25 Mayıs 2013 Cumartesi

15-Ataol Behramoğlu: Kuklalar

Şırnak Üniversitesi bu yılın 27-29 Eylül tarihlerinde "Hz.Nuh ve Cudi Dağı Sempozyumu" başlığıyla uluslararası bir sempozyum düzenliyecekmiş.
Kültür Bakanı ve Diyanet İşleri Başkanı da amacının daha çok yörenin turizm gelirlerini artırmak olduğu anlaşılan sempozyumun onur konukları olacakmış.
Şırnak Valiliği, Şırnak Belediyesi, Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası ve Dicle Kalkınma Ajansı sempozyuma sponsor olacakmış.

İyi ki Alice Harikalar Diyarında Sempozyumu düzenlememişler.

Deseler ki, tarihte yaşanmış olan bazı felaketler ve tufan söylencesi arasındaki ilişkiyi tarih, mitoloji, jeoloji bilimleri açısından inceleyip tartışacağız.
Sorun yok.
Fakat konu başlıkları başka.
  1. İlahi kitaplarda Hz.Nuh, Tufan.
  2. Gemi ve Cudi Dağı
  3. Tufanın Zamanı, Süresi ve Etki Alanı
  4. Tufanın Dünya Tarihi Üzerindeki Etkisi.
  5. Tufan Sonrası Yaşananlar.
Bunlar hiçbir bilimsel ispat çabası göstermeden ve somut laf etmeden, tufanı başta kesin bir bilImsel gerçek olarak kabul etmişler.
Sonra ilahi kitapları sabit gerçeklerin dillendirildiği bilimsel yayınlar saymışlar.
Ve bu noktadan itibaren Kısas-ı Enbiyada anlatılan olayları bir bir anlatıp, açıklayacaklar.

Yahu Kısas-I Enbiya bir mitolojik metindir, İslam mitolojisidir.
Yunan ya da Roma mitolojisinden daha üstün, daha sabit değildir.
Aklı başında bir adam için en fazla edebi bir eser sayılabilir.
Haydi bilemediniz tarihte yaşanmış bazı olaylardan ilham alınarak farklı farklı medeniyetlerde anlatılan mitolojik olayların kolajı olarak kabul edilebilir.

Temelde Alice Harikalar diyarından daha gerçek değildir.
Doğrusu biraz kurcalarsanız  Alice Harikalar Diyarında romanıyla bağdaşan çok sayıda bilimsel görüş belirtmek dahi mümkündür.

İslam aleminin içine düştüğü çıkmaz budur.
Sapla samanın karıştırılması.
Dinin bilimle tokuşturulması.
Dogmaların bilim sayılması.

Politik İslam, mezhepleşme, dinde toplumlara standartlar dayatılması, faşist, totaliter yapı kazanması.

Benim kanaatim, bu haliyle İslamiyet 22. Yüzyıla kavuşamayacak.
Ya dönüşecek, ya etkin olduğu milletleri köle yapacak, daha açık ifadeyle pratikteki başarısızlıklarıyla kaybolup gidecek.
Yüzlerce farklı toplumda, 1000 yıldır tekrar tekrar denenen, ve her defasında başarısız olan bir ideoloji.
İslam demiyorum, politik İslam diyorum.
1000 yılından beri sünni İslam Arap ülkelerinde sadece yenilgi, küçülme, gerileme getirmiştir.
1500'lü yıllardan itibaren Osmanlı'da sünnileşmiş ve onda da aynı şekilde gerileme, küçülmeye sebep olmuştur.
Farisilerin Şii İslam şeriatı pratiği de çok farklı değildir.
Sorun aslında mezhepleşmedir.
İmamların insani laflarının bağlayıcı dini dogmalar haline sokulmasıdır.

Batı dünyası İslam ülkelerinin bu hastalıktan kurtulmasına taraftar değiller.
Batı asla İslam ülkelerinin çağdaş, güçlü medeniyet ortakları olmasını arzulamıyor.
O yüzden iş ortağı olarak hep kendine ılımlı, ılımsız, fanatik, şeriatçı, politik İslamcı kadrolar seçiyor.
Çünkü bu şekilde sömürmek çok daha kolay.

Şöyle düşünün 10 yaşındaki bir çocuğu suistimal etmek mi kolaydır, yoksa erişkin, güçlü, akıllı, becerikli bir insanı mı?
Politik İslam hastalığı altında İslam ülkeleri ve halkları prematür bir dönemde takılıp kalıyor.
Güçlenemiyor, inovasyon yeteneği kazanamıyor, kendini savunamaz durumlara düşüyor.
Batı için bundan iyisi Şamda kayısı.

Saygılar.

Oraj POYRAZ


Ataol Behramoğlu: Kuklalar

25 Mayıs 2013

Moskova'nın dünyaca ünlü kukla tiyatrosunda yıllar önce gördüğüm "Nuh'un Gemisi" (ya da Teknesi) adlı kukla oyununu unutamam.

İnsan türünden sadece Nuh'un, karısının, oğullarının ve gelinlerinin bindiği teknede, kuklalar arasındaki konuşmalar, çekişmeler, entrikalar, tutkulu yatak sohbetleri olağanüstüydü…

Densizliklerinden ötürü Tanrı'nın gazabına uğrayan insan soyunun son temsilcileri, fındık kadar tekne azgın sular üstünde çalkanırken de başlarına gelenlerden ders almamış gibiydiler…

Nitekim insanlığın Tufan sonrasındaki tarihi de bu aymazlığın örnekleriyle dolup taşmada…

***

Bizde Tufan'la ilgili söylenceler, özellikle son zamanlarda, her şey için olduğu gibi, Kuran'a dayandırılıyor…

Oysa bu söylence, İslamdan çok önce İncil'de ve Tevrat'ta; onlardan da önce belli başlı bütün eski inanışlarda, bütün dünya halklarının mitolojilerinde yer almıştır.

Örneğin en eski Türk (Altay) söylencelerinde Tufan'a Taşkın denirmiş.

Buna göre, Tufan'ı haber veren "demir boynuzlu kök teke" imiş…

Bu teke, yedi gün acı acı meleyerek dünyanın çevresinde dolaşıp insanlığı silip süpürecek Taşkın'ı haber verirken, yedi gün deprem olmuş, yedi gün dağlardan ateş fışkırmış…

Bu söylenceler, masallar, insanlığın kültür tarihinin kaynakları, temelleridir.

Onları incelemek, farklı halkların nasıl aynı imgelemin (hayal yetisinin) çevresinde buluştuğunu görmek, bütün insanlığın nasıl aynı büyük ailenin bireylerinden oluştuğunu duyumsamak heyecan vericidir…

Fakat masalın masal, söylencenin söylence olduğunu bilmek koşuluyla…

Ona bilimsellik, kutsallık, dokunulmazlık yakıştırıp üstelik tek bir inanışın çerçevesine sokuşturmaksızın…

***

Birkaç ay kadar önce "Sol" gazetesinin kesip sakladığım haberine göre Şırnak Üniversitesi bu yılın 27-29 Eylül tarihlerinde "Hz.Nuh ve Cudi Dağı Sempozyumu" başlığıyla uluslararası bir sempozyum düzenliyormuş.

Ne güzel!

Haberden öğrendiğimize göre Cumhurbaşkanı, Kültür Bakanı ve Diyanet İşleri Başkanı da amacının daha çok yörenin turizm gelirlerini artırmak olduğu anlaşılan sempozyumun onur konukları olacakmış.

Aynı haberden, üniversite öncülüğündeki sempozyumun destekçi ve sponsorları arasında Şırnak Valiliği, Şırnak Belediyesi, Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası ve Dicle Kalkınma Ajansı bulunuyor.

YÖK bütün üniversitelere gönderilen bir yazıyla sempozyumu çok önceden duyuruyor.

İnternette daha ayrıntılı bilgilere de ulaşabilirsiniz.

Örneğin Giresun Valiliği'nin, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi'nin sitelerinde sempozyumun duyurusunu buluyoruz…

İnsanın bu büyük tanıtım başarısı için Şırnak Üniversitesi Rektörlüğü'ne aşk olsun(!) diyesi geliyor…

Gerçi Tufan'la ilgili sempozyum üniversitenin 2013 yılı sempozyum programının tek etkinliği imiş…

Olsun...

Üç gün süresince Nuh'un teknesinin kalıntılarının Ağrı Dağı'nda mı, yoksa Kuran'da yazılı olduğu gibi Şırnak ve Silopi ilçe merkezleri arasında bulunan Cudi Dağı'nda mı bulunduğu tartışılacak ve inşallah (belki onur konuklarının da katkılarıyla) bilimsel sonuca ulaşılacaktır…

Son olarak sempozyumdaki bilimsel tartışma konularını da sıralayalım:

"İlahi kitaplarda Hz.Nuh, Tufan, Gemi ve Cudi Dağı", "Tufanın Zamanı, Süresi ve Etki Alanı","Tufanın Dünya Tarihi Üzerindeki Etkisi", "Tufan Sonrası Yaşananlar"

***

Moskova'da görüp unutamadığım kukla tiyatrosu oyununa dönecek olursam…

Hem çocuklar hem büyükler için eşsiz bir şölendi bu…

Şırnak'taki sempozyumla ne ilişkisi var diye sorabilirsiniz…

Her şeyi bir kukla tiyatrosu dekoru ve atmosferinde göz önüne getirecek olursanız, yanıt zaten verilmiş olacaktır…

Avukatlar bugün ve yarın Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nı ve Yönetim Kurulu'nu seçecekler.
Düşüncemi geçen haftaki yazımda belirtmiştim.
Tekrar ediyor, yapay bir İstanbul-Ankara ayrılığı yaratılarak oyların bölünmemesini diliyorum.

Cumhuriyet

a45UyF587661-201305250955-15
^^^^^ - vvvvv

--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
MUAMMA
. . . . . .
Evrende nice sir varsa,
Hepsinden vermistir haber
Kurani yorumlayip da
Dincilerimiz boyle der.
Bilinmez ne hikmet ise,
Hep batili icat eder.
Bir yandan atomu cozer,
Bir yandan uzaya gider.
Bizde
nurlu kitap
varken,
Nicin karanliktir kader ?
Acep Islam uyuklarken,
Kuran mi okur kafirler ?
. . . . . .
Aziz Nesin.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder