9 Nisan 2017 Pazar

BÜLENT PAKMAN : ŞAMANLIK VE TENGRİCİLİK’TEN GELEN TÜRK ADETLERİ

 


BÜLENT PAKMAN : ŞAMANLIK VE TENGRİCİLİK'TEN GELEN TÜRK ADETLERİ


Din adamı inancı. Şamanlık geleneğinde gökte Gök Tanrıya (Tengri) inanılır. Yerde ise de Şaman din adamı olmazsa olmazdır. Günümüzdeki hoca, şeyh, pir, veli, evliya, baba, dede bunların hepsi, eski Şamanların yerine geçmiştir.

Ölüler için 40. gece yanında 7. gece, 52. gece, helva yeme, ölü evine yemek götürme, ölü için Kur'an okuma, hatim indirme İslam'a Şamanizm ritüelinden geçmiştir. Anadolu ve Azerbaycan'da bu adetler halen yoğun şekilde sürdürülmektedir. Hz. Muhammed'in hayatında ölü için Kur'an okuma, mezarda Kur'an okuma diye bir şey yoktur. Bunu isteyenlere ölüleriniz için sadece fakirlere, dullara, yetimlere yardım edin demiştir. Buna rağmen Şamanizm ritüeli toplum içerinde baskın çıkmıştır.

Mezarın önemi. Şaman, âyin sırasında yardımcı ruhlarını kullanmaktadır. Ölülerin, ailenin vefat etmiş büyüklerinin, eski Şamanlar'ın ruhlarının, ormanın, suyun ve yerin yardımcı ruhlarının da Şaman'a yardım ettiği kabul edilir. Ölen büyüklerin ruhlarının çoğalması sonucu bu ruhların en kıdemlisinin ruhların başına geçeceğine ve bunun da diğerlerinin yardımı ile Şaman'a yol göstereceğine inanılır. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şaman'a gökyüzüne yapacağı yolculukta yardımcı olmaktadırlar. Toplumda ulu kabul edilen kişilerin ölümünden sonra ruhlarından medet ummak mezarları kutsamış ve bu yerler medet umulan yerler haline gelmişlerdir. Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan medet umulması da bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır. Eski Türklerde mezarları gizleme geleneği yoktur, aksine özellikle büyüklerin özel mezarları yapılıp, üzerilerine bir yapı (bark) yapılmış, barkın iç duvarları ölünün yaşarken katıldığı savaş sahnelerini gösteren resimlerle süslenmiştir. Ayrıca mezarın veya mezar yapısının üstüne Balballar dikilmiş, sıradan kişilerin mezarlarına da, belirli olması için tümsek biçimi verilmiştir.

Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın san'at eseri haline getirilecek kadar süslenmesi Türklerde görülmektedir. Suudi Arabistan'da yerleşik ve hakim Vahhabi inanışı buna şiddetle karşı çıkmakta ve şirk (Allah'a eş koşma) olarak kabul etmektedir. Bu nedenle Suudi Arabistan'da bazı Şii mezarlıkları dışında mezar taşı, ve yapılı mezar hatta bazı yerlerde tümsek bile yoktur. Ölünün toprakla bütünleşmesi ve zaman içinde kaybolması istenir.

Türbe. Şamanlık ritüelinde atalara bağlılık esastır, doğru onlardadır, atalar öldükten sonra türbelerde yatırılır. Türbelere hücumun sebebi bu atalar kültüdür.

Türbelerde, cami avlularında mum yakmak. Şamanlardan kalma bir başka adettir.

Müzikli ayinler. Şamanlar âyinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. Müziksiz bir âyin düşünülemez. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu'da Hz. Muhammed'in (mevlit) , Hz. Ali'nin hayatları müzikle okunmaktadır. Mevlevi semaları, alevi semahları, mevlit ve ilahiler, ağıtlar sadece Anadolu'da uygulanan müzikli anlatımlardır. Azerbaycan'da Muharrem ayında camilerde 3 gece ilahi benzeri ağıtlar okunur. Oysa İslam dini örfünde Kur'an dışındaki dinî eserlerin müzikle okunması günah kabul edilir. Şamanlık geleneğinde ataların hatıraları kutsal gün ve gecelerde yaşatılmıştır. Bu adet günümüzde kandil gecelerinde uygulanmaktadır.

Ağaçlara bez ve çaput bağlamak, dilek tutmak, Nevruzda gül ağacına dilek takmak.


alternatif link.


Çapıt (çabut-bez) bağlama Türklerin Şamanlık ritüelinden kalan Gök Tengriye (Gök Tanrıya) adak geleneği. Anadolu'da, Azerbaycan'da, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde ve Türklerin özerk bölgelerinde, Afganistan'ın Özbek-Türkmen bölgelerinde Türklerin yaşadığı her yer hala sürdürülen bir Türk geleneği. Bu inançta, Türkler çeşitli dilek ve isteklerinin yerine gelmesi amacı ile söz konusu bez ve çaputları kendi kutsal bildikleri ağaçlara, yerlere bağlamaktadırlar. Bezler onu bağlayan kişinin vücudunun bir parçasını sembolize etmektedir.

Tahtaya işaret ve orta parmakların eklemleriyle üç kere vurmak. İstenmeyen bir olay duyulduğunda "benim/bizim de başımıza gelmesin" "bizden uzak dursun" düşüncesiyle aslında kötülükten korunmak ve kötü ruhların duymasını önlemek amacıyla yapılır. Bazıları bunun arkasından kulak da çekerler. Amerikalılar da "knock on the wood" deyip 3 defa tahtaya vururlar. Bu adet onlara Bering Boğazını geçip yerlilerle karışan Türklerden gelmiş olmasın?

Kurşun dökmek. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmak için yapılır. Şamanlar bu ritüele "Kut Dökme" anlamına gelen "Kut Kuyma" adını vermişlerdi. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak çok eski dönemlerde uygulanan sihir kökenli bir ritüeldir. Aynı amaçla tütsü olarak yüzerlik (üzerlik) otu da yakılmaktadır. Halk arasında nazarlık otu de denilen yüzerlik ya da üzerlik otu gerçekten de sinir sistemini rahatlatıyor, histeriyi gideriyor, baş ve bel ağrılarına, nefes darlığına iyi geliyor, kalp çarpıntısını önlüyor BAKINIZ: http://www.50mucizebitki.com/uzerlik.html Türkiye ve Azerbaycan'da bu iki adet halen yoğun şekilde sürdürülmektedir.

Uzağa gidenin arkasından su dökmek. Şaman ve kadim Türk adetidir.

Loğusa kadınların başına kırmızı kurdela bağlamak. Şamanların döneminden günümüze kadar gelmiş bir adettir. Bu kurdelanın anneyi ve yeni doğan çocuğu, albız (Anadolu'da, Azerbaycan'da ilbiz) denen şeytana karşı koruduğuna, özelikle Alevilikde gözlemlenen mezarın başına bağlanan kırmızı kurdelanın da ölüye kötü ruhların musallat olmasını engellediğine inanılır.

Yeni ayın görünmesi. Yeni ayın yeni umutlara ve yeni başlangıçlara vesile olacağı düşünülür. Bu olgu da Türkler'in eski Göktanrı inancından kaynaklanmaktadır. Eskiden Anadolu'da yeni ayın görünmesi sırasında yere diz çökerek niyaz edilmekte, gökyüzüne, aya ve toprağa bakarak dilekte bulunulmaktaydı.

40 sayısının önemine inanmak. Eski Türk inanışına göre ruh fizikî bedeni 40 gün sonra terk etmektedir. Türk destanlarında kırk sayısı çok yer alır ve kırk yiğitler, kırk kızlar epeyce geçer. Manas destanında olduğu gibi, Dede Korkut hikâyelerinde kırk yiğitler görülmektedir. Kırgız türeyiş efsânesinde de, Sağan Han'ın bir kızı ve otuz dokuz hizmetçisi ile kırk kız bir gölün kenarına giderek sudan gebe kalmışlardı. Oğuz'un verdiği şölende, diktirdiği sırıkların boyu kırk kulaç uzunluğunda idi. Hikâyelerde ve masallarda kırk gün ve kırk gece düğünler, kırk haremiler, kırk satır ve kırk katır çok geçer. Bazı ejderhalar vardır ki onlar yenilmez ve ölmezler, ancak bunların tılsımları bozulursa ölürler. Bu gibi ejderhaların kırk günlük bir uyku zamanı vardır. İşte bu zamanda ejderhanın yanına gidilir, üzerinden kırk tâne kıl koparılır, ateşe atılarak yakılırsa ejderha da ölür.

40 sayısı ayrıca totemcilik döneminden kalma bir inanıştır. Semâvî dinler dahil tüm dinlerde 40 sembolizmasının görülmesi dinlerin evrim süreci konusunda fikir vermektedir. İslamda "kırklar" adı altında kırk kişilik cemaat/evliya menkıbeleri bulunmaktadır. İslâmiyette ölümün ardından 40 gün geçtikten sonra Kur'an ve Mevlit okutma âdetlerinin, Musa'nın Tanrı'nın buyruklarını Tur dağında 40 gün 40 gecede almasının, eski Mısır'da firavunun ölümünden kırk gün sonra cennete gidebilmek için bir boğa ile mücadele etmek zorunda kalmasının, Hıristiyanların paskalyaya 40 gün oruç tutarak hazırlanmasının, Ayasofya kilisesinin zemin katında 40 sütununun ve kubbesinde de 40 penceresi olmasının kökeninde o devirlerden kalma Şaman veya totem geleneklerine benzetilmektedir.

Köpek ulumasının uğursuz sayılması. Anadolu'da köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bâzı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır. İnanışa göre köpek ruhun ya da başka bir bedensiz varlığın yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Köpeğin ulurken yöneldiği yerde birisinin pek yakında öleceğine işaret sayılır. Bu olayı yıllarca önce Ankara'da bizzat yaşadım. Bir köpek Sağlık sokakta oturduğumuz apartmanın arkasındaki arsada birkaç gün boyunca bizim apartmana bakarak uludu. Anneannem "eyvah bu köpek buradan birini götürecek" dedi. Nitekim 5 gün sonra daha önce hiçbir rahatsızlığı olmayan üst katlarda oturan bir bey vefat etti.

Nazar inancı. Türklerde halk arasında "nazar" olgusu çok yaygın ve eski bir inançtır. Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına inanılır. Bunun önüne geçmek için "nazar boncuğu", "deve boncuğu", "göz boncuğu" v.s. takılır.

İçki içilmesi. Göktanrı inancında kanlı kurbanlardan başka bir de kansız kurbanlar vardır. Saçı, yalma, yani ağaçlara veya kamın davuluna bağlanan paçavralar, ateşe yağ atma, tözlerin ağızlarını yağlama ve kımız serpme gibi törenler bu kansız kurbanlardır. Şamanlar (kamlar), Tanrı ve koruyucu ruhlar için arak (rakı) saçı saçarlar, bu kansız kurban sayılır. Eski Türk kültüründe içki içilmesi yaygın bir gelenektir. Özellikle düğünlerde ve mutlu günlerde müzik eşliğinde içki içilmesi geleneği vardır. İslâm'da içki içilmesi kesinlikle yasaklanmış olmasına rağmen Türklerde bu adet yer yer sürdürülmektedir.

Kubbe. Türklerin cami mimarisine kattığı "kubbe" Gök Tanrı dini'nden taşınan bir durumdur.

Hayvan figürleri. Şaman'ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep, çiyan, kunduz gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına inanılırdı. Bugün Anadolu'da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır.

Bülent Pakman. Şubat 2011. Son güncelleme Mayıs 2014. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

Devamı için lütfen tıklayın: Geleneksel Türk Dininden

https://bpakman.wordpress.com/turk-dunyasi/eski-turk-devletleri-turk-yurtlari-turk-topluluklari/turklerin-tanrisi/samanizm-ve-tengricilikten-gelen-turk-adetleri/

 
a45UyF587661-170409183010 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/04/09  21:27 2  65  alelma@yahoogroups.com


 


PAYDOS
. . . . . .
Paydos bundan boyle cilginliklara!
Sert konusmaya basladi aynalar,
Yetisir kostum askin pesi sira;
Bitirdi beni bu icki, bu kumar.
Ne saklayayim gaflet ettigimi,
Elimle batirmisim gencligimi;
Binip gidecegim en guzel gemi!
Aldigini geri vermez dalgalar.
Meyhaneler, sabahci kahveleri,
Cumle es dost, sair, ressam serseri,
Artik cumbuste yoksam geceleri
Sanmayin tarafimdan hiyanet var.
Yas ilerliyor... Artik gecti bizden;
Kisi ev bark edinmeli vakitken.
Gun gelince biz degil miyiz olen?
Cenazemiz yerde kalmasin dostlar!

Cahit Sitki TARANCI

BAS HIRSIZDAN OGUL A

Ey ogul!...

El verdim emek verdim!.
Muteber evlat ol.
Surdur babanin hunerini.
At bin kilic kusan, hunerin gorunsun...gemicikler yurusun!..

Ey ogul; unutma, ulu sozune bakmayan ulur kalir!.

Ya Allah!...Ya Fettah!...

Yol buldum, tezgah kurdum.
Ortak oldum, ortak buldum...
Bas oldum; bas koydum.
Engelleri kirdim, yasalari ayarladim..

Babadan ogla gecer dedim.
Bilirsin; bu sozumle neyi kastettim.

Sen benim eserimsin!...
Ac gozunu uyar canini.
Firsatlari degerlendirmeyi bilmelisin.
Tembihlerimi kulagini acip dinlemelisin.
Satici ol, alici ol, kalici ol, bulucu ol ama salak olma!

Yol verdim Emek verdim, kulak verdim, bilgi verdim, bos vermedim,
Sen de gunlerini say, servetini say, buyuklerini say ama, yerinde sayma!

Hurilerle oyaladim, Cennet ile avuttum,
Cehennemle korkuttum.
Yol buldum, yoluna koydum

Durmak yok!..
Yol a, yol maya, soy maya devam!...
Duran duser!...

Ey ogul;

Ofken kabarik, Ihtirasin simarik olsun!...
Iki gucten besle ihtirasini: din ve kin!..
Kulaklarin duysun; ihtirasin doymasin.
Her yerde bulun, gorunme...
Masa kullan, surunme.
Is yurusun, kervan yurusun...,
ihtirasin buyusun, oyun sursun.
Aldirma, tebaa surunsun.
Yeter ki; olmeyecek kadar, eli ekmek gorsun.
Ac ayi oynamaz deseler de; yari ac insan sadakatin eridir.

Ey ogul;

Unutma; en iyi yutan; yutturmasini bilendir!...

En uygun yan das, agzi laf yapan, acindirip aglayan,
mazlumu oynayan, dumeni tutan, deveyi hamuduyla yutan, fitrata uyandir.
El versin ele vermesin!...
Bas bilsin; bas olmaya yeltenmesin.

Ey ogul;

Unutma, her dun bu gune, her bu gun yarinlara gebedir.

Tersten de estigi olur ruzgarlarin.
Sen dedin ben yaptim diyenlerden uzak dur!..
Baktin oyle diyenler kesti yolunu, hic bekleme, cekinme, durma, duraklama...
tas at, camur at, trenden at, tuzak kur!...
Dovdur; sovdur!..
Hapislere attir, surundur.
Dun kil di, kul du, tuy du; yun du deme!...

Haddini bilsin!...
Uslanmayi ogrensin-yaslanmayi bellesin!...

Ayni bagin gulu, ayni dagin bulbulunden olsun yol daslarin...
Yandas, yalaka donek, binek, dalkavuk yarasa olsun,
akilli vicdanli, izanli, dusunen, konusan, soran lardan olmasin.

Ilken iyi belle.
Soy daslik degil; kul daslik olsun.
Ayni yoldan gecmis, ayni sudan icmis olsun.
Hintli olsun demiyorum ama, hin olsun; cin olsun!...
Leb den anlasin, nem kapsin.
Ama, utanmasin!.
Illa edep desin; amma arlanmasin!...
Hani demem o ki; ey ogul;
El versin de, ele vermesin!..

Ey ogul!..

Gozun hem ac hem acik olsun.
Doymasin.
Ucun bes, besin yuz olacaksa, sondurme ihtirasin isigini.
Hic bir makam, hicbir mal, mulk, para tatmin etmesin seni!..
Hic bir saraya sigmayasin!..
Elindekilerle doymayasin; insafa gelip uyanmayasin!..
Sag ol; kul ol; kil ol; yandas ol; paydas ol, ama saf olma.

Hazirdan yeme!...
Hirsizin aptali kesesinden yiyendir!..

Sabirli ol; kibirli ol...tedbirli ol!...
Her daim, karsina, bir minare cikabilcekmis gibi hazir tut kilifini, ...

Ey ogul;

Tek, coktan gucsuzdur.
Yol das al, yandas bul!..
Paylas!...
Her paydas biada erdir.
Bu is icin muteberdir.
1 onlarin 3 senin!...
Cok verip azdirma, az verip kizdirma!...

Gayretinin bedeli say alip goturduklerini.
Sen buyuksun!..
Buyuk dusun!...
Fenerini buyuk olsun, masken saglam.

Caldiklarinla guc, paylastiklarinla gonul al!...
Caliyo...calisiyo!...sozu teslim edilmis milyarlarin anahtaridir.
Salvarin ipi sende oldukca, tek sahibi sensin icindekinin!..
Unutma ki; hirsizin paylastigi gonlunun bereketidir.

Aklin esir almasin ofkeni ve nefsini.
Vicdani ugratma semtine.
Caldiklarin ham armut olur dizilir bogazina, sokup atmazsan vicdani.

Ihtirasin oylesine buyusun...ki, bir lokmada yutulacak kadar kuculsun gozunde dunya.

Ey ogul!...

Insaf, vicdan, edep dusmanidir calanin.
Ilkeni kaybedersen; yesilken corak olur; collere donersin.

Su uc kisiye; yani cahiller arasindaki alime, zengin iken fakir dusene ve hatirli iken, itibarini kaybedene acima!
Acirsan acinacak olursun.
Unutma ki, yuksekte yer tutanlar, asagidakiler kadar emniyette degildir.
Ofken korkuna delil olmasin.

Ey ogul;

Durmak yok, yola devam sozumuzun altindaki o derin muhabbeti unutma ki; gucunu kaybedip yakalanmayasin!...

Haftan kutlu olsun!...

17-25 ARALIK
Mehmet Halil ARIK
Emekli Egitimci
Denizli-Turkiye

Kur an daki Celiskiler Ve Nedenleri
(Seriat Egitiminin Yarattigi Celiskili Dusunce Tarzi)

Dinde zorlama yoktur... (Bakara Suresi, ayet 256.)

...Musrikleri (puta tapanlari) buldugunuz yerde oldurun. (Tevbe Suresi,ayet 5)

Allah kimi dogru yola koymak isterse, ortun kalbini Islamiyete acar. Kimi de saptirmak isterse... kalbini dar ve $ikintili kilar. Allah inanmayanlari kufur batakliginda kilar... (Enam Suresi, ayet 125.)

Allah kimi hidayete erdirirse, dogru yolu bulan odur. Kimi de sasirtirsa, iste asil ziyana ugrayanlar onlardir... (Araf Suresi, ayet 178.)

Allah kimin kalbini Islama acmissa, o Rabbinden bir nur uzerinde degil midir? Allah i anmak konusunda kalpleri katilasmis olanlara yaziklar olsun! Iste bunlar apacik bir sapiklik icindedirler. (Zumer Suresi, ayet 22.)

Allah dileseydi sizi tek bir ummet yapardi, ama o, istedigini saptirir, istedigini dogru yola eristirir. Islediklerinizden, andolsun ki, sorumlu tutulacaksiniz...

(Nahl Suresi, ayet 93; ayrica bkz. Fatir Suresi, ayet 8; Muddessir Suresi, ayet 31, 42 vd...)

Allah dileseydi butun insanlari dogru yola sevk ederdi... (Rad Suresi, ayet 31.)

Kahrolasi insan! Ne inkarcidir!.. (Abese Suresi, ayet 17.)

. ..Puta tapanlardan yuz cevir. Allah isteseydi puta tapmazlardi... (Enam Suresi, ayet 106-107J

Biz dileseydik herkese hidayet veririrdik; fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracagima dair benden soz cikmistir... (Secde Suresi, ayet 13.)

Allah dileseydi, yeryuzunde bulunanlarin hepsi inanirdi... Allah in izni olmadan hic kimse inanamaz... (Yunus Suresi, ayet 100.)

Yaptiklarinizdan dolayi mutlaka sorguya cekileceksiniz... (Nahl Suresi, ayet 93.)

Basiniza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizin yaptigi isler yuzundendir. (Sura Suresi, ayet 30.

(Ey Muhammed!)... Kendilerine bir iyilik dokunsa, Bu Allah tandir derler; baslarina bir kotuluk gelince, Bu sendendir derler. (Onlara) Hepsi Allah tandir de... (Nisa Suresi, ayet 78.)

Sana gelen iyilik Allah tandir. Basina gelen kotuluk ise nef-sindendir... (Nisa Suresi, ayet 79.)

Allah diledigini saptirir, diledigini de dogru yola eristirir... (Fatir Suresi, ayet 8.)

Ayetlerimizi yalanlayanlari... helake goturecegiz. (Araf Suresi, ayet 182.)

Kitabini oku, bugun kendi hesabini kendin goreceksin. Kim yola gelirse, kendi lehine yola gelmis ve kim saparsa kendi aleyhine sapmistir... (Isra Suresi, ayet 13-15.)

Kiyamet gunu, yaptiginiz seylerin karsiligi verilir... (Yasin Suresi, ayet 54.)

Andolsun ki, biz cinler ve insanlardan bircogunu cehennem icin yaratmisizdir... (Araf Suresi, ayet 179.)

Kim iyi bir is yaparsa faydasi kendisinedir ve kim kotulukte bulunursa zarari kendisinedir... (Fussilet Suresi, ayet 46.)

Allah... diledigine azap eder, diledigine merhamet eder... (Ankebut Suresi, ayet 21.)

...Allah in dogru yola eristirdigi kimse hak yoldadir. Kimi de sap-tirirsa artik ona dogru yolu gosterecek bir rehber bulamazsin... (Kehf Suresi, ayet 17.)

(Allah i) Yalanlamis olanlarin o gun vay haline! Allah a karsi gelmekten sakinmis olanlar, elbette (cennette) golgeliklerde ve pinar baslarindadirlar... (Murselat Suresi, ayet 40-41.)

Bilsin ki insan icin kendi calismasindan baska sey yoktur. Ve calismasi da ileride gorulecektir. Sonra ona karsiligi tastamam verilecektir... (Necm Suresi, ayet 38-41.)

...Herkese islediklerinin karsiligi verilir. Kendilerine haksizlik yapilmaz... (Ahkaf Suresi, ayet 19.)

Allah rizik verirken kiminizi digerlerine ustun tutmustur. (Nahl Suresi, ayet 71.)

Dunya hayatindaki gecimlerini aralarinda bolduk ve bazilarini bazilarindan ustun kildik. (Zuhruf Suresi, ayet 32.)

Her ne kadar Kur an in Tanri sozleri oldugu ve bu nedenle onda celiski, duzensizlik, tutarsizlik, uyumsuzluk, kari$iklik ya da yanlislik vd... diye bir sey olamayacagi iddia olunur ve bunu kanitlamak icin, .. .Kur an Allah tan baskasi tarafindan gelmis olsaydi onda birbirini tutmayan seyler bulurlardi (Nisa Suresi, ayet 82) ya da Hamd olsun Allah a ki... kendisinde hicbir (tezat ve) egrilik bulunmayan dosdogru kitabi indirdi (Kehf Suresi, ayet 1-4) seklindeki ayetler one surulur ise de, bu kitap, birbirine ters dusen, birbirini curuten, birbiriyle celiskili hukumler yigini olup, birtakim yanlislari da kapsamaktadir. Bir tek sure yoktur ki, celiskisiz ya da uyumsuz ve tutarsiz nitelikteki ayetlerle duzenlenmis olmasin! Hem de oylesine ki, bu celiskiler ve bu tutarsizliklar, sadece surelerin cesitli ayetleri arasinda degil, cogu kez bir ayetin kendi sozcukleri ve tumceleri arasinda da yer almis olarak karsimiza cikar.

Ilerideki sayfalarda bunun bircok ornegini gorecegiz; fakat baslangic olarak kisaca fikir edinmek uzere bunlardan birkacini belirtelim. Kur an in Bakara Suresi nde, Dinde zorlama yoktur... (Bakara Suresi, ayet 256) diye ayet var. Cogu kez seriatcilar, bu ayeti one surerek, Islamin hosgoru dini oldugunu, kisinin din ve inanc ozgurlugune karismadigini soylerler. Fakat, bu ayni Kur an, hosgoruye yer vermeyen, farkli inancta olanlara olum sacan hukumleri kapsar ki, bunlar arasinda, ...musrikleri nerede bulursaniz oldurun... (Tevbe Suresi, ayet 5) seklinde olanlari vardir. Bu tur hukumler, Muhammed in, Her kim dinini (ki Muslumanliktir) degistirirse, onu hemen oldurunuz seklindeki buyruklariyla ayni dogrultudadir. Kuskusuz ki, zorlama yoktur seklindeki ayetlerle, Musrikleri oldurun seklindeki ayetler arasindaki celiskiyi fark etmemek icin kor olmak gerekir.

Yine bunun gibi Kalem Suresi nde, Kur an in bir ogut olduguna dair su yazilidir:

...Kur an, alemler icin ancak bir oguttur (Kalem Suresi, ayet 52).

Buna benzer bir ayet Muddessir Suresi nde aynen soyledir:

Suphesiz Kur an bir oguttur; dileyen kimse ogut alir... (Muddessir Suresi, ayet 53-54).

Soylemeye gerek yok ki, ogut olan bir seyin zorlamayla ilgili olmamasi gerekir. Oysa bu ayni Kur an da, Kur an a uymayanlarin kafir olarak cehennemi boylayacaklari bildirilmis ve onlara karsi savas acilmasi emredilmistir.

Ornegin, Hud Suresi nde soyle yazilidir: Hangi topluluk (Kur an i) inkar ederse yeri (cehennem) atesidir (Hud Suresi, ayet 17). Bakara Suresi nde de su korkutucu hukum var:

Allah dini (Islam) ortada kalana kadar onlarla savasin (Bakara Suresi, ayet 193).

Nisa Suresi nde de su ayet var:

...Allah yolunda goc edinceye kadar onlardan hicbirini dost edinmeyin. Eger yuz cevirirterse onlari yakalayin, buldugunuz yerde oldurun ve hicbirini dost ve yardimci edinmeyin (Nisa Suresi, ayet 89).

Goruluyor ki, bir yandan Kur an in ogut niteliginde oldugu soyleniyor, diger yandan da Kur an a uymayanlarin (musriklerin, munafiklarin) yok edilmeleri emrediliyor. Apacik bir celisme var ortada!

Yine ayni sekilde olmak uzere Fussilet Suresi nde, kisilerin kendi davranislarinda ozgur olduklari ve bu davranislarin sorumlulugu altinda bulunduklari su sekilde belirtilmektedir:

Kim iyi bir is yaparsa faydasi kendisinedir, kim kotulukte bulunursa zarari kendisinedir (Fussilet Suresi., ayet 46).

Ancak, bu ayni Kur an da kisiyi dogru yola sokanin ya da saptiranin Tanri olduguna dair sayisiz ayet var. Ornegin, Isra Suresi nde soyle deniyor:

Tanri kimi dogru yola eristirmisse, dogru (yolda) olan odur ancak. Kimi de saptirmissa, sen ona, Tanri nin disinda dostlar bulamazsin. Boylelerini biz, kiyamet gunu yuzlerinin uzerinde olacak bicimde toplayacagiz. Birer kor, dilsiz, sagir olarak... Varacaklari yerse cehennemdir... (Isra Suresi, ayet 97).

Yine bunun gibi Araf Suresi nin 178. ayeti soyledir:

Allah kimi hidayete erdir irs e, dogru yolu bulan odur. Kimi de sasirtirsa, iste asil ziyana ugrayanlar onlardir (Araf Suresi, ayet 178).

Goruluyor ki, kisiyi dogru sola sokan ya da sasirtan (saptiran) Tanri dir ve Tanri, kendi sasirttigini (saptirdigini) cehenneme atmak, ziyana ugratmaktadir. Yani Tanri, kendi davranislariyla celiskili is gormus olmaktadir. Yukaridaki ayetlerin her biri, kendi icerisinde celiskiyle dolu! Yine ayni sekilde Enam Suresi nin 125. ayeti soyledir:

Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini Islamiyete acar, kimi de saptirmak isterse... kalbini dar ve $ikintili kilar. Allah inanmayanlari kufur batakliginda kilar (Enam Suresi, ayet 125).

Dikkat edilecegi gibi ayetin ilk tumcesinde, Musluman ya da kafir olmanin, kisi iradesine degil, Tanri iradesine bagli bir sey oldugu bildiriliyor. Yani Tanri diledigini dogru yola sokup Musluman yapmakta, diledigini de saptirip inanmayan lardan kilmakta! Ancak, bu ayni ayetin son tumcesinde, Tanri nin, inanmayanlari kufur batakligina attigi yazili. Yani Tanri, hem diledigi kisiyi saptiriyor ve kafir lerden yapiyor hem de cezalandiriyor: sanki suckisiye aitmis gibi! Kuskusuz ki bu iki tumce birbirleriyle celiskili

!Bunun gibi, Fatir Suresi nde Allah diledigini saptirir, diledigini de dogru yola eristirir... (Fatir Suresi, ayet 8) diye yazili.Yani Tanri, diledigi gibi kisileri saptiriyor ve onlari inkarci duruma sokuyor. Ancak, bunu soyleyen Tanri, inkarci kildigi bu kisileri cezalandirdigini soyle aciklamakta:

Ayetlerimizi yalanlayanlari, hic bilmeyecekleri yerden yavas yavas helake goturecegiz (Araf Suresi, ayet 182).

Ayni sey Nahl Suresi nde de tekrarlanmakta:

Allah dileseydi, sizi tek bir ummet yapardi. Ama o istedigini saptirir, istedigini dogru yola eristirir. Islediklerinizden, an-dolsun ki, sorumlu tutulacaksiniz (Nahl Suresi, ayet 93; ayrica bkz. Fatir Suresi, ayet 8; Muddessir Suresi, ayet 31, 42 vd...).

Yani Tanri, diledigini saptiriyor ve diledigini dogru yola sokuyor. Boylece onlara irade ozgurlugu tanimamis oluyor. Fakat, buna ragmen ...Islediklerinizden, andolsun ki, sorumlu tutulacaksiniz! diyerek onlari, sanki ozgur irade yoluyla hareket etmisler gibi, mukafatlandiriyor ya da cezalandiriyor.

Yine ayni sekilde, Rad Suresi nde su var: Allah dileseydi butun insanlari dogru yola sevk ederdi (Rad Suresi, ayet 31). Yani Tanri, istemis olsaydi butun insanlari dogru yola sokabilecekken, sokmamis, kimini inkarci kilmistir; ama buna ragmen inkarci kildiklarini, Kahrolasi insan! Ne inkarcidir! (Abese Suresi, ayet 17) diyerek lanetlemektedir.

Yine Isra ve Yasin surelerinde, kisilerin irade ozgurlugune sahip olarak is gordukleri, iyiligi ve kotulugu kendi davranislariyla sectikleri bildirilmekte ve soyle denmekte:

Kitabini oku, bugun kendi hesabini kendin goreceksin. Kim yola gelirse kendi lehine yola gelmis ve kim saparsa kendi aleyhine sapmistir (Isra Suresi, ayet 13-15).

Kiyamet gunu yaptiginiz seylerin karsiligi verilir... (Yasin Suresi, ayet 54).

Ancak, bir baska yerde Tanri nin, insanlardan bir kismini cehenneme atmak icin yarattigini, ayrica da cehennemi insanlarla dolduracagina dair kendi kendine soz verdigini, hatta yeminler ettigini bildiren ayetler vardir. Ornegin, Araf Suresi nde, Andolsun, biz. cinler ve insanlardan bircogunu cehennem icin yaratmisindir... (Araf Suresi, ayet 179) diye yazilidir.

Secde Suresi nde de su ayet vardir:

Biz dileseydik herkese hidayet verirdik, fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracagima dair benden soz cikmistir (Secde Suresi, ayet 13).

Simdi soralim: Eger Tanri, insanlardan bircogunu sirf cehennemlik olmak uzere yarattiysa ve cehennemi insanlarla doldurmak konusunda kararliysa, bu takdirde Kim yola gelirse kendi lehine yola gelmis ve kim saparsa kendi aleyhine sapmistir... Kiyamet gunu yaptiginiz seylerin karsiligi verilir... seklinde konusmasi, celiski yaratmaktan baska bir sey olmaz mi? Bu konuda birkac ornek daha verelim:

Yunus Suresi nde, (Allah) dileseydi, yeryuzunde bulunanlarin hepsi inanirdi... Allah in izni olmadan hic kimse inanamaz... (Yunus Suresi, ayet 99-100) diye yazili. Yani inanan lardan olmak, Tanri nin istegi ve izniyle olan bir sey; ama buna karsilik NahI Suresi nde, kisi, kendi davranisindan dolayi sorumluymus gibi gosterilmekte:

Yaptiklarinizdan dolayi mutlaka sorguya cekileceksiniz (Nahl Suresi, ayet 93).

Sura Suresi nde kisi, ozgur iradeye sahipmis ve kendi davranislarinin sorumlulugu altindaymis gibi gosterilmekte:

Basiniza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptigi isler yuzundendir (Sura Suresi, ayet 30).

Murselat Suresi nde, benzeri nitelikte bir diger hukum soyledir:

(Allah i) Yalanlamis olanlarin o gun vay haline! Allah a karsi gelmekten sakinmis olanlar, elbette (cennette) golgeliklerde ve pinar baslatandadirlar... (Murselat Suresi, ayet 40-41).

Ancak, Kehf Suresi nde bunun ziddi olan bir hukum var ki, kisinin Ozgur iradeye ve sorumluluga sahip olmayip, Tanri nin keyfine tabi oldugunu bildirmekte:

...Allah in dogru yola eristirdigi kimse hak yoldadir. Kimi de saptirirsa artik ona, dogru yolu gosterecek bir rehber bulamazsin (Kehf Suresi, ayet 17).

Goruluyor ki, burada Tanri, dogru yola erismenin ya da dogru yoldan sapmanin kisi iradesine degil, Tanri iradesine bagli oldugunu bildirmekte!

Yine bunun gibi Kur an in cesitli surelerinde Tanri nin insanlari, sirf kendisine ibadet etsinler diye yarattigi yazilidir. Ornegin, Zariyat Suresi nde, Cinleri ve insanlari, yalnizca bana ibadet etsinler diye yarattim... (Zariyat Suresi, ayet 56-58) denilmektedir. Ahzab Suresi nde, Tanri ya ibadet edenlerin Tanri tarafindan buyuk bagislamalara ve mukafatlara (ecr e) kavusacaklari bildiriliyor (Ahzab Suresi, ayet 35; ayrica bkz. Tevbe Suresi, ayet 112; Secde Suresi, ayet 15-17). Mu min Suresi nde Tanri nin soyle konustugu yazilidir:

Rabbiniz, Bana kulluk (ibadet), edin ki, size karsiligini vereyim. Bana kulluk (ibadet) etmeyi buyukluklerine yediremeyenler, alcalmis olarak cehenneme gireceklerdir buyurmustur (Mu min Suresi, ayet 60).

Dikkat edilecegi gibi, bu ayetlerle Tanri, kisileri kendisine ibadet ettirmek icin onlara bir karsilik verecegini soylemekte; yani onlarin ibadetine muhtacmis gibi bir durumda. Cunku, muhtac olmamis olsa onlarin kendisine ibadet etmelerine aldirmazdi. Ancak, bunlari soyleyen Tanri, insanlarin ibadetine muhtac olmadigini soylemekten geri kalmaz:

Ey insanlar! Allah a muhtac olan sizsiniz. Zengin ve ovulmeye layik olan ancak odur (Fatir Suresi, ayet 15).

Yorumcularin bildirmesine gore bu ayetin anlatmak istedigi sey sudur: Din ve ibadet Allah in ihtiyaci degil, insanlarin ihtiyacidir... (Allah) sizin ibadetinize muhtac olmadigi gibi, butun ihtiyaclarinizi tatmin edebilecek kudrete de maliktir... Evet, ama eger Tanri, insanlarin kendisine ibadet etmelerine muhtac degil idiyse neden kalkip, Cinleri ve insanlari, yalnizca bana ibadet etsinler diye yarattim... (Zariyat Suresi, ayet 56-58) diye konussun?

Yine ayni sekilde Kur an in pek cok yerinde, Tanri ya ve peygamberlerine bas egmeyen nice kavimlerin Tanri tarafindan yok edildikleri yazilidir; ama bunu yapan Tanri, yok ettigi bu kavimleri imandan uzak kilanin yine kendisi oldugunu soylemekten geri kalmaz; ornegin, Allah kime hidayet verirse, iste dogru yolu bulan odur,.. (Isra, Suresi, ayet 97) ya da Eger Rabbin dileseydi, yeryuzundekilerin hepsi elbette iman ederlerdi... Allah in izni olmadan hic kimse inanamaz. (Allah), akillarini kullanmayanlari murdar (inkarci) kilar (Yunus Suresi, ayet 99-100) ya da Alemlerin Rabbi Allah dilemedikce siz dileyemezsiniz (Tekvir Suresi, ayet 29) ya da Allah dileseydi onlar ortak kosmazlardi... (Enam Suresi, ayet 107) diyerek celiski uzerine celiski yaratmaktan geri kalmaz. Daha baska bir deyimle, hem bir yandan, Ben dileseydim yeryuzundeki insanlarin tamamini iman edenlerden yapardim demekte hem de inananlardan yapmadigi kimseleri, biraz daha imansiz yaparcasina (Allah), akillarini kullanmayanlari murdar (inkarci) kilar diye konusmaktadir.

Yine bunun gibi Kur an da, herkese, kendi calismasinin karsiliginin verilecegine dair ayetler var ki, bunlardan biri soyle:

Bilsin ki, insan icin kendi calismasindan baska sey yoktur. Ve calismasi da ileride gorulecektir. Sonra ona karsiligi tastamam verilecektir... (Necm Suresi, ayet 38-41).

Burada gecen calismasindan sozcugunun asli sa y dir ki, insanin emegi, cabasi anlamina da gelir. Her ne kadar bu ayeti insan baskasinin sucu ile sorumlu olmaz seklinde anlamak mumkunse de, (1)ayni zamanda Insan kendi emeginin karsiligini alir anlamina da gelir ki, Turkcedeki tiden gelen ogun olmaz, o da vaktinde gelmez (2)seklindeki meseli andirir. Bu yukaridaki ayetin bir benzeri soyledir:

...Her biri icin de yaptiklari amellerden dereceler vardir, bu da hic haklari yenmeyerek butun amellerini kendilerine tamamen odemek icindir.., (Ahkaf Suresi, ayet 19).(3)

Burada anlatilmak istenen sey, insanlardan kiminin amellerinin karsiliginin dunyada, kimininkinin de ahrette odenecegidir.(4) Hatta bu dogrultuda olmak uzere, Muhammed in, Deveni bagla da oyle tevekkul et ya da Amellerin derecesi niyete goredir seklinde konustugu soylenir. Butun bunlardan anlasilan odur ki, herkes, kendi emeginin karsiligini alir, yani kendi rizkini kendi calismasina gore saglar. Ancak, bu ayni Kur an da, rizkin kisilerin kendi gayret ve calismalarinin urunu olmayip, Tanri nin keyfine gore verildigine dair ayetler var ki, bunlardan bazilari soyledir:

Allah rizik verirken kiminizi digerlerine ustun tutmustur (Nahl Suresi, ayet 71).

Dunya hayatindaki gecimlerini aralarinda bolduk ve bazilarini bazilarindan ustun kildik (Zuhruf Suresi, ayet 32).

Yukaridakilere benzer ornekler sayisiz denecek kadar cok. Fakat, seriatcilar icin Kur an da, celiski diye bir sey yoktur; soz konusu bile olamaz. Onlar, aklin alamayacagi bir mantik la celiskileri celiski degilmis gibi gostermekte pek beceriklidirler. Ilerideki bolumlerde bu konulari ornekleriyle inceleyecegiz.

Yukarida degindigimiz ve daha ileride daha da genis olarak deginecegimiz gibi, Kur an, bu yukaridakilere benzer celiskilerle doludur. Neden dolayi bu celiskiler yer almistir Kur an da? diye sorulacak olunursa, bunun yanitini ayri bir bolum olarak ilendeki sayfalarda verecegiz ve gorecegiz ki, Kur an daki celiskiler, esas itibariyle Muhammed in gunluk siyasetinin gereksinimlerinden dogmustur. Fakat, gercek olan su ki, seriat egitimiyle yogrulmus kisiler, Kur an da celiski olabilecegi ihtimaline asla yer vermezler. Kur an da celiski olabilecegini soylemek ya da dusunmek bile, onlara gore gunah sayilir. Bundan dolayidir ki, birbirine ters dusen, birbiriyle catisan hukumleri ayni zamanda benimsemekten geri kalmazlar. Ornegin, bir yandan Kur an in Dinde zorlama olmaz seklindeki ayetine sarilmis olarak Islamin hosgoru dini oldugunu haykirirlarken, diger yandan bu ayni Kur an in Musrikleri nerede gorurseniz oldurun seklindeki emrini yerine getirmeye hazirdirlar. Bu iki hukmun birbiriyle celistiginin farkinda degildirler. Fark etseler de aldiris etmezler ya da Celiskiler bize goredir, Allah a gore degil! diyerek kendi kendilerini avuturlar.

Yine bunun gibi Enam Suresi nin 106. ayetinde ...Puta tapanlardan (musriklerden) yuz cevir... (Enam Suresi, ayet 106) diye yazili. Bu ve benzeri emirlere uyarak Musluman kisi, kendi oz anasini, babasini ve yakinlarini dahi (eger musrikseler) kafir bilip, onlardan yuz cevirmeye hazirdir. Cevirirken de Muhammed i ornek bilir; cunku, vaktiyle Muhammed, kendi oz anasi Emine ye, musrik olarak oldu diye magfiret dilememis, Tanri bana anani icin magfiret dileme izni vermedi demistir. Ve iste Musluman kisi, farkli inancta olanlara, ornegin musrik lere karsi (velev ki, bunlar kendi anasi, babasi ya da hisimlari olsun) magfiret dilemezken ya da musrikleri oldurmek isterken, Islam seriatinin hosgoru dini oldugunu soylemekten geri durmaz! Soylerken de, musrikleri musrik yapanin yine Tanri oldugunu bildiren su hukmu agzinda gevelemekten usanmaz:

Allah dileseydi, onlar puta tapmaklardi (Allah a ortak kosmazlardi)... (Enam Suresi, ayet 107).

Yani bu ayetlere gore, Tanri, hem kisileri musrik kiliyor hem de onlardan yuz cevrilmesini emrediyor oldugu halde, seriat egitiminden gecmis kisi, birbirine ters dusen, birbiriyle celisen bu hukumleri, hicbir gucluge dusmeden kabul eder. Yine bunun gibi Enam Suresi nin 125. ayetinde yer alan, Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini Islamiyete acar, kimi de saptirmak isterse... kalbini dar ve $ikintili kilar. Allah inanmayanlari kufur batakliginda kilar (Enam Suresi, ayet 125) seklindeki hukmu de rahatlikla benimser. Oysa bu ayet, biraz once belirttigimiz gibi birbiriyle catisan iki tumceden olusmakta. Birinci tumcede insanlarin Musluman ya da kafir olmalarinin, dogrudan dogruya Tanri nin keyfine ve dilegine bagli bir sey oldugu; ikinci tumcede ise, Tanri nin kafir kildigi kimselerin, yine Tanri tarafindan kufur batakligina atildigi bildiriliyor. Kuskusuz ki, bu, celiskiden baska bir sey degil. Ancak, seriatci kafa yapisinda olan bir kimse, Kur an in Tanri agzindan cikmis sozlerolduguna inandigi icin, bu kitapta celiski diye bir sey olamayacagini dusunur; celiski diye bir sey kabul etmez. Kur an daki celiskileri celiski olarak gormez; celiskili gorunen hukumlerde, olsa olsa hikmet vardir diye dusunur!

Dipnotlar;

1)Elmalili Hamdi Yazir. Hak Dini, Kur an Dili, Bedir Yayinevi. Istanbul 1993 c 5, s.3984.

2)Elmalili H. Yazir, ayni eser, c.7, s.4611.

3)Ceviri Elmalili H. Yazir indir. Diyanet Vakfi cevirisinde soyle: Herkese islediklerinin karsiligi verilir. Kendilerine haksizlik yapilmaz... (Ahkaf Suresi, ayet 19).

4)Elmalili Hamdi Yazir, ayni eser, c.6, s.4351.
https://kuranelestirisi.wordpress.com/2011/11/21/kurandaki-celiskiler-ve-nedenleri/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder