14 Mayıs 2012 Pazartesi

CAHILIN CESARETI, ILKELİN BASITLIGI...

M

uhalefetin önde gideniydi Aristofanes.
Ülkede kötü giden şeyleri eleştiren oyunlar yazar, çıkar oynardı binlerce kişilik anfi tiyatrolarda.
Ön sırada ülkeyi yönetenler oturur, halkla birlikte dikkatle izlerler, bundan ve halkın tepkisinden kendilerine ders çıkarırlar, alkışlarlardı Aristofanes'i.

Aristofanes'i özelleştirmek Antik Yunan'da hiç kimsenin aklına gelmemişti!!

Tiyatro bin yıldır muhaliftir, muhalif kalacaktır, çünkü halkın sesidir.
Yöneticilere yanlışlarını anlatmak için var tiyatro.

Abdülhamit döneminde, padişahı anımsatacak sözler yasaklanmıştı.
Kendisi Yıldız Sarayı'nda oturduğu için yasak sözcülerinden biri de
" Yıldız " dı.
Kavuklu Kel Hasan Efendi, bu kelimeyle bir tuluat yapar, biraz da elinde olmayan nedenlerle, tuluat öyle birşeydir, akla gelir, ağızdan kaçar.
Ağızdan kaçan bu söz üzerine alkıştan yıkılır tiyatro!

Halkın söylemek isteyip de, dile getirmekten korktuğunu söylemiştir komik-i şerif.
Gece eve gelince , herhalde sabaha karşı tutuklanırım, diye düşünür Hasan Efendi.
Sabah gelen olmaz, ancak o gece sahneye çıkmaz kavuklu.
Üç gün bekler evinde, bakar ki tutuklanmaya gelen yok, dördüncü gece çıkar sahneye, izdiham vardır tiyatroda.

" TAYYİP ERDOĞAN TİYATROYA GİTMİYOR "

Abdülhamit'in hiç aklına gelmemiştir Kel Hasan Efendi'yi özelleştirmek !

Demokrat Parti'nin son dönemlerinde, ete fahiş zam geldiğinde;

Zaten bu millet Etyemez'de oturuyor ! cümlesini nakşeder İsmail Dümbüllü, oyunun münasip yerinde.
Ardı arkası kesilmez alkışın.

Dümbüllü'yü özelleştirmek Adnan Menderes'in aklına hiç gelmemiştir.

Eski liderler tiyatro'ya giderlerdi.
İnönü, Ecevit, Demirel Özal tiyatroda kendilerini eleştirenleri alkışlamışlardır.
Erdal İnönü düzenli bir tiyatro izleyicisiydi.
Bizim tiyatromuza muntazaman gelir, gizlice bilet aldırır, arka sıralarda otururdu.

Tayyip Erdoğan tiyatroya gitmiyor.
En son ne zaman gitmiş acaba ?
Hiç gitmiş mi ?
Dünyanın hiçbir yerinde devlet destekli tiyatro olmadığını ileri sürüyor..
Var !
O bilmiyor.
Danışmanlar ?

AVRUPA'DAKİ DEVLET TİYATROLARI

Avrupa'nın her ülkesinde, her kentinde Ulusal Tiyatro adıyla devlet tiyatroları vardır.
Şehir tiyatroları vardır.
Bu tiyatrolar yalnız devletten destek almaz.
Kentin belediyesinden ciddi bir yardım alır.
Çünkü o kentlerde, otopark, pazar yeri ve benzeri yerlerden belediyenin topladığı para içinde yüzde bilmem kaç olarak tiyatro vergisi bulunur.

Belediye sadece kanalizasyon yapmaz, o kentin kültür ve sanat düzeyini yükseltmekle de yükümlüdür, diye düşünür batıda.
Bir havuzda toplanan para, her yıl devlet tiyatrosuna, şehir tiyatrosuna ve o kentteki özel tiyatrolara dağıtılır.
Tiyatrolar böyle yaşarlar ve daha iyi oyunlar üretmekle uğraşırlar.
Muhtasarı mi ödemesek, yoksa kirayımı, gibi dertleri yoktur.

BAŞBAKANIN ÖZELLEŞTİRMEDEN KASTI

Paris'teki Devlet Tiyatrosu Comedie Française oyuncularına kazançtan pay ödemektedir.
15 yıl önce Japonya'nın ulusal tiyatrosu Kabuki'yi tanıtmak amaçlı geleneksel dünya turnesi için ayırdığı para Türkiye'nin bütçesinin yarısıydı.

Başbakan'nın özelleştirmeden kastı nedir ?
Tiyatro şeker fabrıkası değil ki, ihalesine saldırı olsun.
Hiçbir iş adamı tiyatro almak istemez.
Ülkemizdeki tiyatro para kazanan bir şirket değildir.
Sakıp Sabancı Küçük Sahne'ye, İstanbul'u Satıyorum'u izlemeye gelmişti.
Perde arası kuliste çay içtik bana şunları sordu;

" Tiyatro kaç kişilik ?
Bilet kaç para ?
Kaç kişi çalışıyor burada ?
Hepsi sigortalı mı ?
Kira ne kadar ?
Gazete ilanı kaç para ?
Yılda kaç ay açık tiyatro ?

Yanıtladım soruları.
Hıncahınç dolu oynadığımız bir dönem.
Kafasında bir hesap yaptı, çayından bir yudum aldı.
Yapılmaz bu iş !dedi.

Direnemeyen özel tiyatro bir gün batar, kapanır.

Devlet ve Şehir tiyatroları, halka tiyatroyu sevdirmek amaçlı, çok ucuz bilet satarak tiyatro alışkanlığını yerleştirmek , özel tiyatroların altından kalkamayacağı oyunları sergilemek için vardır.

İstanbul Şehir Tiyatrosu, çağdaş tiyatromuzun babası Muhsin Ertuğrul'un çocuğudur, ona Türk dokunulamaz !
Ona dokunmak Türk Tiyatro Tarihi'ne saygısızlıktır.

Tiyatrodan korkmayınız.
Tiyatro hayatın aynası.
Aynaya bakmaktan korkuyorsanız, eve dev aynası alınız..

FERHAN ŞENSOY

 

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Kader hayatimizin onceden cizilmis olmasi demek degildir. Bu sebepten ne yapalim kaderimiz boyle deyip boyun bukmek cehalet gostergesidir. Kader yolun tamamini degil, sadece yol ayrimlarini verir. Guzergah bellidir ama tum donemec ve sapaklar yolcuya aittir. Oyleyse ne hayatina hakimsin, ne de hayat karsisinda caresizsin.  TEBRIZ’ LI SEMS   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/  Dinlerin kitaplar1n1;  Okuyup   anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla  ....... Dinler atesbocekleri gibidir:  Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.  Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.  Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.  Arthur Schopenhauer  . . . . . . . . . . . . . . . .  Ey mutsuzlar!  Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.   Bertolt BRECHT  . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .  Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kal1plasm1s Kural birakmiyorum. Benim Manevi Miras1m Bilim ve Akild  ir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder