9 Nisan 2017 Pazar

AHMET KILIÇASLAN AYTAR : RUSYA, İRAN VE TÜRKİYE İTTİFAKINA DAİR

 


AHMET KILIÇASLAN AYTAR : RUSYA, İRAN VE TÜRKİYE İTTİFAKINA DAİR



SSCB'nin 1962 Küba Füze Krizi, 1969 Çin Krizi, 1987 Afganistan'dan çekilmesi, 1991'de dağılmasından sonra,

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı V.Putin; 2005 Gürcistan, 2014 Kırım, 2014-2016'da Doğu Ukrayna zaferleri ve şimdi Suriye'de kaçınılmaz zaferiyle Rus İmparatorluğunu parçalarından yeniden inşa ediyor.

Bu başarıların nereye varacağı merak ediliyor...

*

Rusya, Ortadoğu'da ilerlemeye devam ederse tarihi düşmanı Osmanlı İmparatorluğu ve Perslerin uzantısı Türkiye ve İran İslam Cumhuriyeti ile müttefikliğini geliştirecek, ABD/İsrail yanlısı Kürtlerden uzaklaşacaktır.

Hem İsrail hem ABD; Rusya'nın şimdiki müttefiki İran'ı büyük düşman olarak görüyor...

Bu durum Rusya'yı öncelikle askeri açıdan çok daha güçlü ABD ve müttefikleriyle karşı karşıya bırakıyor...

*

Rusya ve İran, ABD'nin Ortadoğu'daki etkisinin azalmasıyla Suriye'de ortak askeri operasyonları hızlandırarak,

Bölgede siyasi ve diplomatik ilişkilerini güçlendirmek amacındadır.

Üstelik bu birleşik amaç, Ortadoğu'nun ötesine geçen bir iddiayı gizliyor...

*

Geçen hafta, İran Cumhurbaşkanı H.Ruhani'nin Moskova ziyareti sadece Suriye ya da Ortadoğu ile ilgili değildi...

Devlet Başkanı V.Putin, Batı ittifakının karışıklık içinde olduğu ve siyasi teşkilatlarının giderek derinleşen bir krizde olduğundan emin ve daha cesur adımlar atıyordu...

Ziyaretin içeriği ise İran'ın; Moskova'nın küresel stratejisinde Ortadoğu'dan sonra Orta ve Güney Asya'da bazı nitel hareketleri yürütme konusundaki çabalarına ortak olmak niyetiydi...

*

Çin; 2013' te başlattığı Orta Asya enerji alanında kendine ait boru hattı sisteminde, 'hat D' olarak planlanan Türkmenistan- Özbekistan gaz boru hattını;

Ekonomik yavaşlama ve uzun vadeli LNG sözleşmeleri imzalamış olmasıyla rantabl olmadığı düşüncesiyle süresiz ertelemiştir.

Yani Çin'in; Orta ve Doğu Asya'da enerji altyapıları ağı kurma amaçlı planı ekonomik gerçeklerin şokuna uğramıştır.

Bu planın kimi güvenlik ve jeostratejik boyutlarının geleceği, mesela iddialı "Bir Kuşak, Bir Yol" imajı da henüz tam düzlükte değildir.

Ama her durumda bu eğilim, İran ve Rusya gibi enerji ihraç eden ülkelere pratik olarak doldurulacak bir boşluk oluşturuyor...

*

Elbette bu boşluk, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Putin işbirliğinin dikkatindedir.

Çünkü iki ülkenin de lehinde gelişen bu durum, Rusya-İran ittifakının enerji ve jeopolitik nüfuz üzerinde güçlenmesinin yolunu açıyor...

*

Bu noktada Hazar'ın zengin hidrokarbon kaynakları odak noktasıdır.

Şimdi Hazar politikasının Rusya ve İran'ın birlikte koordine etmesi halinde;

Rusya ve İran'ın Asya doğal gaz stratejisini,

Orta Asya ve Güney Asya'daki oyunlara katılması için bu bölgenin enerji pazarlarındaki hareketleri yönetmesinin,

Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru'nu tamamlayacak İran-Hindistan koridorunu oluşturmanın,

Tacikistan'ın dev Bokhtar gaz alanının geleceğinin,

Türkmenistan ve Kırgızistan'ın gaz kapasitesini geliştirme projelerinde başat ülkeler olmanın önü açılıyor.

Hindistan'ın da bu ikiliye katılması durumunda, bu üçlünün stratejik geleceği belirlemesi işten bile olmayacaktır.

*

Yine de Rusya ve İran için öncelik Ortadoğu'dan geçiyor...

Çünkü, İran'ın ABD baskısını atlatması için Rusya'ya,

Rusya'nın ise kendisi için hayati önemde olan Ortadoğu çıkarlarında İran'a ihtiyacı bulunuyor.

*

Bu noktada Rusya'nın Ortodoks gururu ile İran'ın radikal Şii İslamının asla yakın müttefikler olmayacağı mantrası çoktan sorgulanmıştır.

Suriye'deki Rus ve İran jeostratejik hedefleri arasında bir karşılaştırma yapıldığında, bu farklılığın aslında marjinal olduğu anlaşılmıştır.

Çünkü, farklılıklar ne olursa olsun ancak her iki ülkenin de kendi istediklerini yansıttıkları kadar değerlidir.

Moskova için önemli olan varlığı, gücünü yansıtması, askeri satışı ve bölgede ABD varlığının zayıflatılmasıdır.

İran tüm bunları paylaşıyor, ayrıca Hizbullah'a bir koridor tutuyor,

Aynı zamanda Rusya'nın Akdeniz'e doğrudan erişimi ve bölge ülkeleri ile ilişkilerinde bir kaldıraç görevi yapıyor...

*

İki ülke, ortak zemini kolayca buldukları Suriye'de marjinal ya da taktiksel farklılıklar üzerinden birbirleriyle çatışmıyor.

İkisinin de Suriye'de istediği şeyde uzlaşmaz bir şeyi görünmüyor.

Şimdi, İran'ın hava üslerini Rusya'ya yeniden açma konusu canlanmıştır, bu kimseyi şaşırtmıyor...

İki ülkede bölgenin diğer yerlerinde ana hedef olarak ABD'yi zayıtlatmak konusunu paylaşıyor.

Genel olarak ABD'nin bu işi kolaylaştırması ve Batı ittifakındaki karışıklık, iki ülkenin şimdiye kadar elde ettiklerinde ilerleme şansını sürdürmelerine neden oluyor.

*

Rusya; Türkiye'yi, Arap Sünnilerinin oluşturduğu Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün ve Birleşik Arap Emirliklerini yakalamak için tercih etmiştir.

Moskova, onlara nükleer reaktörler ve daha fazla silah satmayı teklif ediyor.

Sünniler ise Rusya ile çalıştıkları gibi İsrail'le de sessizce çalışıyorlar...

*

Dünya muazzam gelişmeler yaşıyor.

İngiltere geleneksel ittifakı AB'yi terk ederken, AB güç kaybetmiştir.

Çin, Rusya, İran ve İsrail yeni güçler olarak ortaya çıkmıştır.

Şu anda İran-Rus ittifakında görülen şey bu ikisinin Doğu Akdeniz'de giderek beliren gücüdür...

*

Türkiye ise geleneksel dış politikasından kopmuş, ama reel politikada da bütün dostlarından kopmuştur.

Dostlardan kopmak, Batı Medeniyetinden ayrılmak ve İslam Medeniyetine dönmek olarak algılanıyor.

Bu noktada Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür" sloganıyla BM Güvenlik Konseyinde İslamcılık adına kontenjandan bir koltuk talep ediliyor.

BM gibi bir kurumdan laik anlayışı def'etmenin ve uluslararası bir İslam Ümmeti oluşturmanın hayalinde yaşanıyor.

*

Bu yüzyıl büyük bir hızla, büyük değişiklikler yönünde ilerliyor.

Değişiklikleri zaman gösterecektir ama Rusya ve İran bu değişikliklerin çok gerisinde kalmayacaktır...

Ama Türkiye'nin; Erdoğan'ın "Tek Millet" söylemi ile kast ettiği, "İslam Ümmeti" hayalinden bir an önce çıkması gerekiyor.

Doğru dürüst bir değişim yolunda Türkiye'nin "Hayır Efendi! Hayır" demesinden başka çaresi bulunmuyor...

4.4.2017

 
a45UyF587661-170409215808 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/04/10  07:31 2  65  alelma@yahoogroups.com


 


Turkiye nin Kurt politikasinin siyasi hedefleri belirlenmeden Avrupa dan ya da Kurt aydinlarindan destek istemesi sonucu degistirmez.
Politikada nefret iliskisi yoktur, cikarlar vardir.
Bizim cikarimiz da istikrar, baris ve nimettir

Safin DIZAYEE, IKBY Milli Egitim Bakani

Basiniza gelen her hangi bir musibet kendi ellerinizin yaptigi isler yuzundendir (SURA 30; NISHA 79 vs...);
Yaptiklarinizdan dolayi mutlaka sorguya cekileceksiniz (AL-NAHL 93)
***
Suphesiz Allah diledigini saptirir, diledigini de dogru yola eristirir (K.AL-NAHL 36, 93: FATIR 8; MUDESSIR 31, 42, vs)
Tanri dilediginin gonlunu acar onu Musluman yapar...
dilediginin kalbini dar kilar (kafir yapar) (K.EN AM 125)
Allah isteseydi puta tapmazlardi.. (K.EN AM 107)

Ben kesinlikle bir ateist degilim ve kendime panteist diyecegimi de sanmiyorum.
Sozkonusu problem, sinirli zihnimize gore cok genistir.
Cesitli dillerde yazilmis kitaplarla dolu buyuk bir kutuphaneye giren kucuk bir cocuk gibiyiz.
Cocuk bu kitaplari birinin yazmis oldugunu bilir.
Nasil oldugunu bilmez.
Kitaplarin yazildiklari dilleri anlamaz.
Cocuk bulanik bir sekilde bu kitaplarin duzenlenisinde gizemli bir duzen olduundan suphe duyar, ama onun ne oldugunu bilmez.
Bana oyle geliyor ki Tanri ya yonelen en aydin insan varliginin dahi tutumu boyle bir seydir.
Evrenin harikulade duzenlenmis oldugunu ve belli yasalara uygun hareket ettigini goruyoruz ama bu yasalari sadece bulanik bir sekilde anlayabiliyoruz.
Spinoza nin panteizmine hayranim, ama onun modern dusunceye katkisina cok daha fazla hayranim, cunku o ruh ve bedeni, iki ayri sey degil de bir butunmus gibi goren ilk filozoftur.

I m absolutely not an atheist and I don t think I can call myself a pantheist.
The problem involved is too vast for our limited minds.
We are in the position of a little child entering a huge library filled with books in many languages.
The child knows someone must have written those books.
It does not know how.
It does not understand the languages in which they are written.
The child dimly suspects a mysterious order in the arrangements of the books, but doesn t know what it is.
That, it seems to me, is the attitude of even the most intelligent human being toward God.
We see the universe marvelously arranged and obeying certain laws but only dimly understand these laws.
(...) I am fascinated by Spinoza s pantheism, but admire even more his contribution to modern thought because he is the first philosopher to deal with the soul and body as one, and not two separate things

Frankenberry, Nancy K.(2009-08-11).The Faith of Scientists: In Their Own Words.Princeton University Press.p.153.ISBN 978-0-691-13487-1.
(Einstein, burada ateist olmadigini acikca belirtiyor.
Spinoza nin panteizmine hayran oldugunu ama kendisini bir panteist olarak belirtemeyecegini de soyluyor.)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder