarda topluca komutan kıyımları olur.
Mecburiyetten insanlar yeteri kadar tecrübeleri olmasa da hızla yukarı rütbelere terfi ettirilirler.
Bu asla arzu edilen bir durum değildir, tamamıyla zorunluluktandır.
Şimdi TSK'nın içinde olduğu durum da tam olarak böyledir.
Sanki büyük bir savaş yaşanmış, çok fazla sayıda subay kaybedilmiş ve aşağı rütbelerden bir sürü subay yeteri kadar tecrübe kazanmadan hızla yukarı rütbelere terfi ettirilmiştir.
Ben burada sadece tecrübe eksikliğinden bahsettim.
En büyük sıkıntı, tecrübe eksikliği değil.
Güven konusudur.
Silah arkadaşlığı konusudur.
Askerlik yapanlar az çok bilebilir.
Siz hiç avcı zincirinde, ya da kama formasyonunda ateş altındayken ilerleme eğitimi yaptınız mı?
Arkadaşınız ateşiyle sizi koruyacak, siz de bir başka mevziye sıçrayacaksınız, sonra siz onu ateşinizle koruyacaksınız, o daha ileri bir mevziye sıçrayacak.
Amerikalılar hala daha Irak'da, Suriye'de, Afganistan'da savaş meydanlarında ateş altında bu yöntemleri kullanıyor.
Sanmayın ki, teknoloji çok ilerledi, Amerikan askeri cephede atari oynuyor.
Hayır, piyade hala daha avcı zincirinde ilerleme yöntemlerini kullanıyor.
Komandolar, özel harekatçılar, dünyanın her yerinde bunu yapıyor.
Arkadaşınıza güveneceksiniz.
Arkadaşınızın ateşi başınızın üstünden geçerken sizi vurmayacağına inanacaksınız.
Sırtınızı sağlama alacaksınız.
TKS'da bu yok işte.
Başka ne eksik.
En önemli ikinci eksiklik.
Disiplin, emre mutlak itaat.
Son darbe girişimini yerle bir ettiği kavramlar bunlar.
Astların üstlerine silah çektiği bir darbe girişimi sayesinde darbe atlatılmıştır.
Politikacılar astsubayların subayların emirlerine itaat etmeyeceğine güvendiklerini söylemektedirler.
Başka eksik olan nedir?
Halk ile ordu arasındaki gönül bağı kopmuştur.
Halkın orduya karşı silahlandırılması çabaları başgöstermiştir.
Bolu ve Kayseri Komando Tugayının subayları çatışma bölgelerinde kan ve ter dökerken endişe içindedir.
Acaba, bir gurup mürteci meczup taşşaklarını avuçlayarak lojmanların önüne toplanır mı?
Bunların karıları bize helaldir diye eşlerimizin ırzına göz koyar mı?
Bunlar yaşanmış olaylardır.
Bir ordu, kendi halkından ürkerek, korkarak savaşamaz.
Bu ahval ve şerait içerisinde ben bir kez daha uyarıyorum.
Savaşlardan uzak durun.
Subaylar yani TSK kendi şerefini, ırzını, namusunu dahi koruyacak halde değildir.
Bakın dost acı söyler.
Benden söylemesi.
Musul, Kerkük, Halep falan.
Bunlar bizim için fantazidir.
Kim alırsa alsın, kim naparsa yapsın.
Kürt koridoru mu, kursunlar.
Irak, Suriye Kürt özerk bölgelerimi kursunlar.
Çok geç kaldınız.
Biz kendi topraklarımıza sahip çıksak onun için bile çok zorlanacağız.
Ağalar beyler.
Aslında itiraf edelim ordumuz yok.
Ortada başıbozuk bir kalabalık var.
L2fSIJNoA0xfSNxA
Rusya'dan Ürkütücü Adım!
07.10.2016 21:46
Bakalım kim kimi korkutacak..
Dailystar.co.uk'un haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin imzaladığı belgeyle, Rus ordusuna ait nükleer bomba taşıma kapasitesine sahip uçaklarını ABD sınırına yakın bir bölgeye taşıyor.
İki süper güç arasındaki ilişkiler son günlerde yaşanan Suriye konusundaki anlaşmazlık nedeniyle bozulmaya başlamıştı. Kremlin, Rus halkına "savaşa hazırlıklı olun" uyarısında bulundu.
Uzun menzile sahip "Blackjacks" ve "Bears" lakaplı bombardıman uçakları Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi ABD sınırına yakın bölgelerde devriye yapacak.
Bunun öncesinde Rusya, Avrupa'nın Finlandiya sınırında savaş jetleriyle devriye uçuşları başlamıştı.Ayrıca Rusya, TU-95Ms ve TU-22M3s model stratejik bombardıman uçaklarını da Pasifik Okyanusu üzerinden Hawaii ve Japonya'daki Guam Adası'nda bulunan ABD askeri üssüne yakın yerlere transfer edecek.
Binlerce asker ve tank Baltık denizinin yakınlarına, kıtalararası balistik nükleer füzeler ise ülkenin doğusunda bulunan sınırlara yerleştirildi.Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü, Rusya'da yayınlanan Izvestia gazetesine konuyla ilgili verdiği demeçte; "Filoların dağıtım planı tamamlanmak üzere. Uzun menzilli bombardıman uçaklarının, ülkenin doğusu ve merkezinde bulunan askeri bölgelere konuşlanacak" dedi. Rusya geçtiğimiz aylarda da askeri birliklerini ülke sınırlarına konuşlandırmıştı.
Rusya'nın, ABD'nin Guam'daki askeri üssüne karşı dikkatli olmasının sebebi, ABD'nin geçtiğimiz günlerde nükleer silah taşıyabilen gizli bombardıman uçaklarını oradaki üssüne transfer etmiş olması. NATO ve Kremlin, dünyaya son saniyelerini yaşatabilecek güçte nükleer silahlara sahip.(ajanslar)
Kaynak : Sarızeybek Haber
http://www.sarizeybekhaber.com.tr/haber/rusya-dan-urkutucu-adim.html
a45UyF587661-161008111027 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/10/08 12:10 2 65 islamvebilim@googlegroups.com
BIR DUYMA DA GOR
. . . . . .
Bir duyma da gurultusunu
Dallarda citirdayarak acilan fistiklarin,
Gor bak ne oluyorsun.
Bir duyma da gor su yagan yagmuru;
Calan cani, konusan insani.
Bir duyma da kokusunu yosunlarin,
Istakozun, karidesin,
Denizden esen ruzgarin...
Orhan Veli KANIK
Yeryuzunde olanlarin cogunluguna uyacak olursan seni Allah in yolundan saptirirlar. Onlar sadece zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup sacmaliyorlar.
6- En am Suresi 116
Onlarin cogunlugu zandan baskasina uymaz. Dogrusu zan gercek adina hicbir sey ifade etmez. Suphesiz Allah onlarin yaptiklarini bilendir.
10- Yunus Suresi 36
Ey iman edenler! Zandan cok sakinin cunku zannin bir kismi gunahtir.
49- Hucurat Suresi 12
DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -14-
Japonya daki Hida sehrinin yakininda, Ikenoyama daginin yuzlerce metre altinda buyuk bir parcacik algilama laboratuvari ve yeralti gozlem istasyonu bulunur. Burada radyoaktif parcaciklarin ve proton gibi parcaciklarin bozunum sureleri hesaplanmaktadir. Dunyaya uzaydan gelen kozmik isinlarin etkisini en aza indirmek icin yerin derinliklerinde insa edilmistir. Baslangicta, Gunes icindeki cekirdek fuzyonunun urettigi parcaciklari tesbit etmek icin kurulan bu tesiste, Dunya nin cekirdek isi degisimleri, yerkuredeki radyoaktif bozunum gibi pek cok arastirma yapilir. Sadece bu laboratuvarin varligi dahi, umarim parcacik fiziginin ne kadar ciddi bir alan oldugunu gostermeye yeter.
Japonya daki Super-Kamiokande teleskopunun icinden bir goruntu. Bu tesiste proton bozunmasi, Gunes patlamalari, atmosfere giren notronlar ve supernova faaliyetleri gibi kozmik olaylar incelenir.
Atom alti parcaciklara inildikce, adeta su meshur Rus Matruska bebekleri gibi, atom parcaciklarinin farkli alt parcalardan veya birbirleri ile iletisime giren kumelerden olustugu anlasilmaya baslandi. 1967 de, Nobel odulu alan Pakistan li ilk musluman fizikci Abdusselam ve Steven Weinberg zayif nukleer kuvvet uzerinde calisarak elektro zayif kuvvet adi verilen bir etkiyi ortaya cikardilar ve W+, W-, Zo parcaciklari olmasi gerektigini gosterdiler. Z ve W parcaciklari CRN deneylerinde 1983 te dogrudan gozlemlendi. Kuantum kuraminin zayif nukleer kuvvete uyarlanmasina kuantum krodinamigi, KKD denildi. Bu kurama gore, proton, notron ve diger temel madde parcaciklari kuarklardan meydana geliyordu. Kuarklar bir araya gelerek Hadron denilen madde kumelerini olusturmaktaydilar. Bu madde parcaciklarinin en kararlilari ise proton ve notrondu. Kuarklarin ayrica kendi karsit parcaciklari bulunmaktadir ve bunlar elektriksel olarak zit yuke sahiptirler. Fakat kuarklarin bir baska acaip ozelligi bulunmaktadir. Alintiliyorum.
KKD ayrica asimptotik ozgurluk adli bir ozellige sahiptir. Asimptotik ozgurluk su anlama gelir. Kuarklar birbirine cok yakinken aralarindaki guclu kuvvet zayiftir, ama kuarklar birbirinden uzaklasirsa sanki lastik bir bantla bagliymislar gibi bu kuvvet artar. Asimptotik ozgurluk, kuarklari tek basina neden dogada gozlemliyemedigimizi ve neden laboratuvarda uretemedigimizi aciklar. Kuarklari tek basina gozlemleyemesek de, modeli kabul ediyoruz, cunku proton, notron ve diger madde parcaciklarini aciklamakta cok iyi is goruyor.
Elektromanyetik kuvvet ve zayif nukleer kuvvet, kuantum kuramina uyarlanirken, dogal kuvvetlerin, anlasilmasi en basiti gibi gorunen kutle cekim kuvvetinin uyarlanmasinda ortaya buyuk zorluklar cikmaya baslamisti. Alintiliyorum.
Kutle cekimin kuantum kuramini olusturmanin bu kadar zor olmasi, Heisenberg in belirsizlik ilkesiyle iliskilidir. Cok acik olmamakla birlikte bu ilkeyle baglantili olarak bir alanin degeri ve degisim orani, bir parcacigin konumu ve hiziyla ayni rolu oynuyor. Yani biri ne kadar dogru olarak belirlenirse digeri o kadar az dogrulukta belirlenebiliyor. Bunun onemli bir sonucu, bos uzay diye bir seyin olmamasidir. Cunku bos uzay demek, bir alanin hem degerinin hem de degisim oraninin tam olarak sifir olmasi demektir. Belirsizlik ilkesi hem alanin hem de degisim oraninin kesin olmasina izin vermedigi icin uzay asla bos degildir. Uzay, minimum enerji durumunda olabilir ve bu duruma vakum denir. Bu bir kuantum gecikmesi veya vakum dalgalanmasidir - parcaciklar ve alanlar titreserek var olur ve yok olurlar.
Vakum dalgalanmalari bir cift parcacigin bir zamanda birlikte ortaya cikmalari, ayrilmalari ve sonra yeniden biraraya gelerek birbirlerini yok etmeleri olarak dusunulebilir. Bu parcaciklara sanal parcaciklar denir. Gercek parcaciklarin tersine sanal parcaciklar dedektor ile gozlenemez. Ancak dolayli etkileri, ornegin elektron yorungelerindeki kucuk enerji degisimleri olculebilir ve kuramsal ongorulerle dikkat cekecek dogrulukta ortusur. Sorun su ki, sanal parcaciklarin enerjileri vardir ve sonsuz sayida sanal parcacik oldugu icin enerjileri de sonsuz miktarda olacaktir. Genel gorelilik kuramina gore bu, sanal parcaciklarin evreni sonsuz kucuklukte bir olcege kadar bukebilecekleri anlamina gelir, ancak bunun gerceklesmedigi ortadadir!
Soruna cozum super simetri ve super cekim kavramlarindan geldi. Buna gore kuvvet ve madde yalnizca ayni seyin iki gorunumunden ibarettir. Her bir madde parcaciginin kuvvet parcacigi bir esi ve her kuvvet parcaciginin madde parcacigi bir esi vardir. Bugune kadar bu varsayim dogrulanamadi. Ayrica varsayimin dogrulanabilmesi icin gereken matematiksel hesaplamalar o kadar uzun ki, en gelismis bilgisayarlarla bile seneler surecek calismalar yapilmasi gerekmekte; ustelik kimse bu calismalarda bir yanlislik olmayacagini garanti edemiyor. Atom alti parcaciklar konusunu burda kapatiyorum; atomu olusturan temel parcaciklarin ozellikleri, atom alti parcaciklarin ozellikleri, gruplandirilmalari basli basina bir konudur. Bu konulari merak edenlere kuramsal fizikci Steven Weinberg in Atom Alti Parcaciklar kitabini tavsiye edebilirim.
Parcaciklarin kendi aralarindaki bagliliklarin aciklamasinda zorluklar yasanmasi uzerine, sicim kurami gelistirilmeye baslandi. Bu kuramda maddenin temel yapi taslari noktaciklar gibi degil iplikcikler seklinde dusunulur. Alintiliyorum.
Sicim kuramina gore parcaciklar nokta degildir, uzunlugu olan ama yuksekligi veya genisligi olmayan titresim oruntuleridir. Ancak bu kuramin olagan disi bir ozelligi var. Bildigimiz dort boyut yerine (en, boy, derinlik, zaman) uzay-zaman ancak on bir boyutlu oldugunda tutarlilik gosteriyor. Eger bu boyutlar gercekten varsa, biz neden onlari farkedemiyoruz? Sicim kuramina gore bu boyutlar uzay icinde cok cok kucuk bir hacim icersinde bukulmus durumdalar. Bu boyutlar oylesine kucuk bir olcegin icinde bukulmus veya kivrilmislardir ki onlari goremeyiz. Sicim kuramindaki fazladan boyutlarin bukuldukleri yere ic uzay denir ve her gun deneyimledigimiz uc boyutlu uzayin karsitidir.
Baslangicta sicim kurami alayli guluslerle karsilandi. Tipki diger pek cok bilimsel kuramda oldugu gibi. Bu kuram, cagdas fizigin en buyuk ayriligini ortadan kaldirmayi da hedefliyordu. Kuantum mekanigi ile genel gorelilik kuramlarinin ayri yasalarla ele alinmasi sorunuydu bu. Sicim kurami -benim bildigim kadari ile- simdilik sadece matematiksel bir modeldir ve henuz dogrudan gozleme dayali bir ispati yapilmamistir. Fakat kuram, farkli yasalari birlestirecegine inanilan M Kurami (Membrane-Zar) icin atilmis ciddi bir adim olarak kabul edilmektedir. M Kurami ise, doganin bagrinda yatan yasalarin altinda daha farkli bir oyun kurali olup olmadigini arastirmaktadir. Bunu su sekilde ifade edebilirim. Yasa ureten yasa diye bir seyin olup olmayacagini dusunun. Neden olmasin? Belki de evrenin (ve olasi evrenlerin) yasalari aslinda daha derinlerde yatan basit kurallara baglidir ve bunlarin ayri uzay-zamanlarda yansimasi bize evrende cok farkli yasalar oldugunu dusundurmektedir. Elbette bunlar sadece varsayim. Dr Hawking den alintiliyorum.
Insanlar hala M-Kuraminin dogasini cozmeye calisiyor ama bu mumkun olmayabilir. Belki de fizikcilerin tek bir doga kuramina iliskin beklentileri asilsizdir ve tek bir formulasyon mevcut degildir. Belki de evreni tanimlamak icin farkli durumlarda farkli kuramlar kullanmak zorundayiz. Her bir kuram kendi gerceklik yorumuna sahip olabilir, ama modele dayali gercekcilige gore bu, kuramlarin ust uste geldikleri, yani her iki kuramin da uygulanabildigi durumlarda ongoruleri birbirleriyle tutarlilik icindeyse kabul edilebilir.
M-Kurami ister tek bir formulasyon olsun, ister bir kuramlar agi olsun, onun bazi ozelliklerini biliyoruz. Ilk olarak, M-Kuraminda on bir boyut var. Ayrica M-Kurami yalnizca titresen sicimleri degil, nokta parcaciklari, iki boyutlu zarlari, uc boyutlu damlaciklari ve uzayda daha da fazla boyut kaplayan hayal edilmesi guc nesneleri de icerir.
Her biri kendi icinde sayisiz yasa iceren coklu evrenlerden sadece birinde yasiyor olabilir miyiz?
Bu durumda, algiladigimiz evren anlayisi butunu ile degisecek demektir. Bizler dogamiz geregi 3 boyutu rahatlikla algilariz. En, boy, derinlik. Buna sonradan zaman da ayri bir boyut olarak eklenmistir. Onu gozle algilayamayiz ama etkisini hissederiz. Peki, boyutlar neden bundan ibaret olsun? M-Kuraminda evren sanki birbine yapi$ik kopukcukler gibidir ve bu kopukcuklerin de kendi ic sicim yollari bulunur. Distan bakan birisi sonsuz genis bir uzayla karsi karsiya oldugunu zannedebilir, oysa ki aslinda diger boyutlara zar gibi yapismis bir alana bakmaktadir. M-Kurami anlasilmasi zor bazi evrensel olusumlarin modellenmesinde buyuk rol oynadi. Ornegin kara delik modellemesi yapildi ve kara deliklerin icinde bilgi nin ne olduguna, kaybolup kaybolmadigina bir cevap aranmaya baslandi. M kuramina yol veren sicim teorilerinin dogrulugu ile ilgili calismalar halen Fransa-Isvicre sinirindaki CERN Avrupa Nukleer Arastirma Merkezinde surdurulmektedir. M Kurami icindeki kucuk boyutlarin yollari oyle tamamen hayali degildir. Bunlarin kendi matematigi ve uymalari gereken kurallar bulunmaktadir. Alintiliyorum.
Peki, kucucuk boyutlara kivrilmanin sayisiz yolunun olmasi ne olacak? M-Kuraminda bu fazladan uzay boyutlari oyle herhangi bir sekilde kivrilamiyorlar. Kuramin matematigi, ic uzayin boyutlarinin kivrilma bicimlerini sinirlandiriyor. Ic uzayin kesin bicimi hem fiziksel sabitlerin degerlerini (elektronun yuku gibi) hem de temel parcaciklar arasindaki etkilesimin dogasini belirliyor. Bir baska sekilde soyleyecek olursak, bu kuram doganin gorunur yasalarini belirliyor. Dort kuvvet yasasi gibi. Ancak M kuraminin cok daha temel yasalari var.
Bu nedenle, M-Kuraminin yasalari ic uzayin nasil bukuldugune dayanarak farkli yasalari olan farkli evrenlerin varligina izin verir.
Kendi adima ben, bu yazilanlari gayet mantikli bulmaktayim. Bildigimiz -veya su ana kadar kesfettigimiz- doga yasalarina dayali evren, neden olasi tek evren olsun? Bambaska bir evrende, bambaska varliklar, aynen bizler gibi iclerinden bulunduklari gercekligin dogasini anlamaya calisiyor olabilirler. Bizim icin onlar sadece bir hayal veya bir kuram iken, bizler de onlar icin bir hayal veya kuram olabiliriz.
Elbette, daha once belirttigim gibi, bilim sadece hayaller ve varsayimlar ile yurumez. Bunlarin bir sekilde gozlemlenmesi, test edilmesi, modellenmesi ve dogruluklarini aciga vuracak sekilde matematiginin gelistirilmesi gerekir. Diger yandan, bir baska soru, insanligin onunde tum agirligi ile durmaktadir. Evren nasil dogdu ve evrenin gelecegi ne olabilir?
-devam edecek-
Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo | LiteCoin URL: LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU |
NameCoin URL : N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL : 6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL : 1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD
PeerCoin URL : PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder