28 Mayıs 2013 Salı

15-Şâribül leyli vennehar!


Şâribül leyli vennehar!


Yıllar önceydi; Yeşilaycı arkadaşlar on kişilik bir grupla Beyoğlu'ndaki bir meyhaneyi bastı.
İçlerinden en ateşlisi, ufak ufak demlenen insanların tıka basa doldurduğu mekânda içkinin zararlarını anlatmaya başladı.

Kimsenin kendisini dinlemediğini görünce sinirlendi:

"Arkadaşlar, burada içkinin sağlığınıza ne kadar zararlı olduğunu anlatmaya çalışıyorum..."

Saçı başı ağarmış biri mırıldanarak yanıt verdi:

"Sağlık benim sağlığım, sana ne?"

Alkol karşıtı arkadaş daha da sinirlendi:

"İyi ama aile bütçenizi buralarda heba ediyorsunuz...
Yani sadece sizin sorununuz değil, ailenizin de sorunu..."

Bu kez bir başka masadan itiraz yükseldi:

"Karım mısın be adam, o ses çıkarmazken sen niye burnunu sokuyorsun?"

Adam çileden çıktı:

"Günah ama günah...
Allah'tan da mı korkmuyorsunuz?
Öteki dünyada cayır cayır yanacaksınız..."

İşte bu son sözler meyhanede soğuk duş etkisi yarattı.
O ana kadar masalarında oturup, olup bitenleri izlemeyi tercih eden sessiz kalabalık hep birlikte ayağa kalktı.
Her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu.
Aralarından en yaşlı olan,
"susun beyler" diye gürledi, sonra içki karşıtı heyetin başkanının yanına gitti...
Vücudunu, adamın vücuduna değdirecek kadar yaklaştı.
Burun buruna geldiler.
Yaşlı adam tane tane konuştu:

"Kimsin sen, Azrail mi?"

"Hayır, Yeşilay'dan geliyoruz..."

"Yani..."

"Yanlışları anlatıyoruz."

"Allah adına neyin günah, neyin sevap olduğu öğretmek mi senin görevin..."

"Haşa" diyebildi adam...

"O zaman çek git buradan...
Öteki dünyada yanıp yanmayacağım da Allah ile benim aramda...
Bir kelime daha edersen, işte asıl o zaman görürsün gerçek cehennemi!"

Halife misin?

Yukarıdaki anekdotu, o meyhanede bulunan biri anlatmıştı bana...

Şimdi, devlet toptan Yeşilaycılık yapıyor...

Sakın yanlış anlaşılmasın; Yeşilay'ın "iyi niyetli" girişimlerine asla karşı değilim.

Alkol kullanımının sakıncaları elbette anlatılmalı ama herkes de haddini bilmeli...

Hele hele alkol yasağının koyulaştırıldığı şu dönemde, devlet adamları "Şâribül leyli vennehar" (gece gündüz içki içen) gibi Arapça sözler söyleyerek Dördüncü Murat'çılık oynamaya soyunmamalı...

Kaldı ki Dördüncü Murat, halifeydi...

Yani, dinimiz bakımından sözü en üst düzeyde olan bir kimseydi!

Peki; şimdi aynı yasağı uygulamaya kalkışan kim?

Dördüncü Murat'ın yapamadığını o yapabilir mi?

On yıldaki artış!

AKP, içkiyle savaşını bugün başlatmadı aslında...
On yıldır fahiş vergiler koyarak, insanların içkiyi bırakmalarına çalışıp durdu.

Peki; sonuç ne?

Kişi başına düşen saf alkol tüketimi 2002'de 1.4 litreyken, bugün 1.6 litreyi geçti.

Şimdi ise açık açık yasaklamaya kalkıyorlar.

Yasak sonuç getirse; bu işi İran çözerdi...

Bu ülkede 1980'den bu yana alkollü içki satışı tamamen yasak ama...
Resmi verilere göre, her yıl ortalama 60 ila 80 milyon litre alkollü içki kaçak yollardan ülkeye giriyor ve polis bunun ancak 20 milyon litresini ele geçirebiliyor.

Kaçak içki bulamayan İranlı ise içkisini evinde üretiyor!

Ben en çok yıllardır bize bu yasakçı "zihniyet"in "özgürlükçü ve demokrat" olduğunu söyleyen yalaka liboşların ruh hâlini merak ediyorum ve...

Kadehimi onların "şerefsizliğine" kaldırıyorum!

Peri Ataklı!

Kardeşim Can Ataklı dün sabah "baba" oldu.

Artık dünyalar güzeli bir "Peri"miz var...

Can'ı ve sevgili eşi Seyran'ı yürekten kutluyor, Peri'ye sağlıklı, mutlu ve uzun bir yaşam diliyorum.

GÜNÜN SORUSU

Antalya Eczacılar Odası Başkanı Kerem Zabun, reçetesiz ilaç satışının yasaklanmasıyla, vatandaşların 1.29 liraya satılan bir ilaca, 12.5 liraya ulaşabildiğini söylemiş.

Çünkü 1.29 liralık ilacı almak için vatandaş 8 lira muayene ve 3 lira reçete katkı payı ödemek zorunda kalıyormuş...

Sorum Sağlık Bakanı'na:

Ortaya çıkan bu gariplik için ne diyeceksiniz?

Uyan Türkiye.(64)

Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu, kanser...

Ancak mahkeme tedavisi için gereken tahliye kararını bir türlü vermiyor.
O tahliye edilmediği için, ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat

Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor.

Biz de bu insanlık dramı konusundaki duygu ve düşüncelerimizi, devleti yönetenlere anlatmaya devam ediyoruz.

Bugün sıra yeniden Adalet Bakanı Sadullah Ergin'de:

Faks: (0312) 419 33 70

E-posta: info@adalet.gov.tr

Mete artık özgür!

Bir de "iyi" haber vereyim: Size on gün kadar önce 25 yaşındaki Mete Diş'in hikâyesini anlatmıştım.
Bir gösteriye katıldığı için iki buçuk yıl önce tutuklanmış, ama bu arada testis kanserine yakalanmıştı.
Aylardır hastane ile cezaevi arasında mekik dokuyor ve güçsüz düşüyordu.

İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesi, geçtiğimiz cuma günü Mete'nin tahliyesine karar verdi.
Demek ki; istenince,
"tedavi nedeniyle tahliye" kararı verilebiliyormuş.
Bu kararın, Ergenekon yargıçlarına örnek olmasını diliyorum.

a45UyF587661-201305281346-15
^^^^^ - vvvvv

--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Cehaleti ilimle geri cevirin.

Hz.Ali
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder