25 Temmuz 2011 Pazartesi

POLITIK - SİZ İNSAN MISINIZ ?

Gerçekten bu kadar vicdansız, insafsız, adaleti tarih öncesi dönemlerin seviyesine taşımaktan dolayı hiçbir mahçubiyet duymayan sizler insan mısınız?
Sizin yaptıklarınızın tarihteki Moğol yıkıcılığında kıyıcılığından ne farkı var?

Demek ki, size oy veren halk size müstahaktır.
Peki ya size oy vermeyenlerin hakkı ne olacak?
Çoğunluk olduk diye bütün yamyamlıkları yapmaya hak mı kazandınız?
Demokrasi, çoğunluğun azınlığı yemesi midir?
Eğer öyle sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Ama devran dönünce, en azından ettiğiniz şekilde ve kadarıyla bulacaksınız.
BU DÜNYA ETME BULMA DÜNYASIDIR.

SİZ  İNSAN  MISINIZ ?

Dz.Kur.Alb.Dursun ÇİÇEK'in eşi Sayın Gülşen ÇİÇEK, Yenişehir ve Ümitköy şube müdürlükleri de dahil 30 yıllık deneyimden sonra HANAK/ ARDAHAN'daki Ziraat Bankası şube müdürlüğüne atandı.

Bayan ÇİÇEK, 16 aydır tutuklu olan eşini daha kolay ziyaret edebilmek ve daha iyi destek olmak amacıyla İstanbul'a atanmasını istemişti.

Amirleri durumu değerlendirmiş ve HANAK'ın daha uygun olduğuna karar vermişler.

Bu atamayı yaparken elbette pek çok unsur göz önüne alınmıştır.
Deneyim, şubenin iş yoğunluğu, müşteri kapasitesi, isteklinin doğu-batı görev süresi, ailevi durumu inceden inceye değerlendirilmiştir.

Eşi Alb.Dursun ÇİÇEK'in "GÜLEN VE AKP'yi BİTİRME PLANI" denen, imzası henüz kanıtlanamayan bir davadan dolayı sanık durumunda olması, SUÇUN BİREYSELLİĞİ evrensel kuralı da anımsanarak bu kararı etkilememiştir.

Etkilemiş olsa bile, olaya insani açıdan yaklaşılarak, bir memurun görev yerinden ayrılıp cezaevindeki eşini ziyaretinin güçlüğü de istekli lehinde değerlendirilmiştir.
Büyük olasılıkla, HANAK'ın, HASDAL'a alfabetik benzerliği nedeniyle daha yakın olduğu düşünülmüştür.

Alb.ÇİÇEK'in, tarikat ve cemaatlere karşı olduğu, o yönde bir çalışma yaptığı iddiası henüz kanıtlanmamış da olduğundan kaile bile alınmamıştır.

Bu atamayı yapanlar üzerinde hiç bir siyasi baskı hatta yönlendirme olmamıştır.

" DOKUNAN YANAR" kuralı ile bu atama bağdaştırılamaz.

TSK'ya duyulan kin ve nefret ile etkisizleştirme amacının da bu atamayla uzak yakın ilgisi yoktur.

Yukarıda saydıklarıma aykırı düşünen var mı?

Ya, yukarıda saydıklarımı doğrulayan var mı?

Günlerdir ben de bu atamayı yapanlara ne diyeceğimi düşünüyorum.

" SİZ İNSAN MISINIZ ?" diye sormaktan başka aklıma bir şey gelmiyor.

OSLO'da 90 kişiyi hunharca öldüren, sonra da dini inancının gücünden bahseden sapık ile bu atamayı yapanların insanlığı arasında ne kadar fark vardır?

Onlar da benzer bir saplantının esiri değil midir?

MENEMEN'de KUBİLAY'ın kafasını kör testere ile kesenler çok mu farklı idi?

İnsanları diri diri toprağa gömen HİZBULLAHÇILAR insan mıdır?

Suçu kesinleşmemiş, ve ERGENEKON'un KASASI diye uydurma bir suçlamayla tutuklanmış, kanser hastası KUDDUSİ OKKIR'ı ölümüne beş gün kalaya kadar cezaevinde tutanlar insan mıdır?

ERGENEKONCU diye yaftalanan bir insanı kan kusar vaziyette aylarca hastahaneye göndermeyen ve tutukluluğunu sürdürenler insan mıdır?

Düşüp beyin travması geçiren E.Org.Şener ERUYGUR'u ve 70'ine merdiven dayamış E.Org.Hurşit TOLON'u askeri hastahaneye sevk ettiler diye "Bu işte GATA KULLİ VAR!" diyenler ne kadar insandır?
Hele bir de bu çamuru atan sağlık sorununu bahane edip ülkesine dönmekten ve yargılanmaktan korkan biri ise.

Belleğini yitiren Şener Paşa'nın, eşi tarafından, topluma alıştırılmak amacıyla, eve dönüş yolunda bir pastahaneye götürülüşünü; "Bu ne biçim hasta, kafelerde geziyor!" diye yargıya ihbarda bulunan basın mensupları insanlıktan nasibini almış mıdır?

13 şehidin acısını paylaşmadan, olay daha sımsıcakken, " Şehit verilmesinde komuta kusuru var" diye yaygara kopararak acılı insanların ve ulusun duygularını sömürenler ne kadar vatandaş, ne kadar basın mensubu, ne kadar insandır?

50 yıl önce tutuklulara ( Nazım Hikmet gibi azılı komünist diye suçlanan birine bile) daktilo verilirken, bu devirde; kağıt, kalem,kitap ve bilgisayarı kısıtlayanlar nasıl insanlardır?

"Eşine siyasi propaganda yapıyor" diye, bir insanın eşi ile görüşmesini engellerken, 40 bin kişinin katili olarak mahkum olmuş eşkıyaya her türlü olanağı sağlayanlar dürüst insan mıdır?

Hayatının baharındaki genç teğmenin telefonuna örgüt elemanının telefon kayıtlarını yükleyip üç yılı hayatından çaldıktan sonra "SEHVEN" olmuş diye kenara çekilenler ve onları cezasız bırakanlar ne kadar insandır?

Bir subay için en ağır suçlama olan CASUSLUK suçunu genç teğmene yıkarken "EVİNDE BULUNMUŞTUR" denen hard diski " YANLIŞLIK YAPILMIŞ" diye geri çeken, suçsuz teğmeni 9 ay hürriyetinden ve onurundan eden ONURSUZLAR insan mıdır?

İsteyerek, inancı gereği, istemeyerek emirle veya  birilerine yaranmak ve dünyalık elde etmek için ya da  her ne sebeple olursa olsun haksız hukuksuz; insanların onuru, gururu, kişiliği ve geleceği ile oynayanlar, hepinize birden tekrar soruyorum SİZ İNSAN MISINIZ?

Naci BEŞTEPE

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder