26 Temmuz 2011 Salı

Re: LOZAN BIR ZAFER ONAYI MI, YOKSA BIR HEZIMET MI ?

Yahu el insaf, koca imparatorluğu onda bire indirenlere bir çift sözünüz yok da,
ölmüşün cenazesini kaldıranlara mı yüklediniz bütün sorumluluğu.

Öte yandan o koca imparatorluğu dibin dibine sokan zihniyette şimdi sizin savunduğunuz, din, dindarlık etiketi aldında devletin sünnileştirilmesidir.
Şeriat diyerek sizin kastettiğiniz şey olan Sünni Siyasi İslamın totaliter uygulaması bir fikir kanseridir.
Bu fikir hastalığına yakalanmış devletler ve milletler asla bir daha abad olmadı, ve hepsi küffarın elinde heder olmuştur.
Osmanlıyı da, geçmişte parlak dönemler yaşamış diğer bütün İslam devletlerini de yıkıma götüren fikir budur.

Din, dindarlık diye sizlerin ortalığı yıkıp, dünyayı din ve mezhep savaşlarının arenasına çeviren şey aslında sizlerin dininizi yaşamanız değil,
başkalarına da kendi inanç pratiklerinizi zorla yaşatmaya çalışmanızdır.

Siyasi islam kişinin kendi dini pratiğini yaşaması değil,
başkalarına zorla kendi dini pratiğini yaşatmasıdır.

On 25.07.2011 17:30, zeki kentel wrote:



Burnumuzun dibindeki adayı Yunan'a vermeyi mi kutluyorsunuz?
 
Lozan andlaşmasının yıldönümündeyiz.

İçeriği hiç tartışılmayan, ne kazandığımız, ne kaybettiğimiz konuşulmayan bu andlaşma üzerinden, dindar insanlara saldırı kampanyasının yine içindeyiz.

Etkinlikler düzenleniyor. Konferanslar veriliyor.


Kutlama ilanları ile, insanların bilinçaltına "Lozan bir zaferdir" mesajı dikte ettirilmeye
çalışılıyor.


Bu arada da -ne ilgisi varsa- dindarları tahkir de, elden bırakılmıyor.


Lozan çerçevesinde düzenlenen etkinliklerin hepsinin haber içeriklerine baktım.


Hiçbirisinde, Lozan ile kaybettiklerimiz konusunda, hiçbir bilgi yok... Bir ipucu bile yok...


O zaman buyrun, biz bir nebzecik, konuya eğilelim.. İlkokul tarih bilgisi kabilinden,

Lozan'da neler kaybettik, başlıklar halinde birer birer sıralayalım..


Ki, Lozan'ı zafer olarak tanıtan birisi ile karşılaşırsanız, kaybettiklerimizi yüzüne vurasınız.


Önce bir tespit yapalım..
.

Kurtuluş Savaşı'ndan, Türkiye'nin yedi  duvele  karsi başarı ile çıktığı konusunda bir tereddüdümüz var mı?


Olmaması gerekir.


Aksi halde, "Yunanlıları denize döktük"ü nereye oturtacaksınız?

İnönü zaferlerini, nereye oturtacaksınız?


Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıktığımıza göre, savaşın tarafı olan ülkelerle oturduğumuz anlaşma masasında da, bizim alan taraf olmamız gerekir, değil mi?..


İşin doğrusu bu da..


İşin gerçeğinde neler yaşanmış, birlikte görelim..


İlk temel konu, Musul..


Lozan andlaşmasında, Musul ne olmuş?


Bugün dahi çok önemli tartışma konuları arasında olan Musul, (kendi bölgesindeki) savaştan galibiyetle çıkmış bir ülke olmamıza rağmen, bize bırakılmış mı?


Hayır..


Ya ne yapılmış?


İngiltere ile daha sonra görüşmeler yapılması ve görüşmelerin sonucuna göre hareket edilmesi kararlaştırılmış...


Hani sonrasındaki görüşmelerde, Musul bize kalsa, "Büyük bir diplomatik başarı göstermişiz.. 'Daha sonra bu konuyu çözelim' diyerek, iş uyutulmuş.

Sonrasında da Musul'u almışız" diyeceğim.


Ama maalesef.


Sonrasındaki görüşmelerde, bir küçük operasyon ile, Musul bizden çıkmış..


Demek ki Lozan'ın ilk kaybı ne imiş?


Musul imiş!


Bugün büyük bir gelir elde edebileceğimiz bir bölgenin yeraltı zenginlikleri, Lozan ile elimizden kayıp gitmiş.


Bu bölüm tamam mı?


Tamam..


Peki Lozan'da başka neler kaybettik.


Ege'deki Gökçeada ve Bozcaada dışındaki diğer adaları..


Savaş yapıyoruz. Yunanlıları Ege'de denize döküyoruz.


Ama o Ege'deki iki ada dışında, diğer adaların tamamını, -burnumuzun dibindekiler dahil- Yunanistan'a veriyoruz!


Ve bu Lozan, büyük bir başarı olarak, 88. yılında dahi bize yutturulmaya çalışılıyor.


Lozan'daki ikinci büyük kaybımız da, Ege'deki adalar..


Lozan'ın üçüncü önemli başlığı ne?


Boğazlar..


Yani, düşmanları kovalayarak ülke dışına attığımız bir savaşın sonrasında, binlerce şehid ile kendi topraklarımızın içinde kalmasını sağladığımız boğazlar..


Boğazlar konusunda Lozan'da ne karar alınmış?


Onu da kısaca özetleyelim..


Askeri olmayan gemi ve uçakların, barış zamanında boğazlardan serbestçe geçmesi ve boğazların iki tarafında askeri kuvvet bulundurulmaması öngörülmüş..


Yanlış okumadınız.


Aynen böyle..


Hem yabancı devletlerin gemileri boğazlardan serbestçe geçecek...


Hem de, biz kendi topraklarımız arasında kalan bu boğazların iki yanında, askeri kuvvet bulunduramayacağız!


Affedersiniz, biz yedi  duvele  karsı  bu savaşı kazanmış mıydık?


Yoksa kaybetmiş miydik?


Kaybetmiş miydik ki, boğazların iki tarafında, askerimiz bulunmayacaktı?


İşte bu maddeler bile, başarı diye takdim ediliyor bize..


(Küçük bir not: Lozan'daki boğazlar maddesi, daha sonraki bir antlaşma ile, birazcık düzeltilmiştir.. Asker bulundurmama maddesi kaldırılmıştır.)


Şimdi Lozan'ı "başarı" diye yutturmaya çalışanlara tekrar soralım: "Ege'deki, burnumuzun dibindeki adayı Yunan'a bırakmak.. Musul'u terketmek.. Boğazlarda hakimiyeti terketmek..

Bunlar mı başarı?"

------------------------------------------------
A. Karahasanoğlu

LOZAN  BIR ZAFER  ONAYI  MI,  YOKSA  BIR HEZIMET MI ?








--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Usus magister est optimus Tecrübe (ya da pratik) en iyi öğretmendir. (Yani teorik olarak öğrenilen bir ders alıştırmalarla desteklenmelidir.)  Latin Atasözü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder